27 Eylül 2011

Hz. İsa Mesih'in Tekrar Gelişi


Önce İsa Mesih (as)’ın gelişine ortam hazırlayacağız.  Bu Hıristiyan nefretini ortadan kaldıracağız. Hıristiyanlarla Müslümanların dayanışmasını sağlayacağız. O çok önemlidir. Kuran’da ona da dikkat çekilir. “Sakın” diyor, Allah ayette, “güzel bir tarzın dışında onlarla tartışmayın” diyor. “Güzel bir tarzın. Ve onları hep Allah’ın birliğine davet edin” diyor, Allah ayette. Şefkatle yaklaşmamızı söylüyor. “Onlarla evlenebilirsiniz de” diyor, “hanımlarla evlenebilirsiniz” diyor. Adamlar da onları kesmekten bahsediyor. Kuran’ın bir kısmını alıyor yobaz takımı, bir kısmını almıyor. Yani işine geleni alıyor, işine gelmeyeni almıyor

Dolayısıyla nefret için zemin hazırlamaya çalışıyorlar. Ki Kuran’da Allah ayette nefreti bize söylemiyor. Hatalı yönlerini düzeltmemizi istiyor. Onlara hatalı yönlerde buğz edeceğiz. Ama onun dışında düşmanlık istemiyor Allah bizden. İsa Mesih (as)’ı da hep beraber göreceğiz. Bu yüzyılın tabi çok büyük olayıdır, çok dev olayıdır. Hz. Mehdi (as)’ı yine normal karşılar insanlar da fakat İsa Mesih (as) çok şaşırtıcıdır tabii. Çünkü iki bin yıl sonra başka bir boyuttan dünyaya sunuluyor Allah tarafından. O çok şaşırtıcıdır. Hz. Mehdi (as)’da yine onun yeteneğine verirler. İşte diyecekler, “Amerika yardım etti. Masonlar yardım etti. Museviler yardım etti. İşte derin devletler devreye girdi. İşte o da zeki bir tipti. Ortamı da müsait buldular. İşte ideolojiler çöktüğü için ideolojilerde bir boşluk oldu. Ne yapılacaktı? Tabi ki onun yerine İslam konacaktı. Obama’nın da desteği var işte. Bazıları Türkiye’de destek sağladılar. Veya alıp getirdiler bu kişiyi” diyecekler, “Olay bu diyecekler.” Bakın buraya yazıyorum. Aynısını diyecekler aşağı-yukarı. Münafık takım bunu söyleyecek. Bu şekilde bir Hz. Mehdi (as) zuhur edecektir. Bunu göreceksiniz. İsa Mesih (as)’da da yine inanmayanlar olacaktır. Ama aynı tarif edildiği şekilde göreceksiniz. İsa Mesih (as)’ın efendiliğinden anlayacaksınız. Üslubundaki isabet, nezaket, mükemmel karakter, mükemmel üslup, bakışlarındaki keskinlik, sürekli isabet ve sürekli zaferi. Deccaliyete karşı sürekli zaferi, bu çok dikkat çekecektir. Hep hoş olacaktır. Tabi insanda vesvese olur. “Acaba Hz. Mehdi (as) ölür mü? İsa Mesih (as) ölür mü? Görevini yapmadan ölür mü acaba?” Hep böyle imtihanın bir gereğidir o. Mesela zaman zaman hastalanır İsa Mesih (as). “Acaba bir şey mi olacak?” diyeceklerdir. Hz. Mehdi (as)’a diyelim suikast yapmaya kalkarlar. “Aman Allah esirgesin bir şey mi oluyor acaba?” İşte böyle yürekleri “ılık ılık” derler ya o tarzda giderken insanlar imtihan olmuş olacaklar. Yüksek dimağlar, derin akıllar Hz. Mehdi (as)’ı hemen fark eder. Anlaşılmayacak gibi değildir. İsa Mesih (as)’ı da anlar. Bakar bakmaz anlar. Çünkü anlaşılmayacak gibi değil İsa Mesih (as). Anlaşılmaz olur mu? Peygamber nasıl anlaşılmaz? Onların kendine has mükemmel derinliği vardır. Hz. Mehdi (as) çile adamıdır. İsa Mesih (as) da çile adamıdır. Ama Hz. Mehdi (as)’ınki çok çetindir. Çok zordurOnun için hateme velidir.

Özetle Mehdiyet hep dostluğu savunacaktır. Herkesle dost olma, herkesle sevgi bağı kurmayı esas olarak görecektir. Herkese tebliğ yapmayı hedefleyecektir. Dünyadaki o şeytani kan dökme arzusunu ortadan kaldıracaktır. Ama sonuna kadar. Sürekli kan isteyecekler dünyada. Hz. Mehdi (as) da sürekli kanı geri itecektir, kanı durduracaktır. Onlar kanı akıtmak istedikçe o kanı saracaktır. Onlar kanı ve şeytaniyeti dünyaya sunmak istedikçe Hz. Mehdi (as) durduracaktır. Sabırla, ısrarla ve kararlılıkla devam edecektir. “İman hakikatlerini ön planda tutacak” diyor, Bediüzzaman. “Siyasete girmeyecek” diyor. Evlenmemesini söylüyor zaten Hz. Mehdi (as)’a. Hadiste de zaten evlenemeyecektir. Vakti bol olsun diye. Yalnız “vakit ve hal müsaade edemez” diyor, “Hz. Mehdi (as)’ın bizzat kendisi bu eserleri yazmaya” diyor. Yani “Darwinizme karşı, materyalizme karşı kitap yazmaya bizzat vakti ve hali müsaade etmez” diyor. “Ondan evvel bir taifenin uzun tasdikatıyla yazdıkları eserleri kendine hazır bir program olarak alacak, neşr ve tatbik edecek” diyor. Ve en mühim özelliği olarak bunu söylüyor, Bediüzzaman. Darwinizme, materyalizme, Leninizme, Marksizme karşı ilmi mücadelesinin en temel görevi olduğunu söylüyor. “En önemli görevi budur” diyor, “birinci görevi. “Sonra” diyor, “şeriat ve hayat gelecektir” diyor. Yani “İslam ahlakına uyulması konusunu sonra uygulayacaktır” diyor. Ve Müslümanların geniş çaplı desteğini alacaktır. Ulemanın ve evliyaların. “Ve bilhassa her asırda ve her devirde kuvvetli ve kesretli bulunan” diyor, “milyonlar fedakar seyitlerin iltihaklarıyla bu vazife-i uzma-i yapmaya çalışır” diyor. “Büyük vazifeyi yapmaya çalışır” diyor. “Hadis dahi olmasa” diyor. “Hadis dahi olmasa, öyle olması lazım gelir” diyor. “Adetullaha göre” diyor. “Yani Allah’ın kanunlarına göre öyle olması gerekir zaten” diyor. “İkinci bir ihtimal yok” diyor. Ve Allah adına yemin ediyor. “Bu yüzyılda İslam ahlakı hakim olacak” diyor, Bediüzzaman Said Nursi. “Göreceksiniz” diyor. Şimdi oraya doğru gidiyoruz.

Mesela İsrail, biraz tedirgin oldu İsrail. Tedirgin olacağı bir şey yok. Çıkacak olan Hz. Mehdi (as), onların beklediği Moşiyah’tır, Kral Mesih’tir. Üç bin yıldan beri rahat etmemişler, üç bin yıldan beri. 3000 yıl sonra ilk defa dünyada tam anlamıyla korkusuz, güven içinde, huzur içinde, zenginlik içinde, bereket içinde ilk defa yaşayacaklardır, Hz. Mehdi (as) vesilesiyle. Çölde bile rahat etmemişlerdir. Biliyorsunuz kırk yıl Hz. Musa (as) ile çölde gezmişlerdir. Hiç rahat edememişlerdir. Hep kavimlerin saldırılarına uğramışlardır. Hep katliamlara uğramışlardır. Hitler zamanında da öyle biliyorsunuz katliamlar olmuştur. Hiç rahat etmemişlerdir. İlk defa Moşiyah yani Şiloh, Kral Mesih, Muhammed Mehdi devrinde ilk defa zengin ve bereketli, huzurlu hayat yaşayacaklardır. Rahat rahat söylüyorum. Adım gibi eminim.

Savaş falan yok. Olmaz da. Başbakanımızın da öyle bir ifadesi de yok. Rastlamadım ben öyle bir şeye. Allah vermesin mesela herhangi bir ülke psikopatlık yaparsa, her ülke kendisini savunur. Yani anormal hareket yaparsa. Bir tek Türkiye değil ki. Silahlı kuvvetler niye var? Bir ülkenin psikopatlık yapması, saldırganlık yapması durumunda vatandaşını korumak içindir. Saldırgan amaçla Türk ordusunun bir vasfı yoktur. Öyle bir özelliği yoktur. Atatürk ne diyor? “Yurtta sulh, cihanda sulh.” Türkiye’nin resmi politikası budur. Bunun dışında politikası yoktur. Dolayısıyla bizim böyle bir saldırgan üslubumuz olmaz ve olmamıştır. Ve hiçbir şekilde de olmaz. Allah’tan korkan, dindar ordudur ordumuz, muttakidir, değil mi? Ne diyorlar? “Peygamber ocağı” deniyor. Ordumuzun öyle bir tavrı, öyle bir ruhu yoktur. Başbakan da söylüyorum ben şefkatli bir insandır. Yani oturup savaş yanlısı gibi göstermeleri, saldırgan göstermeleri yakışık kalmıyor. Ayıp yapıyorlar. Vaki bir saldırı olursa kendimizi savunuruz anlamında söylüyor. Yoksa durduk yerde gider millete saldırırız anlamında söylemiyor. Onu basın yansıtırken biraz yanlış yansıtıyor. Onu düzgün yansıtmaları lazım. Yanlış yapıyorlar, kendi bindikleri dalı kesmiş oluyorlar. Yapmamaları lazım böyle tavırları.

Başbakan hiçbir zaman için “biz savaşa hazırız, savaş yapacağız” falan demedi. Efendim, “Mavi Marmara’ya saldırı savaş sebebidir. Ama biz böyle bir şeye girmedik” diyor. Tamam, demiş olabilir. Türkiye’nin savaşçı bir tavrı yok. Öyle bir iddiası yok. Başbakan’ın da öyle bir ifadesi yok. Gazetelerde o tip yazı çıkması da yakışıksız. Yani onu yabacı basın alıyor. Daha da abartıp, garip bir gerilim havası meydana getiriyorlar. Bu şeytanın kurnazlığı. Şeytanın oyununa hiç kimse gelmesin. Türkiye’yi savaşın ortasına çekmeye çalışıyorlar. 
Mehdiyeti durdurmak için bir oyundur bu. Mehdiyeti durdurmak için son kozlarını oynuyorlar. PKK’yı hareketlendirdiler. Türkiye’yle komşu ülkeleri savaşa teşvik edecek bir tavır içerisindeler. Ne yaparlarsa yapsınlar Mehdiyeti durduramazlar. Bunlar hep Mehdiyeti durdurmak için yapılan oyunlardan bir bölümdür.

Hz. Mehdi (as)’ı Allah gösterdiğinde, fizik yönden de benzediğini görünce çok hoşumuza gidecek. Yani Allah’ın bir mucizesiyle karşılaşacağız. Çok hayret verici bir şey. Çok tarihi büyük bir olay olacak inşaAllah.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de ''23 Eylül 2011'' tarihindeki sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  adresinden seyredebilirsiniz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder