15 Ocak 2012

Güzel Söz


Samimi olan her insan, iyi niyetli olan her insan, sevgiyi sunabilen her insan Müslümanlığın tadını, güzelliğini yaşıyor demektir inşaAllah. Ve öyle insanlardan da tabii ki insanlar olumlu yönde etkilenirler inşaAllah.

Allah aptal ve akılsız insanlara pis insanları uygun görür. Mesela böyle it kopuk takımı var ya dışarıda, çakallar, mesela kadınlara laf atar, çirkin davranır, ters davranır. Allah onlara pis insanları nasip eder. Pis insanlarla arkadaş olurlar. Değerli insanlara, akıllı insanlara Allah akıllı ve güzel insanlarınasip eder. Bu bir mucizedir, dikkatlice bakarsanız siz bunu görürsünüz. Mesela kadın geçiyor, çok güzel bir kadın, gidiyor ona köpek gibi bir laf atıyor. Onu mahcup edecek, onu tedirgin edecek bir söz söylüyor. Allah ona hep ters insanları musallat eder, hep kötü insanları musallat eder. 

Halbuki kadın çok nazenin bir varlık, çok güzel bir varlık. Hep güzel söze layıktır. Mesela kalbinde nefret dolu, bakıyorum internette hep böyle pislik dolu yazılar yazıyor. Halbuki aptal, o pislik dolu yazıları yazarken onun içi, kalbi kararıyor. Kalbi karardığında bedeni de kararıyor. Hücreleri kanserleşir, yüzü çirkinleşir, beyni erimeye başlar. Saçları dökülür, hastalıklar belirir, içi kararır ve çok çok kötü bir ruh haline girer. O zannediyor ki hiçbir şey olmaz. Yani öyle millete küfür eder, hakaret eder, hiçbir şey olmaz zannediyor. Allah onu içten içe eritmeye başlıyor. Onu akledemiyor. İçten içe ona zarar verir. İçten içe onda bir azalma olur, iyiliğinde, güzelliğinde, hoşluğunda. Müthiş tahribatı vardır kötü ahlakın.Güzel bir sözü yazmak kolay değildir. Bir insanı övmek kolay değildir. İltifat etmek kolay değildir. Ama küfretmek, hakaret etmek nefse hoş gelir, kolay gelir. 

Onun için aşağılık insanlar bol bol birbirine küfrediyorlar dikkat ederseniz internette. O ona küfrediyor, o ona hakaret ediyor, o ona… Yani yoğun bir küfür ve hakaret furyası var. Ama güzel sözler çok nadir görüyorsunuz aralarda. İşte onlar Mehdiyet ruhunun insanları. 

Güzel söz zordur. Güzel iltifat zordur. Kolay değildir. Akıl kullanmak gerekir, irade kullanmak, dikkat kullanmak gerekir, güzel düşünmek gerekir, hayır gözüyle düşünmek gerekir ki o güzel sözü söyleyebilsin. Birbirlerine habire küfür ediyorlar. Ama bakıyorum çok yaygın. “Sevilen insan yok mu?” diye bakıyorum, çok çok nadir. Mesela bir sanatçı hanım vardı, kadıncağızı hakaretlerle, küfürlerle yıldırmışlar. O da çıkmış internetten, daha önce yazılar yazarken. Mesela bakıyorum bir başka sanatçı, adam yılıyor. Bir başka psikopat çıkmış, önüne gelene küfür ediyor, o yönüyle ünlü olmuş. Önüne gelene hakaret ediyor, o yönüyle dikkat çekmiş. Güzel sözler etsene. Güzel söz önemlidir. Hiç mi bu memlekette sevilecek bir insan yok? Hiç mi güzel insan yok? Değil mi? Güzellikleri ifade edersin, gerçekten çirkinse onu telin edersin, ayrı. Ama hiç güzellikten bahsetmiyorsun ki sen. Hep nefretten bahsediyorsun. Mesela sayfalar açmışlar, nefret sayfaları, o ona, o ona. Şeyh Nazım Hocamız’a, şu hocaya, bu hocaya, yok Yaşar Nuri Öztürk’e, şuna buna, herkese hakarete yönelik, siyasilere, siyasi yöneticilere. Bakıyorum sevgi sözcükleri, özenli sevgi sözcükleri daha nadir. Çünkü iyisin, güzelsin demek bu kolaydır. Ama içten gelerek sevgiyi söylemek ve onu güzel sözlerle ifade etmek o kadar kolay değildir.

Sık sık kıskançlığın çirkinliğini, iticiliğini vurgulamak için kıskançlıkla alay ediyoruz. Bir çiçek yetiştiriyoruz mesela, biz çiçeğin daha güzel olmasını istiyoruz ki doya doya o çiçeğe bakalım. Değil mi? Suluyoruz, fenni gübre veriliyor. “Aman” diyoruz “güneş iyi alsın”. Ki çiçek daha güzel olsun, gösterişli olsun. Fasulye ektim, açtılar ama şimdi güneş görmedikleri için belirli bir derecede kaldılar. Ben ne yaptım? Bol ışıklı bir pencerem var, dar pencere, yani kapalı pencerem var, çok ışıklı içi. Oraya bir koydum. Şahane, iki günün içerisinde acayip geliştiler. Çok güzel bir hal aldılar. Gittikçe de boy atıyorlar. Şimdi biraz daha uzadıklarında, ona uygun bir yer yaptırdım, oradan saracak inşaAllah. Onların o dinçliğini, o tatlılığını seyrediyorum. Mesela yeni yeni o küçük filizler bana çok şeker geliyor, hani küçük çocuğun masumluğu ve tatlılığı var onlarda, yeni filizlerde. O topraktan çıkışı çok güzel. Canlı, hayat dolu gelişiyor, çok hoş bir görünümü var. Adım adım gelişmelerini izliyorum. Şimdi fenni gübre vermeleri için de rica ettim, daha bir beslensinler diye inşaAllah. Suyu az veriyordum çürürler falan diye baktım o sıcaktan dolayı çok buharlaşma var, çok suya ihtiyacı var, su miktarını artırdım. Onlar bayram ediyorlar şu an. MaşaAllah, elhamdülillah. O sıcağa sevinmeleri çok hoşuma gitti. Orada üşüyordu, üşüdüğünde gelişmiyor. Ben onların adına çok sevindim böyle, maşaAllah. Suyunu bol verdim, bayağı sevindiler. Ben çünkü “acaba kötülük mü ederim bol su verirsek?” dedim. Meğer daha iyi geliyormuş su, maşaAllah. Şimdi birbirlerine sarılmaya başladılar. Yavaş yavaş yanaştılar. O da çok güzel. Şimdi dört ayrı porselen bardaktalar, oradan birleştiklerinde yukarıya doğru çıkmaya başlayacaklar. Zaten üst tarafta bizim evin tavanı açık, yani cam pencere, yani güneşe açık. O kısmı öyle. Şimdi oradan güneşi de alacakları için mutluluklarına sadece ortak olacağız beraber. Seyredeceğiz güzelliklerini inşaAllah.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "14 Kasım 2011tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  
adresinden seyredebilirsiniz. 

...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder