14 Eylül 2011

Pkk İle Mücadele


Orduyu güya moral yönden olumsuz etkileyeceklerini düşünüyorlar. Orduda bir kere bir şahsı manevi hâkimiyeti vardır ve bölgenin en büyük ordusudur Türk ordusu. Kahpeliğe, kalleşliğe karşı yiğitçe, merdane ve delikanlıca savaşan bir orduya “niye kalleşlik yapmıyorsun sen de onlar gibi?” mantığıyla yaklaşanlar var.  Türk ordusu demokrasiden ayrılmıyor, hukuktan ayrılmıyor, kanundan ayrılmıyor, kalleşliğe karşı. Karşı taraf hukuk tanımıyor, kanun tanımıyor ve kalleş ve kahpe. Ne yapsın Mehmetçik? Ne yapsın polis? Tabii ki şehitler veriyoruz. Askeri araçlar olsun, diğer malzemelerde olsun, bir kayıp oluyor. Helal olsun, sorun değil, inşaAllah.  İllegal bir savaş yok, merdane bir mücadele var, delikanlıca mücadele var, açık açık göğsünü gere gere gidiyor Mehmetçik. Yani sinsi ve gizli bir tavrı yok. 

Dolayısıyla Türk ordusunun eleştirilmesi demek Türk Milleti’nin eleştirilmesi demektir. Milletimizin bir parçası. Şimdi adam kolumu eleştirirse beni eleştirmiş olur. Türk ordusu nedir? Türk Milleti’nin bir koludur değil mi? Yumruğudur Türk Milleti’nin. Türk Milleti’ni eleştirmiş oluyorlar. Bizim öyle bir sorunumuz yok, bayağı delikanlıyız, bayağı yiğidiz. Onların dediği gibi bir sorunumuz yok. Bayağı da yetenekliyiz. Sadece legal ve meşru davranıyoruz, merdane ve delikanlıca davranıyoruz. Olay bu, başka bir şey yok. Her orduda aksaklık olur, her yerde aksaklık olur. Dünyadaki bütün ordularda savaşlarda aksaklık, eksiklikler, yanlışlıklar olur. Oraya hâkim olan ruh, o delikanlı ruh önemlidir. Bizim milletimiz yiğittir, Karadeniz’e git, boydan boya delikanlı doludur. Anadolu delikanlı doludur, İzmir’e git efeler diyarı, Antalya delikanlı doludur, Edirne delikanlıdır, Güneydoğu delikanlıdır. Her taraf delikanlı doludur. Bizim milletimizin tamamı Mehmetçiktir zaten. Ordu ile milleti ayırmak çok acayip olur. Ordu nereden oluşuyor? Milletten oluşuyor. Ordu-millet ikisi bir bütün zaten, onu ayırmak, “o şöyledir, bu böyledir” demek çok mantıksız olur. Konuşmalarının yersiz olduğunu kendileri de biliyorlar ama laf olsun diye konuşuyorlar gördüğüm kadarıyla.

Devlet, hiçbir zaman için Abdullah Öcalan’ı resmi muhatap olarak almaz.Bu tamamen hayali boş laflardır. Hiçbir zaman için de bir gerçekliği yoktur. Sadece Abdullah Öcalan biraz sıkıldı orada, kapalı bir yer olduğu için. Bir an önce dışarıya çıkmak istiyor. “Beni bırakırsanız size bir kolaylık sağlarım” diyor. Cici başkan havası vermeye çalışıyor, iyi başkan havası. “Bu azgınları üstünüzden çekerim”, racon kesiyor. Mafya babası gibi. “Ben bu kavgayı sona erdireceğim ama siz de bana bir güzellik yapın, beni bir bırakın şöyle, güzel bir villaya geçeyim, işime gücüme bakayım, bu savaşı ben dururum” diyor. Buna da inananlar var. İnanılır gibi değil tabii bu da, çok şaşırtıcı. Komünist bir savaş, bir insanın rahatı için, hapisteki bir insanın rahatı için durmaz. Komünizm, Abdullah Öcalan’ın rahatı için durmaz. Komünizm şeytani bir cereyandır ve başlamıştır. Ancak Mehdiyetle durabilir. Onun dışında deccaliyeti durduracak bir tavır, imkân yok. Kader öyle değil. Kaderde Hz. Mehdi (as)’dir durduracak. Şu an tabii adamlar bir yokladırlar önce, “Abdullah Öcalan’la olur mu?” falan… Biz ilmen kükreyince baktılar ki pek bir adım atacakları gibi değil. Aslında Güneydoğu’yu vermek isteyen bayağı bir adam vardı. Biz dedik ki; “kardeşim bak çok dikkatli bakıyoruz size, bayağı dikkatli bakıyoruz.” Hipnotize oldular adeta dikkatimizden ve çark ettiler. Vermeye niyetli adamlar vardı Güneydoğu’yu. Çok eskiden beri var, hatta 20 sene önce de vardı öyle tipler.

Komünist hareket Abdullah Öcalan’la bağlantılı değildir. Adamlarda lider sorunu yok. Yüz tane, iki yüz tane bin tane lider çıkarır adamlar. Öyle bir konu olmaz. Komünist Partisi vardır ve Komünist Parti’nin ideolojisi vardır. İdeoloji önemlidir. İdeoloji partiyi meydana getiriyor. İdeoloji durduğu müddetçe parti olacaktır. Parti olduğu müddetçe de lider olur, sorun değil. “Önderlik” diyor onlar. Önder mutlaka çıkar onlarda, öyle bir konu olmaz. İdeoloji yok oldu mu parti de yok olur, önder de yok olur. Bütün mesele ideolojinin yok olmasındadır. İdeoloji de ancak bilimsel çalışmayla ortadan kalkar. Sevgi dolu, şefkat dolu, akılcı, demokrat bir bilimsel çalışma. Böyle abus suratlı, hakaret eden, tehdit eden değil. Nezaketli, akıllı, samimi, tamamen bilimsel delillere dayalı, şakır şakır delillerini ortaya koyan bir üslupla konu kökünden hallolur. Onun dışında mümkünü yok, imkansız.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de ''7 Eylül 2011'' tarihindeki sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  adresinden seyredebilirsiniz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder