08 Ocak 2012

Bediüzzaman'ın Dilinden Hz. Mehdi


Bediüzzaman bu kadar açık yazdığı halde insanların samimiyetsizlikle ilgili cesaretleri beni çok şaşırtıyor. Ahir zamanın deliliği bu, ahir zamandaki psikopatlığın gücünü gösteriyor. Çok açık Bediüzzaman söylüyor. 

Mesela ne diyor; “Aziz sıdık kardeşlerim” 46. Sayfada “Sizin fevkalâde sadâkat ve ulüvv-ü himmetinizden tereşşuh eden” şahane bir Osmanlıca.“bir hafta evvelki mektubunuza karşı hüsn-ü zannınızı bir derece cerheden benim cevabımın hikmeti şudur ki:"…BU ZAMANDA ÖYLE FEVKALÂDE HÂKİM CEREYANLAR VAR Kİ, HERŞEYİ KENDİ HESABINA ALDIĞI İÇİN,” mesela siyasi bir hareket oluyor insan kendi çıkarını düşünüyor, insan oluyor, kendi çıkarını düşünüyor, şirket oluyor kendi çıkarını düşünüyor. Yani“geniş çapta bir kendi çıkarını düşünme eğilimi var” diyor. 

HAKİKİ BEKLENİLEN O ZAT dahi” şimdi ne diyor? Yobaz takımı, dedeler ne diyor? “Bediüzzaman taktik yaptı yalan söylüyor burada” diyorlar. Ne zoru? Bir kere, hakiki diyor. Bir hakiki olmayan var demek ki, bir hakiki olan var. İki ne diyor? “Beklenilen”. Gelmiş olsa bekliyoruz denir mi? “O zat” diyor zatlar, şahıslar demiyor. “O zat”, o. “O” nedir? Bir kişi, zat. “dahi bu zamanda gelse, harekâtını” yani faaliyetlerinio cereyanlara kaptırmamak için” Siyasi cereyanlar, politik cereyanlar, çıkar çevrelerinin düşünceleri“siyaset âlemindeki vaziyetten feragat edecek” Siyasete girmeyecek ve siyasette tarafsız olacak. “ve hedefini değiştirecek diye tahmin ediyorum.” Siyasetle İslam’ı hakim etmeyi düşünmeyecek.

Bak, şimdi onu açıklıyor. “Hem üç mes'ele var: Biri hayat, biri şeriat, biri imandır.

Hayat insanların yaşantısı, sosyal hayat. Şeriat, Kuran’ın bütünü, bir de iman, Kuran’a iman edilmesi, Kuran’ın hükümlerine iman edilmesi, Allah’a iman edilmesi, cennete cehenneme iman edilmesi. Amentüde olan bütün şartlara iman edilmesi. Onun için yapılan çalışma, iman hakikatleriyle ilgili çalışma. 

“Hakikat noktasında en mühimi”  bir sahtelik noktası vardır, bir de hakikat noktası vardır. “ve en a'zamı, iman mes'elesidir.” Bizim yaptığımız faaliyet işte iman hakikatlerinin anlatılması, Allah’ın varlığının ve birliğinin anlatılması. Biz şeriatı anlatmıyoruz. Şeriatı ara ara, kısaca“beş vakit namaz vardır” diyoruz, “orucu tutarsınız” ama detaya girmiyoruz. Kuran’ın hükümlerine ilmihal tavsiye ediyoruz sadece. 

Çünkü neden? İman etmeyen adama ilmihal versen ne olur, vermesen ne olur? Adam iman etmiyor ki zaten. O zaman nedir? İman meselesi en önemlisi o.Önce iman ettirmek. Adam niye bu ibadetleri yaptığını bilmesi lazım. Önce Allah’a inanacak, Kuran hükümlerine inanacak ki yapsın. 

Kuran hükümlerine inanmadan biz adama Kuran’ı anlatırsak olur mu? Adamın iman edip etmediğini araştırmıyor, doğrudan anlatıyor. Sorsana, adamAllah’a inanıyor mu önce? Cennete, cehenneme inanıyor mu? Ahirete inanıyor mu? Onu sorsana. Onu yok hükmünde sayıyor. Onu geçiyor. 

“Fakat şimdiki umumun nazarında” halkın nazarında“ve hal-i âlem ilcaatında”yani alemdeki hakim durumda “en mühim mes'ele, hayat ve şeriat göründüğünden” Birçok siyasi görüşe göre de hayat en önemli mesele, halkın da epey bir bölümü içinde hayat en önemli oluyor. Okula gitmek, evlenmek, yemek, içmek, hayatını idame ettirmek. Yani iki yol halk arasında önemli görülüyor diyor. "hayat ve şeriat göründüğünden o zât (Mehdi (as) şimdi olsa da, üç mes'eleyi birden” Hem şeriat, hem hayat, hem iman -tekrar tekrar söylememin nedeni çok iyi kavranması gerek bu konunun.“umum rûy-i zeminde” ruy-i zemin ne demek? Bütün dünyada, bütün dünya çapında. “vaziyetlerini değiştirmek” bu durumu değiştirmek iman, şeriat ve hayat.“nev'-i beşerdeki cârî olan âdetullaha muvafık gelmediğinden,”Allah’ın kanunlarına uygun olmadığından“her halde en a'zam mes'eleyi esas yapıp,” Birden demek hemen o anda. En önemli meseleyi esas yapıp, yani iman hakikatleri,  materyalizmi yenmek, Allah’ın varlığını ve birliğini anlatmak, insanların iman etmesi için gayret etmek. 

en a'zam mes'eleyi esas yapıp, öteki mes'eleleri esas yapmayacak.” Ne hayata girecek, hayatın konularına girecek, ne de şeriatın konularına girecek. Çünkü adam iman etmiyor ki şeriatı anlatsın. Şeriattan kastım Kuran’ın hükümleri. “Tâ ki iman hizmeti safvetini (samimiyeti, temizliğini) umumun nazarında bozmasın” Halkın nazarında bozmasın. 

Çünkü siyasete girse diyecekler ki “siyasi çıkarı var”. Hayata girse “oradan çıkarı var” diyecekler. Şeriata girse zaten adam imansız. Anlatsan da anlamaz.“ ve avamın çabuk iğfal olunabilen akıllarında,” Mehdi zamanında avamın aklı nasıl olacakmış? Çabuk iğfal olunabilecekmiş. İnternette bir yazı çıkacak, adam hoplayacak. Biri bir şey diyecek hoplayacak, biri bir şey diyecek, Mehdi’nin aleyhine dönecek. Biri bir şey diyecek inanacak. 

Bak ne diyor? “avamın çabuk iğfal olunabilen akıllarında o hizmet”yani Darwinizmin, materyalizmin yıkılması, iman hakikatleriyle ilgili çalışma“o hizmet başka maksadlara âlet olmadığı tahakkuk etsin." (Kastamonu Lahikası, s. 61-62)” 

Sadece Allah rızası için yapıldığı iyice insanlar tarafından anlaşılsın diyor. Kırk yıllık bölümü bu. Önce bunu bitirecek diyor Bediüzzaman. 

Mehdi sonra hayat ve şeriat kısmına geçecek diyor. Şeriat Kuran hükümlerinin, Kuran ahlakının yaşanması. “... Hem yirmi seneden beri tahribkarane (yıkıcı şekilde) eşedd-i zulüm altında“ çünkü şedit zulüm altında. “o derece ahlak bozulmuş ve sabır ve sadakat kaybolmuş ki,” Metanet ne demek? Bir olay karşısında sarsılmamak. Adamlar bir olay oluyor bütün morali gidiyor, gücü gidiyor, şevki gidiyor, her şeyi gidiyor. Metaneti gidince sadakati de kayboluyor. Bir anda mesela “sadığım” derken, “müthiş ben davaya,İslam’a bağlıyım, sana bağlıyım” derken. Adam kahpe olduğunu söylüyor. Vefasız oluğunu, oynak olduğunu söylüyor. “Ben yapamayacağım, özür dilerim” diyor. 

sadakat kaybolmuş ki,ondan belki de yirmiden birisine itimad edilmez (güvenilmez)... (Kastamonu Lahikası, sf. 86)”  O kadar kaypak, o kadar anormal insanlar oluşacak diyor. O kadar tehlikeli insanlar oluşacak. Ne sözüne güvenilir, ne sadakatine güvenilir, ne vefasına güvenilebilir, acayip insanlar oluşacak diyor.

Bu acip hâlâtakarşı” bu anormal duruma karşıçok fevkalâde sebat ve metanet ve sadakat ve hamiyet-i İslâmiye lâzımdır; yoksa akîm kalır, zarar verir.” “Çok” demiyor, “çok fevkalade” Mehdi’nin sebatı çok fevkalade bir sebat. Mesela 1979’da başlıyor, 2011’e geliyor sadakati devam ediyor. Nasıl bir sebat? Çok fevkalade Bediüzzaman’ın ifadesiyle. “çok fevkalâde sebat ve metanet” diyor. Çok fevkalade metanet. Hakaret edecekler, küfür edecekler, hapsedecekler, saldıracaklar, münafıklar çıkacak, kahpelik yapanlar olacak, sadakatsiz olanlar çıkacak, oyun oynayanlar çıkacak. Sarsılacak mı? Sarsılmayacak, metanet var. Ve çok fevkalade hamiyet-i İslamiye. 

Öyle bir İslam’a, Kuran’a bağlı ki Allah’ın aşık delisi olmuş. “lâzımdır; yoksa akîm kalır,” yarım kalır“zarar verir” diyorMehdi ‘de bu hususlar olduğu için olmayacak diyor Bediüzzaman, mükemmel olacak diyor.




Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "5 Kasım 2011tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  
adresinden seyredebilirsiniz. 

...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder