Her devleti, her
milleti kendi fikrine saygı duyacağımız şekilde değerlendirmek durumundayız
İsrail’in inancı neyse o inancını yaşar. İran’ın inancı neyse o inancını yaşar.
Türkiye’nin inancı neyse o inancını yaşar. Hz. Mehdi (as)’ın yapacağı
sevgiyi, şefkati, merhameti, dostluğu sağlamak, savaşları durdurmak, terörü
durdurmak, yardımlaşmayı sağlamak, dünyada adaleti sağlamaktır. Yani insanlara
baskı yapmak değildir. Suriye de olanlar zulüm tabii. Müslüman Müslüman’a zulüm
yapmaz. Sadistlik ve acımasızlık var. Ateisttir biliyorsunuz, Suriye ordusunun
eğitim şekli Darwinist, materyalist, ateist, Marksist, Leninist, çizgidedir.
Dolayısı ile askerlerin büyük bir bölümü, çok çok büyük bölümü, yani onların
yönetiminde olanlar, onların terbiyesinde yetişenler bu eğitimi aldıkları için
insanlara karşı acımasız davranabilen, şefkatsiz, merhametsiz, zulme yatkın,
insanları insan olarak görmeyen Darwin’in dediği gibi “güçlünün hakim olduğu,
haklının hakim olmadığı” bir inanç içerisindeler gördüğümüz kadarı ile.
Marksist, Leninist düşüncenin acımasızlığını, sadistliğini görüyoruz. Dolayısı
ile Suriye’deki rejimin, yani derin devlet rejiminin oradaki sadistliğini bütün
dünya nefretle kınıyor. Bizler de tabii nefretle kınıyoruz. Çok büyük bir zulüm
uygulanıyor. Bizim gördüklerimiz, görmediklerimiz daha da şiddetli olduğunu
duyuyoruz.
Ama Suriye’de bu
tip olaylar olacağını da, Hz. Mehdi (as) devrinde yani Kral Mesih devrinde bu
tip olaylar olacağını yer belirterek, olay belirterek Peygamberimiz (s.a.v) çok
detaylı anlatmış. Bu da Hz. Mehdi (as)’ın çıkış alametlerindendir Suriye’deki
bu olaylar. Libya’daki olaylara gelince; Libya’daki Muammer Kaddafi zalim
melikler döneminin son kalıntılarındandır. Peygamberimiz (sav) Hz. Mehdi (as)
döneminde zalim meliklerin de teker teker tarih sahnesinden çekileceğini
söylüyor. Son zalim meliklerdendir. O da gidecektir, gitmiştir zaten. Diğer
zalim melikler de gidecektir. “Onun arkasından benim evlatlarımdan Muhammed
Mehdi (as) zuhur edecektir” diyor Peygamber Efendimiz (sav). Hz. Ali (as)’ın
soyundandır. Hz. Ali (as) da Hz. Davut (as) soyundandır. King David;
biliyorsunuz Hz. Davut (as), onun soyundandır. Dolayısıyla Hz. Mehdi (a.s.)
aynı zamanda Hz. Davut (as) soyundandır. Bütün bölgede, barışı, kardeşliği,
sevgiyi tesis edecektir.
Zalim krallar
devri sona ermiştir. Tiranlar, deccaller devri sona ermiştir. Artık bundan
sonra barışın, demokrasinin, kardeşliğin, sevginin, iyiliğin, bilimin, sanatın,
estetiğin, her türlü güzelliğin hakim olduğu bir devre giriyoruz. Bunu
yaşayacağız... Barış anlaşmasını iptal etmek değil, bilakis barış anlaşmasını
daha güçlendirmek gerekir. Savaşları ortadan kaldırmak, barışı istemek zaten
Müslümanlığın bir gereğidir.
Silm, barış;
Müslümanlığının anlamı budur zaten. İslam’ın anlamı budur. Müslüman daima
barışı, sevgiyi ve kardeşliği savunmakla mükelleftir. Tabii bunu yapacak olan
yine söylüyorum Kral Mesih yani Muhammed Mehdi (as)’dır. Onun dışındaki bir
insana veyahut bir gruba veyahut bir partiye veyahut bir hükümete bu nasip
olmayacaktır.
Allah Hz. Mehdi
(as)’ı, Kral Mesih (as)’i görevlendirmiştir bu barışla. Onun dışında savaş
isteyenler var, kavga isteyenler var, ortada kalanlar var. Onlar tarihin akışı
içerisinde kaderlerini yaşıyorlar. Hz. Mehdi (as) devrinde bütün bu
problemlerin kalkacağını görüyoruz. Kan her yerde kötü. Namludan çıkan her
kurşun Mehdiyet’in zıddı olan bir harekettir. Kanın iyisi kötüsü olmaz. Bizim
için kan daima kaçınılması gereken bir şeydir. Mehdiyet devrinin özelliğinde
“damla kan akmayacak” diyor Peygamber Efendimiz (sav). “İyi kan akar kötü kan
akmaz” veyahut “kötü kan akmalıdır, iyi kan durmalıdır”, buna benzer bir şey
söylemiyor. Dolayısı ile kanın her türlüsünden kaçınmak lazım.
Saddam’ın
görevinden nezaketi ile alınması için ben girişimde bulunmuştum. Büyük
gazetelerde burada haberler çıkarttırdım, sür manşetten. “Aileni de al, beraber
gidin, can güvenliğiniz sağlanacak” dedim. Pentagon da bu fikri destekledi, o
yönde haberler çıktı sonradan. Hatta “İslami basını daha titiz takip edeceğiz”
dediler Amerikan hükümeti. Fakat Saddam psikopat çıktı. Sözümüzü dinlemedi.
Kabadayılık yaptı. Genellikle bu tip adamların genel özelliğidir, bunlar hem
kabadayıdır ama aynı zamanda çok korkak ve akılsız olurlar. Böyle rezil bir
hayat yaşarlar ve rezil bir şekilde de ölürler. Allah onların kaderini öyle
yaratmış. Dolayısı ile kaderini yaşadı.
Nitekim Irakta bu
tarz olayların olacağını Peygamberimiz (sav) belirtmiş. Hatta “bir ordu çölde
kaybolur” diyor “aniden”. Irak Ordusunun çölde kaybolacağını söylüyor.
Hakikaten bir gecenin içerisinde Irak ordusu çölde kayboldu. Aynen
Peygamberimiz (sav)’in hadisinde söylediği gibi. Ve Irak’ı yabancı ülkelerden
gelen askerlerin işgal edeceğini söylüyor Peygamber Efendimiz (sav), aynısıyla
olmuştur. Tevrat’ta da geçer; Irak’ın yani Babil’in işgal edileceği.
Dolayısıyla
kaderde olan olaylar oluyor. Kader daima hayırlı olur. Allah ne yaparsa hayırla
yaratır. Dolayısıyla Allah’ın yarattığı kadere biz sevgiyle, güzellikle,
esenlikle ve teslimiyetle yaklaşıyoruz.
Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "3 Ekim 2011" tarihinde A9 TV'de "
İsrailli Ünlü Araştırmacı Yazar Mordechai Kedar ile yapılan Canlı Röportaj
"
dan alı
nmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr adresinden seyredebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder