Şura Suresi, 21
Cenab-ı Allah şöyle buyuruyor; “Yoksa onların bir takım ortakları mı var ki, Allah’ın izin vermediği şeyleri dinden kendilerine teşri ettiler (şeriat kıldılar)?” “Allah’ın söylemediği helalleri, Allah’ın söylemediği haramları kendi kendilerine ortaya koydular” diyor Allah. Yani bu yaptıkları eylemin anormalliğini Allah söylüyor. “Yoksa onların birtakım ortakları mı var?” Yani Allah gibi gördükleri –haşa- böyle şirk koştukları varlıklar mı var?“Allah’ın izin vermediği şeyleri” Allah’ın söylemediği, şu helaldir, şu haramdır demediği şeyleri “dinden kendilerine teşri ettiler (şeriat kıldılar)?” İşte yobazlığın nasıl oluştuğunu Allah Kuran’da açıklıyor. Bu yirmi birinci ayette yobazlığın bütün detayları vurgulanmış oluyor. “Eğer o fasıl kelimesi olmasaydı, elbette aralarında hüküm (karar) verilirdi.” Allah, “belalarını verirdim” diyor. Gerçekten zalimler için acı bir azap vardır.” diyor, Allah. Zalimlik olarak söylüyor böyle bir şeyi. Hatta diyor ki Allah, “kendilerini bir şey üstünde zannederler” diyor. Yani bir şey yaptıklarını, çok takva olduklarını, dini iyi uyguladıklarını hatta herkesten daha iyi uyguladıklarını zannederler” diyor Allah. Ama “müşriktirler” diyor.
Tin Suresi
“İncire ve zeytine andolsun. Sina dağına ve şu emin beldeye. Doğrusu Biz insanı en güzel şekilde yarattık. Sonra onları aşağıların aşağısına çevirdik. ”
Allah incire ve zeytine yemin ediyor. Birinci anlamı açık, bu. “Tamam” mı diyeceğiz, “bu bu kadardır” mı diyeceğiz? Hayata yönelik bir ders var burada. Bizim anlamamız gereken bir hikmet var. Ben o hikmetin üstünde duruyorum, Kuran’ın işaret ettiği manaların üstünde duruyorum. Mesela “İncire ve zeytine andolsun.” MeselaZeytinlik Dağı; Hz. İsa (as)’ın faaliyet yaptığı bir yerdir, İsrail’de. “Sina dağına”, arkasından Sina Dağı’na dikkat çekiliyor, Demek ki bu bölgede bir şeyler olacak. SinA bölgesinde, bu Zeytinlik Dağı’nda bir şey var, buna dikkat çekilmiş oluyor. Ayrıca incir ve zeytine de dikkat çekilmiş oluyor. Onlardaki bazı hikmetlerin ortaya çıkacağı, bazı şifa yönlerinin ortaya çıkacağına da dikkat çekilmiş oluyor. Mesela zeytin ve zeytin yağı insan vücuduna en uygun olan yağdır. Bir yönü olarak, en ideal yağdır. Doymuş ve doymamış yağ asistlerinin oranı açısından mükemmeldir, omega 3 açısından mükemmeldir. Diğer omega çeşitleri açısından mükemmeldir. Allah en mükemmel dengeyle yaratmıştır zeytinyağını. Ona da bir işaret var. Mesela incir de vücut için çok faydalı bir yiyecektir. Bir kısım faydaları bulunmuştur ama bir kısım faydaları daha da bilinmiyor. Ama bir bölgeye de dikkat çekilmiş oluyor. Zeytinlik Dağı’na da dikkat çekilmiş oluyor. Ve Sina Dağı’na da dikkat çekilmiş oluyor.
“Ve şu emin beldeye”
Şimdi biz, “emin belde” deyince orada ne anlarız? Medine olarak alabiliriz. O devir için, Peygamberimiz (sav) zamanı için. Mekke, Medine. Ama ahir zaman için Hz. Mehdi (as)’ın bulunduğu şehir, yani iman açısından güvenilir belde İstanbul ve Türkiye. Buna bakıyor. Bu bir yorum ve şerhdir, bir işarettir. Ve “emin belde” demek ki Mehdiyet devrinde beldeler emin olacak. Nereden anlıyoruz? Hadisten anlıyoruz. Bütün beldeler emin olacak. İslam beldeleri emin olacak, emin yerler olacak. İslam aleminin hakim olduğu beldeye. Bu anlam çıkıyor ahir zamana uygulamasında.
“Doğrusu Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık”
Altın oranla. Altın orana dikkat çekilmiş oluyor. İnsanın biçimi olabilecek en güzel bir biçimdedir. Bu bir mucizedir. Gözü biraz yana gittiğinde olmuyor, alnının üstüne doğru gittiğinde olmuyor. Dudağı biraz aşağıya veya biraz yukarıda; müthiş bir biçim bozukluğu oluyor. Olabilecek en mükemmel biçimde yaratılmıştır insan. Estetik açısından bir de altın oranla yaratıldığı için estetik harikasıdır.
“Sonra aşağıların aşağısına çevirdik”
Deccali olması insanın. Yani ruhen, bedenen düzgünken ruh olarak deccalliğe, şeytanlığa da Allah dönebileceğini söylüyor. Çok rezil bir konuma düşebileceğini, aşağıların aşağısına, şeytan derecesine gelebileceğini söylüyor. Aşağıların aşağısı nedir aynı zamanda? Cehennemde Gayya kuyusudur. En aşağı derecedir. Şeytanın ve münafıkların atıldığı yer. Ona da işaret etmiş oluyor.
“Ancak iman edip Salih amellerde bulunanlar başka. Onlar için kesintisiz bir ecir vardır”
İman edip, demek ki en önemli şey neymiş? İman hakikatleri. Yani fıkıh bilgisinin daha önünde iman etmek. Demek ki neye dikkat edilecek? İnsanın önce iman etmesinin üstünde durulacak. İman hakikatleri, tahkiki iman, aynel yakin, hakkal yakin iman. Bir Müslüman neye dikkat edecek o zaman? Önce iman edecek. “Ancak iman edip” önce iman edip iman hakikatlerini, Allah’ın sanatını görecek, Darwinizmin materyalizmin yanlışlığını görecek, Allah’ın kainatta yarattığı bütün harikaları inceleyecek. Atomun yapısını, elektronları, protonları, hücrenin yapısını, kromozomları, altın oranı, bitkileri, çiçekleri her şeyi inceleyecek, beynin yapısını inceleyecek, Kuran’daki mucizeleri görecek, derin bir iman sahibi olacak. Önce bu; “iman edip” sonra salih amellerde bulunuyor. Sonra salih, sonra iman ettiği için ne oluyor? Samimi oluyor, Salih oluyor, samimi olmak. İkinci aşama samimi olmak. Samimiyet önce geliyor. Önce neye dikkat edecekmiş o zaman imandan sonra? Samimiyet. Samimiyetten sonra ne? Amel. İşte orada fıkıh devreye giriyor. Önce iman, sonra samimiyet, çok samimi olmak, sonra fıkıh. Yani helaller, haramlar. “bulunanlar başka. Onlar için kesintisiz bir ecir vardır” Sürekli sevap vereceğim diyor Allah.
“Öyleyse bundan sonra hangi şey sana dini yalanlatabilir?
Darwinizm, materyalizm, deccaliyet. Allah buna dikkat çekiyor. Demek ki dini yalanlatacaklar olacak deccaller çıkacak. Ahir zamanda en büyük fitne, dünya tarihinin en büyük fitnesi ne? Şu ana kadar görülmüş en büyük fitne ne? Hadise göre, Peygamberimiz (sav)’in Müslim’deki ve diğer sahih hadis kitaplarındaki açıklamaya göre bütün dünyayı dinsiz yapan Darwinizm ve materyalizm yani deccaliyet.
“Hangi şey sana dini yalanlatabilir?”
Darwinizm yalanlatıyor insanlara. Ve yüzde 99,99’unu, 1000’de 999’unu diyelim. Ki bunu Muhammed Raşit Erol Hazretleri söylüyor, 1000’de 999’unu dinsiz yapan, materyalizm ve Darwinizm.
“Allah hükmedenlerin hakimi değil mi?”
Dünyaya hükmeden bir çok insanlar var, devletler var. Ama diyor ki Allah, “Ben hepsinin Hakimiyim” diyor. O zaman asıl hakimiyet, ne gerekiyormuş demek ki? Allah’ın hakimiyeti esasmış. O zaman ne anlama geliyor? Bütün dünyanın Kuran’a göre hareket etmesi ve bütün dünyada Allah’ın hükümlerinin, Allah’ın ahlakının hakim olması. Şimdi Tin Suresine baktığımızda biz bunu görüyoruz hayata uygulamasında. Düz anlamı; zaten mealinde yazıyor dün anlamı. Mealini okursan düz anlamını anlamış olursun zaten. Ama ben hayata uygulanışını anlatıyorum. Yani hiç yapılmamış tefsirleri yapıyorum ben. Varsa benzeri bana göstersinler. Ve bütün anlattıklarım da doğru, ilk defa yapılan tefsirlerdir. Ve o anda yapıyorum ben. Daha önceden bir çalışma yapmıyorum. Allah o anda kalbime ne ilham ederse onu anlatıyorum. Her zaman yöntemim budur. İlk defa karşılaşıyorum. Ve hiç görülmemiş açıklamalar yapıyorum. Ve hepsi de doğru
Mesela, “Namaz kılın” diye ayet vardır. Ona fakihler delil olarak bildirirler. Biz de ona uyarız. Ama mesela Yusuf Suresi var, mesela Kehf Suresi var. Kehf Suresi, ahir zamana işaret eden bir suredir. Mesela Zülkarneyn bahsi yine ahir zamandan bahseden, Yusuf Suresi yine Yusuf (as)’ın hapsedilmesi, başa geçmesi, lider olması, yine Mehdiyetten bahseden, yine Hz. Süleyman (as) ile ilgili kıssa, Hz. Süleyman bahsi yine dünya hakimiyeti olarak Mehdiyet devrine bakan ayetlerdir. Bu ayetlerin tahakkuku 1400 sene sonra olmuştur, 1400 sene sonra olacak ve oluyor şu an. Yani mesela Süleyman kıssasında ihtişamlı bir hakimiyetten bahsediyor Allah. Bunun bir anlamı var. Hayata geçirilişi var. İşte bu ayetlerin benzerinin hayata geçirilmesi zaten hadisin de işareti ile ahir zamanda olacaktır. Peygamber Efendimiz (sav) “Arza beş kişi malik olmuştur. Beşinci olarak benim evlatlarımdan Muhammed Mehdi (as) dünyaya hakim olacak” diyor. şimdi ne demek istiyor burada Cenab-ı Allah? Zülkarneyn kıssası ve Süleyman kıssasında Mehdiyet anlatılıyor. Anlamı bu. Dolayısıyla o yönde şerh ahir zamanda yapılabiliyor ancak. Gerçek anlamda yani.
Mesela maddenin yoktan yaratılması ahir zamanda anlaşıldı. Allah “yoktan yarattım” diyordu. Adamlar inanmıyordu. Big Bang teorisinden sonra “tamam, doğruymuş, kainat yoktan yaratıldı” dediler. Kuran’ın ihbarının doğru olduğunu anlamış oldular. Ahir zamanda anlaşıldı. Yeryüzünün bulutlarla kaplı olduğu, dumanlarla kaplı olduğunu söylüyor Allah Kuran’da. Adamlar inanmıyor. “Kainat böyle nasıl olur? Duman olsa herkes boğulur” falan gibi buna benzer bir şeyler düşünüyorlardı. Sonra baktılar o da doğru. Kuran’ın dediğinin doğru olduğunu anladılar. Kuran’da anlatılan birçok bilimsel gerçek ahir zamanda bu yüzyılda, hatta son 50 yılda birçoğu anlatılmış oldu. O zaman da Elmalılı tefsiri vardı. O devirde Müslümanlar ondan istifade eder. Her devirde Allah müfessirler göndermiştir. Her devirde müceddidler, müçtehitler göndermiştir. Zaten hadiste de belirtiyor Cenab-ı Allah, “Her yüzyıl başında, her yüzyılda bir müceddid ve müçtehit din yenileyicisi gönderecek” diyor Cenab-ı Allah. Ahir zamanda da mücedditler ve müçtehidler gönderiyor Allah. Din yenileyicisi olarak Hz. Mehdi (as)’ı gönderiyor Allah. Biz de Hz. Mehdi (as) öncüsüyüz. Ben mesela Hz. Mehdi (as) öncüsüyüm, Hz. Mehdi (as)’a yer hazır eden bir insanım.
Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de ''2 Eylül 2011'' tarihindeki sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr adresinden seyredebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder