26 Ekim 2011

İmtihanın Sırrı


Samimi olarak bakıldığında, hep güzelliği anlatıyor Allah. Bir de çok makul ve çok tutarlıdır Kuran. Baştan sona kadar çok makuldür. İkinci hayatı söylüyor Allah. Mesela biz bunu bilemezdik. İkinci bir hayat olduğunu bilemezdik. Biz normal öleceğiz zannederdik. İçgüdü olarak hissederdik de, ama tam bilemezdik. Allah “ikinci hayat var” diyor. Hem de öyle kısa da değil, sonsuz. Şahane bir şey. Bayağı güzel. Bugün de evde baktım, teknik aletlere, her şeyi Allah yaratmış çok açık. 

Ben hayret ediyorum, Allah’a insanlar nasıl inanmıyor? Şimdi kalem yaratılıyor kafamın içinde. Bu nedir? Başka açıklaması ne olur bunun? Net Allah var. Sırf kalemden anlarım ben. Sırf kaleme baksam anlaşılıyor. Allah’ın varlığı çok net, açık. Ama Allah detaylı bilgi vermiyor. İmtihan için, o kadar mükemmel bir ortam var ki, samimi insan, fazla bilgisi olmasa dahi, en yüksek dereceye çıkacak durumda dünyada. Bu çok büyük bir imkan. Çok büyük bir güzellik. Yarış yeri. En iyi olma imkanı var dünyada. En güzel olma imkanı var. Bu çok hoş. Çünkü insan en iyi olmak istiyor, en güzel olmak istiyor. Alabildiğine insanın önü açık, yolu açık. Ne güzel! MaşaAllah. Çok da delil olursa yani çok çok aklın ihtiyarını alacak gibi olursa o zaman da imtihan olmaz. 

Mesela bakıyorum, o teknik aletler, bilgisayarlar, televizyonları yaratmış. Adam farkına varamıyor. Büyük bir heyecanla hemen imana sarılmak lazım ve sıkı sıkıya sarılıp bırakmamak lazım. Karşı yönde de Allah aslında delil yaratır. Yani küfrün de kullanabileceği delilleri yaratır Allah, fakat zayıftır küfrün kullanacağı deliller. 

İmanın kullanacağı deliller çok güçlü yaratılır, imtihanın gereği olarak. Mesela bir çocuk ölür. Bunu küfür isterse kullanabilir ama Allah ona karşılık mesela bilgisayarı yaratıyor, atomun harikasını yaratıyor, ruhu yaratıyor, ruhun içindeki harika yapıyı yaratıyor. Ama çocuk öldüğünde, Allah, “onun sırrı bana ait” diyor. “Bana güvenin” diyor Allah. “Size merhamet etmeyi, acımayı Ben verdim” diyor. “Benim aklım hepinizden çok” diyor Allah. “Kıyas olmaz” diyor Allah. “Benim istediğim kadar düşünüyorsunuz. Benim bir şey yapmam durumunda hikmetle yapacağımı düşünün. Bana güvenin” diyor Allah. Eğer çocuğun canını alıyorsa, “bir bildiğim var” diyor Allah. Bakıyoruz çocuk ne, düşünüyoruz? Allah beynimizde onu görüntü olarak yaratıyor. Dışarıdaki çocuğun mahiyetini tam bilmiyoruz biz. Yani nasıl onun canı alınıyor? Ne zaman alınıyor? Cennetteki yerine hangi anda geçti? Bilmiyoruz. “Bana güven üstüne kuracaksınız” diyor Allah. “Bana hüsnü zan üstüne.” İmtihanın sırrı bu.

Mesela sizleri Allah çok güzel yaratıyor ama çirkin insan da yaratır. Eli yüzü yanmış, bozulmuş insanlar da yaratır Allah. İşte orada akıllı insanlar hep Allah’tan yana tavır koyuyorlar. Sıkı sıkıya imana tutunuyor, bırakmıyor imanı. İmanı bırakmayanların yolu açık oluyor. Gizemli bir şekilde, hayret edecek bir şekilde başarılı oluyorlar ve sonunda dünya hakimi oluyorlar. 

Bakın, dikkat edin, dünya hakimi oluyorlar. Tevrat’ta da diyor bir hüküm, “On kişi bile olsa dünya hakimi yaparım” diyor Allah. “On kişi.” İman eden. “Dünyayı helak etmem” diyor, “on kişi bile olsa, iman eden” samimi iman eden olsa. Mesela hayatı kısa yaratıyor Allah. Çok şahane bir şey bu imtihan için, mükemmel. 

Bakıyorum her gün Fashion TV diyorum ya benim odamda her gün açıktır, akşama kadar. O manken kızlar sokaklarda geziyorlar oradan oraya, hepsine aynı fabrikasyon kıyafetler vermişler, hepsine aynı kıyafet, aynı terlikler. Nerede akşam, orada sabah. Topluca onları lokantaya götürüyorlar, topluca lokantadan çıkarıyorlar. Bir kısmı için diyorum, hepsi için değil. Bir yaratıcı, üretici bir yönleri olmuyor bir kısmının. Ama hayatı bir düşünmeleri gerekmez mi? “Bu nedir?” Mesela deniz sahiline gidiyorsun, “bunu kim yarattı?” Orada balık yiyorsun, “balığı kim yarattı?” Arabaya biniyorsun, “arabayı kim yarattı?” diye düşünmeleri lazım. Bir kısmı çok boş oluyor. Ne genel kültürleri oluyor, ne düşünme yöntemleri derin oluyor. Bir gariplik oluyor. 

Halbuki derin düşünmek insana çok yakışır. Mesela bir kadına derin düşünmek yakışır, Allah öyle güzel yaratır onu. Sathi düşünüyorsa çok sıradan insan olur. Yani pek bir anlamı kalmaz öyle bir insanın. İman etmek için, evin içindeki o teknik aletlere baktım da, ne kadar Allah bol delil yaratmış. Ama imanını kaybedecek insanlar için de delil yaratıyor Allah. Yani sapıtmaları için de delil yaratır insanların. Diyorum ya mesela bir çocuğun ölümü, bir insan çirkin olur, yahut hastalıklar, dertler, belalar, mesela baş ağrısı. Başı ağrıyordur, ayağı takılır düşer, bir yakını ölür, bir şeyler olur. Çoğu insan o imtihanı, bu kadar kolay imtihanı kaldıramaz. 

Onun için Allah imanı güçlü olanlara çok daha fazla bela veriyor ki, onlarla kendilerini kıyaslasın insanlar diye. Mesela Peygamberimiz (sav)’deki bela sayısı çok çok fazladır. Halktan bir insanda olan belalarla kıyaslarsak yüzlerce, binlerce mislidir. Yani kıyası kabil olmayacak kadar çoktur. Ama Peygamberimiz (sav) hiç olumsuz etkilenmemiştir. Her an şehit edilebilirdi. Gayet tevekküllü, Peygamber (sav) olduğunun bilincinde, gayet muntazam, gayet güzel görevini yaptı sonuna kadar ve kimse de onun canını alamadı Peygamber (sav)’in. Bu başlı başına bir mucizedir. 

Etrafındaki insanlar mesela şehit olanlar oluyor. Biz “Hz. Ali (as) şehit oldu” diyoruz ama o şehitlikten imanını kaybedenler oluyor. Mesela Hz. Yahya (as), Hz. Zekeriya (as) şehit olduğunda imanını kaybeden çok fazla insan oldu. Hz. İsa (as)’in çarmığa gerildiğini zannedenlerden birçok kişi imanlarını kaybettiler. Bu da bir imtihanın sırrıdır. Mesela Hz. İsa (as) ölüyü kaldırıyor. Bu çok güçlü bir iman vesilesidir ama bir de bakıyor çarmıhta “Hz. İsa (as)’ı öldürdüler” diyorlar. Adam ona inanıyor, bir anda imanını kaybediyor. Halbuki göğe alındı Hz. İsa (as), Allah’ın Katına alındı.İmtihanda Allah çok ince detaylar meydana getiriyor. Samimi olan insanın cennetidir dünya, acayip rahattır. Alabildiğine yükselebilir dünyada, çok kolaydır

Mesela Hz. Mehdi (as) öyledir. Hz. Mehdi (as) öyle ilim, irfan sahibi, o kadar çok okumuş, medrese eğimi alan birisi değil. Yani üniversitelerden mezun olmuş, Arapça ilmi almış, müderrislerin, alimlerin eğitiminden geçmiş bir kişi değil. Allah’ın herhangi zavallı bir kuludur. Sırf samimidir Hz. Mehdi (as), o kadar. Kafasını iyi kullanıyor. Hep Allah’tan yana kullandığı için, Allah sürekli yolunu açıyor Hz. Mehdi (as)’in. O yüzden de dünya hakimi oluyor en sonunda. 

Allah Hz. İsa (as) gibi ulu-l azim Peygamberi emrine veriyor. Ama bak sonuna kadar sebatlı, sabırlı ve kararlı, azimli. Hiç şüpheye düşmüyor. İradesini hiç kaybetmiyor, hep azimli. Yoksa Hz. Mehdi (as) da imtihan olur. İnsan böyle zannediyor ki çok açık bir şey. Öyle bir şey yok. Peygamberler de imtihan olur, hepsi imtihan olur. Hz. Mehdi (as)’ın ana özelliği nedir biliyor musunuz? Ana özelliği samimi olmasıdır. Hep Allah’tan yana ve candan olması, o yüzden Hz. Mehdi (as) oluyor. 

Mesela Allah diyor ki “cennetin tavus kuşudur” diyor Hz. Mehdi (as) için. “Biz cennet halkının seyyidleriyiz” diyor. “Ben Hz. Hamza (as), Hz. Hasan (as), Hz. Hüseyin (as), Hz. Mehdi (as) cennet halkının seyyidleriyiz” diyor. Hz. Ali (as)’ın özelliği ne? Çok samimi Hz. Ali (as), bayağı samimi, çok sıcak, tatlı, böyle şakacı, sevecen, hep hüsnü zan sahibi. Mesela gözlerine çok rahatsızlık gelmiştir Hz. Ali (as)’ın, hep Allah’ı sevdi. On yedi yerinden yaralandı. Derin aşkla Allah’ı yine seviyordu. O köpek, alçak Dedemi şehit etmek üzere vurduğunda Dedeme, Allah’a sevgisinde milim santim gerileme olmadı. Bilakis imanı daha da arttı. Halbuki başka bir insan olsa, zayıf olsa imanı hemen “Allah için ömrümü verdim, her şeyi yaptım, tam namaz kılarken geldi bir kahpe bana vurdu” diyebilirdi. Demiyor. Orada ona vuran da Allah. Hz. Ali (as)’ın canını alan da Allah’tır. Yani onu şehit eden de Allah’tır. Onu vesile etmiştir. Onun için sahabenin imanında hiçbir şekilde sarsılma olmuyordu. Halbuki her gün gözünü kaybeden, ağzını, burnunu kaybeden, sürekli doğruyorlardı ellerini, yüzlerini sahabelerin. Müthiş imanları artıyordu, artık müthiş bir coşkuya dönüşmüştü imanları. Ne özellikleri? Samimiler. Sadece samimiler.

Hep pozitif yaklaşmak lazım. Bazılarının kavgacı ruhlarına bakıp “biz de kavgacı olalım, biz de laf sokalım, bizde…” öyle değil. Onlar şeytanın etkisinde olan ruhlar, karanlık, pis ruhlardır onlar. Normal insan ruhu sevgi doludur. Sevmekten, sevilmekten hoşlanır. Dostane, arkadaşça ortamdan hoşlanır. Samimiyetten hoşlanır. Allah öyle güzel bir ortam yaratmış ki. Yani böyle ortalı yaratıyor biraz, gaflet gözüyle bakan için. Çat, düşer adam.

İman gözüyle bakan için de çok açıktır, gayet net, berrak bir iman denizi vardır. Onun içerisinde coşkuyla ilerler ve hiç önüne de engel çıkmaz. Bayağı başarılı olur, güzel olur. Ama zamanı kullanır Allah, zaman. Zamana insanlar sabredemiyorlar. Sabredip zamanı iyi kullanmak lazım. Onun dışında hayat çok güzeldir akıllı bakana. Allah sürekli güzelleştirir hayatı. Çok ince imtihan vardır. Mesela her yerde nezaketli olmak gerekir. Sürekli insanların lehine olmak, hayırlı olmak. 

Mesela bazı insanlar vardır ben çocukluğumdan beri görürdüm, hemen insanlara ters konuşur, abuk sabuk cevaplar verir. Ben kıyamam, bir insana ters konuşmaya kıyamam. Mahcup etmeye kıyamam. Çok korkunç bir şey bir insanı mahcup etmek. Çünkü o rahatsız olduğunda, mahcup olduğunda ben ondan daha şiddetli rahatsız oluyorum. Bir insanı üzmek çok kötü bir şey, mutazarrır etmek. Daima insanların lehine olmak lazım. Onların neşesi, iyiliği için gayret etmek lazım. Egoist bencil olmamak lazım. Kendi çıkarlarını değil de başkalarının çıkarlarını düşünmek lazım. Öyle olunca Allah insanın kendi çıkarlarını kat kat fazlasıyla verir. Tabii onun için yapılmaz o ama bencil olmayan insan dünyadan kaçtıkça Allah onu dünyaya getirir. Dünyanın nimetlerini ona sunar, inşaAllah. 

Mesela ben ömrüm boyunca hep dünya nimetlerinden kaçtım. Hep Allah rızası için gayret ettim. Ama Allah beni hep nimete boğdu, maşaAllah. Bakıyorum; evin en güzeli, arabanın en güzeli, giyeceğin en güzeli, yiyeceğin en güzeli, insanların en güzeli, sözlerin en güzeli. Çünkü hep güzeli arıyorum ben. Allah da sürekli hep güzellik nasip ediyorMesela dünya çıkarından kaçınıyorum, Allah nerede güzellik, zenginlik varsa karşıma getiriyor, bir iyilik varsa. Her şeyin en güzelini Allah sunuyor maşaAllah, elhamdülillah. Ama adetullah içerisinde sessiz sedasız yapıyor Cenab-ı Allah. Mesela İslam ahlakının dünya hakimiyeti çok istediğim bir şey, 1979’larda başladım, baktım dünyaya hakim oluyor İslam. Baktım Mehdiyet doğru, Hz. İsa Mesih (as)’ın inişi doğru. Hepsi doğru çıktı. Mesela masonlar kitlevi olarak İslam’ı kabul etmeye başladılar. Kitlevi olarak onlar da İttihad-ı İslam’ı istiyor. 

Olacak iş mi? Benim bildiğim mason Müslümanlığı ortadan kaldırmak için uğraşır, değil mi? Adamlar var gücüyle İslam ahlakını hakim etmek için uğraşıyorlar. Allah her şeyi tersine çevirdi.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "8 Ekim 2011" tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  adresinden seyredebilirsiniz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder