31 Ekim 2012

Allah-u Teala İslam'ı Hz Mehdi (as) ile sona erdirecektir!



“Hiçbir tarafın ondan mahfuz kalmayacağı bir fitne zuhur edecek.” Her yerde fitne var, bütün İslam aleminde. “Bu fitne kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılacak.” Mesela bir gün orada bomba patlıyor, öbür tarafta bir suikast yapıyorlar, öbür gün orada başka. Ne diyor; “kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılacak.” Yani sürekli sıçrıyor fitne. “Sürekli sıçrayacak, hareket edecek” diyor. Yani sürekli aynı yerde kalmayacak. Bir gün orada, bir gün orada, bir gün orada, “bu şekilde fitne olacak” diyor. “Ve bu durum, bir münadinin semadan seslenerek; ‘Ey insanlar! Emiriniz artık Mehdi’dir’ demesine kadar devam edecektir.” Yalnız bu rivayet, şu rivayetle tam destekleniyor; “Hz. Mehdi (a.s) çıkarken” yani daha çıkmamış, çıkarken, yavaş yavaş “başında bir sarık olacak, bir münadi” bağıran, konuşan kişi, başında sarık var. “Bu, Allah’ın halifesi olan Mehdi’dir, ona uyunuz şeklinde nida edecektir.”

Yani bu kişinin Hz. Mehdi (a.s) olduğunu ima edecek, Hz. Mehdi (a.s) olduğuna işaret edecek. Başında sarık olan bir kişi. Kimdir bu? Şeyh Nazım Hocamız. Sarığı hakkıyla takan başka bir kişi de yok. Dünyada en düzgün, sünnete en uygun olarak sarık takan, Şeyh Nazım Kıbrısi Hazretleri’dir. Ve onun talebeleridir, halifeleridir, vekilleridir. Başta Şeyh Ahmet Yasin. Hem Seyyid hem Şerif’tir, maşaAllah. Şeyh Nazım Hocamız da hem Seyyid, hem Şerif’tir. Şeyh Hişam Hazretleri, Şeyh Adnan Hazretleri, kardeştirler ikisi de, çok mübarek şeyhtirler. Saysan bitmez Şeyhimiz’in halifelerini, bir tane, iki tane, on tane değil, maşaAllah.


“Allah-u Teala, İslam’ı nasıl Resulullah (s.a.v)’le başlatmışsa; Hz. Mehdi  ile de sona erdirecektir.” Bitiyor Hz. Mehdi (a.s)’dan sonra. Hateme veli. Onunla bitiyor.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "20 Eylül 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 



Hz Mehdi (as)'ın üç büyük vazifesi var !


Bakın Bediüzzaman ne diyor; “Çok defa mektuplarımda işaret ettiğim gibi”, defalarca anlattım” diyor Bediüzzaman ama anlayana tabii. Mehdi Al-i Resulün” yani Peygamberimiz (s.a.v.)’in, alinden gelen, Resul olan Peygamberimizin Alinden gelen Hz. Mehdi (a.s)’in “temsil ettiği”. Temsil etmesi için nasıl olması lazım Hz. Mehdi (a.s)’in? Orada durması lazım. Temsil ettiği çünkü sınıf mümessili temsil eder sınıfı değil mi? Temsilci. Mesela hükümeti temsilen birisini görevlendirir yahut Başbakandır hükümetin temsilcisi, o topluluğun temsilcisi. Kimmiş. “Mehdi Al-i Resulün temsil ettiği, kutsi cemaatinin” kimin?Hz. Mehdi (a.s)’ın kutsi cemaatinin ama Hz. Mehdi (a.s) temsil ediyor, başta, “şahs-ı manevisini” cemaati var, başta da Hz. Mehdi (a.s) var. Tabii ki şahs-ı manevisi olacak, başka türlü nasıl olsun?“Üç vazifesi var.” Bazı kafası çalışmayanlar, bunu ikiye bire indirmeye çalışıyorlar, halbuki Bediüzzaman “üç tane” diyor. “Eğer çabuk kıyamet kopmazsa” demek ki, kıyamet her an kopabilir. “Ve beşer bütün bütün yoldan çıkmazsa”, insanlar iyice azıp kudurup sapıtmazsa, “o vazifeleri onun cemiyeti ve seyyidler cemaati yapacağını" Hz. Mehdi (a.s)'ın içinde bulunduğu” Hz. Mehdi (a.s) cemaati ve seyyidler cemaati yani seyyidlerin desteği, bütün dünya seyyidlerinin, "Rahmeti İlahiye'den bekliyoruz." Ben yaptım, bitti, demiyor.

Bekliyoruz, Allah'tan bekliyoruz. Ben Hz. Mehdi (a.s) değilim. Gelecek biri var o yapacak, diyor. Ben bekleyenlerdenim. Bekliyoruz hep beraber. Nur talebeleri de, ben de bekliyorum, diyor böyle bir çalışmayı. Ben yaptım, bitirdim, küfrü yok ettim, demiyor Bediüzzaman. Hz. Mehdi (a.s) yapacak, bekliyoruz Rahmeti İlahiye'den-Allah'tan bekliyoruz, diyor Hz. Mehdi (a.s)'ı "ve onun" üç büyük vazifesi olacak." Üç tane ve büyük, diyor. Üç tane büyük vazifesi olacak. İki de demiyor. İki diyen doğru söylemiyor. Bir diyen de doğru söylemiyor. Üç tane.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "20 Eylül 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 


İlimle,Bilimle bu fitneyi ortadan kaldırmış olur!


Ak Parti’nin içerisinde Saadet Partisi erirse, bu olmaz. Milliyetçi Hareket Partisi mutlaka gerekir. Büyük Birlik Partisi mutlaka gerekir. Saadet Partisi mutlaka gerekir. Çünkü bunlar okul, bunlar dava okulları, bunlar Türkiye’nin çimentolarıdır, çok önemlidir. Ak Parti’nin zaten iktidar olma sorunu olmaz. Yani millet sürekli Ak Parti’yi iktidar yapar. Saadet Partisi’nin de milletvekili derdinin olmaması lazım. Dava okulu. Asrı-Saadet’i isteyen insanların bir araya geldiği bir ocak, aynı zaman da bir parti. Dolayısıyla doğru yapıyor. Bak ben Ak Parti’yi destekliyorum. Ak Partili olduğum için değil. Zaruri olduğu için, oylar bölünmesin diye destekliyorum. Ak Partili değilim ben. Kritik bir dönemdeyiz, dereyi geçerken at değişmez. Çok tehlikeli. Tayyip Beyi de şevkli buluyorum. Ama tabii bir mükemmellik mevzu bahis değil. Eksiklikler var, tedbirsiz davranışlar var. Ama her tedbirsiz davranış bir tecrübeye sebep oluyor. Her tecrübe daha akılcı, daha tedbirli, daha dikkatli faaliyete sebep oluyor.

 Çünkü Tayyip Bey de çok dindar bir insan. Allah’tan korkan bir insan, vicdanı güçlü bir insan. Evlatlarımıza, vatana bir şey olmasından tabii ki çok çok çok çekinir, çok çok rahatsız olur. Fakat hakikaten boş bulunup, belki bazen akıl tutulması oluyor olabilir; eksik, hatalı, yanlış şeyler oluyor, görüyoruz yani hakikaten şaşırıyoruz, hayretler içinde kalıyoruz. Fakat PKK’nın komünist ayaklanması hafife alınıyor. Yani sorun bu. Yani Türkiye’de hafife alan çok insan var, baya insan var. Mesela maç muhabbeti yapıyor, kendi hayatını yaşıyor. Yani çok ciddi bir savaş var, kan gövdeyi götürüyor. Kurtuluş savaşından belki çok daha çaplı bir düşman saldırısı var. Yani çok sıkı tedbirler alınması lazım ve en ufak bir hareketin izlenmesi gerekiyor ve çok iyi bir istihbarat ağı kurulması gerekiyor.

 Ama hepsinin üstünde anti komünist eğitim gerekiyor, anti-Marksist, anti-Leninist, anti-Darwinist eğitim gerekiyor. Yani asıl yüzde doksan dokuz çözecek bu benim söylediğim. Öbürü yüzde bir çözecek olan. Hastalığı önleyecek yol hazır. Marksizm’i, Leninizm’i, Darwinizmi, materyalizmi ortadan kaldırdın mı fikren konu biter. Bitmeyince bünye, sürekli hastalık üretecektir, sürekli ilaç verilmesi gerekir. Mikrop arttıkça, ilacın dozu artırılacaktır, ilaç arttırıldıkça, vücut o ilaca karşı alerji de duymaya başlayabilir, vücudu da yıpratır. Çok riskli bir durum. Meclisin toplanıp, Darwinizm, Materyalizm konusunda, Marksist, Leninist felsefe konusunda karar alması gerekiyor. Marksizm’e, Leninizm’e, Darwinizme, materyalizme karşı, devletin resmi mücadele yapması yönünde karar alması gerekiyor. Bu karar alındı mı, konu dünya çapında hallolur. Ne Sosyalist Enternasyonal kalır, ne Fransız komünistler, ne İtalyan komünistler kalır, ne Çin komünistler kalır, her yerde muazzam bir panik olur. Dünyanın lideri olur Türkiye o zaman. İlimle, bilimle bu felsefeyi, bu fitneyi ortadan kaldırmış olur. Sevginin, aklın desteği ile.




Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "20 Eylül 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Şehit yıkanmaz ve kefenlenmez !



Yalnız ben hala anlayabilmiş değilim. Benim efelerimi daha hala gasil haneye götürüp yıkıyorlar, elbiselerini çıkarıp kefene sarıyorlar. Kardeşim şehit yıkanmaz. O kanlı elbiseleriyle alenen göstererek böyle göreceğiz. Al kanlar içinde böyle, inşaAllah ve canımızı, şehidimizi kıyafetiyle gömeceğiz, inşaAllah. Ölü yıkanır, ölü kefenlenir. Şehit yıkanmaz ve kefenlenmez. Allah, “Ölüler demeyin” diyor, haramdır. “Öldü” diyor; haram. Allah ölmedi diyor, sen öldü diyorsun. “Diridirler ve bizim katımızda rızıklanırlar” diyor. Hayat devam ediyor onlarda, sonra onların canını alıyor. Kıyamet anında canları alınıyor.




Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "19 Eylül 2012 tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Müslüman için en güzel netice Şehitliktir !



 Allah, Mehdiyet’in halini, şartlarını bütün insanlara gösteriyor. Yani kabus gibi inanılır gibi değil, çok muazzam bir olay. Bütün dünyada kendini göstertiyor. Yer yerinden oynuyor. Türkiye’de de yer yerinden oynuyor. Bütün İslam aleminde de yer yerinden oynuyor. Hz. Mehdi (a.s)’in zuhuru müthiş sancılı oluyor, Hz. Mehdi (a.s)’in doğumu. Yani bakın, Allah bir zuhur meydana getiriyor ama bütün dünyayı da sallıyor Cenab-ı Allah. Yer gök sallanmaya devam edecek Hz. Mehdi (a.s) çıkıncaya kadar. Aylar önce söyledim, olaylar şiddetlenecek dedim. Açın bakın. Söyledim mi söylemedim mi?

Tırmanacak gelişecek şiddetlenecek. Aynen bak dediğim gibi çıktı, inşaAllah. Çünkü hadisler bu şekilde, Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadisleri bu şekilde. “Biri bitti derken birinin başladığı fitneler ve mazlumlar masumlar öldürülecek” diyor. Yani şehit edilecek anlamına geliyor. Mesela askerlerimiz canlarımız, hep ana kuzusu hep Anadolu’nun aslanları. Efeler, otobüste gidiyorlar. Silah yok bir şey yok. Silah olsa ne olur. Kahpece uzaktan onları öyle Şehit ediyorlar, kendi kafalarınca onlara kötülük ettiklerini düşünüyorlar, halbuki her şahadet Türkiye’nin daha güçlenmesi demektir. Daha azmin artması demektir, daha hırsın artması demektir.

Şehitlerimizin de dünyadan zaten bir istekleri yok onların. Mehmetçikler ana kuzuları askere giderken, Allah rızası için gidiyorlar, ahireti amaçlayarak gidiyorlar. Allah annelerine babalarına sağlık sıhhat uzun ömür versin, bereket versin. Gülerek karşılıyor ya o anneler, o koç anneler aslan anneler, yiğit anneler efe anneler. Bu anneleri sürekli gündem yapalım, sürekli yayınlayalım anneleri. Malazgirt’te Alparslanların anneleri öyleydi. Uhud’da, Hendek’teki anneler öyleydi.  Çanakkale’deki anneler öyleydi. Delikanlı anne, öyle olur, Müslüman anne öyle olur. Öbür annelerde gözyaşı döken annelere de şefkat duyuyoruz ama heyecandan ağlıyoruz desinler, hiç olmazsa onu söylesinler. Üzüntüden ağlıyoruz derlerse, Allah esirgesin, çok çok çok kötü olur, olmaz. Şehitlik makamını be kabul etmiyorum anlam çıkarılır, Allah esirgesin. Şehitlik düğün bayramdır, bir güzelliktir, nimettir. Allah nimet olarak veriyor. Nimete karşı tavır olur. Olmaz. Allah’tan gece gündüz, her duamız her niyazımızda istirham ediyoruz. Bizi şehitlikle yanına almasını. Değil mi Müslüman için en güzel netice şehitliktir, inşaAllah.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "19 Eylül 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Cenab-ı Allah'ın asıl istediği cennettir !


Cenab-ı Allah’ın asıl istediği cennettir. Dünya cehennemi andırır. Cennet ile cehennem arasıdır. Cennet alametleri vardır mesela kadınların güzelliği, çiçeklerin güzelliği, fakat insanın aczi, havanın sıcak olması, soğuk olması, hastalıklar, dertler, ağrılar, ölümler, sıkıntıları insanların; onlar cehennem alametidir. İmtihan içindir, bu olmazsa olmazdır çünkü. Öbür türlü zaten dünyanın anlamı yok. Yani doğrudan cennet olması gerekir. Allah yarım dünya yaratmaz. Hani bazıları diyor ya “acılar olmasa” iyiydi diye, o zaman böyle dünya yaratmazdı zaten. Şanına uygun yapar, tam yapar. Ama tam olduğunda da insanlar, nimetin kıymetini bilmez o zaman. Yani bir şey ifade etmiyor o zaman. Koltuk bir şey ifade etmez, çadır bir şey ifade etmez, yiyecekbir şey ifade etmez. Anlamsız gelir. Kuşkuya düşebilir. Rahat edemez yani. Onun için mutlaka imtihandan geçmesi lazım. İmtihan sonucunda, şahane insanlar oluşuyor.

 Mesela Hz. İsa Mesih (a.s), herkesin hayran olduğu bir peygamber. Resulullah (s.a.v.)’e sevgimiz müthiş. Bütün İslam aleminde, daha adını duyunca insanlar, müthiş bir cezbeye geliyorlar. Bu imtihan ortamı olmasaydı böyle bir şey olur muydu? Olmazdı. Hz. İsa Mesih (a.s)’ı o yüzden, Hz. Musa (a.s)’ı çektiği çilelerden, Hz. Yusuf (a.s)’ı çektiği çilelerden seviyoruz. Hz. Yusuf (a.s) sırf sarayda olsaydı, yaşasaydı bu kadar sevilmezdi. Tabii takvası, Cenab-ı Allah’ın takdiri önemli. Allah seviyorsa, biz de severdik ama yani görünüşe göre, veya peygamber olmasaydı, mesela orada bir aziz olsaydı sadece, bu kadar sevilmezdi. Bu kadar sevilmesinin sebebi çektiği çilelerdir, zorluklardır, sabrıdır, güzel ahlakıdır. Özetle dünya, mutlaka dünya için gerekli. Biz de böyle bu güzel günleri mesela şimdi Mehdiyet yaşanıyor, bütün dünyanın gözü önünde. Bediüzzaman diyor ki, Hz. İsa Mesih (a.s) için, “yakın talebeleri ve mukarrep havassı”, seçkin talebeleri “onu imanın nuru ile tanır.” Bakın tanıyamıyorlar. Doğru. Bediüzzaman’ın dediği doğru çıktı. “Mehdi diyor “belki o eşhası ahir zaman” yani Hz. Mehdi (a.s) ve Hz. İsa Mesih (a.s) imanın nuru ile tanınabilir. Bak bir de ne diyor? “İmanın nuru ile belki”. Şu an tanınabiliyor mu? Tanınamıyor. Nur talebeleri tanıyabiliyor mu? Tanıyamıyor.

 Bediüzzaman’ın dediği çıktı mı? Çıktı. Bu harikadır. Bediüzzamanın bir kerametidir bu. Bakın“ahir zamanın eşhası, belki imanın nuru ile tanınabilir” diyor. Belki. Ve “bidayeten” olduğunu söylüyor. “Başlangıçta tanınmazlar, bidayeten.” Mesela “deccal de öyle, çıktığında bidayeten kendisi dahi kendisinin deccal olduğunu bilmez” diyor. Hz. Mehdi (a.s)’da çıktı, kendisinin Hz. Mehdi (a.s) olduğunu bilmiyor. Belki şüphe edebilir ama bilmez. Halk bilmiyor Hz. Mehdi (a.s) olduğunu. Şu an Türkiye’deki bu olağanüstü gerilim, görülmemiş gerilim, Cumhuriyet Tarihinde görülmemiş gerilim,Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkış alametidir. Yani bütün gazeteler, radyolar, televizyonlar, muazzam bir gerilimden bahsediyorlar. Ama bitip tükenmek bilmeyen fakat gittikçe artan, gittikçe artan şiddetli bir huzursuzluk, şiddetli bir gerilim, şiddetli bir tehlike, şiddetli bir teyakkuz. Bu, Hz. Mehdi (a.s)’ın varlığını gösteriyor.

 Çok fazla sayıda şehit haberleri, bu da Hz. Mehdi (a.s)’in varlığını gösteriyor. Demek ki deccal, köşeye sıkışmış. Fakat tabii bazı insanlar anlamazlıktan geliyorlar ama böyle asortiğini bozmak istemiyor, sosyetesini bozmak istemiyor ama Allah zorla bozuyor sosyetesini, asortiğini, havasını. Adamların kafasındaki tıkanıklık açılıyor. Bütün İslam aleminde muazzam bir heyecan var. Allah açıyor. Amerika’yı musallat ediyor, Rusya’yı musallat ediyor, orayı musallat ediyor, burayı musallat ediyor, herkesin dimağını açıyor. Ehli keyif takımı da baktılar ki böyle olacak değil, vatanı vermekle de yakalarını kurtaracak gibi değiller, şimdi onlar da düşünmeye başladılar.

 Önce dediler ki, Güneydoğuyu verelim de rahatlayalım dediler, yine puromuzu içelim, viskimizi içelim, yine bazı kaşarlar kaşar üslubuyla konuşmaya devam edeceklerini zannediyorlar. Baktılar ki, öyle bir ortam yok. Ver kurtul da imkansız artık. Şimdi diyorlar ki, dikkat ediyor musunuz; “artık çok geç PKK’ya diyor, “PKK ile anlaşmak artık geçti” diyor. Yani “artık imkanı yok” diyor. Anlaşma ne biliyor musunuz? Güneydoğuyu vermek, adamlara teslim olmak, bu. “Çok geç, bu da olmaz artık” diyor,“Güneydoğuyu versek de olmaz artık” diyor. “Ne yapacağız acaba” diyor. Ne yapacaksın? Darwinizmi-materyalizmi tepeleyeceksin. Ney ile? İlimle, bilimle.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "19 Eylül 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

30 Ekim 2012

Ahir Zaman Mücahitleri !


 MaşaAllah. Ahir zaman mücahitlerini gördün mü? MaşaAllah. Allah hidayet versin; sağlık, sıhhat, afiyet, iyilik, güzellik versin. Tebrik ediyorum kardeşlerimizi. Allah, oradaki bulunan kitapların sayfası adedince onlara sevap yazsın. Harfleri adedince onlara sevap yazsın. MaşaAllah, elhamdülillah. Fransa’daki bu faaliyet muhteşem olmuş. Komünist, Darwinist, materyalist arkadaşlar haberleri olsaydı herhalde otobüslerle, baltalarla olay yerine giderlerdi, zannediyorum.

 Çünkü bir fosil sergisi oldu mu hemen saldırıyorlar. Kaldırmaya gayret ediyorlar. Allah hidayet versin, Allah akıllarını artırsın. Ama güzeli, doğruyu fark ettikleri anlaşılıyor. Panik bunu gösterir. İnsanlar ancak gerçek karşısında panik olurlar. İnanmadığı bir şeyde panik olmaz, hiç muhatap dahi olmaz. Mesela “Hz. Mehdi (a.s) çıkmayacak” diye hocaların bu kadar tutturmasının nedeni, Hz. Mehdi (a.s)’ın geldiğinden emin olmalarıdır.

Yoksa niye panik olsun? Hiç görülmemiş bir şey. Ahir zamanda ilk defa bu derece, bu çaplı Mehdiyet aleyhtarı hareket başladı. 1400 seneden beri yok. Hep Hocalar “Hz. Mehdi (a.s) çıkacak, Hz. Mehdi (a.s) çıkacak” demişlerdir. Onlar da; “İnşaAllah, çıkar da görürüz” demişlerdir. Şimdi “Hz. Mehdi (a.s) çıktı” dedik, “eyvah” dedi adamlar. Var güçleriyle koro halinde bağırmaya başladılar. Bağırtıyla durduramazsınız, Mehdiyet’in özelliği odur. Adım adım ilerler, greyder gibi. Durdurmak mümkün değil.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "18 Eylül 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Mehdiyeti deccaliyetin üzerine çökertiriz !


Bismillah. Şeytandan Allah’a sığınırım. Allah, Enbiya Suresi 16. ayette; “Biz, bir 'oyun ve oyalanma konusu' olsun diye göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları yaratmadık.” Oyalanma ne? Boşa vakit kaybetme. Oyun ne? Boş zaman, boş işler. “Eğer bir 'oyun ve oyalanma' edinmek isteseydik, bunu, kendi Katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık, böyle yapardık.” Allah, “Ben mükemmelini yapardım” diyor. “Fakat dünya oyun, eğlence yeri değil, imtihan yeri” diyor. “Hayır, biz hakkı batılın üstüne fırlatırız,” yani “Mehdiyet’i deccaliyetin üzerine çökertiriz,” “o da onun beynini darmadağın eder.” Yani ne diyor? Fikir sistemini, düşüncesini darmadağın eder.

Yani orada beynin dokusunu değil, fikrini darmadağın eder. Beyne özellikle dikkat çekmiş Cenab-ı Allah. “Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir.” Deccaliyet, Darwinizm, materyalizm. “(Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size.” Yani “oturup uydurma izahlarla halkı yanlış bilgilendirdiğiniz için eyvahlar size” diyor Cenab-ı Allah. Ayetin işari anlamı. “Göklerde ve yerde kim varsa O'nundur (Allah’ındır). O'nun yanında olanlar, O'na ibadet etmekte büyüklüğe kapılmazlar.” Yani melekler büyüklüğe kapılmazlar. “Ve yorgunluk duymazlar.” Sürekli rükuda, sürekli secdede, kıyamda; yorgunluk duymuyorlar. “Gece ve gündüz, hiç durmaksızın tesbih ederler.” Melekler milyonlarca yıldan beri tesbih ediyorlar. Yorulma yok, ölmüyorlar da, maşaAllah.

 “Yoksa onlar, yerden birtakım ilahlar edindiler de, onlar mı (ölüleri) diriltecekler?” Yani “ölü olan çamuru, ölü olan maddeyi onlar mı diriltecekler?” diyor Allah. Darwinistlere bir göndermedir bu ayet de. Onlar ne diyor? “Ölü olan çamurlu su bir araya gelip proteinleri yapıp, proteinler de hücreyi oluşturdular. Sonra ona bir can geldi, dirildi, ayağa kalktı insan” diyor. Özetle bunu anlatıyorlar. Allah ne diyor ayette; “Yoksa onlar, yerden,” topraktan, “birtakım ilahlar edindiler de,” çok fazla ilah; atomlar. “Atomların tek tek ayrı ayrı ilah özelliği mi var?” diyor Allah. “… onlar mı (ölüleri) diriltecekler?”

 Maddeyi diyor Allah. “Onlar mı canlandıracaklar?” diyor. “Eğer her ikisinde (gökte ve yerde) Allah'ın dışında ilahlar olsaydı, elbette, ikisi de bozulup gitmişti.” “O kadar ilah hep birbirine girerdi” diyor Cenab-ı Allah. “O kadar atom eğer akıllıysa, hepsi ilah özelliğindeyse, canlı yaratacak özellikteyse birbirlerini kırar geçirirlerdi” diyor Allah. “Bir düzgünlük var, bir uyum var” diyor Allah. “Arşın Rabbi olan Allah onların nitelendiregeldikleri şeylerden yücedir.” Yani “o Darwinist, materyalistlerin uydurmalarından yücedir” diyor Allah. “O, yaptıklarından sorulmaz.” Cenab-ı Allah’ın yaptığından sual olunmaz, niye böyle yaptı denilmez, haşa. “Oysa onlar sorguya çekilirler.” “Ben sorguya çekerim ama siz Bana soru soramazsınız” diyor Cenab-ı Allah.

“Yoksa O'ndan başka ilahlar mı edindiler?” Yine aynı konuya geliyor Cenab-ı Allah; atomları ilah olarak kabul ediyor bunlar. “De ki: "Kesin-kanıt (burhan)ınızı getirin.” “Delilinizi getirin o zaman” diyor Allah. Proteinlerden, fosillerden nereden getiriyorsanız getirin. “Delil getirin” diyor Allah. “İşte benimle birlikte olanların zikri (Kitabı) ve benden öncekilerin de zikri. Hayır, onların çoğu hakkı bilmiyorlar, bundan dolayı yüz çeviriyorlar.” “Gerçeği kavrayamadıkları için yüz çeviriyorlar” diyor Allah. ‘Kesin kanıtınızı getirin’ ne demek? Demek ki adamların elinde hiçbir zaman için bir kanıt yok. Şu anda da bunu gösteriyoruz. Mesela adamlara gösterelim. Nedir bu?

DİDEM ÜRER: Mercan.

ADNAN OKTAR: Mercan. Kaç milyon yıllık bu, yazıyor mu? Şurada var. 150 milyon yıllık. Yani normal kaya mermer olmuş mercan. Şimdikiyle aynı; milimi milimine, santimi santimine aynı. Var mı değişiklik? Yok. Bak, biz kanıt getiriyoruz, kanıt. Su böceği, 150 milyon yıllık. 150 milyon yıldan beri orada kalmış öyle.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "18 Eylül 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 


Mehdiyetin ayak sesleri !



DİDEM ÜRER: Hocam Oktarların gezileri devam ediyordu. Oktar ve Altuğ Washington DC’de çeşitli basın kuruluşları ve politika uzmanları ile de görüştüler. Hepsiyle hem röportaj yaptılar hem de sizin çalışmalarınızdan, kitaplarınızdan verdiler. Uygun görürseniz tanıtarak resimleri açıklamak istiyorum.


 Birincisi; Hudson Enstitüsü’nden Seth Cropsey: Ronald Reagan ve George Bush dönemlerinde orduda ve Savunma Bakanlığı’nda görevler almış. Neocon politikacı, uzman kişi. İkincisi; Woodrow Wilson Uluslararası Alimler Merkezi’nden Aaron David Miller: Amerika’nın altı dönem boyunca Dışişleri Bakanlığı’na, Ortadoğu-Arap-İsrail politikalarına danışmanlık yapmış, Yahudi asıllı uzman. Ayrıca Amerika istihbarat bürosunda ve Dışişleri Bakanlığı politika planlama bölümlerinde kıdemli üye olarak görev aldı. Üçüncüsü; Third Way isimli düşünce kuruluşundan Bill Schneider: CNN’in eski kıdemli politika analizcisi ve kıdemli politik danışman. Dördüncü; Hudson Enstitüsü’nden Michael Horowitz: Enstitünün uluslararası dini özgürlük projesi başkanı. Düzenli olarak Amerikan kongresinde ifade vermesi ve görüş bildirmesi için çağrılan kıdemli danışman. Beşincisi; RAND kuruluşundan Angel Rabasa: Dışişleri ve savunma bakanlıklarında çalışmış kıdemli politika bilimci. Altı; George Washington Üniversitesi’nden Dr. Seyyed Hossein Nasr: İran asıllı İslami bilimler profesörü ve filozof. Günümüz dünyasında en önemli ve en saygın İslam alimlerinden biri kabul ediliyor kendisi. Yedinci; Johns Hopkins Üniversitesi Dış Politika Enstitüsü’nden Joshua Muravchik: George Bush Enstitüsü’nün kıdemli üyesi. Yahudi asıllı Neocon politikanın öncülerinden diye tanınıyor. Sekiz; Hudson Enstitüsü’nden Doktor Tevi Troy: Eski Sağlık Bakanı Yardımcısı. Bush döneminde Bush’un iç politikalarına danışmanlık yaptı ve Ortodoks Musevi olarak Beyaz Saray’ın Musevi cemaatiyle bağlantısını üstlendi. Sonuncu olarak da Uluslararası Din ve Diplomasi Merkezi’nden Douglas Johnston: Bu merkezin başkanı ve inanca dayalı politika anlayışının öncüsü. Hem politik hem askeri alanda savaşı önleyici diplomasi yürütülmesi, hükümetlere danışmanlık yapan ulusal güvenlik uzmanı.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah. Mehdiyet’in ayak sesleri, inşaAllah. Çok güzel, şahane çalışmalar; bayağı güzel. Hocam, sen şahane şeyler anlatıyorsun, onun için ben zatı alinize sözü tevdi ediyorum.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "18 Eylül 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 


Allah var,Ahiret var,Sizi Yaratan var !



 Komünistler yine kudurdular, biliyorsunuz. Bakın yine söylüyorum, polisiye olmaz. Bediüzzaman Said Nursi diyor; “daha inada dökerler işi” diyor. Yetmiş yıl önce söylüyor. “İnada dökerler, hiçbir şekilde polisle, askerle olmaz” diyor. Bilimle, felsefeyle ve akılla. Adamlar Darwinist yetiştiriliyor. Darwinist ne diyor? “Senin atan mikrop” diyor, “senin atan yer solucanı” diyor. Adam diyor ki; “benim atam mikrop, mikrop soyundan geliyorum ben” diyor. “Eh şimdi solucanın soyundan geliyorum ben, tesadüfen oldum; kainat da tesadüfen oldu. Allah yok, ahiret de yok” diyor.

Böyle bir insanın psikolojisini bir düşünün. Allah’a inanmıyor, ahirete inanmıyor. Peki din? Din zaten, hepsi bütün dinlerin tamamı yalan olmuş oluyor, haşa. Bütün Peygamberler yalan söylemiş oluyor, haşa. Peki, bu durumda ahlak ne, aile ne? Ne diyor komünistler? “Bunlar toplumun ortaya çıkarttığı, şartların ortaya çıkarttığı inançlardır; bunların aslı yoktur. Komünist toplumda bunlar olmayacak” diyor. “Aile olmayacak, ahlak olmayacak, devlet olmayacak” diyor. Böyle yetişen bir insan ne yapar? Kendini mikrop soyundan görüyor, solucanın soyundan görüyor, maymun soyundan görüyor.

 İnsanı öldürürken ne düşünüyor adam? Tesadüfen meydana gelmiş, solucandan evrilmiş bir varlığı öldürdüğünü düşünüyor. Kendisinin de böyle olduğunu düşünüyor; kendisinin de solucandan, mikroptan üremiş bir varlık olduğunu ve evrildiğini ve bu hale geldiğini düşünüyor. “Ben de ölüyüm, o da ölsün. Hayatın bir anlamı yok” diyor. “Sevginin bir anlamı yok. Sevgi evrimle ortaya çıkmış, sevgi diye bir şey yok” diyor. Şefkat de yok. “Çatışma var, çelişki var” diyor. Cehennemi tarif ediyorlar. Biz de diyoruz ki, “canım kardeşim, siz kendinize eziyet ediyorsunuz, mahvediyorsunuz. Allah var, ahiret var, sizi yaratan var, açıkça görülüyor bu.”



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "18 Eylül 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Allah İnsanları Hz Mehdi (as)'a mecbur kılıyor !


Kadınlar güzel olacak fakat iffetli olacak. Kimse de kadınları rahatsız etmeyecek öyle bir toplum olması lazım. Bunların çözüm, kadınların iğrenç olması. İğrenç olduğu için de kimsenin bakmaması. Halbuki bu çok yanlış. Kadın çok güzel olacak, alımlı olacak, hoş olacak, iffetli olacak insanlar da onlara değer verecek, saygı gösterecek. Böyle bir toplum güzel olur. Ki buna rağmen yine ahlaksızlık yapıyorlar. Asıl yobazlarda bu ahlaksızlık var yani analiz ettim biliyorum.

Kadın çok klas olacak adam baktığında hayran olacak, çok saygı duyacak, sülün gibi olacak. Gözüyle rahatsız etmeden bir kere bakıp, “maşaAllah” diyecek, hürmet gösterecek. Hanımları iğrenç yaparak çözüm aramak çok aptalca. Bir de yobazlar çok kolay bir konuyu çok uzatıyorlar. Dikkat edin bunu özellikle de araştırın, sohbetlerini dinlesinler, bantlarını dinlesinler yobaz sohbetlerini. Çok kolay, çok kısa bir konuyu ne kadar uzun anlattıklarını göreceklerdir.

Bir türlü bitmez, anlatıyor anlatıyor bitmiyor, anlatıyor anlatıyor bitmiyor. Konu ne? Kısacık. Kitaplarına baksınlar, yazılarına kısacık bir konuyu nasıl uzatıyorlar ve hurafeyi de nasıl pervasızca anlatıyorlar? Akılcı, samimi İslam’ı anlatmak, İslam’ı yönlendirmek yerine delice hareketler ve psikopatça hareketler İslam alemine yayılmaya başladı. Bu da Mehdiyet’in mecburiyetini göstermek için Allah tarafından yaratılıyor. Allah insanları Hz. Mehdi (a.s)’a mecbur kılıyor.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "15 Eylül 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Allah her şeyi güzel yaratmış!



Kadın dediğin çiçek gibi olacak ama iffetli, akıllı, nurlu… Tabii ki hoş olacak, tabii ki güzel olacak. Çiçekler güzel, kelebekler güzel her şey güzel. Allah her şeyi güzel yaratmış, kadın da güzel olacak. Siz leş gibi olsun istiyorsunuz kadın, kendiniz de domuza benzemek istiyorsunuz yani böyle bakımsız domuzlara. Ondan sonra “model budur” diyorsunuz. Dünyada biz cehennemi yaşayacağız küfürde Cenneti yaşayacak. Öyle bir şey yok. Ayette, “dünya sizin” diyor Allah, “ahiret de yalnız sizin” diyor, Cenab-ı Allah Müslümanlara, ayet. Böyle pis kadın modeli, böyle pis erkek modeli meydana getirirseniz kimse Müslüman olmak istemez İslam’ı bilmeyenler. Cehennem gibi bir şey gösteriyorsun.

Müzik yok, sanat yok, resim yok, güzellik yok, estetik yok. Hayır, değilse “değil” deyin de ben ispat edeyim. “Hayır değil” demiyorlar. “Böyle bir şey yok” demiyorlar. Bana “yalan söylüyorsun” deyin kardeşim, “doğru söylemiyorsun” deyin de içim rahatlasın. Hem doğru söylediğimi kabul ediyorsunuz. Kimseyle konuşamıyorsunuz, kimseyle bağlantı kuramıyorsunuz, Türkiye’nin yüzde 90’ını kafir ilan ediyorsunuz. Alevi’den nefret edersin, Bektaşi’den nefret edersin. Bütün kıyı kentlerine düşmanlar. Mersin’e, Antalya, İzmir hepsine düşmanlar.

 Laz kardeşlerimiz mesela Karadenizli kardeşlerimiz dans ediyorlar hanımlarla Laz oyunu, köpürüyor herifler. Mesela Erzurum’da Dadaşlar oynarlar, köpürüyorlar. Davul zurna çalıyorlar, köpürüyorlar. Sizin istediğiniz hayat rezalet kimse kabul etmez onu. Mesela çok kolay bir konuyu anlatacak iki saat anlatıyor. En fazla bir dakikada anlatacakları bir konuyu, iki saatte anlatıyor. Sonunda da hiçbir şey çıkmıyor, anlaşılmıyor. Dikkat edin bakın kitaplarına, eserlerine bakın, bantlarına bakın, videobantlarına bakın veyahut konuşma bantlarına bakın çok kısa bir konu, kısa ve özlü… Allah Kuran’da hep hikmetten bahseder, hikmet verilene çok şey verilmiştir.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "15 Eylül 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Başlarında Hz Mehdi (as) yok !



 Hz. Mehdi (a.s)’ın olmaması İslam alemini bu hale getiriyor özetle bunu söyleyecek. Müslümanların başının olmaması bunu meydana getiriyor. Başsız Müslüman beyin olmamış oluyor o zaman başında. Beyin olmayan bir beden olmuş oluyor. O zaman anarşi meydana geliyor vücutta. Vücut kendi kendini yemeye başlıyor. Şimdi o filmi seyretmeyen kimse kalmaz dünyada. Yani hepsi seyreder profesörü, doktoru bilmem neyi falan. Kimsenin kale almayacağı bir filmi dünyanın en ünlü filmi haline getirdiler.

 Çünkü başlarında adam yok, başlarında insan yok, başlarında Hz. Mehdi (a.s) yok. “Hz. Mehdi (a.s)’ı öldürdük diyorlar mezara koyduk” diyorlar. İsa Mesih (a.s)’ı da baş edememişler “onu da öldürdük” diyorlar.“O da öldü, oda mezarda” diyorlar. Bunların istediği Hz. Mehdi (a.s) da ikisi de mezarda. İsa Mesih (a.s)’ı da mezarda olarak seviyorlar. Canlı olarak istemiyorlar karşılarda, Hz. Mehdi (a.s)’ı da istemiyorlar canlı olarak, mezarda olursa kabul ediyorlar. Şiiler de ne yapıyorlar? “O da kuyunun içinde” diyor. “Kuyunun içinden nasıl oluyor?” diyoruz.“Kuyudan çıkıyor, işte görüntü olarak evlere giriyor.” diyor. “Işık olarak geliyor.” diyor, “ses olarak geliyor.” diyor. Beden olarak istemiyorlar, hep ittifak halindeler. Mesela Cübbeli “300 yıl sonra gelsin” diyor “öbürüde geç kaldı” diyor.İsmail Mutlu.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "15 Eylül 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Bir samimiyetsizliktir gidiyor !


Şu kitabın ilanına baktım da Allahualem bu narcıların işi de çok zor, Nurculardan da samimi olmayanların işi zor. Öyle bir kapana kısıldılar ki, ne ileri ne geri kaçacak durumları yok. Bundan sonra doğru söylememek yasak. Bediüzzaman’ın seyitliğiyle ilgili hocanın açıklaması da hiç samimi değil.Çünkü Abdülkadir Geylani’nin evlatlarıyla görüştük, hepsiyle görüştük. Hiç birisi böyle bir durumu kabul etmiyor. “Eğer Abdülkadir Geylani’nin soyundan olsa şecerelerimiz ortada bizim” diyorlar.

 “Biliniyor, dünyaca meşhur, hepimiz hepimizi biliyoruz. Gösterilen şecere doğru değil” diyorlar, “böyle bir şecere yok, bu şekilde bir şecere yok” diyorlar ve evlatları da, hepsi, herkes aynı kanaatte, diğer seyitler de aynı kanaatteler, seyit aileler de aynı kanaatteler. Gösterilen şecerenin belgesi de yok zaten, kaynağı da yok, belgesi de yok. Çok samimiyetsiz bir anlatım olmuş ama insanlar gözü kapalı kabul ettikleri için, gürül gürül şu ana kadar akmış. Bediüzzaman’ı Hz. Mehdi (a.s) gösterme projesinin arkasında İttihad-ı İslam’ı engelleme projesi var.

Çünkü Bediüzzaman’ı Hz. Mehdi (a.s) olarak gösterirse,“işte bak Mehdimiz geldi, İslam ahlakı da hakim olmadı” diyecekler. Yani ”dünya hercümerç içerisinde, dediği de doğru çıkmadı Hz. Mehdi (a.s)’ın” diyecekler. Amaç bu. “Onun için de artık ticarete atılın, işinize gücünüze bakın, bizim şirketlere yardımcı olun, anonim şirketleri geliştirelim, kolektif şirketleri geliştirelim. Komandit şirketler kuralım. Zengin olalım. İşimize gücümüze bakalım, artık saltanat devri” diyorlar zaten. Yani çok net ifade ediyor.

 Bediüzzaman, Hz. Mehdi (a.s.)’ın siyaset, saltanat, diyanet, her yönde mücadele yapacağını söylüyor ya, “artık biz saltanat devrindeyiz” diyor. İşte kendilerine birkaç tane de gariban hanım alıyorlar. Onlara da Yenibosna’da, orada, burada ev açıyorlar. Saltanat devri olmuş oluyor. Aldıkları hanımlar da ona göre oluyor tabii. Kadın da evde boş boş bekliyor. Ondan sonra onlar da ticaretle uğraşıyorlar kendi kafalarınca. Bir samimiyetsizliktir gidiyor. Ama samimi nurcuları tenzih ediyorum tabii, iyi niyetli olanları tenzih ediyorum.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "15 Eylül 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

24 Ekim 2012

Ben de bir Hz Mehdi (as) talebesiyim !


Masonluktan yobaz takımı, bilirsiniz o devirlerde tir tir titrer, hatta ödleri kopuyordu. Mason aleyhinde konuşmuyorlardı. Ben masonluk aleyhinde kitap yazınca dediler, “Allah seni korusun. Mahvoldun sen, bittin sen” dediler, o zaman. Büyük büyük alimler bana, “sakın böyle kitap çıkartma” dediler. Yalvardılar. Ama, adın ne? Delikanlı. Ben Allah’tan başka kimseden korkmam. Dindar masonluk, Allah dostu masonluk o ayrı, o bizim himayemizde. O bizim desteğimiz altında, inşaAllah. Allah’ın izniyle Adonay’ın emrindeler artık, inşaAllah. Adon’un.

Yani Hz. Mehdi (a.s)’ın emrindeler, inşaAllah. Biz de Hz. Mehdi (a.s) talebesi olarak, onlara tabii ki destek sağlıyoruz. Ben de bir Hz. Mehdi (a.s) talebesiyim, tabii ki yardım ediyorum. Bakın, bütün localara Kuran dağıtıyoruz elhamdülillah. Cayır cayır localarda namaz kılınıyor. Bütün gelen masonlar burada namaz kıldılar. Dünya tarihinde görülmemiş bir şeydir masonlar Türkiye’de. Hiçbir ülkede masonlar, hiçbir ülkede yani masonluğun tarihinde yok, geldikleri ülkede namaz kılmaları. İlk defa oluyor.

Samimi olan, Allah’ı seven, Allah yanlısı, Hz. Mehdi (a.s) yanlısı bütün masonları sonuna kadar destekleyeceğiz. Her zaman onore olacaklar. Allah’ı seven Musevileri, Allah’ı seven Hristiyanları da her zaman destekleyeceğiz. Allah’ı seven Müslümanlar, Alevi, Bektaşi her ne olursa olsun, ehl-i kıble olan bütün kardeşlerimizi baş tacı ediyoruz ve edeceğiz, inşaAllah.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "14 Eylül 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz.