22 Nisan 2013

Peygamber Efendimiz'in (sav) Hz Mehdi (as) İçin Belirttiği Detaylar !


DİDEM ÜRER: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle bildiriyor: “Mehdi (a.s) çıktığında, ona emekleyerek dahi olsa katılmak için acele etmelisiniz. Allah’ın izniyle sanki rükun ve makam arasında ona yeni bir anlaşma üzerine biat edildiğini görüyor gibiyim” diyor, Peygamberimiz (s.a.v.).

ADNAN OKTAR: Allah Allah, Allah Allah. Zaman, mekan kalkınca, görür tabii. Zaten kendi torunu olduğu için detay detay hep, o kadar dikkatli ki Resulullah (s.a.v.), maşaAllah. “Yanağında ben var” diyor. Benler vücudunun iki tarafında Hz. Mehdi (a.s)’ın. İki sağında, iki solunda. Birisi kalp hizasında sırtında. Kalp hizasında, Allah öyle mühürlemiş. Yanağındaki ben yine solunda. Yani mühürde solda sırtındaki ben yani sırtındaki mühür solunda. Yanağındaki ben de solunda. Bak iki tane. İki tane de sağında var. Sağ bacağında ve sağ göğsünde “yaprak büyüklüğünde” diyor, Peygamberimiz (s.a.v.). Mersin ağacının yaprağı gibi böyle büyükçe el ayası gibi neredeyse. El ayasının yarısı kadar. “Büyükçe bir ben” diyor, “sağ göğsünde vardır.” Bir de sağ ayağında. Demek ki dikkati çekecek bir ben ki, öyle herhangi bir ben değil ki detay vermiş. Bir de “alnında bir iz var” diyor, Resulullah (s.a.v.). Yakından bakmış demek ki, maşaAllah. “Alnında da bir iz var” diyor, maşaAllah. “Alnında, kaş çatma çizgisi tek” diyor. Bak dikkate bak, maşaAllah. Hepsini anlatmış tek tek. Anlatmadığı birşey kalmamış.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

İslam Ülkeleri Hem Güzel, Hem de İnsanları Güzeldir !


Allah her yerlerini nur kılsın. Türk İslam Birliği. Türki devletlerin birleşmesi makul, onda acayip bir şey yok. Hepsi Müslüman zaten. İslam ülkeleri hem güzel, hem de insanları güzeldir. Fas, Tunus, Cezayir, rüya gibi yerler. Hemen birleşelim. Mısır’dan buraya geldiler, hoşlarına gitti. İsrail’i de aramıza alalım dedim, önce İsrail’e karşıydılar, hemen akılları yattı. Sevgi olduğunda, hemen kavradı. İsrail’in olduğu yerde dinsiz bir devlet olsaydı, Allah’sız-Kitap’sız bir devlet olsaydı, Allah’ı, dini tanımıyorlar, Marksist, mesela Kuzey Kore gibi. O mu iyi, Allah’ı çok seven, Peygamber soyundan ehl-i Kitap insanların olması mı iyi? Tabii ki onların olması iyi. Kuran’da Allah bahsediyor “oradalar” diyor, onlar orada, bir mucize.

Ne güzel Musevilerden bahsediyor ve Musevi insanlar var orada. Allah’ı çok seviyorlar, ne güzel. Dindar bir toplum ve gittikçe dindarlaşıyorlar. İftihar edin. Niye gitsin adamlar oradan? Dursunlar kardeşim. Niye gitsinler? Allah, Kuran’da, onların yerleri orası, orada olacaklar diyor. Bırak yaşasınlar. Hatta aç sınırlarını, daha da rahat yaşasınlar, her yerde yaşasınlar. Ne korkutuyorsun? Ne tedirgin ediyorsun, niçin üzüyorsun? Yanlış yoldaysa, kolay kardeşim, koskoca İslam alemi var, uyarısın, anlatırsın. Tevrat’la anlatırsın. Tevrat’ta komşusuna güzel davranma emri var. On emirden bir tanesidir. Komşusuna güzel davranacak.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Gerçek Anlamda İmansız İnsan Delirir, Mahvolur !


 Komünist arkadaşlar neden ilgi göstermiyorlar, ben anlamıyorum. Fosil ziyafetine davet ediyoruz. Bir kurabiyeden ısıracak, bir fosilden ısıracak, üstüne çay. Kardeşim, bilimin gerçeğin önünde duramazlar. Dürüst olacaklar. Hakikaten mahcup oldular, hakikaten yanlış yola girmişler, hakikaten koskoca delikanlıları küçük düşürdüler. Yani Marksizm’in kökenine indiklerinde, Darwinizmin güçlü bir şey olduğunu düşündüler, baktılar ki, çok büyük aldatmaca ve oyun. O aldatılmışlık çok canlarını yaktı, çok utandılar. Yani onun gerilimi içindeler. Onun için o fosilleri ısırmalar, ondan kaynaklanıyor. Olmuş, sizi aldatmışlar işte bir kere, yani bu kadar şoka girmenin alemi yok. Olabilir, insan yanlış yola girmiş olabilir. Doğrusunu gördünüz, ne güzel Allah var, ne güzel sonsuz güç olan Allah var. Ne güzel sonsuz akıl olan Allah var. Ne güzel bizleri seviyor, ne güzel sevgiyi yaratmış, ne güzel sevilecek şeyleri yaratmış. Tavşanları yaratmış, mesela çok güzel kadınlar yaratmış.

En çok hoşuma giden o, kadınlar. Çok nefis varlıklar, ne büyük nimet olarak sunmuş. Ve kadınları sevme hissi vermiş, ne güzel, hayranlıkla seveceğimiz gibi. Mesela aşık olacak derecede seviyoruz, ne güzel. Çocukları çok güzel yaratmış, insan doyamıyor, ısırası geliyor. Tavşanlar, kediler, köpekler, kuzular, sincaplar, aman Allah’ım, hepsi nefis. Giderken kapıda çiçekler var, her birine durup bakıyorum. Rengarenk çiçek, böyle kaynıyor. O kadar da tatlı ki, şekerler, bahar olduğu için körpe körpe çıkıyorlar, ne güzel. Kaos olacağına, kabus olacağına, düzen intizam olmuş ve ne güzel Allah var. Sevinin daha ne istiyorsunuz? Sizin dediğiniz gibi olsa, ölürsünüz ızdıraptan, Allah esirgesin. Yinede aklınızın bir köşesinde iman olduğu için yaşıyorsunuz, ey komünist arkadaşlar. Gerçekten, hakikaten imansız olsanız, onu kaldıramazsınız siz.

Kalbinizin bir köşesinde iman yattığı için, ayakta kalabiliyorlar. Gerçek anlamda imansız insan delirir, mahvolur, çıldırır, yerlere atar kendini. Ölür, dayanamaz, bünyesi kaldırmaz. Zaten kitaplarında hep dine karşı konuşuyorlar. Çünkü inandığı için, ondan kurtulmaya çalışıyor. Kardeşim din var işte. Yobazlığa karşısın. Çok doğru yoldasın. Yobazlığa karşı seninle yan yanayım. Hakikaten büyük bir tehlikedir, hakikaten iblisin bir oyunudur yobazlık, bu doğru. Çok büyük bir pisliktir, bu doğru. Ama sen ne yapıyorsun, bu sefer de, komple dinsiz oldum diyorsun. Yanlış yapıyorsun. Allah var, din doğru, hem de nur gibi Allah var, elhamdülillah, sonsuz akıl olarak, ne güzel. Bakın sonsuz akıl, ucu bucağı yok. Biz sadece bir kısmını görüyoruz, Allah’ın uygun gördüğü kısmını görürüz.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 


Türkiye'nin Süsü Benim Kürt Kardeşlerim !


 MaşaAllah, elhamdülillah. Özellikle söyledim Hocamız diye, dindar olduğunu biliyorum. Çok efendi, terbiyeli bir insan, saygı duyduğumuz, değer verdiğimiz bir insan. Sayın Ahmet Türk’ün çok çilelerden, çok acılardan geçtiğini de biliyoruz. Hürmetli, nezaketli, efendi bir insan olduğunu da biliyoruz, yani kıymetli Kürt kardeşimiz. Onur duyuyoruz Kürt olmasıyla da. Hiçbir şekilde de, hiçbir yerde de sorun çıkmaz. Kürt olmak onurdur, bir güzelliktir. Sükselidir, güzeldir. Ama millet olarak sorulduğumuzda, ben mesela hem Arap asıllıyım aynı zamanda, hem Türk asıllıyım. Sorulduğunda Türk’üm diyorum, bunu bu kadar abartacak ne var? Osmanlı döneminde olsaydı, Osmanlıyım diyecektim. Türkiye Cumhuriyeti dönemindeyim, Türk’üm diyorum. Bu kadar rahatsız edici bir üslupmuş gibi, rahatsız edici bir düşünceymiş gibi sunulması çok yanlış.

Osmanlı döneminde olsaydık ne yapacaktık? Aynısı. Adam tutturacaktı, mesela ben Osmanlı değilim diyecek. Osmanlı kimdir diyecek. Olur mu öyle şey? Bir isim konmuş,  güzel bir insan, Osman Bey’den kaynaklanan bir isimle, güzel bir isim oluşmuş, benimsenmiş Osmanlı İmparatorluğu denmiş, tabirlerle Osmanlı demiş. Selçuklularda mesela çok güzel, Selçuklu denmiş. Hiçbir şekilde böyle bir şeyi ben sezmiyorum ve görmüyorum. Varsayalım, başta ben rahatsız olurum, böyle bir şey olmaz. Zorlama izahlara gerek yok. Demokrasi gelişsin. Ne kadar? Alabildiğine gelişsin. Özgürlükler alabildiğine gelişsin. Hukuk otursun, güzelleşsin, hukuktaki eksiklik, noksan noktalar düzeltilsin. Bunların hepsi çok güzel. Aslında Selahattin Demirtaş, o da çok efendi çocuk. Bakıyorum, çok nezaketli, terbiyeli, Sayın Ahmet Türk’te öyle, çok terbiyeli. Bir şey yok, biz Müslümanlığınızdan asla şüphe etmiyoruz. Mesela Selahattin Demirtaş belli, nur gibi Müslüman evladı.

Ben, Abdullah Öcalan’ın bile namaz kıldığını düşünüyorum. Bir bildiğim var ki, söylüyorum. Ama hata yapmıştır, yanlış yapmıştır, günaha girmiştir, herkes hatasının karşılığını ödemekle mükelleftir. Ben işkence yapılsın da demiyorum. Mesela televizyon verilmiş, gerçekten sevindim ben. Çünkü eza edilmesinden rahatsız olurum. Acı çektirilmesinden rahatsız olurum. Hakketmediği bir şey neden yapılsın? Diğer mahkumlara ne yapılıyorsa, aynısı ona olsun. Ben ceza evine girdim, bana televizyon verdiler, biz televizyon seyrettik orada. Mesela deseler ki Abdullah Öcalan’a vermiyoruz, adam düşünür, suçu nedir diye. Çünkü kanunda düzenleme olması lazım. Kanunda böyle bir şey yoksa, hangi haklardan biz yararlanıyorsak, onunda yararlanması lazım. Yani ekstra eziyet olmaz. Bu günah olur. Asıl tabii karşılığı ahrettedir. Onun için tevbe etsin, nedamet getirsin, Kuran okusun dedim, İslam’ı öğrensin. Benim gördüğüm, İslam’a yatkınlığı oluşmuş, İttihad-ı İslam’a karşı isteği de oluşmuş. Yani bu konuşmalar boşa gitmemiş, güzel olmuş. Kimse onlara dinsiz kimse demiyor. Olabilir aralarında dinsiz olan ama benim bu saydığım insanlar arasında dinsiz olmadığını görüyorum. Efendi, hakikaten terbiyeli insanlar. Kürt kardeşlerimizin genel ekseriyeti öyledir. Ama bir kısmı sinirli saldırgan tipler var ama öbürleri seziliyor, anlaşılıyor.

Mesela geçenlerde buraya gelen Ak Partili bir kardeşimiz, o çok çok efendi bir insan, acayip nezaketli. Geçenlerde de anlattım, hayret ettim yani. Nezakette en ufak bir açık vermiyor. Ne güzel, Türkiye’nin süsü benim Kürt kardeşlerim. Gayet efendi insanlar, ben onlarla neden pasaporta, vizeyle görüşeyim? Mardin’e gideceğim, pasaportla gideceğim! Bir bu eksikti, Allah esirgesin. Böyle bir şeyi istemiyorum. PKK gölgesi de olsun istemiyorum. Eğer onları ezen, onlara tepeden bakan varsa, Allah onlara hidayet versin, hidayet vermiyorsa helak etsin, Allah yerin dibine batırsın. Kürt olduğu için, kardeşlerimize karşı kalbinde buğz duyan varsa, çok ahlaksız, karaktersiz, namussuz, şerefsizin tekidir. Tabii ki en başta hidayet isterim ama hidayet vermiyorsa, Allah helak etsin. Çok aşağılık adamlar demektir. Benim Üstad’ım Kürt en başta, nur gibi benim Üstad’ım. Eskiden, bu doğru, böyle bir şey vardı, böyle bir bela vardı. Bu bir şekilde gitti. Nedenlerini söylemeyeyim ama gitti. İnsanlar aydınlandı, internet, radyo, televizyon birçok şey, herkes elini vicdanına koydu, bu korkunç kafadan kurtuldular. Benim çocukluğumda hakikaten Kür denildiğinde, bambaşka bir imaj oluşuyor. Ama sonradan bu, değişti. Fiilen de görüyoruz, çok terbiyeli, efendi insanlar. Onun için böyle bir tedirginlik duymasınlar, öyle bir şey yok.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

21 Nisan 2013

Sevgi, Muhabbet ve İttihad-ı İslam !


 Mısır Parlamentosundan değerli kardeşlerimiz vardı, onlarla konuştum, coşkuyla aşkla İttihad-ı İslam’ı istiyorlar, maşaAllah. AK Partili değerli bir kardeşimiz geldi, Kürt asıllı çok efendi. Diyorum ya, Kürtler çok efendidir, çok nezaketlidir. Görülmemiş bir tevazu, ben görmedim yani çok nadir olur. Görülmemiş bir nezaket, son derece mazlum çok asil bir insan, maşaAllah, çok değerli bir insan Allah ömrünü uzun etsin. AK Partide de güzel, önemli hizmetler veren bir kardeşimiz. Güvenilen bir insan, Allah ömrünü uzun etsin. Konuştuk, Kürt kardeşlerimizden falan. Bir yerde “Ben Kürdüm” demiş. ‘Estağfirullah’ demişler, böyle şaşa şaka yapıyorsun herhalde gibisinden. Rezalete bak. Tabii estağfirullah demesi güzel de ‘haşa’ diyormuş. Böyle ahmak, böyle aptal insanların ahlaksızca baskıları sonucunda, Kürt kardeşlerimizin bir çoğu rencide oldu. Aptala bak sen. Kürt olmak onurdur. Nefis ahlaklı çok şahane insanlar.

Üstadımız başta olmak üzere, Mevlana Halid başta olmak üzere, Selahattin Eyyubi’ler başta olmak üzere dünya tatlısı insanlar, çok efendidirler. Görseniz nezaketini, hayret edersiniz. An an, saniye saniye nefis ahlakı, maşaAllah. Hep öyledir aşiretler, Kürt aşiretleri hep öyledir, çok çok efendidirler. Türkiye’nin süsü onlar, güzelliği. Allah onlara zulmedenleri, ahirette Cenab-ı Allah kendi şanına uygun cezalandırsın. Ne zulüm yaptılar Allah vermesin. İddia edilen Ergenekon terör örgütünün çakalları ayrı. Mesela, “siz tarihte devlet kuramamışsınız” diyor. Devleti Allah kurar. Devlet kurar da adam ahlaksız olur, kansız, cibilliyetsiz olur. Devlet kurmak bir üstünlük bir asalet mi? Bir çok yerde devlet kuranlar oldu ama zulüm ve acımasızlıkla şan buldular. Bir çok millet de devlet kuramamıştır. Ama çok masumdur, güzel ahlaklıdır. O onları aşağılamaz ki. Dolayısıyla Kürt kardeşlerimize daha çok sahip çıkılması lazım. Bütün mesele burada yani. Onların onurlarını çok kırdılar, gururlarını çok kırdılar. Bir büyüklük hissiyle onlara yaklaştılar. “Biz sizi idare ederiz, siz kimsiniz” falan gibi. Allah’ın kulu. Sen kimsin? Sen de Allah’ın kulusun. Sen kim oluyorsun büyükleniyorsun, azamet yapıyorsun?

Onun için Kürt kardeşlerimizle böyle, Allah onlara inşaAllah Başbakanlık nasip etsin. İftihar ederiz çok güzel olur. Devletin kurumlarında olsunlar. O, rencide olan yönlerini düzeltinceye kadar yoğun bir gayret gerekiyor. Çok üzdüler onları, çok çok rencide ettiler. Canlarım benim çok fazla şehit edilenler oldu. Ucu bucağı yok. Kürtlere karşı büyüklenenleri telin edelim, ahlaklarını eleştirelim Kürt kardeşlerimize karşı kendini büyük görenleri. Hepimiz Allah’ın kuluyuz. Sen delirdin mi adam? Hepimiz Hz. Adem (a.s) ile Havva’dan geliyoruz. Ne büyükleniyorsun? Hepimiz dokuz ay on gün içerisinde annemizde oluşuyoruz, çocuk olarak dünyaya geliyoruz. Hepimiz mezarda kemik haline geliyoruz. Neden büyükleniyorsun? Eğer derin şefkatle, sevgiyle, muhabbetle bu kardeşlerimizin örselenen kalplerini iyice tamir edersek, Kürt kardeşlerimizle hiçbir sorun olmaz. Büyüklenme onların çok canını yakar. Gururlu insanlar. Büyüklenmeyi kaldıralım, yani biz büyüğüz kafasını. Kardeşim, ne gerek var?

Bunu en güzel tedavi eden metotlardan birisi de Kürt Başbakandır. Israrla Kürt Başbakan. Askerde de mesela keşke hepsi hava, kara, deniz hepsi Kürt olsa, maşaAllah. Ki, o imaj tamamen ortadan kalsın. Gerçi çok oldu da daha da yoğunlaşabilir. Yoksa bizim Cumhurbaşkanımız da Kürt’tü, Başbakan da Kürt’tü zamanında. Bu algıyı daha da pekiştirirsek, bir güzellik olacak. İttihad-ı İslam, meseleyi kökten halledecek şey bu. Sevgi, muhabbet ve İttihad-ı İslam.

Mısırlı kardeşlerimiz geldi dünya tatlısılar, maşaAllah, mesela esmer, nurlu. Acayip efendiler. Çok mühim mevkideler ama acayip mütevaziler. “Hocam” dediler, “çocukluğumuzdan, gençliğimizden beri Harun Yahya, başka bir şey okumadık” diyorlar. “Biz sizi tanımıyorduk Harun Yahya” diyor. “Biz büyük salonda toplardık üniversite gençlerini film olarak, lisede de okulda, o filmleri seyrederdik” diyor. “Onlarla yetiştik” diyor, maşaAllah. Mesela hiç bilmediğim bir şey. Mısır’da. Sonra parlamentoya girmişler, yönetici olmuşlar, parti kurmuşlar. Ama “sizin kitaplarınızla yetiştik Hocam” diyor, maşaAllah.

Bugün güzel bir toplantı olmuş, AK Parti Milletvekilleri de vardı, başka MHP’den de Milletvekilleri ağabeylerimiz vardı, ANAP’tan Milletvekillerinden vardı, güzel bir İttihad-ı İslam sohbeti olmuş, inşaAllah.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın   A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 


Kürt Dendiğinde Pkk'lı Anlıyor, Bu Çok Korkunç ve Ahlaksızlıktır !


Ne güzel insanlar Ürdünlüler öyle. Çok şahane oluyor o Kürt aşiret reisleri. Çok efendi oluyorlar, acayip terbiyeli, güzel ahlaklı, mazlum oluyorlar. Kürt kardeşlerimiz, çocuklar, gençler çok efendidirler Kürtler. Küçük çocuklar mesela çok şeker olur onlar. Bütün mesele iyi tanıtıp, o sevgiyi iyi yaşatmak, o muhabbeti iyi yaşatmak. Öyle olduğunda, konu hallolur. Düşünüyorum da hakikaten bizim çocukluğumuzda “Rum” dedin mi bir irkilirdik. Hakaret gibiydi. “Seni Rum seni” derlerdi hakarette. “Seni Ermeni kılıklı seni” derlerdi. Aşağılama sözüydü. Mesela sınıfta bir çocuk “Kürdüm” dediğinde, kasılır kalırdı bir çok adam böyle. Yani “nasıl açıklanacak” falan gibi. Hatta bazı dangalaklar Kürt dendiğinde, PKK’lı anlıyor. Bu çok korkunç bir şey, çok büyük bir ahlaksızlık. Ne alaka kardeşim? Nur gibi insanlar, canlarımız. Bir de bu uzun süre içerisinde, bin küsur sene içerisinde kaynaştık.

 Ailesinde kanında Kürt olmayan yoktur Türkiye’de. Tabii, genetik kontrol yapsan bir tane yoktur. Kanında Türk kanı olmayan da bir tane Kürt bulamazsın. Laz kanı olmayan bir kişi bulamazsın. Kaynaşmışlar. Bin küsur sene bu, az bir zaman değil ki bu. Kaç evlilik olmuştur, kaç yüz evlilik kaç nesil geçti ondan ona, ondan ona. Çünkü kanında Kürt kanı olan, Laz kanı olan bir gelin alıyorlar, bir başkasına gelin oluyor, o kan geçmiş oluyor. Otomatik, haberi bile olmuyor. Öteki onu alıyor bu sefer dört genetik birden, mesela Türk, Laz, Çerkez ve Zaza mesela genetik özellikleri evleniyor bir başkasına geçiyor bu sefer, böyle. Bizim milletimiz böyledir. Bizim milletimizde saf genetik ırk bulamazsın. Bulsan da en fazla Hz. Nuh (a.s)’a dayanır. Başka bir yere gelemezsin. En en sonra Hz. Adem (a.s)’a dayanır, başka bir şey olmaz.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Mehdiyet Gözlerinin Önünde Cayır Cayır Faaliyet Yapacak !


Emin Hocamız, “zaten bu değil midir?” diyor. “Elbette bu çağrıya semi’na ve ateyna”  deriz.  Fakat bu kadar önemli konuda, Mehdi konusunda Kuran, neden açık ve net bir şey bildirmemiştir?” Bildirseydi Hz. Mehdi (a.s)’ı, aklın ihtiyarı kalkar ve Mehdiyet’i engellerler. Mehdi, şu zamanda çıkacak derse Kuran, engellemeye çalışırlar. Cenab-ı Allah, Adetullah’ı hâkim kılmış, öyle mükemmel bir sistem kurmuş ki, Mehdiyet gözlerinin önünde cayır cayır faaliyet yapacak, göz göze bakacaklar, yüz yüze bakacaklar, fakat Hz. Mehdi (a.s)’ı anlayamayacaklar. Mevlana da diyor; “Karşındadır Mehdi, fakat anlayamayacak. Çarşılarda gezer” diyor Peygamberimiz (s.a.v) “Mehdi (a.s) insanları görür, fakat insanlar Mehdi’yi göremezler” diyor. Bediüzzaman da diyor ki; “İmanın nuruyla, belki o eşhası ahir zaman tanınabilir” diyor imanın nuruyla. Kuran’ın açıkça bildirmemesi, Allah’ın sonsuz aklının bir tecellisidir. İsa Mesih (a.s)’da da kapalı bir üslup kullanmıştır Kuran, kapalı bir üslup kullanmıştır, Hz. Mehdi (a.s)”da da öyle.

“Hayatın her noktasına işaret eden Kuran, neden bir kelime de olsa, Mehdilikle ilgili ifade kullanmamıştır.” Bir kelime değil de, binlerce kelime kullanmıştır ama dikkatlice bakarsan. Hızır Kıssası, baştan sona Mehdiyet’i anlatır. Kehf Suresi, baştan sona Mehdiyet’e ayrılmıştır, Süleyman Kıssası Mehdiyet’i anlatır, Zülkarneyn, doğrudan Mehdiyet’i anlatır. Nur Suresi’nin 55. ayeti ve bir çok ayet dünya hakimiyetini anlatıyor ve “Ya Rabbi bize bir lider gönder, bize bir baş gönder” diyor insanlar, ayet. Ne demek? Hz. Mehdi (a.s) özlemi işte bu, Hz. Mehdi (a.s) talebi. Peygamber demiyor bakın, “bize bir lider gönder” diyor, ayet. Ve müminlerin başlarına bir lider seçmesi farz, Kuran ayeti bunlar.

 İttihad-ı İslam farz, bu da Kuran ayeti İttihad-ı İslam’la Kuran ayetini bir araya getirdiğinde, meydana gelen olay nedir? Mehdilik’tir. Müslümanların başına ilk geçecek olan kişi, Hz. Mehdi (a.s)’dır. Nereden anlıyoruz? Kütüb-i Sitte’nin tamamından anlıyoruz. Kuran açık açık anlatmış Hızır Kıssasıyla, Kehf Suresi’yle. Önce küçük sayıda gençler oluşuyor, ufak sayıda, gizleniyorlar, çağlarında deccal var, sonra Hızır Kıssası, Hızır (a.s)’la karşılaşma, sonra dünya hakimiyeti anlatılıyor, safha safha. Bakan, anlar. İmanın nuruyla anlayacaksın. Allah diyor; “Düşünenler için bunda ayetler vardır” diyor. Düşünmeyenler için demiyor, Kuran’ı okuyanlar için demiyor Allah, “Kuran’ı düşünen için” diyor. Okumak ayrı, düşünmek ayrı. Okursan göremezsin düşünürsen görürsün. “Derin derin düşünmezler mi?” diyor Allah. Düşünürsen, bulursun.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 



19 Nisan 2013

Allah'ın Varlığını,Birliğini Anlatacaksın.İman Hakikatlerini Anlatacaksın !



 Allah'ın varlığını, birliğini anlatacaksın; iman hakikatleri anlatacaksın, Kuran mucizelerini anlatacaksın, Kuran'ın gerçekliğini anlatacaksın, yobazlığın geçersizliğini anlatacaksın; o zaman PKK makul bir çizgiye gelir. Yoksa demagoji ile falan, “hadi gel aslanım, annen sana çorba içirsin” muhabbeti onları etkilemez. Bir de PKK’yı ikna etmek için falan da değil ayrıca o ekipler. Öyle bir şey yok. Kahvehanelerde falan bizim milletimiz var, sokaklarda bizim milletimiz var. Bizim milletimize yönelik bunların konuşmaları. Milletimizin ikna olacak bir yönü yok. Bizim milletimiz zaten makul, sevecen, mazlum bir millet. Yani anarşi ve terörü bizim millet çıkarmıyor ki bizimle konuşsunlar. Biz bölünme istemiyoruz. Bütün olmak istiyoruz. Biz herkesi seviyoruz. Kardeşlerimizi seviyoruz.

İlk insanlara vahşi olduğu, ellerinde baltalar olduğu, ailenin olmadığı, namusun olmadığı, dinin olmadığı öğretiliyor. “Kadın ortaktı, yiyecekler ortaktı; komün hayat yaşıyordu” diyorsun. “Ataların böyleydi, dinsizdi, böyleydi senin ataların” diyorsun. “Senin ataların namus bilmezdi” diyorsun. “Aile, din mevhumları yoktu. Devleti de kabul etmezdi, devlette yoktu” diyorsun. Sonra? Adam da, “seni atalarına davet ediyorum” diyor. “Senin ataların ne yapıyorsa, sen de yapacaksın; bir şey yok bunda” diyor. “Sen atalarının yolundan çıktın. Önce feodal yola girdin, sonra kapitalist oldun. Şimdi iyi ki düzeldin, atalarının yönüne dönüyorsun” diyor. “Ataların gibi olacaksın, sen de dini inkar edeceksin” diyor. “Din evrimle oluştu” diyor adam. “Önce insanlar putlara tapıyordu, sonra tek olsun dediler” diyor. “Hz. Musa (a.s) tek inancı savundu, Hz. Muhammed (s.a.v) de onu beğendi, o da ‘tek olsun İlah’ dedi. Böyle çıktı bu inanç” diyor. Bunun arkasından tabii ki felaket çıkar.

Ama Darwinizm ve materyalizmin geçersizliği bilimsel anlatılırsa, fosiller gösterilirse -milyonlarca fosil var- proteinin yapısı açıklanırsa, bilimsel açıklamalarla Darwinizm ve materyalizm tamamen yok edilirse, Kuran mucizeleri anlatılırsa, iman hakikatleri anlatılırsa, muazzam nurlu bir nesil oluşur, imanlı bir nesil oluşur. PKK’nın içinde de böyle hasta adamlar kalmaz. Konu biter. Öbür türlü olmaz. “Silahını bırak da gel” falan bunlar... Asıl silah kafasındaki değil mi onun? Komünistliği değil mi? Marksistliği, Leninistliği değil mi? Asıl silah o. Silah zor mu? Gittiği yerde beş dakikada bulur. Bir de gönderdiğin yerleri de batıracak adamlar bu sefer. Mesela Barzani'nin yanına gönderecekler. Barzani'nin etrafındaki insanlar yine namazında, niyazında adamlar. Onları da zehirleyecek adamlar. Onları da komünist yaparlar. Barzani'yi de mahvederler. Barzani'yi, boğar öldürürler adamı. Beş dakikalık işi var adamın, Allah esirgesin. Etrafındakileri de dinsiz, imansız, Marksist yaparlar. Ondan sonra onların silahlarını bölüşürler. Al sana yüz bin kişilik komünist ordusu. Çok büyük bir tehlike bu, bunu anlamazdan gelmenin alemi yok. Eğitimle olur; anti-Darwinist, anti-materyalist eğitimle.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 


Başarılı Geçen Konferansımız,MaşaAllah !


DİDEM ÜRER: Hocam, bugün konferansımız vardı Bursa’da. ‘PKK ve Terör Sorununun Çözümü’ konulu, inşaAllah. Konferansımız çok başarılı geçti, maşaAllah. Öncesinde çok güzel bir mehter gösterimiz vardı. Ardından sizin eserlerinizden faydalanarak hazırlanan bir video gösterildi. Konferansta fosil sergisi düzenlendi ve sizin Komünist Kürdistan Tehlikesi isimli kitabınız dağıtıldı. Aynı zamanda konferansa konuşmacı olarak katılan kişiler şunlardı: “AK Parti 24. Dönem Milletvekili Mustafa Öztürk, AK Parti 22. Dönem Milletvekili Recep Garip, ANAP 21. Dönem Milletvekili Ali Emre Kocaoğlu. Saadet Partisi 21. Dönem Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu. Fazilet Partisi 20. Dönem Milletvekili Mehmet Sılay. Ayrıca Büyük Birlik Partisi Bursa İl Başkanı Sayın Ömer Ünsal, AK Parti Bursa İl Başkanvekili Mustafa Gürses, Yargıtay Emekli Üyesi Sayın Ali Turan Beyefendi de konuşmacılarımıza plaket takdim ettiler. Konferansımızla ilgili çok sayıda haber çıktı internet sitelerinde.

ADNAN OKTAR: Fosil sergiyle Bursa bayağı şenlenmiş.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın   A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

İslam'ın Samimi Ruhunu Göstermek İçin Sohbetler Yapıyoruz !



 Bizim sohbetlerimiz bilgilendirmeye yönelik ama işin doğrusu samimiyetimizi anlatmak, İslam’ın samimi ruhunu göstermek için de sohbet yapıyoruz. Kardeşlerimizin kuvve-i manevilerini artırmak, nokta-i istinat olmasını sağlamak için sohbet yapıyoruz. Çünkü böyle bir sohbeti, böyle bir topluluğu insanlar gördüğünde kalbinde bast hali varsa çözülür, içinde sıkıntısı varsa gider. Kalbine de imanın ferahlığı, neşesi gelir. Allah çok kuvvetli imtihan ediyor. Çünkü sonsuz yaşatacak. Sonsuz yaşayacak varlıklara sevgiyi öğretiyor, nimetin değerini öğretiyor. Yoksa, Allah vermesin, cennete gider adam cennetten anlamaz. Diyorlar ki; “İmtihana ne gerek var?” Haşa. Cennete gidersin, ömür boyu -ne kadar ömrün? Sonsuz- cennetten zevk alamazsın, Allah vermesin. “Cennete gidersem ben mutlaka…” Alamazsın. Eğitim alırsan alabilirsin. Sevgiyi öğreneceksin. Sevgiyi bilmiyorsun, ne zevk alacaksın? Cennetin ırmağı seni ilgilendirmez ki o zaman. Ağacı da ilgilendirmez, kuşları da ilgilendirmez, insanları da ilgilendirmez, Allah esirgesin.

Allah’a aşık olursa, coşkulu sevgiyi tadarsan, o zaman cennetin toprağını bile öpersin. Her şey senin için çok güzel olur. Ve sonsuza kadar da bıkmazsın, muhabbet duyarsın. İmtihanın gereği olarak, Allah iyi insanı yaratıyor, kötü insanı yaratıyor. Normalde sevgisizlik şaşırtıcı, mesela şu Musevi düşmanlığına da ben şaşıyorum. Şimdi yukarıda bir Musevi ünlü bir dostumuz vardı. Her halükarda Allah’ın kulu bu insanlar. Doğduğunda Musevi doğuyor. Sen onu suçlu görüyorsun. Sen deli misin? Sen de Musevi doğabilirdin. Ne yapacak, ne yapması gerekiyor yani? “Niye Musevi oldun?” diyor. Allah onun Musevi doğmasını sağlamış. Kuran’da da belirtiyor, “Museviler var” diyor Allah. Ki, Ehli Kitap, “Onlarla evlenebilirsiniz” diyor. Sen asıp kesmeden bahsediyorsun. Allah evlenmeden bahsediyor. Evlenme ne demek? Aşktır, muhabbettir, sevgidir. Sen de asıp kesmeden bahsediyorsun, doğramaktan bahsediyorsun. İnsanlara bir cinnet hali geldi; adam vurma, kesme, dövme, saldırma. Bu ne korkunç muhabbetsizlik ve sevgisizliktir. Senin saldırdığın adamın evinde çocukları bekliyor; annesi var, babası var, kardeşleri var. Sen deli misin? Manyaklık ruhu dünyayı sarmış, sevgisizlik dünyayı sarmış. Sevelim, sevilelim. İmtihan oluyoruz ne güzel. Paylaşamadığınız ne var?

Küçücük İsrail’i, ufacık toprak parçasını ne yapacaklarını şaşırdılar. Yıkalım duvarları, çıksınlar dışarıya. Ürdün arazisi; alabildiğine git, kilometrelerce gidiyorsun, hiç kimse yok. İn, cin top oynuyor, bomboş. Mükemmel araziler, muazzam; bomboş arazi, hiç kimse yok. Her yere yayılsınlar, her yerde olsunlar. Filistinli kardeşlerimiz Filistin’de de olsun, Ürdün’de de olsun, Türkiye’ye de gelsin. Her yeri şenlendirin, bir şey yok. Bu kapışma, bu kavga nedir? “Allah olmadan biz mutlu oluruz” diyor. Yok, öyle bir şey olmaz. Allah belanı verir, iflahını keser senin. Olur mu öyle şey? Yaşamanın anlamı yok o zaman. Onu düşünemiyor adam. “Hadi dindar ol” demeyle de dindar olunmaz. Dindar olmanın aşamaları var. Dindar olması için, önce putların kalkması lazım. “Put dursun, biz dini anlatalım.” Yok, put durursa, sen adama anlatırken adam puta döner.

Darwinizmi kaldırmadan, sen nereye dini anlatıyorsun? “İnsanın gözü ne kadar güzel” diyorsun, adam diyor ki sana; “Evrimle oldu.” Sen onun olmadığını bir anlatacaksın, Darwinizmi bir kenara koyacaksın. Putu yok edeceksin ki, gözün güzelliğini anlattığında, adam ona coşkuyla yaklaşsın, imanla yaklaşsın. İman olmadan dünyanın lezzeti yok, tadı yok. Çok korkunç olur dünya, cehennem olur dünya. Allah mahveder dünyayı, belaya çevirir. Arap ülkelerinde de nefret çok yaygın. Film gösterdiler, güya Müslümanlar sokağa dökülmüşler. Yüzünüzde nur yok, nasıl Müslümansın sen? Var gücüyle bağırıyor, çok yırtıcı. Karşılarında da dinsizler var, onların da suratında nur yok, onlar da deliler gibi bağırıyorlar. Dinsizsen dinsizsin. Saygı duyarsın dinsize, acırsın dinsize. Ne saldırıyorsun? Bir de sen dinsizi zorla dine çekemezsin. Dinsize özgürlük vereceksin, sen karışamazsın. Adamı kendi sisteminin, kendi ahlakının içine çekemezsin. Kimseye zarar vermedikten sonra karışamazsın adama sen. Senin şahsına zarar verirse, müdahale edersin. Şahsına, çevrene, topluma zarar veriyorsa, müdahale edersin. Hakkın var.

Ama o da kanun ve hukuk içerisinde olur. Onun dışında ne karışıyorsun? Ne yaparsa yapsın. “Zorlama yoktur” dedikten sonra Cenab-ı Allah, “yok, illa zorlama var” diyor. Allah hükmü bir kere söyledikten sonra konu bitti, kıyamete kadar geçerli Allah’ın hükmü. “Allah böyle diyor” diyoruz, “öyle diyor ama bizde de hadis var” diyor. Ben sana ne diyeyim? Allah hidayet versin. Kuran sana yetmiyorsa, ben sana ne diyeyim? Mesela çocukları gösteriyoruz; ne şekerler, badem şekeri gibi çok tatlılar. Kediler, nasıl hayvanlar sevgiye susamış. Nereye gitsem, kendilerini sevdirmek için olmadık soytarılık yapıyor keratalar. Elhamdülillah, Allah da beslemiş onları, maşaAllah. Rızkını da vermiş mesela, ne güzel. Mesela ben onları besili, sağlıklı görünce çok seviniyorum. Köpeklere de şimdi yuva yapmışlar, geçtiğim yollarda gördüm. Ama daha da güzel olabilir.

Hayvanları hiç kale almamak… Sen tahtanın üstünde yatabiliyor musun? Ne hayvanın altına tahta koyuyorsun? Hiç olmazsa altına herhangi bir pelüş, halı parçası bir şey koy. Yahut keçe koy. Onun huzurunu görelim, rahatını. Bize keyif verir onun rahat yaşadığı. Koy bir keçe parçası, ucuz keçe, ne var yani? On beş günde bir değiştirsen ne olur yani? Al, çöpe at. Hayvanın orada keyif içinde yattığını görelim; rahat, sıcak.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 


Darwininzme İyi Ki Zamanında El Attık,Elhamdülillah !


Darwinizme, iyi ki zamanında el attık, elhamdülillah. Yani Türkiye’nin böyle bir çizgiye geleceğini insanlar o kadar hesap etmiyordu ama biz bu tehlikeyi ta yıllar öncesinde gördük. Birde entel takımı, Kürt kardeşlerimizden nefret ediyorlar. Güneydoğu’dan da rahatsızlar. Yani orayı çok ilkel bir ortam olarak görüyorlar, insanlarını da haşa ilkel olarak görüyorlar, onun için “aman aman ayrılıp gitsinler, gözümüz görmesin, biz Avrupa Birliğine gireceğiz, onlarla görünmek istemiyoruz” gibi bir kafadalar. Yani onlar viskilerini yudumlarken, böyle daha entel, dantel bir ortam olsun, böyle ılık ılık meltem rüzgarları essin, boğazı seyrederlerken falan. Yani Güneydoğulu bir kardeşimizin yüzünü dahi görmek istemiyor adam. Hepsini gönderelim gitsin kafasındalar. Bu ahlaksızlara Güneydoğulu kardeşlerimiz de prim vermesinler.

Onlar Bediüzzaman’ın evlatları, ellerinden, yüzlerinden nur akan, tertemiz mübarek, muhterem, müberra Müslümanlar. Onların nursuz yüzüne, onlar, nurlarıyla ışık versinler. Madem onları istemiyorlar, onlar aksine “asıl siz kendinizi düzeltin, biz bu Milletin bir ferdiyiz, asla ayrılmayız” diye bir üslup kullansınlar. Hakarettir kardeşlerimizin gitmesini istemeleri, çok büyük bir hakarettir. Sırf entellikleri keyifleri kaçacak diye, o nur gibi kardeşlerimizi, var ya, yerli filmlerde olur bazen; mesela zengin bir aileye bir hizmetçi gelir, köyden gelir, utanır, göstermek istemez. Bu entel dantel takımının da bir kısmı, Güneydoğulu kardeşlerimizi sureti katiyete istemiyorlar. Ve birlik ve bütünlüğü isteyene de hayret ediyor adam. “Ne güzel gitsinler, daha ne istiyorsun?” diyor. “Hem kurtulmuş olursun, hem rahat edersin, hem ekonomiye katkı” diyor. Bunlar bu nursuz ağzına, bu kirli ağzına kardeşlerimiz o nurlu yüzleriyle, o nurani sözleriyle, ağızlarından Kuran akan güzel üsluplarıyla cevap versinler.

Birlik ve bütünlüğü ısrarla söylesinler. Ne federasyon, ne eyalet, ne şu, ne bu, hiç bir şey kabul etmesinler. Hepsinin arkasında bir anormallik var. Söz ne kadar kibar olursa olsun, kabul etmesinler. Federasyon, çok kibar gibi görünüyor. Sakın ha! Net bölünmedir. Eyalet, net bölünmedir. Sakın! “ Ne olacak” diyor “Amerika’da eyalet.” Ya kardeşim sen Amerika mısın? Amerika’nın gücüne bak, senin gücüne bak. Amerika bütün dünyanın her tarafında üstleri var. İran’ın bütün etrafını çepeçevre sarmış. Yani her tarafı üst dolu. Bir tane, iki tane, on tane, yirmi tane, otuz tane değil. Üst dediğin yani ucu bucağı yok, içinde nükleer başlıklı uçaklar, hepsi var. Yani nükleer silahlar bulunan roketler, her şeyi var adamın. Bütün Asya’yı kaplamış adam, her yerde. Yani dünyada ki üstlerinin bir haritasını çıkarsak, ucu bucağı yok. Ve dünyanın en büyük nükleer gücü. Adam eyalette yapar, köye de ayırır, kasaba da ayırır. Ne alaka sen onunla kendini kıyaslıyorsun? Ve orada, Amerika’da komünist tehlike yok. Bunlar komünist, dinsiz, imansız adamlar. Çok büyük bir tehlike.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Anlı Şanlı Şekilde Mehdiyet Tüm İslam Alemine Hakim Olacak !


Hz. Mehdi (a.s) vazifede. Hz. İsa Mesih (a.s)’da vazifede. Ortadoğu Allah tarafından dizayn oluyor. Türkiye halden hale geçiyor, safhadan safhaya geçiyor, bir şeyler oluyor, bir gerginlikler oluyor, bir sakinlikler oluyor. Cenab-ı Allah şekil veriyor dünyaya, hal veriyor, sonunda anlı şanlı şekilde Mehdiyet, bütün İslam alemine hakim olacak. Ne Abdullah Öcalan bunu engelleyebilir, ne Amerika engelleyebilir, ne Rusya engelleyebilir. Tabii Amerika, Rusya derken, bunlara böyle düşmanlıkla, öfkeyle bakmak doğru değil. Amerikan halkı çok sevecen, şeker bir halktır. Ruslar da öyle çok güzel insanlardır, çok kibar insanlardır. Onların derin devletleri yanlış yapıyor, onlara karşı mücadele yapılması lazım. O mücadelenin de, akılcı ve bilimsel yapılması lazım.

Çünkü Amerikan derin devleti, cahil kitlelere karşı iyi operasyona yapar, kendince. Ama bilinçli, kültürlü kitlerere operasyon yapamıyor, Amerikan derin devleti. Mesela Afganistan’da yapıyor hakikaten cahil kitlelere çok kolay oluyor. Irak’ta çok cahil olduğu için çok rahat yaptı. Mesela Saddam “hendek kazın, hendek” diyor. Mesela adam zır cahil. Şimdi bunu yönlendirmek çok kolay oluyor. Ama mesela Türkiye’de anti-Darwinist, anti-materyalist bir yapı var. Türkiye’yi yönlendirmek çok zor, şekillendirmek çok zor. Amerika, Türkiye’yi bükeceğim derken, kendi bükülüyor. Gereksiz bir bükme faaliyeti var Türkiye’de. Yani Amerika’nın öyle bir faaliyeti var. İsrail konusunda tedirgin Amerika. Bir kere İsrail’i, Türkiye’ye emanet etsin. Türkiye, İsrail’i gayet güzel korur.  Yani bu korkusunu atsın.

Ben garanti ediyorum, söylüyorum, Türk Milleti sevgi doludur, şefkatlidir. İran’dan çekiniyorsa, İran’ı da hiza edecek güce sahiptir Türkiye. Yani İran da öyle bir münasebetsizlik yapamaz. Amerika eğer İsrail’in güvenliğini istiyorsa, Türkiye’yi daha çok sevsin, daha çok desteklesin. İran’a karşı, Türkiye’yi güçlendirsin. Ortadoğu’da en güçlü devlet haline getirsin Türkiye’yi. O zaman Türkiye her yere şefkatle sahip çıkar. En makul konuşabileceği, en makul bağlantı kurabileceği insanlar buradadır, inşaAllah.




Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın   A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 



16 Nisan 2013

Allah'ı Seveceksin, Allah'ın Sevdiğini Seveceksin !


Müminler birbirlerine o kadar sevgi dolular ki, bak Tevbe Suresi 100. ayet, şeytandan Allah’a sığınırım; “Öne geçen Muhacirler” diyor. Hicret etmiş, içlerinde eski Yahudi olan Müslümanlar var. Hıristiyan olan Müslümanlar var, Hıristiyan iken Müslüman olmuş. Yahudi iken Müslüman olmuş. İranlı olanlar var, eski Mecusiler var, Müslüman olmuş. “Öne geçen Muhacirler” hicret ediyorlar. Nereye? ‘Ensar’, onları konaklayan Müslümanlar, evine çağırıyor; kardeş, bölüşüyorlar yiyeceğini, içeceğini, evini. “Ensar ile onlara güzellikle uyanlar” ‘güzellik’ diyor, Allah ne diyor? Güzellik. Hep Allah’ın istediği budur. “Güzellikle uyanlar…” Uyan demiyor, “güzellikle uyanlar.”

“Allah onlardan hoşnut olmuştur.” Sevgi ve güzellik, bak iki konu. Allah bunun sonucunda hoşnut oluyor. Allah’ı seveceksin, Allah’ın sevdiğini seveceksin. “Onlar da Allah’tan hoşnut olmuşlardır ve (Allah) onlara, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır.” Cennet hazır şu an. Yeniden meydana getirilmiyor, hazır. “İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur.” (Tevbe Suresi,100) “Asıl bununla kurtulursunuz, mutlu olursunuz” diyor Cenab-ı Allah.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

' Hz Mehdi (as) Hristiyanlarla İttifak Edecek ' diyor Bediüzzaman !


Bediüzzaman’ın sözü gerçekleşiyor. “Hz. Mehdi (a.s) Hıristiyanlarla ittifak edecek” diyor. Talebeler ittifakı başlatmış. Tebrik ediyorum. Ben de Mehdi talebesiyim, onlar da Mehdi talebesi. Ama talebelerin bazısı böyle güzel hizmetlerde, ataklarda bulunuyorlarsa, bu Hz. İsa Mesih (a.s)’ın duasıyla da, inşaAllah oluyor. MaşaAllah. Hz. İsa Mesih (a.s)’ın güzel nefesini daha çok hissetmemize vesile oluyor. Allah razı olsun, çok güzel yapmışlar. Hıristiyan kardeşlerimizi kucaklasınlar, şefkat göstersinler. Onlar da bizim canımız, onlar da Allah’a inanıyorlar. Teslis demelerine bakmayın, aslında inanmazlar, gönülden inanmaz.

Hepsi tek Allah’a inanırlar. Ev sohbeti yapmıştık, evde yemek vermiştik. Hıristiyan arkadaşları çağırmıştık; papazlar, rahipler. Konuştuk, hiç biri “ben üç Allah’a inanıyorum” demedi. “Tek Allah’a inanıyoruz” dediler. Hiç kimse üç Allah’a inanmaz. Pratikte öyle bir şey olmuyor. Kardeşlerimizi de, inşaAllah, Allah bizlerle beraber, Hz. İsa Mesih (a.s)’a talebe etsin. Beni de Hz. İsa Mesih (a.s)’a talebe etsin, onları da Hz. İsa Mesih (a.s)’a talebe yapsın. Beni de Hz. Mehdi (a.s)’a talebe yapsın, onları da Hz. Mehdi (a.s)’a talebe yapsın. Gidişat güzel. Allah şevklerini artırsın.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz.