22 Ekim 2013

Ben,Mehdi (as)'ın pişdar bir neferiyim.Öncü bir askeriyim,diyor Bediüzzaman !

Milletin beynini uyuşturmaya gerek yok. Hz. İsa Mesih (a.s)’da şahıs olarak geldi. “Hocam, 2002 nereden çıkarttınız o tarihi” diyorlar. Nur talebesi üstad ağabeyler vardı, onlar söylediler. “2002 tarihinde geldi” dediler Hz. İsa Mesih (a.s). Aradan 2000 yıl geçtiği için, çünkü Cenab-ı Allah diyor, “Bizim katımızda sizin bin yılınız Benim için bir yıldır” diyor Cenab-ı Allah. Bir andır veyahut. Bin yıla Allah dikkat çekmiş, izafi olduğuna bin yılın. Bin yılda Allah katına çıktı, bin yılda da Allah katından indi. Göz açıp kapayıncaya kadar ama bu. Hz. İsa Mesih (a.s) gözünü kapattı Allah katına çıktı, gözünü açtı, dünyaya indi. O kadar. Onlar zannediyor ki, Hz. İsa Mesih (a.s) orada uzun uzun bekledi. 2000 yıldan beri bekliyor.

Ona sorduğunda o böyle bir irkilir kalkar “Ne oldu?” falan der. İnsan içi geçer ya uyur, onun gibi o. O hala Romalı askerler kapıda bekliyor zanneder. Halbuki aradan 2000 yıl geçmiş. Tabii, kalktığında o, Romalı askerler kapıda zannedecek. Bir an içi geçtiğini zannedecek, uyuduğunu zannedecek. Uyumasıyla uyanması bir olmuştur. Bir saniye kadar. Bin yılda Allah katına çıkmış, bin yılda da inmiştir. Bin yılın izafi olduğunu Allah Kuran’da açıklıyor. İlgili ayet var, açıp baksınlar. 2000 yıl. İki-iki, 2002. Yani bir tekrarlayan ikili sistem var Kuran’da. Çok fazladır, çok çok fazladır, mühim olaylar hep iki-iki diye gider. Nurcu kardeşlerimizin üstad olanları da bunu söyleyince, biz de alametler de görünce, Kudüs’ün üstünde bir ışıklar da görünce, insan gayri ihtiyari şüphe ediyor tabii. Müsaade etsinler de şüphe edelim.

Bir de sürekli bağnazların kullandığı, diyor; “Hz. Mehdi (a.s)’ın gelişine güvenmeyin. Siz görevinizi yapın kardeşim. Hz. Mehdi (a.s) gelir de, gelmez de siz görev başında olun.” Bunu demeye gerek var mı? Zaten yapacaksın sen. Sanki Hz. Mehdi (a.s) gelecek diye bütün millet yatağa gidip uyumaya başladı. Böyle bir şey yok ki. Hangi devirde gidip Müslümanlar uyumuş Hz. Mehdi (a.s) gelecek diye 1400 seneden beri? Harıl harıl İslam için gayret etmiş Müslümanlar. Ne samimiyetsiz, iki de bir oturup bu konuyu gündeme getiriyorsunuz.

Kim Hz. İsa Mesih  (a.s)gelecek diye yan gelip yatmış? Herkes hazırlık yapıyor. Bediüzzaman ne diyor: “Ben, Mehdi (a.s)’ın pişdar bir neferiyim. Öncü bir askeriyim. Ona zemin izhar ediyorum” diyor. “Onun dümdarıyım” diyor. Bediüzzaman bunu diyorsa, biz de aynısını diyoruz.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Benim izahlarımda bir Mehdiyet iması görülüyor !

“Bazıları ben, Hz. Mehdi (a.s)’ım diyor “ diyor. Bazıları da, “’ben Hz. Mehdi (a.s) değilim ama bana benziyor’ diyor” diyor. Yani bunu diyen de benden başka olmadığına göre. Ana kaynağı olay tahalluk etmiş oldu. Tamam hakikaten benim izahlarımda bir Mehdiyet iması görülüyor.  Bu doğru. Çünkü biz diyoruz ki; şu şu hadislerin tamamı bende var. Aynı benziyor. Doğru. Peki ne yapayım, ne diyeyim? “Şimdi kaş çatma çizgisi tekdir “ diyor, Hz. Mehdi (a.s)’in. Bana zoom yapılıyor, alnımın kaş çatma çizgisi tek. Anlamazlıktan mı geleyim, ne diyeyim? “Burnu küçüktür” diyor. Küçük burnum. Yumruk gibi burnum yok. Küçük burnum. Hayır, öyle olsa onu da söylerim. “Orta boyludur” diyor, “geniş omuzludur” diyor, “uylukları geniş” diyor, “omuzu geniş” diyor , “göğsü geniş” diyor. Geniş hakikaten. Geniş adamım boydan boya baktın mı, dikkati çekecek şekilde, abartılı şekilde genişim. Doğru.

 “Sırtın da ben vardır” diyor. Var. Hatta garip yani önce kocaman bir ben, sonra daha küçük sonra daha küçük kuyruklu yıldız gibi. Peş peşe, peş peşe devam edip, omzumun bu tarafına doğru devam ediyor, doğru. “Göğsünde yaprak gibi bir ben vardır” diyor. Sağ göğsümde kocaman ben var hakikaten el ayası gibi büyük. “Sağ ayağında ben vardır büyük” diyor. Kocaman yani büyük irice bir ben var sağ ayağımda, doğru. “Yanağında ben var” diyor. Var sol yanağımda ben var. Gizleyeyim mi yani? Fotoğrafta görünüyor. Ne diyeyim? Baktı mı bu imayla görülür tabii, ikinci bir ihtimali olmaz ki.

 Adam dürüst burada “Kendini ima ediyor” dese, haklı. Fakat ben ne yapıyorum? Gidip mason oluyorum. Hz. Mehdi (a.s) mason olur mu? Hz. Mehdi (a.s) olmadığımı vurgulayacak ne varsa yapıyorum. Daha ne yapayım? Mastika oynuyorum, Ankara havası oynuyorum, türkü söylüyorum. Ondan sonra, dekolte hanımlarla, hatta derin dekolte hanımlarla falan oturup sohbet ediyorum. Hz. Mehdi (a.s) bir kere haşa külliyen bakmaz öyle hanımlara. Gözünü bile açmaz, öyle bir şey olmaz. Hz. Mehdi (a.s), masonluğa karşı olması gereken bir varlık. Hz. Mehdi (a.s) mason olur mu? İşte olmadığımı ispat etmek için ne gerekiyorsa yapıyorum. Hz. Mehdi (a.s) mastika oynar mı? Hz. Mehdi (a.s) Ankara havası oynar mı? Türkü söyler mi? Söylemez. Tamam, o deliller var ama ben de böyle deliller sunuyorum olmadığıma dair.

 Diyor ki, “Daha da pekiştirecek delil onlar” diyor. O zaman olmadı. O zaman kendin bilirsin. Hüsn-ü zan ediyorsan, Allah razı olsun. İnşaAllah, sen Hz. Mehdi (a.s) olursun.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Bediüzzaman yarım asır sonra onları darmadağın edecek diyor Hz Mehdi (as) için!


Samanyolu Haber’de devrim oldu; İlk defa Prof. Zeki Sarıtoprak katıldı. “Evet, Hz. Mehdi (a.s) şahıs olarak gelecek, vakti belli değil “ diyor.  Neye göre belli değil? Sen Nur talebesi değil misin?  Senin üstadın ne diyor? “Benden yüz sene sonra Hz. Mehdi (a.s) gelecek” diyor. Nasıl vakti belli değilmiş?  1400 sene sonra gelecek bir hakikati asırlarında garip zannetmişler” diyor. Nasıl vakti belli değil?  İki yerde “benden yüz sene sonra gelecek” diyor, Hz. Mehdi (a.s) için. Cami emevin’deki sohbetinde net olarak 1980’de Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkacağını söylüyor. “1990-2000” diyor,  tarih de veriyor, “yarım asır sonra onları darmadağın edecek “ diyor. 1371’den yarım asır sonra.

 “Hz. Mehdi(a.s)’ın alametleri belirtilmiştir ama ikinci derecedendir” diyor. Bir say da, biz ikinci dereceden mi, üçüncü dereceden mi biz karar verelim. “Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkış alametleri yoktur” diyor. Nasıl yok? Ehl-i sünnet alimleri binlerce kitap yazmışlar, nasıl alameti yok? “Kuyruklu yıldız çıkacak” diyor. Çıkmış. “İki uçlu” diyor Peygamberimiz (s.a.v) çıkmış. “Çok parlak” diyor, çıkmış. “Diğer kuyruklu yıldızların aksi istikametinde gidecek “ diyor, dediği gibi çıkmış. “Çıkmadan önce yağmurlar kesilecek” diyor, doğru çıkmış. “Çıktıktan sonra yağmurlar çoğalacak” diyor, doğru çıkmış. “Ondan sonra ekonomik kriz olacak” diyor o dönemde, doğru çıkmış.

Ve hadisler ayrıca mütevatir sahih hadis hükmüne gelmiş, çünkü artık tahakkuk etmiş. Mütevatirin de üstünde artık. Mütevatirin de üstünde net çıkmış artık.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

İyi bir Müslüman aynı zamanda iyi bir Musevi'dir,iyi bir Hristiyan'dır !

DİDEM ÜRER: Hocam, geçtiğimiz aylarda sizinle görüşen Madonna Harper’s Bazaar Dergisi’ndeki röportajında; “Kuran okumaya başladığını ve Müslüman ülkelerde okullar inşa ettirdiğini” açıkladı.

ADNAN OKTAR: Bana diyorlar ki “Madonna ile niye görüştün? Masonlarla niye görüştün?” İşte bu sebeple görüşüyorum. Hidayetlerine vesile oluyoruz. Mesela saraydaki görüşmemizde üç saat bir arada kaldık, birlikte dua ettik, konuştuk, Yaratılış Atlası’nı hediye ettim, bütün kitaplarımdan çokça hediye ettim, Allah hidayeti ona bahşetti, vesile etti faaliyetlerimizi, inşaAllah. Masonlarda da aynı şey, Tapınak Şövalyeleri’nde de aynı şey. Hepsinde İslam’a, Kuran’a bir hayranlık uyanıyor maşaAllah, elhamdülillah.

DİDEM ÜRER: Madonna ayrıca “ben bütün kutsal kitapları öğrenmenin önemli olduğunu düşünüyorum.”

ADNAN OKTAR: Gayet güzel bak, Tevrat’ı da insanlar bilsin, İncil’i de bilsin, Kuran’ı da bilsinler.

DİDEM ÜRER: Yakın bir arkadaşının ona her zaman, “iyi bir Müslüman olmanın iyi bir Yahudi olmak ve iyi bir Yahudi olmanın da iyi bir Hıristiyan olmak anlamına geldiğini” söylediğini iletiyor. “Ben buna katılıyorum ve bu çok kişi için fazla cesur bir düşünce” diye söylemiş.

ADNAN OKTAR: Çok güzel konuşmuş. İyi bir Müslüman aynı zamanda iyi bir Musevi’dir ve iyi bir Hıristiyan’dır. Güzel söylemiş, çok güzel. Baya akıllı kadın, çok zeki yaman bir şey. MaşaAllah, kişiliği de çok iyi, boş işlerle uğraşmıyor, faydalı işlerle uğraşıyor. Mesela, normalde gidecekti, Yehuda Berg dedi ki: “Hocam, sizinle görüşmek için bir daha uzattı görüşmesini. Normalde gidecekti” dedi. “Çok merak ediyor, sizinle görüşmek istiyor” dedi. Tamam dedim. Saraya davet ettiler, üç saat beraberliğimiz oldu. Özel ayrılmış bir kat vardı, orası tamamen onlara ayrılmıştı, uzun görüştük, çok iyi oldu. Ve kitaplar çok faydalı oldu. Çok kitap hediye ettim, maşaAllah.

Ona güzel bir Osmanlı halısı hediye ettim çok beğeneceği, böyle üstünde burçların olduğu, gökyüzündeki burçların sembolize edildiği ipek halı hediye ettim. Çok güzel Osmanlı tombak hediye ettim, çok hoşuna gitti. Halıyı hemen eliyle sarmaya başladı böyle hiç beklemeden. Baya beğendi halıyı. Çok şeker bir hanım, maşaAllah.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

03 Ekim 2013

Bediüzzaman Hz Mehdi (as)'ın geleceğini açıkça söylüyor !

 İşte, alimler hocalar ne diyor? “Hiç bir şey yok, gayet güzel huzurluyuz, ahir zamanda da değiliz” diyorlar. “Ahir zamana daha çok var” diyorlar. “Rahat olun” diyorlar. Yani “nasıl rahat olur?” “Bir tane Müslüman kalmayınca kurtuluşa erersiniz” demeye getiriyorlar. Bir kısmının kafası bu gibi. Bir de bunları dinliyorlar, inanılır gibi değil. Mesela Bediüzzaman açık açık, Hz. Mehdi (a.s)’ın geleceğini söylüyor, tarihini veriyor, adam gevrek sesle çıkıyor, “yok böyle bir şey, size öyle geliyor.

 Allah Allah ben de az kalsın öyle anlayacaktım” diyor. “Ne güzel böyle zeki insanların olması. Biz fark edemiyoruz siz bize fark ettiriyorsunuz ne güzel söyledin” diyor. “Ben de gelecek zannettim” diyor, oradaki anlatımla” diyor. Gelecek diyor açık açık. “Yok öyle olur mu, orada gelmeyecek diyor” diyor. “Ben yanlış anlıyorum o zaman” diyor. Allah akıl-fikir versin. İnanılır gibi değil. Ahir zamanın bu kadar harika olması ve bu yönde de harika meydana gelmesi çok şaşırtıcı.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Şeyhimizin Hz Mehdi (as) sevgisi !

Evet, Şeyhimiz Sultanımız, dünyanın en tatlı Şeyhi. Dün doktorlar gitti, kardeşlerimizle beraber, profesörler muayene ettiler Şeyhimizi, aslan gibi, maşaAllah. İhvan olan bir doktor vardı, o da ayrıca dinlemiş Şeyhimizi “son ayların en iyisi” demiş, maşaAllah. Meşhur devriyesine çıkmış. Şeyhim bana neler gönderdi neler. Bak, taze hurma, kendi bahçesinin limonları ve çeşit çeşit hediyeler bir tane iki tane değil. Seylan çayları neler neler. Birde Şeyhim bana kendi hırkasını göndermiş. O can, can dünya tatlısı. “Oğlumun himmeti ve duasıyla böyle sağlıklıyım” demiş, Şeyhimiz. “Sultan çıkacak, İstanbul’dan çıkacak” demiş. Son zamanlarda öyle diyor. “Sultan çıkacak, İstanbul’dan Sultan çıkacak” diyor, maşaAllah.

Hz. Mehdi (a.s) sevgisi, Hz. Mehdi (a.s) muhabbeti, ta çocukluğundan beri Şeyhimizde var. Allah, ona uzun ömür veriyor, bereket veriyor, onur veriyor, herkes seviyor. Ne kaybediyor, Hz. Mehdi (a.s)’ı sevmekle ne kaybediyor? Ve ne çok şey kazanıyor, sevgiyi kazanıyor, muhabbeti kazanıyor, en başta Allah’ın rızasını kazanıyor. Bütün Müslümanlar seviyor, Allah bir nur güzellik veriyor. Hz. Mehdi (a.s) muhalifi olanlarda, hep bir bereketsizlik, hep bir noksanlık, eksiklik hissediliyor. Uğurları gidiyor, Allah üzerlerinden uğuru alıyor, bir garip oluyorlar.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Fitne dünyadan ne zaman kalkacak ?

Fitne kalmaması ne demektir? “Dünyada fitne kalmayacak” diyor. Peygamberimiz (s.a.v) zamanında fitne dünyada kaldı. Şu anda da var fitne devam ediyor hem en şiddetli halde. Darwinizm, materyalizm, komünizm, değil mi? “Fitnenin tamamı kalkacak” diyor Peygamberimiz (s.a.v). Ne satanizm kalıyor, ne komünizm kalıyor, ne Darwinizm kalıyor. O zaman da mesela Peygamberimiz (s.a.v) zamanında Budizm de vardı her türlü fitne-fücur vardı. Dinsizlik vardı, müşriklik vardı fitne kalkmamıştı. “Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi” diyor Allah. “Din Allah’ın oluncaya kadar” demiyor bak, “dinin hepsi Allah’ın oluncaya kadar.”

Hepsi ne demek? Dünyanın tamamı Müslüman oluncaya kadar. “Onlarla mücadele edin.” Yani insanlarla mücadele edin, onlara anlatın, tebliğ yapın. Enfal Suresi 39. ayetin, Hz. Mehdi (a.s)’a işaret ettiğini, esbab-ı nüzulün, bu ayetin inme sebebinin Hz. Mehdi (a.s) olduğunu söylüyor Peygamberimiz (s.a.v). Çünkü, onun yapacağı şey, fitnenin kalmamamsı Hz. Mehdi (a.s) döneminde. Dinin hepsi Allah’ın olması, Hz. Mehdi (a.s) döneminde. Bütün dünyanın Müslüman olması, Hz. Mehdi (a.s) döneminde.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Aleviliğin en güzel yönlerinden biri bağnazlığa karşı olmaktır !

DİDEM ÜRER: “Cemevi Başkanı Dede Muharrem Ercan ile görüşüp kendisine sizin kitaplarınızdan hediye ettik. Kitaplarınızı öpüp başına koyarak içtenlikle kabul etti. Kendisi de seyitmiş, maşaAllah. Muharrem bey size çok selam ve sevgilerini iletti. Canımız yakışıklı, heybetli, Haydar-ı Kerar’ın hak neslinden olan Hocamızın nurlu ellerinden öpüyoruz. Hayır dualarını istiyoruz” diyor kardeşlerimiz.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah, hazretin ellerinden öpüyorum, selam ediyorum. Allah razı olsun, maşaAllah, elhamdülillah. Onlar çok değerli insanlar. Onların sohbeti, sözü kalbe ferahlıktır. On dakika sohbetine katılanlarda, manevi hal meydana gelir. Sevginin, merhametin, barışın, kardeşliğin mürşitleridir onlar. Kavgaya şiddetle karşıdırlar. Muhabbete, coşkuyla katılırlar. Sohbetlerine gidenler bilirler, kalplerinde bir ferahlık, bir esenlik olur. Ünlü birkaç profesör vardı; gitmişlerdi, ben gördüm, Alevi dizileri, Alevi şiirleri, Alevi türküleri dinliyorlar. Ben gözyaşı içinde dinlediklerini gördüm, coşkuyla. Hakikatten kalplere ferah ve sürur verir, bu değerli dedelerin sohbetleri. Kıymetini bilen bilir, anlayan anlar. Hep barış, hep kardeşlik, hep nezaket, hep bağnazlığa karşı olmak, yobazlığa karşı olmak. Aleviliğin güzel bir yönü, Aleviliğin en güzel yönlerinden biri de, bağnazlığa şiddetle karşı olmalarıdır.

 Hz. Ali (r.a)’ı coşkuyla severler. Dedelerinin büyük bir bölümü de seyyiddir, Peygamberimiz (s.a.v)’in neslindendir. Değerlerini bilmek lazım. Çok isabet etmişler, güzel olmuş, maşaAllah, elhamdülillah. Dünya tatlısı bak, ne güzel insan. Bir yobaza sen kitap götürsen bizim kitaplarımızı, ısırmaya kalkar vahşi herif. Ama bak bir Alevi’ye götürdüğünde, öpüp başına koyuyor. İşte bu Alevi farkı, güzelliği. Sünnilerde de tabii efendi insanlar var, güzel insanlar var ama işte diğer anlattığımızı anlıyorsunuz, ben de fazla bir detay vermek istemiyorum. Baktım, Erbakan Hocamız’ın oğlu Erbakan Hocamıza benziyor, maşaAllah, delikanlı. Bizimle ilgili sorular sormuşlar, bazıları böyle çok alçakça ve çok korkak, kalleşçe cevaplar veriyorlar. Erbakan Hocam mesela öyle değildi, çok delikanlıydı. Açık açık söylüyordu; “Harun Yahya kitaplarını tavsiye diyorum” diyordu. “Çok doğru yolda bu gençler” diyordu. ‘Ama Hocam şöyle, ama Hocam böyle. Adnan Hoca çapkın.’ Hiç takmazdı Erbakan Hocam. “Ne diyorsanız deyin, o doğru yolda” derdi. Yiğitti, çekinmezdi. Baktım, Erbakan Hocamızın oğlu, o da öyle-ki, ona da Necmettin diyeceğim ben bundan sonra. Çünkü çok benziyor babasına. İsmini değiştireceğim, ismi Necmettin bundan sonra. Fatih Erbakan demeyeceğim. Delikanlılığı şahane, şakır şakır cevaplarını vermiş. Ciğerlerine oturmuş, başlık yapmışlar bu sefer. Çünkü ana konu bu. Halbuki o da babası gibi, o da bir tek Allah’tan korkar, çok efendidir. Gururuna yedirmez adiliği, namertliği gururuna yedirmez, kalleşliği gururuna yedirmez. Şakır şakır dürüstçe cevaplarını vermiş, aferin. Aferin Necmettin Hocamız’a. Tabii yeni Necmi o, Erbakan Hocamız’dan sonra o.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

02 Ekim 2013

Derinlik ve tutku, ancak akıl, imanda olur,inşaAllah !

Derinlik ve tutku, ancak akıl, imanda olur, inşaAllah. İnsanlara bakıyorum, gözleri bomboş. Niye? Hasetlik bir yandan, kıskançlık bir yandan, gaddarlık bir yandan, sevgisizlik bir yandan, insanlardan korku bir yandan, Allah’a teslimiyetsizlik bir yandan, rekabet ruhu bir yandan, birçok anormal tavır bir araya gelince göz ona dayanamaz. Beyin de ona dayanamaz, çünkü hücre de ona dayanamaz. Bakıyorum, hücreleri de ona isyan ediyor. Eti de kuruyor, bakışı da bozuluyor, sesi de bozuluyor, mantığı da bozuluyor.

Hayattan zevk alamıyor, negatif elektrik yayıyor, insanlara karşı öfkeli oluyor, sevginin lezzetini alamıyor, tutkunun lezzetini alamıyor, dolayısıyla perişan bir hayat sürüyor. Onu da sorduğunda uyanıklık olarak görüyor, çok akıllı olduğunu iddia ediyor. Küfrün, cehaletin, delaletin sonucu bu oluyor. İnşaAllah.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Hz Mehdi (as) ile ilgili hadisler gelmiş !

Hz. Mehdi (a.s)’la ilgili hadisler gelmiş; “Mehdi zuhur ettiğinde, kendilerini onun takipçileri sananlar” Hz. Mehdi (a.s)’ı savunanlar, “sonradan bundan dönecek” diyor Peygamberimiz (s.a.v), daha önceden Hz. Mehdi (a.s)’ı savunanlar çok manidar. Bak “daha önce kendilerini Mehdi’nin takipçisi olduğunu inanan sonra dönecekler” diyor. Hakikaten öyle şu an, ne Hz. Mehdi (a.s)’dan bahsediyorlar, ne ahir zamandan, ne deccalden bahsediyorlar.

 “Dinin dışında olan kişiler, Mehdi’ye inanacaklar” diyor. Yani materyalistler, Darwinistler, maşaAllah. “Kaim-Mehdi “mücadelesinde Peygamber (s.a.v)’in karşılaştığı güçlüklerden çok daha fazlasıyla karşılaşacak” diyor hadiste.

Kaim-Mehdi mücadelesinde Peygamber (s.a.v)’in karşılaştığı güçlüklerin çok daha fazlasıyla karşılaşacak. Peygamber (s.a.v) insanlara, taşa ve tahtaya taparlarken geldi, oysa Kaim-Mehdi’ye karşı çıkan insanlar, ona-Mehdi’ye Allah’ın kitabını kullanarak karşı çıkacaklar ver ona-Mehdi’ye Allah’ın kitabı yoluyla savaş açacaklar”.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

O'na ulaşanlar Hz Mehdi (as)'a katılsın !

"Hz. Ali'nin torunlarından El-kaim- El-Mehdi dünyayı başka bir dünyaya dönüştürecektir.” Mevcut dünya bambaşka, savaşlar yok, kavgalar yok, bu kabalıklar yok, acımasızlıklar yok. Şahane bir mimari şahane bir güzellik. “Hz. Mehdi (a.s) ekmediği, yeşillendirmediği hiç bir alan kalmayacak” diyor, bütün dünyayı yemyeşil yapacak diyor hadiste. "Şekil, karakter ve asalet açısından Hz. İsa (a.s) benzeyen El-Kaim-El Mehdi’dir" Peygamberimiz (s.a.v) diyor. Bak "şekil, karakter ve asalet açısından Hz. İsa Mesih’e en çok benzeyen El-Kaim-El Mehdi’dir.” Baya benzeyecek Hz. İsa Mesih (a.s)’a. Yani yüz görünümü, karakter ve kişiliğiyle benzeyecek.

"Allah, Hz. Mehdi (a.s)’a tüm peygamberlere verdiklerini verecek.” Bütün peygamberlerin özeti oluyor Hz. Mehdi (a.s), onun için Cenab-ı Allah, tüm peygambere verdiklerini ona veriyor Hz. Mehdi (a.s)’a. Benzer şekilde veriyor. "Bununda ötesinde, Hz. Mehdi (a.s)’ı hepsine tercih edecektir" diyor, buradaki hadiste. Yani bir çok peygamberden üstün olacaktır anlamında Hz. Mehdi (a.s). Ehl-i sünnet kaynaklarında da geçer o. "Hz. Yusuf (a.s)’ın ortadan kaybolması gibi ortadan kaybolacaktır" diyor. Tutuklanma, hapis gibi. "Meryem oğlu İsa (a.s)’ın zuhuru gibide zuhur edecektir" diyor. "İnsanlar belirlenen yeni bir yöntemle, yeni prensiplerle yeni kurallarla hükmetmesi için ona-Hz. Mehdi (a.s)’a bağlanacaklar" diyor. Bütün dünya değişiyor; üslup, karakter, kişilik, ruh hali, kurallar, ahlak anlayışı, din anlayışı tamamen değişiyor. "Yeni bir yöntemle, yeni prensiplerle, yeni kurallarla hükmetmesi için, ona Hz. Mehdi (a.s)’a insanlar bağlanacak. Hz. Mehdi (a.s)’ın ordularından, talebelerinden hiç biri, ölene kadar bozguna uğratılamaz, yenilemiyor" diyor. Ölene kadar, mümkün değil diyor Peygamberimiz (s.a.v).

"Kaim-Hz. Mehdi (a.s) çıktığında yeni bir yöntem yeni bir prensiplerle çıkacak diyor Peygamberimiz (s.a.v). "Yeni bir sünnet ve yeni bir düşüncelerle hükmedecektir.” Bak “yeni bir sünnet ve yeni bir düşüncelerle hükmedecektir” diyor. Çok modern, çok sevecen bam başka bir dünya oluyor. Demokrasinin olduğu, sevecenliğin olduğu, dostluğun olduğu, kardeşliğin olduğu, savaşların olmadığı yepyeni bir dünya. Peygamber (s.a.v) diyor ki "şeref ve fazilet açısından onun gibi bir evlat yok" diyor. Evladım yok diyor, Hz. Mehdi (a.s). "Şeref ve fazilet için" onun gibi başka evlat yok diyor, maşaAllah. "İnsanlara ve cinlere galip gelecek" diyor.

"Hiç bir yeri ekilmemiş bırakmayacak, her yer yemyeşil olacak" diyor Peygamber Efendimiz (s.a.v). "Onun zamanına ulaşanlara katılın" diyor, Hz. Mehdi (a.s)’a katılın diyor. Ona ulaşanlar Hz. Mehdi (a.s)’a katılsın diyor. "Ve ona katılıp, onun günlerini görenler, ne mutlu" diyor. "Ve ona katılıp, onun günlerini görenler ne mutlu." MaşaAllah. "Hz. Mehdi (a.s) ve talebeleri, Nuh Peygamberin oturduğu yere yerleşir" diyor. Neresi Türkiye-Ağrı değil mi? Ülkeyi söylüyor Peygamber Efendimiz (s.a.v), " Nuh Peygamber’in oturduğu yere yerleşir diyor, Hz. Mehdi (a.s) ve talebeleri."

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Benim masonluğa etkim çok büyük !


“Onlar sadece İsrail’in güvenli olmasını ister, dışa görüntü ayrı tabii” diyor. Yalnız orada ki mantık örgüsü, yanlış. Ateist için ateist olmak. Ateist için samimi davranırsın, yani gelenekçi bir Müslüman tavrında olmazsın. Yani onun anlayacağı tarzda konuşursun, rahat candan samimi arkadaşça dostluk. Masonlar konuşurken, mason locasına girmen lazım. Mason locasına girsen bile, eğer düşük dereceli bir masonsan seni dinlemezler. Üstadı azam derecesindeysen, en yüksek mason dereceli seni dinlerler. O zaman mason konvanlarına, büyük masonik toplantılara katılabilirsin. Ve üstadı azam olarak, en büyük üstat olarak orda konuşma yaparsın ve sözün dinlenir. Burada yanlış olan bir şey yok. Yani ateistlerin belirli bir binası, yeri yok ki şartları da yok. Ama masonlukta bu şart var. Mesela kadınlarda giremez mason locasına. Çocuklar giremez. Ancak mason olanlar girebilir ve konuşmayı yapanlarda yüksek dereceli masonlardır veyahut üstadı azam derecesinde en yüksek dereceli masondur. Onun sözleri dinlenir, itibar edilir, öncelik verilir.

 O yüzden benim için bu güzel bir imkan. Dünyanın en büyük mason localarına rahatça girmem mümkün şu an. Oralarda sohbet yapmam İslam’ı Kuran’ı anlatmam mümkün. Daha önce bu mümkün değildi. Büyük Kulüp var, üye olmayan giremiyor. Ordu evi var, subay olmayan giremiyor. Tabii ki mesela ordu evinin içinde subay olmak imkanı varsa, subay olurum oraya girebilmek için. Giremiyorsam, bir yolunu bulurum. Mason locasına da giremiyorsam, tabii ki büyük üstad olarak, üstadı azam olarak girmem mümkünse, bu imkanı en iyi şekilde kullanırım. Çünkü şu an dünyayı yönetenler masonlar. Şimdi bana niye mason oldun diyor ama hiç ummadığı hiç tahmin etmediği kişiler mason. Peşinden gittiği bazı kişiler mason. Bunun farkında değil. Çünkü o kişiler de, aynı amaçla onu yapıyorlar. Başka bir zarar olsun, yanlışlık olsun diye yapmıyorlar, iyi niyetle yapıyorlar.

 Ama benim masonluğa etkim çok büyük. Çünkü dünya çapında masonluğu ilk eleştiren kişi benim. Masonluğun iç yüzünü dünyaya tanıtan, en önemli beldelerle tanıtan benim. Resimli, belgesel, ispatlı olarak anlatan benim. İslam aleminde, özellikle Ortadoğu ve balkanlarda benden başka yazar yok. Var ama öylesine. Onlar daha ziyade hakaret eden, garip konuşmalar yapan, bilimsel açıklamalar yapmayan kişiler, onların pek önemi yok. Ama benim anlattığım konular benim eserlerim bilimsel ve deliller dayalı akılcı, doğru. Masonlukla ilgili anlattıklarımı herkes biliyor. Masonluğu da iyi bilen bir insan olduğum için ve masonluğun sırlarını da iyi bildiğim için, mason locası ortak kararla beni üstadı azam olarak mason locasına aldı. Herhangi bir yemin töreni uygulanmadı. Böyle bir yeminde etmem ben zaten. Öyle bir şey olmaz.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

30 Eylül 2013

Geniş çaplı bir masonlara yönelik tebliğ faaliyetimiz olacak,inşaAllah !

 Müslümanlar böyle geniş düşünen olsa, herkese sahip çıkan olsa illa bir düşman konsept olacak, illa Masona düşman olacak, Musevi’ye düşman olacak, Hristiyan’a düşman olacak, Alevi’ye Şii’ye düşman olacak, bir kısmı için söylüyorum. O da uğursuzluk getiriyor, bereketsizlik getiriyor. Kardeşim şefkatle yaklaşsana, hepsi Allah’ın kulu. Samimi inancı o sanan ne nasıl olursa olsun ne karışıyorsun. Sen Müslüman olarak onları koruyup kollamakla mükellefsin. Onlara huzur vermekle mükellefsin. Seni adam iyi görürse zaten sevecen yaklaşır, sevgi dolu yaklaşır. Zaten iyi bir Alevi zaten çok güzel, iyi bir Şii zaten güzel, iyi bir Mason Muhammedi ise çok güzel. MaşaAllah, şimdi Mason localarına istediğimiz gibi girme imkânımız var şu an, konvanlara istediğimiz toplantılara hem de üstadı azam olarak imkânımız var. Onun için hazırlık yapıyoruz, geniş çaplı bir masonlara yönelik tebliğ faaliyetimiz olacak, inşaAllah.

Masonluk, ilimünati, gülhaç bunlar dünyada çok etkili profesörler, bilim adamları, seçkin elit kesime yönelik çalışma yapan teşekküller. Tapınak şövalyeleri de öyle, Martinistler öyle. Martinistler daha gizli. Ama bugün dünyada hemen hemen bilim adamlarının ünlü olanlarının tamamı siyasetçilerin büyük bir bölümü Masondur veya Martinisttir. Hepsi aynı zaten. Tapınak şövalyeleri bunların hepsi masonik gruplardır. Bunlara tebliğ yapmak, İslam’ı anlatmak, İslam’ı sevdirmek, İslam’ın hakimiyeti için çok hayatidir. Yani en hayati konulardan bir tanesi. Üstad Mason olduğunda da, bu kişilerle bağlantı yapman alabildiğine rahat olur, alabildiğine kolay olur. Onun için 33 derece de mason olmayı bir nimet olarak görüyorum. Şimdi yine bu İtalyan locasına benim beratımı veren İtalyan mason locasına bağlı olan localar hakkında yine biraz bilgi vermeye devam edelim.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Dua, Allah'la sürekli bağlantı demektir !

Hristiyanlar ne güzel, Hz. İsa (a.s)’ı acayip seviyorlar. Mesela sohbet ediyorum, sürekli Hz. İsa (a.s)’dan bahsediyorlar. Ve dua çok ediyor Hristiyanlar. Ben Müslüman Sünni olsun, diğer mezhepler olsun, pek o kadar görmedim. Her anlarında çok dua ediyorlar Hristiyanlar çok yani. Mesela sohbete oturuyorlar, dua ediyor. Yemeğe oturuyor dua ediyor. Yemekten kalkıyor dua ediyor. Sokağa çıkacak, bir yere gidecek dua ediyor,, bayağı güzel. Hem de böyle içinden de değil, aleni dua ediyor. Sesli dua, toplu dua yapıyorlar. Herkes katılıyor. Çok güzel o. Kuran’da ehemmiyetle belirtilen bir konu dua. Onun için kardeşlerimiz genel sohbetlerinde, genel bir araya geldiklerinde bir kişi herkesin duyacağı gibi dua etsin, diğer kardeşlerimiz de katılsınlar duaya. Güzel o. İnşaAllah. Allah’la sürekli bağlantı demektir.

Çünkü Allah duayı beğeniyor. Duayı seviyor Allah. Onu özellikle belirtmiş Kuran’da. Çünkü Kendisi’yle bağlantı olduğu için Hristiyanlar da bu sırrı iyi fark etmişler. Lezzetine de iyi varmışlar. Hakikaten zevk aldıkları hissediliyor dua ederken ve Allah o dualarına icabet ediyor. Yani bu çok hayati bir konu. Mesela adam kolundan rahatsız oluyor hemen ilaca gidiyor. Tamam ilaca git. Ama niye dua etmiyorsun? İlaç etki etmiyor o zaman. Dua et. İlaç vesile. İlaçla ne alakası var? İlacı Allah’ın yarattığını bil. İlacı dua olarak kullandığını bil, dua olarak. Ayrıca dua et. Çünkü derdi Allah yaratıyor. Harikadır dert, durduk yere yaratılıyor. Bir adam niye gözünden rahatsız olsun? Göz normal, sağlam bir yer. Niye bir yerinde enfeksiyon çıksın? Hepsi onların Allah tarafından emir alması gerekiyor. Yoksa olmaz. Tesadüfler gibi gösteriyor ama Allah, öyle bir sistem yok. Her şey kontrollü. Her şey Allah’ın emriyle oluşuyor. Mesela bak buraya benim keşkülüm geldi. Nereden geldi? Allah’tan geldi. Allah’ın rahmet hazinesinden geldi. Ve o mutfaktan geldi gibi görünüyor. Mutfağa nereden geldi? Pastaneden geldi gibi görünüyor.

Bir zincirleme makul gösterme sistemi vardır, Cenab-ı Allah’ın. Bu insanın gözünü kapar. Birçok insanın gözünü kapar. Halbuki direkt rahmet. Bak bu camıyla beraber, bu güzelliğiyle beraber, tadıyla beraber, Allah’ın rahmet hazinesinden iner, gökten iner. Allah tarafından yaratılır. Ama o kadar mükemmel sebep sistemi vardır ki, yani aksini insanlar düşünemeyecek hale gelir. Mesela Hz. İsa (a.s)’a diyorlar ya, “gökten bize bir sofra indir.” Halbuki her gün sofrayı indiriyor Allah onlara. Her sofrayı Allah yapıyor. İçeri kısma geçtiklerinde, hakikaten sofrayla karşılaşıyorlar. Onu da Allah, hepsini Allah yaratıyor. Cennetteki sistemi Allah burada değişik bir yöntemle tanıtmış, göstermiş oluyor. Cennette öyle değildir. Mesela aklından tatlı geçer, şak diye oluşur. Havada uçar böyle, gelir önüne konur. Kaşık kendinden sana yedirir. Havaya kalkar, eline gerek kalmaz. Çünkü el orada sebep oluyor. Ben neyle yiyorum? “Elimle yiyorum” diyor. Elini kim yaratıyor? Allah yaratıyor. O zannediyor ki eliyle yiyor. Halbuki ona onu yediren Allah.

Su içiren de Allah’tır. Kendi eliyle içtiğini zannediyor. Onun lezzetini, tadını veren de Allah. Hepsi kaderde o şekilde Allah tarafından tanzim edilip, yaratılmış. Harikayı sürekli yaşarız. Ama düşünen farkına varabilir. Düşünmeyen için, Allah özel tuzak kurmuştur. Sebep tuzağı kurmuştur. Sebebin içinde boğulur ve göremez. Kendi yürüyor zanneder. Halbuki Allah yürütür onu. Bir yere gitmek ister. Allah götürür. Mesela bugün Türkiye’de oluyor. Ertesi gün Amerika’da oluyor. Amerika’yı Allah ona yaratıyor bir anda. Bir anda başka bir ülkeyi yaratıyor. Uçağı sebep yapıyor. Uçağın içine bir giriyor, kapalı bir yer. Duruyor, duruyor, duruyor, duruyor birdenbire karşısında Amerika oluşuyor. O da zannediyor, sabit. Halbuki her an bir yaratma halindedir, Allah.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Hz Mehdi (as)'ın gelmesiyle muazzam bir nur,müthiş bir sevgi ve huzur yayılacak!

İyi niyetle sevgiyle her şey halledilir. Acayip bir karmaşa var, sanki çok zormuş gibi. Dünyayı kaç parçaya bölmüşler, ortalığı birbirine katmışlar. Dünya gibi silah stoku yapmışlar. Zehirli gazlar, adam kesme metotları. Ne gerek bu kadar rezalete? Ne kadar şeker insanlar, ne güzel varlıklar. Yazık, Nusayrilere de yazık, Alevilere de yazık, Sünnilere de yazık ne gerek var? Koskoca ülke, uçsuz bucaksız bomboş Suriye, kilometrelerce gidiyorsun bomboş. Boş yere!

Allah, ahir zamanın şiddetini göstermek için böyle bir görüntü meydana getiriyor. Bir süre sonra bu görüntü kalkacak, inşaAllah. Masonluk da devreye girecek, tapınak şövalyeleri de devreye girecek, gül-haçlar devreye girecek, derin dünya devleti devreye girecek. Müslüman alimlerin ileri gelenleri, Hıristiyan alemini ileri gelenleri, Musevi aleminin ileri gelenleri bir araya gelecekler ve dünyaya bir lider seçecekler, inşaAllah. Hepsinin ittifak edeceği bir lider. Bu işte Moşiyah olarak belirtilen Tevrat’ta geleceği dört bin yıl öncesinden bildirilen kişidir. Peygamberimiz (s.a.v)’in söylediği, İmam Hz. Mehdi (a.s). Onun gelmesiyle ortaya muazzam bir nur, müthiş bir sevgi ve huzur yayılacak. 60-70 sene sürecek ama yine çok iyi. 60-70 sene de değil aslında. 50 sene falan yani.

“Bu resim gerçek mi? Hocam 33 dereceden mason mu?” Tabii ki masonum. 33. dereceden masonum. Mason localarına, her yere şu an girme hakkım var. Amerika’daki localara, Avrupa’daki localara, her yerdeki localara girme hakkım var. Ve Üstad olarak girme hakkım var. Büyük Üstad olarak. Büyük Üstad olarak konferans verme, sohbet etme hakkım var. Tabii ki bu önemli bir şey. Mason olmadan ben oraya giremem. Mason konvanlarında, büyük konvanlarda konuşma yapamam. İllaki mason olmam gerekiyor. Gördüğün görüntü doğru, özetle.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Allah 1400 senedir bekletiyor dünya hakimiyetini,Hz Mehdi (as) için!

Bak şimdi açtım Risale-i Nur’u da, daha hala sayfayı çeviriyorum, Bediüzzaman’a atılan iftiraları anlatıyor, Risale-i Nur’da Şualar’da. 73-74-75 daha hala devam ediyor. Veli insanlara, Allah yolunda olan insanlara ne kadar çok iftira atılacağını gösteriyor. Bediüzzaman da bunlara tek tek cevap vermiş. Bak devam ediyor hala 79-80-82-87-89 hayrettir yani yaşlı kendi halinde bir Müslüman’a. 90 iddiaya cevap vermiş, 90 hakarete, 90 ayrı iftiraya, 90 ayrı çeşit iftira ve hakaret. 90 artık düşün, bir tane, iki tane, on tane değil, maşaAllah. 90 hakaret ne demektir; cennette ona belki 90 milyar sevap. 9 tane olsa, çok daha düşük olurdu, bir tane olsa çok daha düşük olur. Ama 90 tane olunca iftira sevabı da çok büyük oluyor.

Dünyadayken de Cenab-ı Allah ona, Bediüzzaman’a kerametler nasip ediyor, harikalar nasip ediyor, işlerini rast getiriyor. Bak, sağlıkla sıhhatle kendi haline tek başına bir insan. Hiçbir hastalığa yakalanmadı elhamdülillah. Ne kanser, ne ülser hiçbir hastalığa yakalanmadı, gayet sağlıklı ve dinç olarak İslam’ı Kuran’ı gayet güzel anlattı, Risale-i Nur’u tamamladı. Risale-i Nur’lar evlerde okunmaya başlandı. Ondan sonra Allah vazifesi bittiği için canını aldı. Bak, vazifesi bitmeden canını almıyor. Kaç defa zehirlediler hiçbir şey olmadı. Normalde yaşlı bir insan, cezaevinde biri vurup ölebilir, üşütür ölür. Zatürree olur ölür, yaşlı-başlı adam. Kimse ilgilenmez zaten hapishanede. Kalbi durur ölür. Allah istese hastanelik de ederdi Bediüzzaman’ı, hiç hayatında hastaneye yatmamış hiç. Ve bak daha da ilginci, hayatında hiç muayene olmamış.

 Hiç doktor kabul etmiyor, hiçbir şekilde. Gayet sağlıklı. Herkes hafta sekiz gün dokuz doktora gider değil mi bir insan? İşte şudur budur falan gider. Hayatında doktora gitmiş birisi değil, hastaneye hiç gitmiş değil. Gayet sağlıklı olarak çok ileri yaşlara kadar yaşadı. Risale-i Nur Külliyatı’nı tamamen bitirdi, herkes anladı-dinledi, dershanelerde anlatılmaya başlandı. Hatta “Türkçe basalım” dediler, onu da kabul eti Bediüzzaman, şu haliyle orijinalini getirdiler Bediüzzaman’a sundular, onu da gördü. Yani hepsini yapmış oldu bitirdi, vazifesini bitirince Cenab-ı Allah sebepsiz canını aldı. Yani hastalığı öldürücü bir hastalık değil, üşütme. Ondan vefat etti. Halbuki çok daha önce olur yani. Verem olur, zatürree olur, akla hayale gelmedik her şey olabilirdi. Zatürreeden ölüm çok çok kolay bir ölümdür, yani rahatça rastlanacak bir şeydir. O devirde koruyanı kollayanı da yok. Çok iptidai şartlar var, çok soğuk cezaevinde ölür. Hiç bir şey olmadı.

Sürekli Allah’la bağlantı halinde, çok dindar, sürekli Allah’ı anıyor. Şeriatın bereketi, Kuran’ın bereketi. Şeriata sıkı sıkı tutunduğu için, koyu dindar olduğu için, Allah ne istiyorsa her müşkülünü halletmiş. Her türlü rahatsızlığına dua ediyor, Allah geçiriyor. Sırf şu bile çok büyük bir harikadır, şu husus bile çok büyük bir harikadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in de mesela öldürememeleri, şehit edememeleri; o da onun mucizesidir. Mekke müşrikleri “aman aman aman” dediler, çok acayip bir tehlike olarak gördüler. Çok büyük bir tehlike olarak gördüler ama hiçbir şey yapamadılar. Şimdi de ahir zamandayız, Allah çeşit çeşit lider yaratıyor, kimi başka türlü, kimi başka türlü.

Mesela ahir zamanın şu an liderleri devredeler ama hiçbirine Allah dünyayı düzeltme gücü vermiyor. Dünyayı düzeltme kudreti vermiyor. İslam’ı birleştirme gücü-kudreti de vermiyor hiç birine, ne yaparsa yapsınlar. Mesela Abdülhamit’e de nasip olmadı, hiç kimseye nasip olmuyor. İllaki sahibine. Allah 1400 sene bekletiyor dünya hakimiyetini, sırf Hz. Mehdi (a.s) için. İstese Memlüklüler devrinde de olurdu, Gazneliler devrinde her zaman, Osmanlı devrinde. Osmanlı çok rahat dünyaya hakimi olabilirdi. Allah nasip etmedi. Osmanlı ta Avrupa’nın ortalarına kadar girdi. Cenab-ı Allah istese başından sonuna kadar. Ortasına gelmişiz artık bitmiş bir şey kalmamış yani. İspanya’yı falan her yeri alırdı. Ama Allah nasip etmedi. İllaki Hz. Mehdi (a.s).


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz.