02 Ocak 2012

Dünya Hayatı - Ahiret Hayatı

Dünya hayatı çiçek gibidir… Menekşe lale, mesela bak lale ekiyorlar. Bayağı güzel oluyor baharda. Bakıyoruz biranda sararıp solmuş, çöküp gidiyor. Menekşe açılıyor pırıl pırıl. Papatyalar yazın çok güzel görünüyor. O kır menekşeleri, o gelincikler acayip güzel görünüyor. Ama kısa sürede yok olup gidiyorlar.


 Dünya hayatını Allah o şekilde yaratmıştır. Hırs yapmayalım, Allah’a yakın olalım diye. Ama ahirette hayat sonsuz olduğu için hiçbir şey solup çökmüyor. Hiçbir çiçek sararmaz, solmaz. Hiçbir kadının güzelliği değişmez. Ne yüzünü yıkamasına ihtiyacı vardır, ne makyaj yapmasına ihtiyaç vardır. Bakın burada her kadın aşağı yukarı makyajla güzel oluyor, mükemmel olabiliyor. Makyaj olmadığında vasat oluyor. Ama makyaj ile, bakım ile çok güzel oluyor. Cennette bakıma ihtiyaç yok. Kadınlar sık sık makyajını tazelemek zorunda kalıyor. İnsanlar elini yüzünü yıkamak zorunda kalıyor, banyo yapmak durumunda kalıyor, tıraş olması gerek, görüyor, bayağı bir uğraşıyor. Ama cennette o yok. 


Toz yoktur. Dünyada özel yaratılır toz. Her toz Allah Katında bellidir, her toz parçasının yeri. Ne zaman nereye gideceği bellidir. Ama cennette tek bir tane toz yoktur. Toz olmadığı için kirlenmede yoktur. 


Ölüm de yoktur. Hiçbir şeyde ölüm yoktur. Ne maddede, ne canlılar da ölüm yoktur. Ölüm hiçbir şekilde olmaz. Yok olma yoktur. Yok olma yok ediliyor. Sonsuza kadar imkansız hale getiriyor, Cenabı Allah kilitliyor ölüm öldürülüyor. Yok olma yok ediliyor, artık ondan sonra sonsuza kadar insan varlık aleminde kalıyor, inşaAllah. 


Uykusu gelmez insanın, hiçbir şekilde uykusu gelmez. Baş ağrısı hissetmez. Vücudunda herhangi bir alerjik bir şey olmaz. Hastalıklar olmaz. Hiçbir dert, hiçbir hastalık oluşmaz. Kırk sekiz saat geçer, bir kırk sekiz saat daha geçer, kırk sekiz saat daha geçer, hiçbir şekilde uykusu gelmez. Gayet diri ve canlıdır. 


Uyku özel olarak dünyada bir mucize olarak yaratılır. Özel olarak acz olarak yaratılır. Akşama doğru Allah, mucize olarak yaratır. Birden bire üstümüze garip bir hal çöker ondan sonra Allah bizi uyutur. Canımızı alır. Biz kendi isteğimizle yatağa gideriz yatarız ölümü bekleriz, bir süre sonra ruhumuz alınır. Sabah olduğunda da Allah ruhumuzu geri iade ediyor, ruh geri verildiğinde de geri ayağa kalkıyoruz.Mezardan kalkar gibi kalkıyoruz. 


Hatta bazen akrabalarımızın evine gittiğimizde birçok insan şaşırır, yataktan kalktığında nerede olduğunu anlayamaz. Turistik bir yere gittiğinde, kendi evi gibi olmaz. Neresi burası diye? 


Ahirette de ilk kalkış öyledir. İlk kalktı mı adam tanıyamaz, şaşırır, “burası neresi” der? Tarifi anlatıldığında, dikkat verdiğinde öldüğünü, ahirete geldiğini anlıyor. İlk kalktıklarında anlamıyorlar “biz neredeyiz” diyorlar. Hatta aralarında da konuşuyorlar, ama sonra öldüklerini anlıyorlar, sonra “ne kadar kaldık dünyada? Çok az kaldık” diyorlar. “Bir günün bir vakti kadar. Bir kuşluk vakti kadar” diyorlar  veya “yok, akşamın bir vakti kadar kaldık” diyorlar. Kuşluk vakti diyenler, kuşluk vaktinde öldüğü için kuşluk vaktini hatırlayabiliyor. 
Akşama doğru ölenler de, akşam vaktini hatırladığı için “akşam vakti gibiydi” diyorlar “o kadar kaldık” diyor “başka kalmadık dünyada” diyor. 


Çünkü zaman kavramı olmadığı için çıkaramıyor ne kadar kaldığını çıkaramıyor. Tartışma var o konuda anlayamıyorlar. 


“Çağrıcıya uyarlar” diyor. Uzaktan birisi onları çağırıyor. Bir melek çağırıyor oraya doğru bütün bir güruh, bütün bir kalabalık o tarafa doğru koşara gidiyorlar. Sanki bir sütuna doğru koşar gibi. Allah’ın istediği yer işte gelmeleri. Gelmeleri istenilen yer işte orası. Oraya giriyorlar.  Orada müminler önlerinde nur var, ışık var. Sağ taraflarında da ışık var. Yanlarında da mihmandarları var, melek. 


Ama küfürde yanlarında mihmandarları da yok, ışık da yok.  Yüz üstü sürünerek getiriliyor onlar. Özel olarak Allah küçük düşürmek için yapıyor. Müminler oradan hepsi mihmandarlarıyla beraber alınıyorlar. “Geçin cennete” diyor Cenab-ı Allah. Yedi cennet kapısı var, kapılar açılıyor. 


Kapıları tabii biz bilmiyoruz. Bizim aklımıza gelen altın kapılardır işte veyahut ahşap kapılardır öyle bir şey değil. Belkibir boyut açılacak, boyutun adına Allah kapı diyor.Hiç belki bir ışıktan oluşan bir kapı. Belki elektromanyetik gibi görünen bir kapıda olabilir, bilmiyoruz. O kapıdan müminler içeri geçiyorlar. “Selam size” diyorlar, büyük bir iltifatla gönülleri alınarak içeri giriyorlar. Mümin içeri girdiğinde zaten sonsuzluk başlıyor. 


Zaten başlamış da, artık ondan sonra oradan çıkış yok. Kapısından girdikten sonra bir daha çıkmıyor. Ondan sonra sonsuza kadar kilitleniyor. Kafirde cehenneme girdiğinde Allah’ın dilemesi dışında çıkamaz. Ama ehli sünnet itikadına, inancımıza göre eğer günahları azsa, bir süre cehennemde kaldıktan sonra onlarda cennete alınıyorlar. 


Cennette meyveler kolaydır, yakın dalları. “Devşirmesi kolaydır” diyor Allah. Hoşuna gitsin diye müminlere yakın. Kuş etleri var, hoşuna giden her şey var. Kıyafetler çok güzel. İnsanlar çok güzel. Sohbet ortamı güzel. Irmaklar güzel. 


En büyük zevk orada Allah’ın rızası alınıyor. Cennette en büyük zevk Allah rızasıdır, Allah’ı sevmektir. Biz orada binalarından, bardaklarından ziyade Allah’a olan sevgimizden zevk alacağız inşaAllah


Yorgunluk olmayacağı için oda ayrı bir zevk olacak. Çok şaşırtıcı, on beş gün geçmiş yorgunluk ve uyku yok. Bir ay geçiyor yine uyku yok, otuz sene geçiyor yine uyku yok. Üç bin sene geçiyor yine uyku yok, üç milyar sene geçiyor yine uyku yok , o zaman unutmuyor uykuyu, unutmadığı için aklına geldikçe her seferinde şaşırıyor, hoşuna gidiyor. Bir türlü kirlenmiyor, gıcır gıcır tertemiz, eline yüzüne bakıyorsun tertemiz mis gibi. Hatta gittikçe güzelleşiyor. “Bir rüzgar eser daha da güzelleşirler” diyor, hadiste. “eşleri onlara daha da güzel gelir” diyor. 


“Çadırlardadır, yüksek çadırlarda” diyor. “göğüsleri yeni tomurcuklanmış” kadınlardan bahsediyor Cenab-ı Allah. “Hepsi yaşıttır” diyor. “Saklı inci gibi” diyor. Yani “yumurta gibi” diyor. Pürüzsüz ve düzgün. Güzel ciltlere sahiptirler. “İri gözlüdürler” diyor. Siyah ve iri gözlü. Tabi çeşitli gözler varda anlaşılması için söylüyorum. Yoksa bizim isteğimize bağlıdır o. 


Hoşlandığımız her şekilde tezahür edecekler, inşaAllah. Sabitlik yok inşaAllah. İri siyah gözlü huriler ama bir de eşleri var insanların, eşlerini daha çok sevecekler hurilerden. Çünkü onların ahlakını kişiliğini biliyorlar, helallerinin. Ama huriler çile çekmemiş, acı çekmemiş, zorluklarla karşılaşmamışlar ama eşleri acı çekmiş, zorluklarla karşılaşmış, ibadet etmişler, Allah yolunda mücadele etmişler. İffetini korumuş, aklını korumuş, güzel huylu olmuş, o yüzden onlar daha üstün oluyorlar inşaAllah.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "28 Ekim 2011" tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  adresinden seyredebilirsiniz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder