27 Eylül 2011

Uzaylı Dawkins


Richard Dawkins’in özelliği nedir? Gider çocuklarla tartışır, rahiplerle tartışır. Katolik rahiplerle tartışıyor, Protestanlarla tartışıyor, hahamlarla tartışıyor, liseli gençlerle tartışıyor. Dünyada tartışamadığı tek bir kişi var, ben. Fikren buldozer gibi ezeceğimden emin.


Biz artık sevgiyi barışı kardeşliği dostluğu yaymak için görevliyiz.Bu günler artık geride kaldı. Bunlar gittikçe düzelecektir. Öfkenin yerini sevgi kardeşlik ve barış alacaktır.Israrla buna devam edeceğiz inşaAllah.


İnsanlar Dawkins’i gözünde büyütmüşler, ama ben onun perdesini kaldırdım. Ve şu an Dawkins’i kimse o anlamda kale almıyor. Eski gücü kalmadı. Eskiden bayağı efsane gibi görüyorlardı. Perdesini her kaldırdığımız için, “bu mu” diyorlar, iş bitiyor. Her konuda köşeye sıkıştı. Daha önce bol bol istediği gibi her şeyi anlatabiliyordu. Proteinler tesadüfen meydana gelir, diyordu. Güya ilkel çamur çorbasında oluştu falan diyordu. Avrupa’ya Yaratılış Atlası’nı bol miktarda gönderince bütün Avrupalılar uyandılar. Bunu çağırdılar, “gel buraya” dediler, “otur şuraya”. Bu proteinler nasıl oluyormuş tesadüfen anlat bakalım, dediler. “Ağabey olamaz tabii” dedi. “Nasıl oluyor peki?” dediler. Uzaylılar yapıyor ağabey, diyor. Özetle bu. “Uzaylıları kim yapıyor?” deyince, televizyon kapanınca bir ses var ya böyle, boşluk sesi, o kadar. Sırf proteinden daha onu fikren bitirdim ben. Türkiye’den oturduğum yerden adamı fikren dümdüz ettim. Karşılaşmama gerek yok da sırf hükmen nasıl fikirlerini ezdiğimi göstermek için aslında. Biraz da zevkine yapmak istiyorum olayı. Başka bir şey yok yani. Yoksa zaten ben onu yurt dışından insanları bilinçlendirerek fikren ezdim. Ona soruyu soranları da ben eğittim zaten, benim kitaplarımla eğitildiler. Benim kitaplarımdan sordu, adamlar bilmiyordu ki, proteinin tesadüfen meydana gelemeyeceğini bilmiyorlardı. Biz öğrettik. Bizden sonra onlar uyandı. Yaratılış Atlası’nı gönderdiğim kişi onu sorgulayan adam. Anlat, diyor. Anlatacağı bir şey yok. Havalara bakıyor. Göğü seyrediyor.


Adam daha ne desin işte? Tesadüfen olamaz, diyor. Darwin’in dediği gibi değil, mümkün değil, diyor. Yüksek bir aklın, çok yüksek bir şuurun yaratmasıyla olabilir ancak protein, diyor. Olsa olsa uzaylılar yapmıştır başka nasıl açıklayalım, diyor. Bir “Allah” diyemiyor adam, o kadar. Bitmiş yani olay.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de ''19 Eylül 2011'' tarihindeki sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  adresinden seyredebilirsiniz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder