09 Ekim 2011

Pkk ve Komünizm


PKK herhangi bir gün eylem yapmazsa örgütte gerilim meydana gelir, çok tedirgin olurlar. Allah esirgesin haşa futbol maçı gibi görüyorlar. Hani gol atıldığında nasıl taraftarlar böyle heyecanlanır, bağırır, çağırır. Onu bir gol atma olarak görüyorlar. Her bir şehidimizde, her bir yeri bombaladıklarında, her bir yere zarar verdiklerinde o onların örgüt disiplinini, örgüte bağlılıklarını, heyecanlarını katlamalı artırır. Ve güven meydana getirir komünist partisine karşı ve bu hiçbir şekilde öyle gönül alıcı sözlerle, işte “Abdullah Öcalan aslında iyi bir insan, baba insandır” falan diyorlar ya bazı tipler, “ona gitsek, rica etsek, ‘durdur şu anarşiyi de rahat edelim’ desek, ama ona da güzel bir ev versek, böyle rahat ettirsek, yese içse bakın nasıl ortalık tereyağı gibi oluyor. Çok şahane olur bayağı da rahat ederiz” gibi bir mantık öne sürüyorlar. Öyle olmaz. Orada proletarya diktatörlüğünü kurmak üzere kararlı komünist bir hareket var.

Fatih Altaylı benim kitabımda yazdığım konuyu daha yeni kavramış, yıllar sonra. Yıllar önce yazdığım kitabımdaki konuyu ve birçok konuyu dikkat ederseniz görüyorsunuz, her fikrimi aşağı yukarı teker teker kabul ediyor. İşte “Mehdiyetin elini öpecek” dediğimiz konu budur. Fikrimizin elini öpüyor. Düşüncelerimizin elin öpüyor. Yoksa el öpmeyle iş bitmez. Fikren doğru olduğumuzu anlıyor. Bakın, son yazısında yine benim kitapta yazdığım konunun aynısını almış. Bire bir. Pol Pot döneminden örnekler veriyor. “Eğer PKK’yı devlet kuracak şekilde teşvik edersek, kurarsa devleti müthiş bir vahşet olur” diyor özetle. Aylardan beri, günlerden beri anlattığımı daha yeni kavramış.

(Güneydoğu’da hayali Kürdistan kurulursa Kürt kardeşlerimiz) “Kurtarın bizi” diye bağıramaz. Nereye bağırıyorsun? Komünist rejim kurulduktan sonra “aa ne güzelmiş” diyecekler. Mecburen dedirttirirler, diz çöktürürler. Ağzına silahı soktu mu her şeyi söyletirler. Belki bazı kardeşlerimiz direnebilir ama namlu soğuktur. Can tatlıdır. Yani zannettiğiniz gibi olmaz. Birçok insan boyun eğer. Mao’ya nasıl boyun eğdiler, Lenin’e, Stalin’e nasıl boyun eğdiler halklar? Milyonlarca insan ağlayarak alkışlıyordu, “Ne şahane adamsın” diye. Adam akşam sabah kıyma makinesi gibi adam doğruyor, cellât. “Ne mübarek adamsın” diyorlardı. Azılı katillerle iftihar ediyorlardı. “Kurtar bizi” diyecek durumları kalmaz. Öyle bir şey olmaz.Komünizm de bölgeye şu an kanserleşmiş şekilde yerleşmiş durumda. Fatih Altaylı eğer dürüstse, samimiyse HaberTürk’ü anti-komünist, anti-Stalinist, anti-Darwinist yayının emrine versin. Kahraman olur. Ama bu tip şey, bu demagojidir. Bundan kimse etkilenmez.

Ben akademide tanıdım komünistleri, genellikle efendi mizaçlıdırlar. Yani kendini dünyaya adamaz. İnsanların kurtuluşuna adar, rahatlığına adar. Hakikaten de fedakârdırlar o yönleriyle. Fakat şimdi bu ufak bir hareket olarak kalmış olsa herhangi bir komünist hareket; bir mahsuru yok. Ama “bölgede proletarya diktatörlüğünü kurmak istiyoruz” dedin mi o zaman sel gibi kan demektir bu. Kan denizi demektir. Fikri mücadelenin dışında asla ve kesinlikle netice alınamaz. Ve Kuran hakikatleri anlatılmadan da asla netice alınamaz. Bugün Vakit Gazetesi’nde de Karahasanoğlu kardeşimiz çok güzel bir yazı yazmış. O da benim bu dediklerimi aynen tasdik eden bir ifadede bulunmuş. Bu genel olarak şimdi devlet tarafından kabul görecek benim bu sözüm. Bunu göreceksiniz belki bu sene değil ama bir dahaki sene itibari ile göreceksiniz. Çünkü makul görünen hiç kimse aksini ifade edemez, hiç kimse başka bir mantık ortaya koyamaz. Diyorlar ki mesela, “biz her türlü tedbiri alıyoruz.” Hangi tedbiri alıyorsun? Askeri, siyasi tedbiri alıyorsun. Askeri, siyasi tedbirle komünist gerilla hareketinin durduğu görülmüş mü dünya tarihinde? Nerede görülmüş? Ve niye dursun? Durmaz ki. 

Bir inanç var orada. Ülkü var. Sen bunun karşısında bir inanç, bir ülkü dikiyor musun? Onun karşısında bir inanç ve ülkü var mı? Ses çıkartmıyorsun sadece. İnanca karşı inanç konur.  İdeale karşı ideal konur. Komünist ideale karışı, Türk İslam Birliği’nin, Kuran’ın ruhu konur. “Hiçbir şey demiyorum arkadaş” dersen, adam çığ gibi gelişir. Yani meydanlar sizin anlamına gelir, adeta onlar için. Onun için her gün taraftarlarına moral vermek için mutlaka eylem yapıyorlar ve gittikçe de şiddetlendirirler benim kanaatim. Şu an biraz hafif sendelediler o dış operasyonlarla falan. Ama durdurmazlar. Bir kişi de olsa iki kişi de olsa mutlaka eylem yapmaya kendilerini muhtaç hissedeler, örgütü ayakta tutmak için. 

Dolayısıyla netice alınmayacak boş açıklamalarla, siyasi demagojiyle, Müslümanları, kardeşlerimizi, Türk Milletini oyalamak, vakit kaybettirmek büyük bir zulüm olur. Allah rızası için bunu yapmasınlar. Acele etmemiz gerekiyorÇok geç kaldıktan sonra komünizmi bölgeden sökmek adeta imkânsız hale gelir. Dağda, taşta her yerde komünist propaganda yapıyorlar. Evler, sokaklar, kahvehaneler, her yerde. Bakın, bir ülkü ve ideal veriyor adam. “Biz komünistiz, Leninist’iz” diyor adam. “Partiye bağlıyız ve bir öndere bağlıyız” diyor. Bu bir dindir. Bunun kendine has özel bir mistik havası vardır, özel bir gizemi vardır, özel bir büyüsü vardır ve hipnoz etkisi yapar deccaliyet. Birçoğunda aynı bir Firavun gibi müthiş bir enaniyet, kendinden eminlik ve gurur meydana gelir. Mesela o kapıyı açmışlardı, Habur’dan geçmişlerdi ya. Göğsü ileride geliyor, sanki marifet yapmış gibi. Uygun adımla böyle. Gurur komünizmde en önemli konudur. Komünistler gurura çok önem verirler. Enaniyet çok önemlidir. Onun için ölümü göze alırlar. Adam yakar kendini gerekirse. Cayır cayır yakar. “Gururun mu ölümün mü?” desen ölümü tercih eder. Böylesine gözü döndürür. Marksist düşünce, Leninist düşünce çok gizemli, şeytani bir etkisi olan, şeytani gizemi olan, şeytani çekiciliği olan bir sistemdir komünist düşünce. 

Mesela Marksizm’i çok iyi bilenlerde filozof havası vardır. Kendinden çok emin, olgun, Tao gibi, Konfiçyus gibi “ey evlat” falan gibi konuşuyorlar. Yüzde yüz kendinden emindir. Acayip emindir. Hatta ben akademideyken bir arkadaşım vardı. “Farz edelim öldün, ahrete gittin ve canlandın orada, Allah can verdi, bunu nasıl açıklarsın? Allah’ a inanır mısın?” dedim. “Ya sen ne hoş insansın, ne iyi insansın. Niye her şeye din gözüyle bakıyorsun? Onun da bir diyalektik açıklaması vardır, onu da Marksist, Leninist gözle değerlendirmek lazım. Ona da öyle açıklama getiririz” diyor. O kadar katı ve kararlı inanmış. Türk ordusunun içerisine de bayağı bir komünist sızdı. Gördünüz.İddia edilen Ergenekon terör örgütü de komünist, Stalinist bir yapılanmadır. PKK ile aynıdır. PKK’yı koruyup, kollayan bir sistemdir. PKK’yı Suriye de destekliyor. Çünküsosyalist, komünist düşünce olduğu için Suriye tam anlamıyla sahip çıkıyor PKK’ya.İran komünistleri de tam anlamıyla sahip çıkıyor. İran’da komünist parti bayağı güçlüdür. 

Komünistler öyle zannedildiği gibi, gizlidirler, ama güçsüz değiller, çok güçlüdürler. Nasıl Türkiye’deki komünistler PKK’yı destekliyor. Şimdi bu desteği gördü mü adam daha da coşuyor. Devlet susuyor, bir kısım aydınlar da destekliyor. Bu ne demektir bu? Hatta Ahmet Taşgetiren Hoca bile Abdullah Öcalan’la ilgili şefkatli bir üslup kullanmış. “Baba adamdır. Bir iyilik yapsa da şu işi bir halletse” falan gibisinden. Halleder de iflahını keser senin iflahını. Onu düşünmüyorsun. Adamın istediği “Beni bırak”, diyor 1. “Beni bir villaya yerleştir 2”  diyor.  “Serbest seçimler olsun” diyor 3. “Ben cumhurbaşkanı olayım 4” diyor. “Komünist devleti kuralım. Yeni devlet olduğumuz için bağımsız olmayalım. Türkiye’ye bağlı olalım. Çünkü paraya ihtiyacımız var. Türkiye bize parasal yardım yapsın askeri yardım yapsın. Kendi polis teşkilatımızı da kuralım. Sonra artık Kızıl Çin desteklese, Kuzey Kore’nin desteğiyle, Amerikan silahlarıyla, oradan buradan aldıkları bir şeylerle naçizane ordumuzu, milli orduyu kuralım” diyor. Ondan sonra nerede kalmıştık olayına gelecekler. Çünkü onlarda on binlerce PKK’lı öldürüldü biliyorsunuz. Onların intikamı bunlar için çok hayati bir konu. Yani onun kanını yerde bırakmaya niyetleri yok. Ben söyleyeyim. Sırf onun için bile komünist oluyorlar, sırf intikam almak için. Bunları iddia edilen Ergenekon terör örgütü acayip ezdi zamanında.  

 İddia edilen Ergenekon terör örgütü bunları özellikle ezdi ki bağımsız devlet kursunlar diye. Özellikle ezdiler. Akılamaz işkenceler yaptılar. Pis şeylerin içine kafalarını soktular kardeşlerimizin. İşkence yaptılar, dövdüler, sövdüler, aşağıladılar. Tek nedeni artık gına gelsin, kendi devletini kurma arzusunda olsunlar ve komünizme sığınsınlar. “Kurtuluş komünizmde” desinler.  Bunu dedirttirmek için iddia edilen Ergenekon terör örgütü yıllarca faili meçhullerle oradaki evlatlarımızı, kardeşlerimizi şehit ettiler. On binlerce şehit var iddia edilen Ergenekon terör örgütü tarafından. Genç kızlar, gencecik aslan gibi nur gibi Kürt genç kızlar. Bu çakallar kimine tecavüz ettiler. Kimini parçaladılar, alçak herifler. Delikanlıları alıp götürdüler. 10’ar- 15’er hendeğin kenarına getirip kireç ocaklarında yaktılar. Akıl almaz eziyet ettiler. Bak daha hala devlet uğraşıyor bunların yaptıkları kepazelikle. Bu bir oyundu.  Onun için Kürt kardeşlerimizden ben bu alçakların yaptığı cinayetlerden dolayı, yaptıkları işkencelerden dolayı özür diliyorum. Şahsım adına özür diliyorum. Çok güzel günleri olacak. Mehdiyetin, İsa Mesih (as)’ın güzel günlerini görecekler.  İstedikleri kadar çırpınsınlar “Hz. Mehdi (as) gelmeyecek” diye.  Ben adım gibi emin olmasam “Hz. Mehdi (as) geldi” demem. Mahcup olacağım bir şeyi söylemem ben. Bir de bakın aydını, aydın olmayanı herkes benim dediğime sonunda geliyor mu, gelmiyor mu? Siyasetin en yüksek noktasındaki insanlar bile benim dediğimi sonunda uyguluyorlar. Sözümü birebir uyguluyorlar, ne diyorsam uyguluyorlar.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, ''1 Ekim 2011'' tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  adresinden seyredebilirsiniz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder