16 Ocak 2012

Narcılar


Bediüzzaman’ın Hz. Mehdi (as) hakkındaki görüşlerini önemli görmemen, yakışık almamış. Sen oturmuşsun bak, hiç alakasız bir konunun üstünde duruyorsun. Asıl çözümün üstünde durman lazım. Bak, çözüme önem vermiyorsunuz. Başka konuya önem veriyorsunuz. Başka konuda teşhiste hatanız yok. Ama Hz. Mehdi (as) konusuna yanaşmıyorsunuz. Bu doğru değil. Bu samimiyetsizlik olur. 

Hz. Mehdi (as)’ı Bediüzzaman açık açık söylemiş. “1980’de gelecek” diyor, ”İstanbul’da gelecek” diyor. Nasıl anlamazsın? Ve o yüzden bir bereketsizlik ve bir güçsüzlük, bir zayıflık hissediliyor ve görülüyor. Yani Nur talebelerinin bir kısmı tabii samimi, çok candanlar. Ama epey bir bölümü de çok pasif, güçsüz ve atıl durumdalar. Çok sesleri çıkmıyor, etkileri olmuyor. Yani birçok yerde de kale dahi alınmıyorlar. Bu Bediüzzaman’a uymamalarından kaynaklanıyor. Bediüzzaman’ı kendi kafalarınca güya kale almıyorlar. Bediüzzaman’ı değiştiriyorlar, başka bir şekle sokuyorlar. Bu olmaz. Mesela bak Bediüzzaman’ın filmini hazırlamışlar, karton film gibi.  Güzel, çok çok faydalı. Ama Bediüzzaman’ın amacı ne? Onu niye anlatmıyorsunuz? Bediüzzaman diyor ki; “ben Hz. Mehdi (as)’ın pişdar bir neferiyim, öncü bir askeriyim”. Filmde görüyor muyuz biz bunu? Görmüyoruz. Hz. Mehdi (as)’ın çıkacağı tarihten bahsediyor; “şu tarihte çıkacak, şurada çıkacak, alametleri şu” diyor. Bundan bahsediliyor mu? Bahsedilmiyor. Fatih Sultan Mehmet’ten bahseder gibi, “bir kahramandı, geldi geçti”, “tarihte böyle vakalarda oldu”, “bir efsanedir, unutulmuş geçmiştir”, “İskilipli Atıf Hoca vardı, o da gitti. Allah rahmet eylesin. Bediüzzaman vardı o da vefat etti gitti. Geçmişin insanları. Artık modernçağa girdik, internet çağındayız, haydi bakalım” mantığındalar. Böyle olmaz. 1960’lar daha dün gibi, 60’lar.Yani devam ediyor, talebeleri yaşıyor daha. Talebeleri yaşıyor. Yani Bediüzzaman’ı tarih haline getirmenin bir âlemi yok ki. Bediüzzaman yaşayan bir sistemdir. Bediüzzaman’ın ifadelerinihiçbir şekilde dile getirmeyip,sadece işine gelen yerleri alırsan bu olmaz. Bu çok acayip olur. Bediüzzaman’ın bak talebeleri canlılar, yaşıyorlar, hayattalar. Seyyid Salih ağabeylerimizidinleyelim bakın. Onun anlattıklarından hiç bu filmde var mı? Bir görelim.

Yobaz takımı şimdi çantacı Necmi Ağabey’i de hedef haline getirmişler.“Sen nasıl Adnan Hocamız’ı desteklersin?” gibisinden. İt kopuk takımı, bu deccal ordusu bu tertemiz insana, ona karşı da kendilerince bir çirkeflik savaşına girmişler. O onun makamını daha da yüceltir. Daha da güzel hale getirir. Daha hoş hale getirir. 

Ama filmde mesela çantacı Necmi Ağabey’in anlattığı konulardan bahsedilsin. Seyyid Salih Özcan Hocamız’ın, Sungur Ağabey. Mesela Sungur Ağabey de“yetmiş yıl var” diyor. Hiç o filmde bu anlatılıyor mu? Tabii, olmaz. O zaman garip bir şey olur o. Roman tarzında bir konu değil ki. Bu hayata işlemiş bir konu. Hayatın içinden bir konu ve yaşanan bir konu. Şimdi Bediüzzaman’ın daha öncede filmini hazırladılar. Orada da yine bu konuları işlemediler. Şimdi burada da öyle. Çoluk çocuk gidiyorlar, çantalarla hanımlar oturuyorlar.Gerçek Müslümanları, samimi Müslümanları tenzih ederimde. Kuruyemiş falan yiyerek “vay vay be neler oluyormuş tarihte”. Sanki Battal Gazi filmi seyrediyorlar böyle. 

Bediüzzaman’ın fikirleri nedir?İttihad-ı İslam’dır. İttihad-ı İslam. Mehdiyet’tir, Hz. İsa (as)’ın gelişidir.Hz. İsa Mesih (as)’ın gelişini işlesenize filmde. Hz. Mehdi (as)’ı anlatsanıza. İttihad-ı İslam anlatsanıza. Asıl hayati olan konu budur. Roman tarzında “gelmiş geçmiş, artık unutalım”gibisinden bir mantık gelişmiş oluyor. Olmaz öyle. “Vay vay, ne çileler çekmiş. Hapse de atmışlar, vah vah vah” tarzında. Bediüzzaman “vah vah” istemiyor ki. Bediüzzaman fikirlerinin, inancının, Kuran’dan anladığının, hadisten anladığının uygulanmasını istiyor. “Vah vah”a ihtiyacı yok Bediüzzaman’ın, inşaAllah. Şimdi Seyit Salih Özcan Ağabey’imizin anlatımlarını da bir alın. Seyit Salih Özcan Ağabeyimizin, Sungur Ağabeyimizin anlatımlarını asıl film haline getirsinler. Bu filmde Bediüzzaman’ın asıl ana fikrini işlesinler. Romanı bırakacaklar. “Şöyle hapis yattı, şöyle acılar çekti. Vah vah. Ne kadar mutlu bak; biz şuan Allah’a şükür bak ne hapse giriyoruz, ne polis takibi var. Ne günlermiş o günler. Ne çileli günlermiş. Geldi geçti, vay mübarek”. Bediüzzaman bunun peşinde değil. Kendine bir kahramanlık payeside vermiyor. Yani bir film kahramanı olmak niyetinde de değil. Onun istediği İttihad-ı İslam’ın anlatılması, Mehdiyet’e talebe olunması, Hz. İsa Mesih(as)’a talebe olunması İslam’ın dünyaya hakimiyeti için gayret edilmesi.Filmde bu konular işlenmedikten o filmi başarılı olarak değerlendirmemiz mümkün olmaz inşaAllah. Evet, şimdi Seyit Salih Özcan Ağabeyimizi ve diğer ağabeylerden biraz dinleyelim. Bir bakın, o filmde var mı böyle ifadeler?
Evet, şimdi film hazırlayan arkadaşlar,Bediüzzaman’ın talebeleri yaşıyor. Bir kopukluk yok. Anlatımları da ortada. Kuran’ın gerçekleri ortada. Hadisin gerçekleri ortada. Hazırlanan filmlerde bu mantığın işlenmesi gerekir. Böyle Seyit Battal Gazi destanı tarzında “geçmişte, tarihte olmuştur, artık biz yeni bir çağa girdik” mantığı olmaz.

Kuran’ı oku, Kuran’dan ayetle konuş. Hep hurafeden yanasınız.Öyle olmaz. Kuran’dan niye bahsetmek istemiyorsunuz? Niye Kuran’dan bu kadar uzaksınız? Düşünmüyor musun“burada fevkaladelik var” diye?“Ben niye Kuran’ı okumuyorum, niye Kuran’la konuşmuyorum, niye Kuran’dan delil vermiyorum da hurafeden delil veriyorum” diyedüşünmüyor musun?Yani Kuran niye yeterli olmuyor?Bir düşün. Allah diyor ki  “Ben sizi sadece Kuran’dan sorgulayacağımahirette. Kuran’dan sorulacaksınız” diyor.Başka bir şey demiyor Allah. Ve Allah “Kuran’ı bölük bölük ettiler parça parça ettiler” diyor. Peygamberimiz (sav)de ahirette Cenab-ı Allah’a tek şikayeti var;“benim ümmettim bu Kuran’ı terk edilmiş bıraktılar” diyor. Bu şikâyetin anlamı nedir?Demek ki bunu yapanlar var. Yani Kuran’ı terk edilmiş bırakanlar var. Sende Kuran’ı terk edilmiş bırakanlardan oluyorsun ve Allah’a seni şikayet ediyor Peygamber (s.a.v.), “Kuran’ı terk edilmiş bıraktılar” diye.Anlamı ne biliyor musun bunun? Karşılığı cehennemdir bunun. Aklını başına al.

(Bir izleyicinin “Şu an Risale-i Nur’un hayat süreci işliyor” şeklindeki sözleri üzerine)
Siz de “hayatı yaşıyoruz” diyorsunuz.Vay uyanık vay. Hani Bediüzzaman diyor ya, “şeriat, hayat, bir de iman hakikatleri. En mühim mesele iman meselesidir.” “Bediüzzaman yaptı, halletti. Biz de artık onu filmlerden seyrediyoruz” diyorlar. Battal Gazi filmi seyreder gibi. “Şimdi hayat süreci başladı” diyorlar. Ondan sonraokuluna gitsin, evlensin, yesin içsin, işine gücüne baksın. Entel dantel falan. Ticaret yapsın. Dünyayı gezsin. Hayat ne güzel. Ahirette bakalım nasıl açıklayacaksınız?

Bizim bütün vatandaşlarımızın, nerdeyse Türkiye’nin yüzde 70-80’i, hepsi başı açık. Çarşıda, pazarda her yerde kardeşlerimizin başı açık. Yani biz konuşmayacak mıyız? Onlara dini, İslam’ı anlatamayacak mıyız? Sohbet edemeyecek miyiz? Onları görünce kaçacak mıyız? Saklanacak mıyız? Ne yapacağız? Bu ne biçim kafadır böyle. Yani inanılır gibi değil. Çok şaşırtıcı. ...Ben oturup mayolu kadın da çıkartmıyorum buraya. Normal hanım, genç kız, dekolte de giyebilir, başı açık da gelir, çarşaflı da gelir. Yani hepsine saygımız, sevgimiz var. Hepsi benim için muhterem, mübarek, müberra insanlardır. Ama yani eleştiri konusu olacak bir konu değil. Çünkü eleştiri olması için o kanalın onu yapmaması gerekiyor inşaAllah. Hayır, yapmasa dahi yine eleştirilecek bir konu değil ama kendisi yapıp da böyle eleştirmek biraz acayipten ve garaipten inşaAllah.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "19 Kasım 2011tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  
adresinden seyredebilirsiniz. 

...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder