25 Eylül 2011

Hz. Mehdi (as)’ın Talebelerinin Özellikleri


  • “Allah kendilerini doyurduktan sonra açlığı, giydirdikten sonra çıplaklığı, içirdikten sonra susuzluğu tercih ederler.” Burada anlatılan nedir? Acıdan çekinmezler, dövülmekten, sövülmekten, iftiradan. Bunlar hep nefsani şeyler değil mi? Açlık, susuzluk falan. Buna önem vermeyen neye önem verir o anlamda? İstersen öldür, ne yapıyorsan yap. Şehit et istersen. Devam eder. O anlama geliyor. Burada uzun uzun anlatılan odur. Yoksa adam susuz da kalabilir, aç da. Dinsiz de susuz kalabilir. Orada Hz. Mehdi (as) talebelerinin nefislerine olan hakimiyetleri, azmi. Mesela; uykusuzluk. İradesini kullanırsa insan uykusuzluğu ezer. Susuz kalırsa da insan eğer konsantre olmazsa, onun derdine düşmezse, o da onu etkilemez. Ama asıl kastedilen orada acıya ve baskıya dayanıklı olmalarıdır. Yani iftiraya, zorluklara dayanıklıdırlar, o. Anlatılan budur. Ne tür psikolojik baskı yaparsan yap kaale almaz, devam eder yoluna. Anlatılan o.
  •  “Allah'ın katındakine ümitlerini bağlayıp bunları terk ederler.” Çünkü insanlar hep köşeyi dönme peşinde oluyor. Evim olsun, yazlığım olsun, kışlığım olsun, çoluğa çocuğa karışayım, iyi bir tahsil yapayım, bol para kazanayım, lüks yiyeyim, içeyim falan. Hz. Mehdi (as) talebeleri onun derdinde olmayacak. Evlenme derdi yok, gelecek derdi yok, köşe dönme derdi yok. Çekler, senetler derdi yok. Yazlık, kışlık derdi yok. Nedir konu onlarda?  Varsa yoksa İttihad-ı İslam ve Allah’ın rızası, bu. Bütün dikkatlerini, gayretlerini bu yöne teksif etmişler. Dolayısıyla temiz beyinleri, kafaları temiz. Öbür türlü insanın beyni ne yapar? Yeter mi gücü beynin? Hem hanımını gezmeye götürecek, hem çocukları hastaneye götürecek, evin kiralarını ödeyecek  yahut borç taksitleri ödeyecek, “yazlığın tavanı akıyor” diyecek. Gidip orada tavanını aktartmaya gidecek. Baş edemez. Ne yapıyor Hz. Mehdi (as) Talebeleri? “Ya Rabbi” diyorlar “biz dünyadan vazgeçtik. Sadece Sen’in rızanı istiyoruz.” Bütün dikkat nerede? Tebliğde, iman hakikatlerinde, Allah’ın rızasını kazanmakta. Bu şekilde olacak.
  • “Hesabından korku duyarak helali dahi bırakırlar.” İşte yani helal olur, mesela evlilik helaldir. Adam bırakıyor. Yazlık ev, adam ev de edinebilir. Kuran’da var ev. Ev derdine düşmüyor, mal mülk derdine düşmüyor.  Çoluk çocuk derdine düşmüyor. Allah’ın rızasının peşinde, sadece o. Çünkü vakti kısa, zaman az, imkânları kısıtlı. Ne yapıyor? Allah’ın rızası en çok neredeyse ona teksif oluyor, ağırlığı oraya veriyor. Konu bu. Benim mesela yarım saat vaktim var ve bir milyar da param var. Ne yapayım? Evleneyim mi? Ev mi alayım? Başka işlerle mi uğraşayım? Yoksa Allah’ın rızasına mı? Bütün dikkatini Allah’ın rızası için, o yarım saatin tamamını Allah’ın rızasına veriyor. Parasının da tamamını Allah’ın rızasına veriyor, o kadar. Acil, yani en çok Allah’ın rızası neredeyse onun üstünde duruyor. En acil nedir? O, onun üstünde. Mesela bir insan ölüyor, yerde yatıyor. Bir insanın da kolu kırılmış. Bir insanın dişi ağrıyor. Bir insan acıkmış. Hangisine ağırlık veririz? Acil hangisidir? Ölmek üzere olandır. Canını kurtarmak. Kolu kırık olan; tedavi olabilir o. Ama acil olan odur. Sen onu bırakır da dişi ağrıyanla uğraşırsan olmaz. Olay bu inşaAllah.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de ''16 Eylül 2011'' tarihindeki sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  adresinden seyredebilirsiniz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder