02 Ocak 2012

Risale-i Nur’da Hz. Mehdi (as)


(Risale-i Nur’da Hz. Mehdi (as)’ın çıkış yeri ve zamanı)

“Çünki Sahabeler, feyz-i sohbet-i nübüvvetten” Peygamberimiz (sav)’in sohbet ortamından aldıkları feyiz, derinleşiyorlar, akılları açılıyor, hikmeti görüyorlar. 

“herkesten ziyade dâr-ı âhiretidüşünerek,”ahireti düşünerek, Allah rızası için. Dünya için değil.“dünyanın fenasını bilerek,” dünyanın geçiciliğini bilerek.

 “kıyametin ibham-ı (belirsiz) vaktindeki hikmet-i İlahiyeyi (ilahi hikmeti) anlayarak” yani kıyametin hikmet yönlerini bilerek. 

“ecel-i şahsî gibi dünyanın eceline karşı dahi daima muntazır (bekleyen) bir vaziyet alarak,” Kıyamete de sürekli hazırlanarak, ona da büyük bir dikkat vererek. “âhiretlerine ciddî çalışmışlar.” yani ahiret için ciddi bir tavır içinde olmuşlar. 

“Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm "Kıyameti bekleyiniz, intizar ediniz" tekrar etmesi, şu hikmetten ileri gelmiş bir irşad-ı Nebevîdir (Hz. Peygamber'e ait irşad, Hz. Peygamber'in doğru yolu, hidayet yolunu gösteren uyarıları, öğütleri.). Yoksa vuku-u muayyene (belirli bir vukuuya) dair bir vahyin hükmüyle değildir ki, hakikattan uzak olsun. İllet ayrıdır, hikmet ayrıdır. İşte Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın bu nevi sözleri hikmet-i ibhamdan (Sözün anlaşılamayacak derecede kapalı olması) ileri geliyor. Hem şu sırdandır ki; Mehdi, Süfyan gibi âhirzamanda gelecek eşhasları (şahısları) çok zaman evvel hattâTâbiîn (Hz. Muhammed'in (a.s.m.) ashabıyla görüşmüş, onlardan hadis dinlemiş ve ders almış olan Müslümanlar) zamanında onları beklemişler, yetişmek emelinde bulunmuşlar.

”Deccali bulacak, etkisiz hale getirecek, Hz. Mehdi (as)’ı görecek, talebe olacak. Kim söylüyor bunu? Tabiin. Tabiin kim? Sahabe çocukları. “Hattâ bazı ehl-i velayet "Onlar geçmiş" demişler. İşte bu da, kıyamet gibi, hikmet-i İlahiye iktiza eder (muhtaç olur, ihtiyaç hissettirir) ki; vakitleri taayyün etmesin.” Çokçok net olmasın. Ancak işte alametler çıkacak, kuyruklu yıldız çıkacak, Kâbe’de kan akıtılacak, 15 gün arayla ay ve güneş tutulmaları olacak. Onların hesabından Hz. Mehdi (as)’ın vakti anlaşılıyor.“her zaman, her asır, kuvve-i maneviyenin (manevi kuvvetin) takviyesine medar(vesile) olacak ve yeisten (ümitsizlikten) kurtaracak "Mehdi" manasına muhtaçtır” diyor. Yani herhangi bir yüzyılda Mehdi beklememek diye bir konu yoktur diyor Bediüzzaman. Her yüzyılda mutlaka Mehdi beklenmesi gerekir diyor. Ama artık son ana girdi kıyamet. Başka vakit yok şimdi. Hicri 1400 ile 1500, başka vakit yok. Bitti. 1400 ile 1500’ün dışında vakit olmadığını Sungur Ağabey Bediüzzaman’dan anlatıyor. Bediüzzaman kimden anlatıyor? Resulullah (sav)’den anlatıyor. Dünyanın ömrü ile ilgili hadislerden anlıyoruz inşaAllah.

“Şimdi Mehdi gibi eşhasın (şahısların) hakkındaki rivayatın” hadislerin“ihtilafatı (uyuşmazlıkları) ve sırrı şudur ki” birçok fazla hadis var. Mesela bir hadiste başka türlü, bir hadiste başka türlü. 

“Ehadîsi (hadisi) tefsir edenler, metn-i ehadîsi (hadisin tam metnini) tefsirlerine ve istinbatlarına (Müçtehid veya büyük bir âlimin gizli bir manayı içtihad ile meydana çıkarması) tatbik etmişler. Meselâ” diyor, örnek veriyor. “Merkez-i saltanat o vakit Şam'da veya Medine'de olduğundan, vukuat-ı Mehdiye”. Merkezi saltanat nerde kaldı son? İstanbul’da kaldı. Şimdi oradaki değerli hocalar ne yapıyorlar? Peygamberimiz (sav) ne diyor? 

“Merkezi saltanatta, İslam âleminin merkezinde çıkacak” diyor. Bakıyor, Şam’da. O zaman ne diyor? “Şam’da çıkacak” diyor. Medine’de ise “Medine’de çıkacak” diyor. Ravilerin o anki durumuna göre, o anki başkentin konumuna göre değişiyor. İslam âleminin başkenti Medine’de ise “Medine’de çıkacak” diyor. Şam’da ise “Şam’da çıkacak” diyor. “vukuat-ı Mehdiye veya Süfyaniyeyi” Mehdi olayının vuku bulması, meydana gelmesi, Süfyan olaylarının meydana gelmesi “merkez-i saltanat civarında olan Basra, Kûfe, Şam gibi yerlerde tasavvur ederek öyle tefsir etmişler.” diyor. Mesela bir kısmı da “Basra’da” diyor, bir kısmı “Kufe’de”, bir kısmı “Şam’da”. Halbuki hiçbiri doğru değil. İslam aleminin merkezi neresiyse orada. 

Son merkez neresi? İstanbul. O zaman İstanbul’da. Hz. Mehdi (as) nerde çıkacakmış? İstanbul’da. 

Süfyaniyet, yani Baas rejiminin meydana getirdiği düşünce nerede gelişti en çok? İstanbul’da. Yeşil komünistler denilen “hem Müslüman’ım, hem komünistim”diyen kafa, iddia edilen Ergenekon terör örgütü kafası hep buralarda gelişti. “Bu dünya tecrübe meydanıdır.” Diyor. İnsanların tecrübelerini kullanacakları yerdir. “Akla kapı açılır” “aklın kapısı kapalı değil, açılır” diyor. “fakat ihtiyarı elinden alınmaz.” Yani “mecbur hale getirilmez” diyor. İman edeceği şekilde mecbur hale getirilmez. 

“Öyle ise o eşhas” Hz. Mehdi (as) ve Hz. İsa (as) “hattâ o müdhiş Deccal dahi çıktığı zaman çokları, hattâ kendisi de” ne zaman? “bidayeten” başlangıcında. Sonunda değil, ortasında değil, bidayeten, başlangıcında “Deccal olduğunu bilmez”. Sonra biliyor mu? Biliyor. Hz. Mehdi (as) başlangıçta Mehdi olduğunu bilmez. Ama Hz. İsa Mesih (as) onu imamlığa geçirince hüsnü zan eder artık o zaman kendisi hakkında. “Herhalde” diyecektir, “Allahualem” diyecektir. 

“Belki nur-u imanın dikkatiyle,” “belki” diyor ama. O devirde insanların, Müslümanların ne halde olacağını anlayın buradan. “Belki nur-u imanın dikkatiyle,” iman nuruyla bakan, Kuran nuruyla bakan halis ve samimi Müslümanlar “o eşhas-ı âhirzaman tanınabilir.” Diyor. “Hz. Mehdi (as)’ı belki tanıyabilirler” diyor. Bak ona ayrı bir satır ayırmış. “Belki nur-u imanın dikkatiyle, o eşhas-ı âhirzaman tanınabilir” diyor. Ama imanın nuruyla. Şu an imanın nuruyla Hz. Mehdi (as)’ı tanıyanlar tanıyorlar. Bu bir mucizedir. İmanın nuruyla bakmayanlar tanıyamıyorlar. Tavır alıyor. 

Mesela “570 sene sonra gelecek” diyor ve yahut “gelmiş geçmiştir” diyor. Veyahut “şahsı manevidir” diyor. Ve yahut “öldü, ruhu başkasının bedenine girdi” diyor. Bir şekilde Mehdiyeti ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bizler Mehdiyeti tanıdık, anladık. Hz. Mehdi (as)’ı tanıdık. Hayatta olduğunu biliyoruz. Faaliyette olduğunu biliyoruz. Var gücümüzle talebesi olarak hizmet ediyoruz. Çünkü talebeleri de övülmüş. Biz o övülen talebelerdeniz inşaAllah. Ondan olmaya gayret ediyoruz inşaAllah.

Bediüzzaman çok değerlidir. Fakat böyle bunaklardan, sahtekarlardan, kendini Risale-i nur uzmanı gibi gösteren beyni kavrulmuş avanaklardan Risale-i Nur’u öğrenmeyin. Bizzat kendiniz açıp okuyun ve yahut değerli Bediüzzaman’ın has talebeleri vardır, onlardan, yaşayan talebeleri var onlardan öğrenin. 
 decc
Mesela Sungur Ağabey’den öğrenin, Seyyid Salih Özcan Hocamız’dan, Abdullah Yeğin Ağabeyimiz’den. Ama Risale-i Nur anlaşılır diyor Bedizzaman. Yani “ilkokul çocuğu da anlar” diyor, “üniversite hocası da anlar, 70 yaşındaki kişi de anlar” diyor. Yani “anlayacağınız gibi bir kitaptır Risale-i Nur” diyor. Ama imanın nuruyla okursa. Deccal gözüyle bakarsa gözü kör olur tabii, göremez. İmanın nuruyla bakılırsa Risale-i Nur’a bakan Hz. Mehdi (as)’ı bulur.  Hadislere bakan, imanın nuruyla bakan Hz. Mehdi (as)’ı bulur.Ama deccaliyet gözüyle bakarsa ve yahut gaflet gözüyle bakarsa göremez. Cahil cühelanın görememesi olabilir. Onlar da ayrı bir ekip.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "29 Ekim 2011tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  
adresinden seyredebilirsiniz. 

...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder