25 Eylül 2011

Avrupa Birliği

Avrupa Birliği’ne de girmemiz gerekir bizim. Avrupa Birliği’ne girmede biraz hızlı davranmak gerekiyor. Ama çok kilit bir konu var; Avrupa Birliği Türkiye’yi neden istemiyor? Bunun için devlet mesela Fransa’da 400 bin kişi üstünde araştırma yapsın, sırf Fransa’da. Sokak sokak insanlar gezsin sorsunlar, “neden Türkiye’yi istemiyorsunuz?” Rapor haline getirilsin, videoya alınsın bunlar. Hollanda’ya gitsin sorsunlar, “niye Türkleri istemiyorsunuz?” “Ama samimi olarak söyleyin” desinler, “biz bizeyiz”. Hakikaten aklından kötü şeyler geçiyorsa “onu da söyleyin” desinler. “Ayıp olur dikkatli konuşalım” demeye gerek yok. Açık konuşsunlar neyse, bilinçaltlarında neyse rahatsız oldukları açık açık söylesinler ki tedbir alabilelim. Biz onların samimi olduklarına inanıyoruz. O hoşnutsuz oldukları şeyler nelerdir? Mesela bir şu, iki şu, üç şu, dört şu, beş şu. Eğer haklılarsa onları düzeltelim. Neden tedirgin oluyorlarsa onları düzeltelim. Çünkü bu insani ve ahlaki bir ihtiyaç. Bir insan bir insandan rahatsız oluyorsa, rahatsız olduğu makul şeylerse hakikaten, doğruysa bunları düzeltmek lazım. Ama diyorsa ki “biz dindarlığınızdan rahatsız oluyoruz”, biz de onlara cevap veririz tabii. Kabul etmeyiz. Ama makul şeyler söylüyorlarsa, makule makul karşılık verilmesi lazım. Yani başımızı kuma sokamayız. Halkı, insanları test edelim, araştıralım. Ta Yunanistan’dan başlayalım İngiltere’ye kadar gidelim. herkese soralım. Arkadaşlar siz Türkiye’den ve Türklerden hangi konuda rahatsızsınız, sizi rahatsız eden nedir? Bu bilimsel bir çalışma olur. Mesela toplam 2 milyon, 3 milyon kişiye soralım. Hatta 4 milyon. Ne olacak, devletin bir memuru çalışacak nihayetinde. Bir sene çalışsınlar. Bir sene sorsunlar. Onu bir rapor haline getirelim ve rapor üstüne devlet çok güçlü tedbir alsın ve o sorunlar neyse onları ortadan kaldıralım. 


Türk İslam Birliği’yle Avrupa Birliği’ne girişi aynı ana getirebiliriz. Aynı ana getirelim. Çünkü Avrupalılar güzel insanlar ben seviyorum Avrupalıları. Fransızlar, Almanlar, Romenler… Gidip kucaklaşalım Sırplarla. Romenlerle kucaklaşalım, Bulgarlarla kucaklaşalım, Hollanda, Danimarka, Norveç, İsveç, İngilizlerle kucaklaşalım. Bunlar güzel insanlar. Haklı reaksiyonları çıkabilir bize hiç söylemedikleri şeyler de olabilir. Hiç tahmin etmediğimiz nedenlerden rahatsız olmuş olabilirler. Bunu niye gizleyelim ki, niye kapatalım, örtelim? 


Mükemmel olmak bize yakışır. Eğer varsa bir sorun kaldıralım. Biz illa hatasızız demiyoruz ki. Varsa bir eksiklik, yapılan bir yanlışlık varsa düzeltiriz. Bu ilmi çalışmanın mutlaka yapılması lazım, bunu bir dilekçeyle hükümete bildirelim. En az 4 milyon kişiye soralım. Sokak sokak. Her yerde, mesela diskoda soralım, kilisede soralım, lüks semtlerde, en fakir semtlerde soralım. Her yerde soralım. O çok önemli, yani her insanların bulunduğu bölümlerden bilgi alalım inşaAllah. Çünkü ben insanları sınıflara ayırmaktan hoşlanmam. Sınıf diye bir şey yoktur ama insanların çeşitli yaşadığı bölümler, semtler vardır onlardan bilgi alalım. O zaman çok iyi olur. Çünkü bazen çekiniyorlar. Mesela adamın bir sebebi oluyor, öfkeleniyor. Mesela diyor ki adam farzedelim; “daha önceki savaşlar aklıma geliyor” diyor. Ona çözüm buluruz, o kolay. Bazen de açık açık söyler ama açık söyletmek çok önemli. Mesela bazen bir insan birisinden rahatsız olur ama söyleyemez. Nezaketinden söyleyemez. Bilinç altında bilir ama söyleyemez. Bilinçaltında nelerden rahatsız oluyor? Onu öğrenelim. Ve hemen onu biz hallederiz, inşaAllah.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de ''10 Eylül 2011'' tarihindeki sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  adresinden seyredebilirsiniz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder