06 Eylül 2011

Kuran Tefsirleriyle İlgili

Benim tefsirimle 400 yıl önceki tefsir aynı olmaz. 200 yıl önceki tefsir aynı olmaz. O 400 yıl önceki insanlara uygun olarak Allah o devrin müceddidlerine, müçtehitlerine tefsir yaptırır. Ondan istifade ederler. İmam Rabbani zamanında, İmam Rabbani kendi devrine uygun tefsir yapıyor. Abdülkadir Geylani kendi devrine uygun tefsir yapıyor. Muhammed Mehdi (as) da kendi devrine, asrına uygun Kuran tefsir edecektirEn büyük müfessirdir Hz. Mehdi (as).  En büyük müceddid ve en büyük müçtehiddir. Biz de onun talebesiyiz. Talebede de o kokudan bulunur. Gül bahçesine giren, gül kokar. İnşaAllah. Bizde de tabiiki bir gül kokusu oluyor. Dolayısıyla geçmişteki Müslümanların bu konuları bilmemiş olması onlara bir şey kaybettirmez. Çünkü orada ana hususları bilmiş oluyorlar. Mühim olan o. Helalleri haramları, Allah’ın ahkama ait bildirdiklerini yerine getirmiş oluyorlar. Ama bazı mucizeleri onlar görmemiş olabilirler. Onların gördüğü mucizeyi de biz görmemiş olabiliriz bir kısmını. Çünkü onlarda da fiili harikalar oluyor, kerametler görüyorlar. Mesela Abdülkadir Geylani zamanında kerametler görüyorlar. İmam Rabbani’nin kerametlerini görüyorlar. Biz onları görmedik. Ama ahir zamanda da biz Kuran’ın mucizelerini görüyoruz. Onlar o devrin imkanları ile onu göremediler. Ama biz bu devrin imkanlarıyla bunu görüyoruz. İnşaAllah.


Peygamber Efendimiz (sav) zamanında bir olay anlatıldığında, bir şey anlatıldığında, o ayetin hayata yönelik, hayata uygulanan yönüne bakılır. Hayata uygulamamızı istiyor Allah ayeti. Hayata uyguladığımız yönünü ben açıklıyorum. Mesela “Ebu Leheb’in eli kurusun” diyor Cenabı Allah. Bu desek ki Ebu leheb’in elinin kuruması ile ilgili ayettir, Ebu Leheb’i anlatıyor. Bu tamam, birinci anlamı bu. Peki asıl gaye bu mu? Asıl gaye bizim buradan alacağımız ders ve bunun hayata uygulanmasıdır. Ben alacağımız ders ve hayata uygulamasını anlatıyorum. Yoksa zahir anlamı açık zaten. Mesela Peygamberimiz (sav)’e diyor ki Cenabı Allah, “Biz göğsünü yarıp genişletmedik mi?” Bu Peygamber Efendimiz (sav)in kalbinin ferahlaması, kalbinin rahatlaması ile ilgili bir ayet. 


Tamam, bir tek anlamı bu mu bunun? Hayata yönelik bunun bir anlamı yok mu? Ahir zamana yönelik, bize yönelik, uygulamaya yönelik ve bizden sonraki olan hayata da yönelik bir anlamı yok mu? Var. İşte biz onu anlatıyoruz. O kısmı zaten açık. Bu Tefsirlerde anlatılıyor. İlk anlamı açıktır. Hayata uygulanmasının anlatılması çok önemlidir. Yani düz anlamı önemli olduğu gibi hayata uygulanması da çok önemlidir. Ben hayata uygulanan, pratiğe uygulan yönünü anlatıyorum.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de ''2 Eylül 2011'' tarihindeki sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  adresinden seyredebilirsiniz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder