12 Şubat 2013

İttihad-i İslam ile Türk İslam Birliği aynı şeyler !


İttihad-ı İslam’la Türk İslam Birliği aynı şeyler, yani ayrı şeyler değil. Türk İslam Birliği denince, Türk ırkının üstünlüğüne dayalı bir İslam Birliği anlayışı değil, Türkiye’nin öncülüğünde bir İslam Birliği anlamında. Türkiye’dekilerin zaten hepsi Müslüman bir ırk üstünlüğüne dayalı bir şey değil. Onu 30 kere söyledik, yani bir kan üstünlüğü değil ama Türk milleti hakikaten yaman yani dindar, takva bir millet, hakikaten öncüler, Osmanlı döneminde de Allah görevi onlara vermiş, İslam’ın sancaktarı olmuşlar, şu anda da görevliler, yani bu bir hadimlik, hizmetçilik hizmete talip olmak bir genetik üstünlük anlamında değil.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Türkiye'de Ana Gündemiz BİZ !


Kürt kardeşlerimiz o kadar mübarektirler ki, yani kardeşlerimizin çoğu tanımıyor. Güneydoğu’ya da insanlar gitmedikleri için. Çok çok yüksek ahlaka sahiptirler, çok asildirler, maşaAllah. Allah ömürlerini uzun etsin. Çok çile çektiler, çok ızdırap çektiler. İran’daki Kürt kardeşlerimizi de, Irak’takileri de, Suriye’dekileri de, Türkiye’dekileri de İttihad-ı İslam’ın sıcak bağrında en mutlu şekilde yaşatacağız, inşaAllah. PKK ne diyor? “Size çok büyük bir güzellik yapacağız biz” diyor. “Bir mutluluk vereceğiz ki hayretler içinde kalacaksınız” diyor. Ne yapacaksın, biliyor musun? Güneydoğu’yu işgal edeceksin, komünist şiddeti esas alan Proletarya diktatörlüğü kuracaksın, aileyi kaldıracaksın, genç kızlarımızın Kürt kardeşlerimizin ırzlarını namuslarını payimal edeceksin, hepsini askere alıp hepsini cani haline getireceksin, Allah esirgesin. Ve dehşet saçacaksın, hürriyetlerini ellerinden alacaksın, mutluluklarını, sevinçlerini, namuslarını, haysiyetlerini ellerinden alacaksın, mahvedeceksin onları. Dar bir alanda, dehşetin, savaşın, kanın içine sokacaksın. Komünizmin korkunç pençesini onların nurlu yüzlerine geçirmeye kalkacaksın.

Söz bir, Allah bir, size müsaade etmeyeceğiz, inşaAllah. Asla ve kesinlikle. Yani onu unutsunlar. Kürt kardeşlerimiz de maşaAllah, bu eserlerden sonra çok uyandılar. Şimdi biz burada A9’da yayın yapıyoruz. Çok mütevazi bir görünüm var. Türkiye’de ana gündemiz biz. Yani dinlemeyen, etkimiz altına girmeyen hiç kimse yok. Büyük bir dikkatle izleniyoruz ve sözlerimiz doğru çünkü, samimi konuşuyoruz. Hiç uzatmıyoruz, demagoji de yapmıyoruz. Söylediğimiz hiçbir sözün aksini kimse iddia edip, ispat edemiyor. Ve Türkiye’de anket yapılıyor, diyorlar ki: “Mehdi devrine yetişeceğinize inanıyor musunuz? Mehdi devrinde yaşadığınıza inanıyor musunuz?” Dünyadaki en yüksek oran, Türkiye’de yüzde 65. Bizim çalışmamızın dışında bu yüzde 65 oluşur muydu? Yüzde 65 dünyadaki en yüksek oran. Sırf bizim çalışmamız. Modern gençler, genç kızlar, sanatçılar, şarkıcılar. Mesela bakıyorum, biraz konuştuktan sonra su gibi ezberden bildiklerini anlıyoruz konuları, su gibi, herkes biliyor.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

İttihad-i İslam Olsun da Rahat Edelim !


Ahir zamanın önemli günlerindeyiz. Bu aylar, bu günler çok önemli. Hayati birer dönüm noktaları, inşaAllah. Gidişat da tam hadislerdekine uygun. Hayrettir mesela Kabe’deki olayları söylüyor Resulullah (s.a.v.). Aynısı. Suriye’deki olaylar aynısı. Afganistan aynısı. Hepsi aynı. Milimi milimine. Normalde dünya böyle bir olayı tam fark etmiş olsa, cemaatler Peygamberimiz (s.a.v.)’in mucizesini gündeme getirse, dünyada Peygamberimiz (s.a.v.)’e karşı müthiş bir hayranlık meydana gelir. Nostradamus’a bile müthiş hayranlar. Peygamberimiz (s.a.v.)’in bütün söyledikleri çıkmış, yer yerinden oynar. Peygamberimiz (s.a.v.)’in mucizelerini söylemek, Peygamberimiz (s.a.v.)’i sevdirmek varken, birçok insan bu mucizeleri hasetlik yönüyle gizliyor. Haset ettikleri için gizliyorlar.

Peygamberimiz (s.a.v.)’in mucizeleri dünyaca şu an bilinmiyor. Çok az bir çevrede biliniyor. Yani dünya geneline göre az çevrede biliniyor. Israrla da bu kafada devam ediyorlar. Daha hala siyasi yöntemlerle, dünyevi yöntemlerle, demagojiyle bölgesel rahatlıklar peşinde gidiyorlar. Tek tek, işte biraz şurayı kurtaralım, biraz orayı. Orayı kurtaralım derken, orası batıyor, öbür tarafı kurtaralım derken, öbür taraf batıyor. “Hadi kan yardımı yapalım” diyorlar, “pansuman malzemeleri gönderelim, ilaç gönderelim, acıyı dindirecek uyuşturucu ilaçları temin edelim.” Kafa, bu kafa. Yani İttihad-ı İslam olsun da rahat edelim, Allah’ın rızasını kazanalım demeleri lazım.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

11 Şubat 2013

Çağ,Mehdiyet Çağıdır !


Hz. Mehdi (a.s)’ın geleceğini herkes anlatıyor. Mehmet Kırkıncı Hoca, 25 Ekim 1979’da Hacı Mustafa Efendi’ye bir mektup yazıyor. Mehmet Kırkıncı Hoca Fethullah Hoca’nın Hocasıdır. Fethullah Hoca’yı yetiştiren, eğiten kişidir. Fethullah Hoca’yı Fethullah Hoca haline getiren kişi, Mehmet Kırkıncı Hoca efendidir. Çok mübarek, muhterem, tertemiz bir Anadolu alimidir. Bakın diyor ki: “Muhterem Efendim. Hidayet gelip, dalalet mağlup olacaktır. Mehdiyet hakim, deccaliyet mahkum olup; neticede hayır şerre, sıdk kzbe, iman küfre galip gelecektir. Çünkü devr-i nur geldi. Devr-i zulümat kapanacak. Mehdiyet geldi, deccaliyet gidecektir. Evet, çağ Mehdiyet çağıdır. Yeis ve ümitsizliğe mahal yoktur. Vesselam” Bak gayet güzel İttihad-ı İslam’dan bahsediyor Hocamız.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Hz Mehdi (as) İstanbul'u Manen Fethedecek !


Fatih Sultan Mehmet de Hz. Mehdi (a.s)’ı bekliyordu. Kanuni Sultan Süleyman da bekledi. Hepsi beklediler. İstanbul’u Hz. Mehdi (a.s) gelecek diye camilerle donattılar, saraylarla donattılar. İstanbul’u süslediler, hazırladılar Hz. Mehdi (a.s)’a ecdadımız. Tabii, her yerini yeşillendirdiler, süslediler. Fatih Sultan Mehmet’e dediler İstanbul’u fethederken: “Mehdi fethedecek İstanbul’u” dediler. Fatih Sultan Mehmet vazgeçti. Dedi: “Ben muhasarayı kaldıracağım.” Akşemseddin dedi ki: “Sen maddeten fethedeceksin, Hz. Mehdi’de manen fethedecek. Allah’ım mübarek etsin sana” dedi. Gününü, saatini de söyledi, “şu gün fethedeceksin” dedi. İnşaAllah. İstihareye yattı, istihareden kalkınca söyledi.

Fatih Sultan Mehmet de coştu tabii, maşaAllah. Akşemseddin evliya insandı. Bakın “Sen maddeten, Hz. Mehdi’de manen fethedecek. Sen İstanbul’u fethet” dedi. Fatih Sultan Mehmet,Hz. Mehdi (a.s)’a hazırlamak için İstanbul’u fethetti, Allah rızası için. Ulema, evliya biliyordu İstanbul’da Hz. Mehdi (a.s)’in çıkacağını. Hz. Mehdi (a.s)’in rahatça İstanbul’da faaliyet yapması için, en güç şartlarda ecdadımız İstanbul’u fethetmiştir. Sırf Hz. Mehdi (a.s)’in faaliyetine zemin hazırlamak için,Hz. Mehdi (a.s)’a öncülük etmiştir.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 


Mehdiyet'i Bizim Dışımızda Anlatan Yok !


Mehdiyet’i bizim kadar çok anlatan dünyada kimse yok. Dünyada Mehdiyet’i bu kadar gündem yapan anlatan bizden başka hiç kimse yok. Sahte, deli Mehdiler de var, onların anlatması beklenir, değil mi? Çünkü Mehdiyet’i anlatacak ki Mehdilik ona gelsin. Anlatmıyorlar onlar da anlatmıyorlar. En fazla bizden alıntı yapıyorlar sahte Mehdiler de. Yani Mehdiyet’i anlatan bizim dışımızda yok. Böyle akılcı, delillere dayalı, doyurucu delillerle makul izah eden başka kimse yok. Varsa söylesinler. Dünya artık köy gibi, her yere ulaşılabiliyor.

 Hiçbir yerde bizim dışımızda Mehdiyet’i anlatan yok. Deccaliyete de bizim kadar dikkat çeken kimse yok. Ahir zaman alametlerini bizim kadar çok vurgulayan hiç kimse yok. Dünyada tekiz.Bakın altını çizerek bir daha söylüyorum;1300 seneden beri de böyle bir olay yok. İslam tarihinde de böyle bir olay yok. Yani Mehdiyet’i bu kadar kapsamlı anlatan, gece gündüz Hz. Mehdi (a.s)’dan bahseden, gece gündüz deccalden bahseden, gece gündüz ahir zaman alametlerinden bahseden, gece gündüz kıyametin yakın olduğundan bahseden hiç kimse yok, 1300 seneden beri ilk defa. İslam aleminde de yok şu an. Biz söylemesek Mehdiyet’i gömeceklerdi. Hz. İsa Mesih (a.s)’ı da gömeceklerdi kendi kafalarınca, Hz. Mehdi (a.s)’ı da gömeceklerdi. Biz bütün açıklığıyla, bütün güzelliğiyle, bütün ihtişamıyla Peygamberimiz (s.a.v)’in mucizelerini ortaya çıkarttık. Yüzlerce mucizeyi insanların gözünün önüne serdik. Hiç kimsenin bu tip bir atak yapmasına müsaade etmedik.

Bakın bir daha söylüyorum. 1300 yıldan beri, Peygamber Efendimiz (s.a.v) zamanının dışında Mehdiyet’i bu kadar kapsamlı anlatan bizden başka kimse olmadı. Bu kadar ısrarlı, dünya çapında bu kadar geniş, ısrarlı, detaylı, delillerle, bilimsel, akılcı olarak anlatan hiç kimse olmadı. Asrımızda da bizden başka yok. Bakın bir daha söylüyorum. Sahte Mehdilerin gece gündüz anlatması gerekiyor, değil mi? Çünkü Mehdiğini ilan edecek? Onların ilan etmeleri gerekiyor. Sahte Mehdiler ancak bizden alıntı yapabiliyorlar. Kısmen, bir parça alıntı yapıyor, işine gelen kısımları alıyor. Aklının ucundan bile geçmiyor. Alametleri fark etmek, bu alamet bu alamettir demek, bu alametleri belgelendirmek. Böyle bir özellik yok.





Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın   A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 


10 Şubat 2013

Filistin'de yapılacak;İman Hakikatlerinin ve Kuran Mucizelerinin Anlatılmasıdır!


 Birisine gidip “hadi kardeş olun” falan, olmaz. “Birlik beraberlik” olmaz. Adam “niye beraber olayım” der? Ne amaçla? Yani “bana bir çare göster” diyecek. Adam Darwinist, materyalist. Filistin’de Marksist çok fazla var. Karl Marks hayranı çok çok fazla. Neredeyse yarısıdır. Filistin Kurtuluş Örgütü, büyük bölümü komünist örgüttür, Marksist, Leninist. Onun için, “Müslümanlarla kardeş olalım” falan. Çok zor. İnanç ayrılığı var. Tamam, dost olur, arkadaş olur da o anlamda, fakat fikir bazında, siyasi sistem bazında, uygulamalar bazında, inanç bazında hiçbir şekilde kabul etmez. Filistin’de yapılacak; iman hakikatlerinin anlatılmasıdır, Kuran mucizelerinin anlatılmasıdır.

 Darwinizme, materyalizme karşı Yaratılış Atlaslarıyla gençler orada mücadele yapsalar, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün kökünü kazırlar fikir olarak, düşünce olarak, konu biter. Ama oradaki hocalar da Darwinist, materyalistler. “Hem Müslüman’ız, hem Darwinistiz” diyorlar, karmakarışık bir yapı var. O yüzden birbirlerine bağlanamıyorlar. Ve müthiş bir ayrılık var. Zaman zaman da savaşıyorlar. İsrail’le savaşmadıklarında, çoğu zaman birbirleriyle savaştılar. Orada fikri çalışma gerekiyor. Darwinizme karşı fikri mücadele yapılması gerekiyor. Filistin’de Darwinizm en güçlü ideolojilerdendir. Materyalizm en güçlü ideolojilerdendir. Darwinist, materyalist düşünce yıkılmadan, hoca efendilerin gidip orada, “hadi ne duruyorsunuz, kardeş olun. Hep beraber birbirinize sarılın.” Bunu kimse dinlemez. Gidip bir PKK’lıya birisi dese ki, “git silahlarını bırak, kardeş ol, ananın çorbasını iç, babanın ekmeğini ye” falan, onları bayağı kızdırır. Çünkü sen onları ideolojik yönden eğitmemişsin, fikir olarak eğitmemişsin, yanlışlarını ona göstermemişsin, sadece “kardeş ol” diyorsun. Olmaz. “Hadi birleşelim” olmaz. Önce o inancın oturtulması lazım.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

İslam'ın Sevgi Ruhunu Anlamıyorlar!


 İslam’ın sevgi ruhunu anlamıyorlar. Zannediyorlar ki, başı açık insanlara karşı olarak, mini etekli genç kızlara karşı olarak yahut bakımlı hanımlara karşı olarak; müziğe, eğlenceye karşı olarak; sanata, bilime, estetiğe karşı olarak; Rusya’ya, İsrail’e, Ermenistan’a karşı olarak; Rumlara karşı olarak, milliyetçi bir İslam anlayışıyla, bu bazı arkadaşlarımın da düşündüğü gibi bir hakimiyet olur zannediyorlar. Yüz yıldan beri Allah niye hakim etmedi düşünebiliyor musunuz? İslam kucaklayıcıdır. Mesela bak benim canım dekolte giyiniyor. O benim tatlım. Onun inancına göre o şekilde. Mesela sizler başı açıksınız, sarışınsınız, sizin inancınıza göre. Nur gibi tertemizsiniz. Herkesin bir inancı var ve tavrı var. Mesela benim canımın üslubunda sevgi var, merhamet var, şefkat var, dürüstlük var, iyi niyet var, yalan söylememek var.

 Bu nedir, İslam ahlakı değil mi bu? Yobazda biz bunu görebiliyor muyuz? Bir yobazı getirelim buraya, isterseniz deneyelim, yan yana oturtalım. Benim canım mesela Hıristiyan, Katolik. Bir yobazı getirelim, onun sevgisinin onda birini göremeyiz. Onun iyi niyetinin onda birini göremeyiz. Onun dürüstlüğünün onda birini göremeyiz. Onun insan sevgisinin onda birini göremeyiz. Bu vahşi diyor ki; “ben Müslümanım.” Nerede senin Müslümanlığın? Müslümanlık fiili uygulamayla olur. Mehdiyet’in ruhunda bütün ülkeleri kucaklamak vardır. Kral Mesih bütün dünyaya geliyor. “Kuran’daki işaret bu. Tevrat’ın açıklaması bu. Peygamberimiz (s.a.v)’in açıklaması bu.” Şeytandan Allah’a sığınırım. “Ehl-i Kitaptan sana inanmadık hiçbir fert kalmayacak” diyor Hz. İsa Mesih (a.s) için, Cenab-ı Allah. Nedir bu? Masonu da iman edecek, Budist olanı da iman edecek, “herkes sana iman edecek” diyor. “İman etmedik hiç kimse kalmıyor” diyor.

Ama Hz. İsa Mesih (a.s) nasıl davranacak? Hepsine sevgiyle, şefkatle davranacak. Herkesi bağrına basıyor Hz. İsa Mesih (a.s). Herkese karşı merhametliydi. Sen Rusya’dan nefret et, Şiilerden nefret et, Vahabilerden nefret et, Rumlardan nefret et, Ermenilerden nefret et, Ruslardan nefret et, Araplardan nefret et, kendi cemaatinin dışında olanlardan nefrete et… Kendi karısından nefret ediyor, çocuğu ondan nefret ediyor, babası çocuğundan nefret ediyor. Öyle bir yobaz ruhuyla İslam dünyaya hakim olmaz. Sadece Allah bela yağdırır, bela. Nitekim de bela yağdırıyor Allah. Ruslar nur gibi insanlar. Acayip güzeller, bayağı tatlılar, güzel insanlar. Ahlakları da güzel Rusların, çok mütevaziler. Bu gıcıklık niye, bu nefret niye? Ermeniler canlarım benim, orada sıkıştı kaldılar küçücük ülkede. Ermeni gençler o soğuk ülkede, binalar soğuk, görüntü soğuk, İkinci Dünya Harbinden kalma ve perişan bir görüntü. Çok ürkütücü binaların durumu. Bahçeler, sokaklar mor renkte; kabus gibi, korku filmi gibi. Yazık, günah değil mi? Onları oraya sıkıştırmanın alemi ne? Açalım sınırları, kapıları bağrımıza basalım.

Osmanlı’daki gibi o güzel ahlaklarını görelim. Hep sanatçı millettir Ermeniler. Rumlar, canım, bak geçen gün genç kız geldi nasıl şeker, nasıl can. Ne gerek vardı onları ayırdık? Ne gerek vardı bizden ayırdılar? Bak sürünüyorlar, perişanlar. Şu akıl mı? Niye nefret edelim onlardan? Rusya olacak, İsrail de olacak, Ermenistan da olacak, bütün İslam ülkeleri olacak. Hepsine barış ve kardeşlik sunulacak. Peygamberimiz (s.a.v) ne diyor; “Hz. Mehdi (a.s) Hıristiyanlara İncil’in aslıyla hükmedecek” diyor. Size göre bu olmaz. Peygamberimiz (s.a.v) “bu şekilde olacak” diyor, vahiyle bunu bildiriyor. “Musevilere Tevrat’ın aslıyla hükmedecek, Müslümanlara da Kuran’la hükmedecek” diyor. Şimdi hadisin büyük bölümünü çıkartıyor adamlar. Musevi ve Hıristiyanlarla ilgili kısmı çıkartıyor, sadece Müslümanlarla ilgili bölümü bırakıyor. Müslümanlarda da Sünnileri kabul ediyor. Aleviler yok, Bektaşiler yok. Şiiler yok, Caferiler yok, Nusayriler yok; yok da yok, hiç biri yok.

Ve onlara nefret kafasıyla yaklaşıyorlar. Habire bombalama; işte arabaya bomba yüklesin, bombalasın falan. Bu deccaliyettir. Mehdiyet’te hepsine şefkat var, hepsini kurtarma var. Komünistini de kurtarırsın; dinsizi, imansızı da kurtarırsın; hepsine sahip çıkarsın. İncil’de Hz. İsa (a.s) fahişlerle sohbet ediyor. Onlara şefkat gösteriyor, onları kendine talebe ediyor. Mümin, tertemiz kızlar var; onları da kendine talebe ediyor. Mümine hanımlar, hanımefendiler var, yaşı büyük; onları da kendisine talebe ediyor. Balıkçılar, halktan, esnaftan kişiler; hepsini kendine talebe ediyor. “İşini bırak, hepsini sat peşimden gel” diyor Hz. İsa (a.s). “Ne istiyorsun benden Efendim?” diyorlar Hz. İsa (a.s)’a, “Her şeyini sat, peşimden gel” diyor. Hemen o da neyi var neyi yoksa satıp, peşinden gidiyor Hz. İsa (a.s)’ın. Tarlasını satanlar var, her şeyini satanlar var İncil’de. Sevgisiz ruhla İslam olmaz.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz.