Hz. Mehdi (a.s.) konusundan bayağı darlanıyorlar. Biz de gece gündüz anlatacağız. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri diyor, Peygamberimiz (s.a.v.) diyor, Peygamberimiz (s.a.v.) bak ne diyor? 7000 yıllık bir tarih veriyor. Sekiz tane hadis, sahih hadis. Kim alıyor? Suyuti, hadis imamı Suyuti. Hanefi, Hanbeli, Maliki, Şafi mezheplerinde imam. Hepsi hadis imamı olarak kabul etmişler, Suyuti. Bak İmam-ı Hanbel, Hanbeli mezhebinin kurucusu, mezhep imamı ve hadis imamı. Büyük alim, ne diyor? “Peygamberimiz (s.a.v.) ferman etti ki, 5600 geçmiştir.” Bu 7000 yıldan, 5600 geçmiştir. 7000’den 5600 çıkarsa kaç kalır? 1400. Ne anlama geliyor bu? Ümmetin ömrü 1400 ile 1500’ün arasında bitiyor. 1500’den sonra kıyamet. Doğru mu? Kim söylüyor bunu? Suyuti, İmam-ı Hanbel ve bütün mezhep imamları. Bunu ben mi söylemişim? Ehli sünnet alimleri mi söylemiş? Ehli sünnet alimleri söylemiş. Nerden çıkarttın benim söylediğimi? Bediüzzaman Said Nursi ne diyor? “1400 sene sonra gelecek bir hakikati asırlarında karib (yakın) zannetmişler." (Sözler, 318)” 1400, çok net tarih vermiş. Onun için sakin olun.
Diyor ki Bediüzzaman(Sikke-i Tasdik-i Gaybi Birinci Cümle)"... Birinci cümle, binbeşyüz (1500)makamiyle ahir zamanda bir taife-i mücahidinin (din için çalışanların, cihad edenlerin) son zamanlarına…” son bitiyor Mehdiyet’in devri bitiyor.
Neymiş 1400’de başlıyor, 1500’de bitiyor Hz. Mehdi ve Hz. İsa (a.s.) için başka vakit var mı? Yok. Mecburen bu vakitte gelmek durumundalar inşaAllah. “…ve ikinci cümle,binbeşyüzaltı (1506)makamiyle galibane mücahedenin tarihine....”1506’ya kadardır diyor galibane mücadele. 1506’ya kadar,“ondan sonra gizli ve mağlubiyet içinde vazifiye tenviresine devam edeceklerine remzen işaret eder” diyor inşaAllah.
“Ve üçüncü cümle, bin beş yüz kırk beş (1545) makamıyla, pek az bir farkla hem Fatiha’nın, hem Ve’l-Asri Sûresinin iki cümlesinin gaybî işaretlerine işaret edip, tevafuk eder. Demek, bu hadis-i şerifin üç cümlesinden her birisi, 1500 tarihine ve mücahedenin ne kadar devam edeceğine dair işaretlerine, aynen ayetteki gibi bu 1561 makamıyla hem 1560 makamıyla iştirak edip, o taife-i azimenin mücahedatları ne kadar devam edeceğini mana-yı işarî ve cifriyle gösterir.” Diyor. Neymiş? Hicri 1400 ile 1500 arasında her şey bitiyormuş çok açık. Bunu Sungur ağabey de binlerce insanın karşısında anlattı. Bunu ben söylemiyorum bunu Bediüzzaman söylüyor, bunu Peygamber (s.a.v.) söylüyor, İslam uleması söylüyor, ehli sünnet alimleri söylüyor. Bizde nakil var. “Fakat biz Risale-i Nur şakirdleri” diyor Bediüzzaman“ise, vazifemiz hizmettir vazife-i İlâhiyeye karışmamak”“Allah’ın işine biz Cenab-ı Allah’ın işine karışmayız” diyor. “Ve hizmetimizi onun vazifesine bina etmeyiz” diyor, “bir nevi tecrübe yapmayız” diyor, “kemiyete değil, keyfiyete bakarız”diyor, yani “sayıya değil kaliteye bakarız.” Biz neye önem veriyoruz, sayıya değil kaliteye değil mi?
“Risale-i Nur’un şimdiye kadar fütuhatı ve zındıkanın ve dalâletin savletlerini kırması güçlerinin kırılması ve yüzbinler bîçarelerin imanlarını kurtarması ve her biri yüze mukabil yüzer ve binler hakiki mü'min talebeleri yetiştirmesi; her biri yüze mukabil”diyor. “Bir tanesi yüze mukabil” diyor “Nur talebelerinin.”“Muhbir-i Sâdık'ın, resulullah (s.a.v.)’in ihbarını hadis-i şeriflerde belirttiği ihbarını aynen tasdik etmiş, doğru çıkmış ve vukuat isbat etmiş yani meydana gelmiş görülüyor” diyor, “ve ediyor ve daha edecek” diyor. “Hem öyle kökleşmiş ki inşaAllah hiçbir kuvvet Anadolunun sinesinden Risale-i Nur’u çıkaramaz. Ta âhir zamanda, hayatın geniş dairesinde” internetlerini televizyonların, radyoların yayıldığı hayatın genişlediği dairede “Risale-i Nur’un asıl sahibleri,” yâni dikkat et Hz. Mehdi ve şâkirdleri, talebeleri
“Cenab-ı Hakkın izniyle gelir,”“Geldi” demiyor” gelir.” Ne zaman? Ahir zamanda. “O daireyi genişlendirir ve o tohumlar sümbüllenir. Bizler de kabrimizde,”“ben o anda ölmüş olacağım” diyor Hz. Mehdi (a.s.) geldiğinde, “kabrimizde seyredip Allah’a şükrederiz.”Ben ölüyken gelecek diyor. Ben sağken değil diyor. Bak, bizlerde kabrimizde seyredip Allaha şükrederiz şu an ben Hz. Mehdi (a.s.)’ı seyrediyorum diyor Bediüzzaman seyrediyorum Allah özel bir güç vermiş, metafizik bir insan. Hz. Mehdi (a.s.) ‘ın ne yaptığını, ne ettiğini ta kıyamete kadar ne yapacağını biliyor inşaAllah.
“Hem bu üç vezaifi (vazifeleri) birden” yani “hem İslam ahlakına hakim olması hem, ittihad-ı İslam, hem iman hakikatlerinin anlatılması”, “üç vezaifi (vazifeleri) birden BİR ŞAHISTA, yahut cemaatte bu zamanda” kendi zamanını kastediyor yani 1911’ ler, 1912’ler, 1930’lar, “bu zamanda bulunması ve mükemmel olması ve birbirini cerhetmemesi (çürütmemesi)” yani birbirini bozmaması “pek uzak, adeta kabil (mümkün) görülmüyor.” Yani “Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelmesi benim zamanımda mümkündeğil” diyor Bediüzzaman. “TaAhir zamanda, Al-i Beyt-i Nebevi’nin (a.s.m.) (Peygamberimiz’in soyunun) cemaat-i nuraniyesini (nurani cemaatini) temsil eden” “Peygamberimizin soyunun o büyük cemaatin, cemaat-i nuraniyesini temsil eden temsilci, temsil eden”
“HAZRET-İ MEHDİ de ve cemaatindeki şahs-ı manevi de ancak içtima edebilir (toplanabilir).” (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 163. Sayfa) Kim geliyormuş ahir zamanda? “Hz. Mehdi (a.s.) ve talebeleri birlikte geliyorlar” “Hz. Mehdi (a.s.)’yle birlikte talebeleri geliyorlar ve onlardan meydana gelecek fikir sisteminde bu üç görev birden ancak içtima edebilir” diyor, “ancak onlar yapabilirler” diyor “üçünü bir arada. Ne ben yapabilirim, ne başkası yapabilir, ne de bir başkası yapabilmiştir” diyor, “mümkün değil” diyor inşaAllah.
Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "20 Kasım 2011" tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr
adresinden seyredebilirsiniz.
...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder