09 Ekim 2011

İran, İsrail İçin Tehdit Midir?


İran’da en büyük hata, İran’ın inancındaki en büyük hata bu kaybolan Mehdi inancıdır. Yani bin küsur seneden beri görünmez,  hayalet bir Mehdi’den bahsediyorlar. Hâlbuki Hz. Mehdi (as) anneden babadan doğma, normal bir insandır. Normal peygamberler gibi, normal veliler gibi belirli bir süre yaşayacaktır. Çocukluk dönemi olacaktır, gençlik dönemi olacaktır. Bin küsur sene yaşayan bir hayalet değildir.

Nükleer bir tehdit İran’ın yapması olabilir. Dolayısıyla bu yönüyle tehlikelidir. Ben buna dikkat çekiyorum. Çünkü Hz. Mehdi (as)’ın hem ışık olarak tezahür edebileceği, hem yüz görüntüsü olarak herhangi bir yerde görünebileceği veyahut beden olarak görünebileceği veyahut sesinin duyulabileceği inançları var. Bu tabii çok riskli.
Mesela, İran Genel Kurmay Başkanı “benim kulağıma Hz. Mehdi (as)’ın sesi geldi. ‘Falanca ülkeyi yerle bir edin’ dedi” dese. Yani adam ya Hz. Mehdi (as)’a karşı gelmek durumunda veyahut Hz. Mehdi (as)’ın dediğini yapmak durumunda. Karşı gelemeyeceğine göre dediğini yapması gerekir. O zaman önündeki düğmelere basacak. Hangi ülkeyse yerle bir edecek. Bu akla geliyor. Bu inancın yanlışlığını anlatıyorum. Bu çok vahim bir yanlışlık tabii. Bunun için gayret ediyoruz. Ama nükleer bir tehdit İran’ın yapması tabii, imkânsız diyemem tabii var. Bu durumda bu inanca göre var, olur. Ama bu inançlarından vazgeçerlerse yapamazlar.

Yani Hz. Mehdi (as)’ın normal anneden-babadan doğan biri olduğuna inanırlarsa. Çünkü Hz. Mehdi (as) makul, merhametli, şefkatli, adil bir insan. Ama burada görüntüden bahsediyor şahıs. “Ses gelecek kulağımıza” diyor. Bu çok tehlikeli bir şey. Bu bir şizofren ruhu gösterir. Şizofrenide insanın kulağına sesler gelir. Dolayısıyla bir tehlikedir bu tabii. Ama bunu atom bombası atmaya kadar götürürler mi?  Böyle bir risk olduğu için zaten Malatya’da bir radar üssü oluşturuluyor, NATO’ya bağlı. Eğer İran herhangi bir şekilde böyle bir girişimde bulunursa füzeler hedefine varmadan havada yakalanacak şekilde bir teknolojik uygulama yapılacak. Dolayısıyla İsrail’in veyahut bir başka ülkenin nükleer saldırıya uğraması diye bir tehlike mevzu bahis olmayacak.

Türkiye burada bir güzel tavır gösterdi. Sevecen bir tavır gösterdi ki bu Türkiye’nin İsrail’e olan sevgisini ve korumacılığını da çok açık gösteren bir şey. Her türlü riski göze alarak, özellikle İsrail’i de koruyacak şekilde bu füze kalkanı projesini Türkiye kabul etti. Kendi toprakları üstünde, Malatya’da bu NATO tesisleri kurulacak. Dolayısıyla ne Avrupa’nın, ne de İsrail’in nükleer tehdit altında kalması diye bir konu bundan sonra düşünülemez. Teknik yönden düşünülemez.  



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "3 Ekim 2011" tarihinde A9 TV'de "
İsrailli Ünlü Araştırmacı Yazar Mordechai Kedar ile yapılan Canlı Röportaj
"
 dan alı
nmış bir bölümdür.  Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  adresinden seyredebilirsiniz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder