02 Ocak 2012

Yusuf Suresi'nden Bazı Sırlar

Hz. Yusuf (as) ile beraber iki genç daha zindana giriyor. Hz. Yusuf (as)’a Allah gelecek ile ilgili bilgi veriyor:


“Atalarım İbrahim'in, İshak'ın ve Yakub'un dinine uydum” diyor. Yani “İsrail’in dinine uydum. İshak’ın ve İbrahim’in”. Biz de aynı zamanda İbrahimiyiz. Hz. İbrahim (as)’ın hanif dinine, İslam dinine uyuyoruz. Hz. Yusuf (as) da Müslüman’dı. İslam dinindeydi. 


“Allah'a hiçbir şeyle şirk koşmamız bizim için olacak şey değil.” “Hiçbir şekilde ben şirk koşmam” diyor. Bakın, hapishanede bu konuşmalar. Hapishanede gün saymıyorlar. İslam’la, Kuran’ın ruhuyla, o devirdeki hak olan kitapla ilgili sohbet ediyorlar. Yani “ben hapishaneden nasıl kurtulurum? Ne yaparım?” demiyor. Tabii ki der de ama tebliğ ile ilgileniyor, İslam’ı tebliğ ediyor. Kuran’ın ruhunu, İslam’ın ruhunu tebliğ ediyor. 


O devirde, daha önce anlatmıştık, hukuk sistemi kahpe. Alçak bir hukuk sistemi var o devirde. Masum olduğunu bildikleri halde, dürüst, efendi olduğunu bildikleri halde Hz. Yusuf (as)’a o devrin kahpe hâkimleri, kahpe yönetimi musallat oluyor. Onu ezmeye çalışıyorlar. Hâlbuki onun yüzü suyu hürmetine orada devam ediyor o sistem. Hz. Yusuf (as)’ın yüzü suyu hürmetine devam ediyor. Fakat farkında değil onlar. Kendi bereketleri, kendi bollukları zannediyorlar. Hâlbuki o kıtlığı engelleyen de o. Allah onu vesile ediyor. Belayı engelleyen de o. Mahvolmalarını engelleyen de o. Ama ahmak yönetim anlamıyor. Kendi kafasıyla, kendi yeteneği ile onu yaptıklarını zannediyorlar. 


O devrin yaranmacı, yalaka hukuk sistemi, yargı sistemi, alçakça ona musallat oluyor, Hz. Yusuf (as)’a. Bir kahpenin, bir kalleş kadının, alçakça iftirasını Hz. Yusuf (as)’un haklı olduğunu bildikleri halde kabul ediyorlar. Bak önce adam da sureti haktan görünüyor dikkat ederseniz, o devrin devlet başkanı. Allah’tan, Kitap’tan, dinden, imandan, bahsediyor. İslam’dan bahsediyor adam. Kadına da nasihat ediyor hatta, “sen tövbe et” diyor. 


Madem sen dindarsın, madem Müslümansın, niye Hz. Yusuf (as)’ı hapse atıyorsun? Bir kahpenin sözü ile. Bir alçağın sözü ile niye hapse atıyorsun, değil mi? Bir de “Müslüman’ım” diyorsun. Kendin olsa yapar mısın? Yapmazsın. Yakınlarına, çoluğuna, çocuğuna olsa yapar mı? Yapmaz. Ama Hz. Yusuf (as)’ı kolay görüyor. Bilmiyor onun mahiyetini. Gücünü bilmiyor. Bak diyor ki; “onu pek önemsemediler” 20. ayette. Adama sorsan diyor ki; “Yusuf, sen bundan yüz çevir” nasihat ediyor Hz. Yusuf (as)’a. “Sen de (kadın) günahın dolayısıyla bağışlanma dile”. Bak kadına günahından dolayı bağışlanma dilemesini söylüyor. “Doğrusu sen günahkârlardan oldun". Ahlaksız adam, madem günahtan, sevaptan biliyorsun, Allah’tan korkuyorsun, masum bir insanı, tertemiz bir insanı, bir fahişenin, bir alçak-kahpenin sözüyle niçin hapse atıyorsun. Değil mi? Ve üstelik yedi yıl, Allah’tan kork! Yedi yıl. Ne yapmış? Hiçbir şey yapmamış. Masum olduğundan da eminsin. Ama kendi çıkarına bir zarar gelmeyeceğini düşündüğü için Hz. Yusuf (as)’ı hapse atıyor. 


Sonra Hz. Yusuf (as)’a müthiş ihtiyaçları oluyor. Bu sefer onun eline düşüyorlar. Diyorlar ki; “ey doğru sözlü, yedi yıl kıtlık, yedi yıl bolluk, nedir bize bunu anlat” diyorlar. Ona muhtaç hale geliyorlar. Ekonomiyi düzeltmesine vesile olan da o oluyor, asayişin düzelmesine vesile olan da o oluyor, her şeyin düzelmesine vesile olan Hz. Yusuf (as) oluyor. O zamanın hâkimleri satılmış, kahpe adamlar. 


Devletten birisi kulağına fısıldadı mı, diyor ki mesela; “al bunu hapse at”, yargı sistemi yok o devirde, alçaklık hâkim, hukuk yok; alıp hapse koyuyor. Bir adamın söylemesi yeterli oluyor. Mesela, kadının söylemesi yeterli oluyor. Adam da müdahale etmiyor. Anlamazdan geliyor. “Bizim haberimiz yok” gibisine getiriyor. Nasıl bilmezsin? İşte senin gözünün önünde hapse koyuyorlar. Yedi yıl hapis. Ve zindan, şu anki hapishaneler gibi de değil. Müthiş bir zulüm sisteminin olduğu bir yer. Orada o mübarek, yedi yıl, düşünün. O karanlık, izbe zindanda yedi yıl kalıyor. Sürekli Allah’ı anıyor, sürekli namazlarını kılıyor. Nur gibi, tertemiz. O güzelliğiyle, o yakışıklığıyla, o aslan edasıyla nur gibi yine güler yüzle çıkıyor hapisten. Hapisteki insanları da etkilemiş, çok olumlu onlara etkisi de. Hz. Yusuf (as)’ı orada müdür yapmışlar hapishanede adeta. Böyle müdür gibi olmuş. Her şeyiyle ilgileniyormuş hapishanenin. 


Mesela delil yok mahkemede. Hz. Yusuf (as) mahkeme oluyor, diyor ki; “bakın, gömleğimi sırt tarafımdan yırttı kadın”. Şahitler de o yönde diyor. Ama mahkeme kahpe, mahkeme yukarıdan talimatla hareket ediyor. Adil mahkeme yok. Firavun sistemi hâkim, kahpe yapı hâkim. Hz. İbrahim (as)’da da aynı sistemi görüyoruz. Tutukluyorlar, gözaltına alıyorlar. 


Hz. İbrahim (as)’ı yargılıyorlar. En zalimane yöntemlerle; yakma yöntemi. “Ateşte yakalım” diyorlar. Ama Hz. Yusuf (as) devri çok daha değişik. Çünkü adam, orada ki devlet başkanı Müslüman olduğunu söylüyor. Dindar olduğunu söylüyor. Allah’tan korktuğunu söylüyor. Fakat yargıya karşı laçka, yani yargıyla ilgilenmiyor. Birini hapse atmışlar, bir şey olmuş, onu ilgilendirmiyor. O kendi menfaatinin peşinde. Yani güçsüz bir yapı var. Ancak Hz. Yusuf (as)’dan sonra adalet sistemi tam oturuyor, makul hale geliyor. 


Hukuku çok iyi bildiğini görüyoruz Hz. Yusuf (as)’ın. Yani o devrin hukukunu çok iyi biliyor. Mesela tası kardeşlerinin yükünün içine koyuyor; o devrin hukukunda kimin yükünde bulunursa o kişiye el konuyor. O bildiği bir şey. Hukuku ezbere biliyor. Dolayısıyla hukuku da çok iyi kullanabilen bir insan. Savunmayı da iyi bilen bir insan, hukuku da iyi bilen bir insan. Allah bütün bu aşamalardan sonra onu devletin başına getiriyor.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "25 Ekim 2011" tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  adresinden seyredebilirsiniz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder