26 Ekim 2011

Nur Dersi



 “Hem üç mes'ele var: Biri hayat, biri şeriat, biri imandır. Hakikat noktasında en mühimmi ve en a'zamı, iman mes'elesidir.”
Hz. Mehdi (a.s) da neye ağırlık verecekmiş? Hurafeye mi, iman hakikatlerine mi? İman hakikatlerine ağırlık verecekmiş. Doğrudan asıl meseleye, asıl konuya ağırlık veriyor. “ Fakat şimdiki umumun nazarında ve hal-i âlem ilcaatında en mühim mes'ele, hayat ve şeriat göründüğünden” yani bak “umunun nazarında ve hal-i âlem ilcaatında.” Mesela bazı Arap Ülkelerinde de öyle. “En mühim mes'ele, hayat ve şeriat göründüğünden”işte evlensin, yesin, içsin, okulunu bitirsin bir de artık neyse, hayatla ilgili amaçları neyseve şeriat göründüğünden”doğrudan şeriatın uygulanması görüldüğünden “o zât şimdi olsa da, üç mes'eleyi birden umum rûy-i zeminde vaziyetlerini değiştirmek nev'-i beşerdeki cârî olan âdetullaha muvafık gelmediğinden, her halde en a'zam mes'eleyi esas yapıp, öteki mes'eleleri esas yapmayacak.” Yani “hayatın” bir kere “bütün yönlerinden çekilecek” diyor. “Şeriatın,” yani “fıkıh üstüne bir konuşma yapmayacak” diyor. Fıkha ağırlık vermeyecek. Fıkhı hedefleyen bir çalışması olmayacak. Ne yapacakmış?  “her halde en a'zam mes'eleyi” en önemli meseleyi,yani iman hakikatlerini ve Allah’a imanı, Allah’ın varlığı, birliği, cennet, cehennem, yeniden diriliş gibi önemli meseleleri “esas yapıp, öteki meseleleri esas yapmayacak.” “Hayat ve şeriat, fıkıh konusuna girmeyecek” diyor.  “Tâ ki iman hizmeti safvetini” yani samimiyetini, candanlığını, bu yaptığı hizmet, “umumun nazarında” halkın nazarında “bozmasın.”bu adamın amacıbaşka türlü, “dünyevi amacı var” demesinler diyor. “ve avamın”halkın “çabuk iğfal olunabilen akıllarında”, bakın Facebook’a, hemen kafası iğfal oluyor. Herkese şüphe ile bakıyor. Her partiye, her insana, her hocaya, her alime, herkese şüphe ile bakıyor. Çok çabuk iğfal oluyor akılları. “avamın çabuk iğfal olunabilen akıllarında o hizmet başka maksadlara âlet olmadığı tahakkuk etsin.” “samimi, sadece Allah rızası için hizmet ettiği anlaşılsındiyor. “Hz.Mehdi (a.s)’ın faaliyeti.”

“Hem yirmi seneden beri tahribkarane (yıkıcı şekilde)  çok dehşetli zulüm altında o derece ahlak bozulmuş ve sabır ve sadakat kaybolmuş ki,”bak ta kendi zamanında bak, 70-80 sene önce, ne diyor; “tahribkarane (yıkıcı şekilde)  çok dehşetli zulüm altında o derece ahlak bozulmuş ve metanet”yani olaylar karşısında sarsılmamak“ve sadakat”davasına, arkadaşına, hocasına sadakat.  “o kadar kaybolmuş ki ondan belki de yirmiden birisine itimad edilmez (güvenilmez).”Hz. Mehdi (a.s) devrinde,  Hz. Mehdi (as)’a Bediüzzaman bilgi veriyor. “Ondan, yirmiden birine bile itimat etme” diyor.

“Bu acip hâlâta karşı çok fevkalâde sebat,”kararlılık “ve metanet”, olaylardan sarsılmamak. Hz. Mehdi (as.)’ın özelliğidir. Metindir. Her türlü baskıyı görecektir. Her türlü olayın içine girecektir. Hapsedilecektir, hakaret görecektir, baskı görecektir, yobazlar saldıracaktır, tuzak kurulacaktır. Fakat metanetini bozmaz. Sebatını da bozmaz. Bak Bediüzzaman Hz. Mehdi (a.s)’ın özelliklerini sayıyor:
1. Sebat 2.  Metanet 3.  Sadakat, davasına sadık, 4. Hamiyeti İslamiye, deli gibi İslam’a bağlı, hamiyeti İslamiyesi var. Allah aşkı ile delirmiş. Bak “hamiyeti İslamiye lazımdır , yoksa akim kalır ve zarar verir.”“Mehdiyet oluşmaz yoksa” diyor.Ama zaten Mehdi (a.s)’ın kaderinde öyle bir şey yok. Yani yarım bırakmak diye bir konu yok. Fakat neymiş bak özellikle Hz.Mehdi (a.s)’ın özellikleri; “sebat,” yani sebatlı “metanet,” olaylardan sarsılmayan, “sadakat,” sadık, davasına sadık ve “hamiyeti İslamiye” sahibi. Yani müthiş bir koruma hissi var. İnşaAllah.

 “Evet hadis-i şerifin ifadesiyle Hazreti İsa'nın semavi nüzulü (gökyüzünden inişi) kat'i (kesin) olmakla beraber”gökten inmesi, Allah katından inmesi, yeryüzüne, dünyaya gelmesi, bizzat şahsının gelmesi “kat'i (kesin) olmakla beraber” diyor Bediüzzaman. “Mutlaka gelecek” diyor.

Bak diyor ki Bediüzzaman, “Ramazan-ı Şerif’te, 10. günün, 2. Saatinde.” Bir kere Ramazan ayında bak. Ramazanın 10.günü, 2.saatinde, gün girmiş, gece 2. “Birden şu hadis-i şerif hatırıma geldi.”Çok manidar.  Evet, 10. Günün 2. Saatinde. “Belki, Risale-i Nur şakirtlerinin taifesi ne kadar devam edeceğini düşündüğüme binaen ihtar edildi.”Özel bilgi, inşaAllah. “Şedde sayılır, tenvin sayılmaz fıkrasının makam-ı cifrîsi 1542 ederek nihayeti devamına ima eder.” “Şedde sayılı fıkrası dahi makamı cifrisi 1506 edip, bu tarihe kadar zahir ve aşikare belki galibane” “ Sonra ta 42’ye kadar gizli ve mağlubiyet içinde. Vazife-i tenviriyesine devam edeceğine remze yakın ima eder.”  “şedde sayılır fıkrası dahi, makam-ı cifrîsi 1545 olup kâfirin başında Kıyâmet kopmasına ima eder.”Bak net tarihlerle Bediüzzaman belirtmiş. Hz. Mehdi (a.s)’ın devrini açıkça sayıyor. Hz. Mehdi (a.s)’ın faaliyeti ve talebelerinin etkinliği hicri 1506’da son buluyor. Şu an 1432’deyiz. “1506’ya kadar aşikarane, galibane devam edecekler” diyor. 1542’ye kadar devam ediyor. 1542’den sonra duruyor. Yani ondan sonra müthiş bir bozulma başlıyor 1542’den sonra. “42’ye kadar gizli ve mağlubiyet içinde. Vazife-i tenviriyesine devam edeceğine remze yakın ima eder.”1506’dan 1542’ye kadar.1545’de de kıyamet kopacak diyor. 2 yıllık çok azgın bir dönem var.

Bunu birçok Nur talebesi kardeşimiz anlamazdan geliyorlar. “Yok” diyorlar. “Bediüzzaman öyle der ama siz ona bakmayın”. Hadiste de Peygamberimiz (s.a.v) söylüyor. Tatlı hayatını, keyfini, zevkini bozuyor tabii bu. Gırtlağına çöküyor bu ağırlık. O zaman Bediüzzaman’ı da inkar ediyor, Peygamberimiz (s.a.v)’i de inkar ediyor, daha da sıkışırsa Allah’ı da inkar ediyor. Çünkü dünya onlara tatlı geliyor, bir kısmına.

Evet bu zaman hem iman ve din için, hem hayat-ı içtimaiye ve şeriat için, hem hukuk-u âmme ve siyaset-i İslâmiye için, gayet ehemmiyetli birer müceddid ister. Fakat en ehemmiyetlisi, hakaik-i imaniyeyi muhafaza noktasında tecdid vazifesi, en mukaddes ve en büyüğüdür.”Yani Hz. Mehdi (a.s) ın yaptığı en önemli çalışma budur, diyor“Şeriat ve hayat-ı içtimaiye ve siyasiye daireleri ona nisbeten ikinci, üçüncü, dördüncü derecede kalıyor.” Demek ki Hz. Mehdi (a.s) fıkha ağırlık vermiyor. Önce iman. İman olmadıktan sonra adama fıkıh anlatılır mı? Yahut adama hayatla ilgili ne anlatabilirsin? Önce iman. Onun için Hz. Mehdi (a.s)’ın fıkhı sonra anlatacağı anlaşılıyor Bediüzzaman’ın anlatımından. Önce iman hakikatlerine ağırlık vereceğini, tekrar söylüyorum; Allah’ın varlığı, birliği, cennet, cehennem, yeniden diriliş, meleklere iman, cinlere iman. “Rivayat-ı hadîsiyede, tecdid-i din hakkında ziyade ehemmiyet ise, imanî hakaikteki tecdid itibariyledir ” Bak, en önemli şey, “iman hakikatlerindeki tecdidi kastetmiştir” diyor Peygamberimiz (sav) hadislerde. Fıkıh değildir, diyor. Tabii bir tane fıkıhtan anlatıyorsa 30 tane de hurafe anlatıyor. Adamlar da yerlere yatıyorlar. Ama Mehdiyet’te direk iman hakikatleri anlatıldığı için adam (fikren) felç olur. En hayati noktadan olaya giriyor Hz. Mehdi (as). 

“Fakat efkâr-ı âmmede, hayatperest insanların nazarında zahiren geniş ve hâkimiyet noktasında cazibedar olan hayat-ı içtimaiye-i İslâmiye ve siyaset-i diniye cihetleri daha ziyade ehemmiyetli göründüğü için,” “dinin siyasetle anlatılması, fıkıh ve hayata dair konular” diyor “halk arasında daha önemli görüldüğü için” “o adese ile o nokta-i nazardan bakıyorlar, mana veriyorlar.” yanlış teşhis ediyorlar, diyor.  “Hem bu üç vezaifi birden bir şahısta, yahut cemaatte, bu zamanda bulunması” kendi zamanında, 70-80 sene önce “ve mükemmel olması ve birbirini cerhetmemesi” birbirini bozmaması “pek uzak, âdeta kabil görülmüyor.” benim zamanımda Hz. Mehdi (as)’ın gelmesi imkansız, diyor Bediüzzaman. “Âhirzamanda,” ne zaman? Yüz yıl sonra. 2011’ler, 2012’ler. “Âl-i Beyt-i Nebevî'nin (A.S.M.) cemaat-ı nuraniyesini” Peygamberimiz (sav)’in ehli beytini ve Peygmberimiz (sav)’in soyunu “temsil eden”. Temsilci kim? Ne demek temsilci? Bir tane temsilci olur değil mi? Kimmiş o temsil eden? Bak açıklıyor Bediüzzaman; “HAZRET-İ MEHDİ'DE” şahsı manevi demiyor bak. “VE CEMAATİNDEKİ” Hz. Mehdi (as) var, cemaati var “ŞAHS-I MANEVÎDE”. Hz. Mehdi (as) ve cemaati olunca tabii ki şahsı manevisi olur. Mehdi ve cemaati boş durmayacaklarına göre meydana gelen faaliyet ne olmuş oluyor? Şahsı manevi olmuş oluyor. “ANCAK İÇTİMA EDEBİLİR.” diyor.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "12 Ekim 2011" tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  adresinden seyredebilirsiniz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder