09 Ekim 2011

İran ve Suriye


Her devleti, her milleti kendi fikrine saygı duyacağımız şekilde değerlendirmek durumundayız İsrail’in inancı neyse o inancını yaşar. İran’ın inancı neyse o inancını yaşar. Türkiye’nin inancı neyse o inancını yaşar.  Hz. Mehdi (as)’ın yapacağı sevgiyi, şefkati, merhameti, dostluğu sağlamak, savaşları durdurmak, terörü durdurmak, yardımlaşmayı sağlamak, dünyada adaleti sağlamaktır. Yani insanlara baskı yapmak değildir. Suriye de olanlar zulüm tabii. Müslüman Müslüman’a zulüm yapmaz. Sadistlik ve acımasızlık var. Ateisttir biliyorsunuz, Suriye ordusunun eğitim şekli Darwinist, materyalist, ateist, Marksist, Leninist, çizgidedir. Dolayısı ile askerlerin büyük bir bölümü, çok çok büyük bölümü, yani onların yönetiminde olanlar, onların terbiyesinde yetişenler bu eğitimi aldıkları için insanlara karşı acımasız davranabilen, şefkatsiz, merhametsiz, zulme yatkın, insanları insan olarak görmeyen Darwin’in dediği gibi “güçlünün hakim olduğu, haklının hakim olmadığı” bir inanç içerisindeler gördüğümüz kadarı ile. Marksist, Leninist düşüncenin acımasızlığını, sadistliğini görüyoruz. Dolayısı ile Suriye’deki rejimin, yani derin devlet rejiminin oradaki sadistliğini bütün dünya nefretle kınıyor. Bizler de tabii nefretle kınıyoruz. Çok büyük bir zulüm uygulanıyor. Bizim gördüklerimiz, görmediklerimiz daha da şiddetli olduğunu duyuyoruz.

Ama Suriye’de bu tip olaylar olacağını da, Hz. Mehdi (as) devrinde yani Kral Mesih devrinde bu tip olaylar olacağını yer belirterek, olay belirterek Peygamberimiz (s.a.v) çok detaylı anlatmış. Bu da Hz. Mehdi (as)’ın çıkış alametlerindendir Suriye’deki bu olaylar. Libya’daki olaylara gelince; Libya’daki Muammer Kaddafi zalim melikler döneminin son kalıntılarındandır. Peygamberimiz (sav) Hz. Mehdi (as) döneminde zalim meliklerin de teker teker tarih sahnesinden çekileceğini söylüyor. Son zalim meliklerdendir. O da gidecektir, gitmiştir zaten. Diğer zalim melikler de gidecektir. “Onun arkasından benim evlatlarımdan Muhammed Mehdi (as) zuhur edecektir” diyor Peygamber Efendimiz (sav). Hz. Ali (as)’ın soyundandır. Hz. Ali (as) da Hz. Davut (as) soyundandır. King David; biliyorsunuz Hz. Davut (as), onun soyundandır. Dolayısıyla Hz. Mehdi (a.s.) aynı zamanda Hz. Davut (as) soyundandır. Bütün bölgede, barışı, kardeşliği, sevgiyi tesis edecektir.

Zalim krallar devri sona ermiştir. Tiranlar, deccaller devri sona ermiştir. Artık bundan sonra barışın, demokrasinin, kardeşliğin, sevginin, iyiliğin, bilimin, sanatın, estetiğin, her türlü güzelliğin hakim olduğu bir devre giriyoruz. Bunu yaşayacağız... Barış anlaşmasını iptal etmek değil, bilakis barış anlaşmasını daha güçlendirmek gerekir. Savaşları ortadan kaldırmak, barışı istemek zaten Müslümanlığın bir gereğidir.
Silm, barış; Müslümanlığının anlamı budur zaten.  İslam’ın anlamı budur. Müslüman daima barışı, sevgiyi ve kardeşliği savunmakla mükelleftir. Tabii bunu yapacak olan yine söylüyorum Kral Mesih yani Muhammed Mehdi (as)’dır. Onun dışındaki bir insana veyahut bir gruba veyahut bir partiye veyahut bir hükümete bu nasip olmayacaktır.
Allah Hz. Mehdi (as)’ı, Kral Mesih (as)’i görevlendirmiştir bu barışla. Onun dışında savaş isteyenler var, kavga isteyenler var, ortada kalanlar var. Onlar tarihin akışı içerisinde kaderlerini yaşıyorlar. Hz. Mehdi (as) devrinde bütün bu problemlerin kalkacağını görüyoruz. Kan her yerde kötü. Namludan çıkan her kurşun Mehdiyet’in zıddı olan bir harekettir. Kanın iyisi kötüsü olmaz. Bizim için kan daima kaçınılması gereken bir şeydir. Mehdiyet devrinin özelliğinde “damla kan akmayacak” diyor Peygamber Efendimiz (sav). “İyi kan akar kötü kan akmaz” veyahut “kötü kan akmalıdır, iyi kan durmalıdır”, buna benzer bir şey söylemiyor. Dolayısı ile kanın her türlüsünden kaçınmak lazım.

Saddam’ın görevinden nezaketi ile alınması için ben girişimde bulunmuştum. Büyük gazetelerde burada haberler çıkarttırdım, sür manşetten. “Aileni de al, beraber gidin, can güvenliğiniz sağlanacak” dedim. Pentagon da bu fikri destekledi, o yönde haberler çıktı sonradan. Hatta “İslami basını daha titiz takip edeceğiz” dediler Amerikan hükümeti. Fakat Saddam psikopat çıktı. Sözümüzü dinlemedi. Kabadayılık yaptı. Genellikle bu tip adamların genel özelliğidir, bunlar hem kabadayıdır ama aynı zamanda çok korkak ve akılsız olurlar. Böyle rezil bir hayat yaşarlar ve rezil bir şekilde de ölürler. Allah onların kaderini öyle yaratmış. Dolayısı ile kaderini yaşadı.
Nitekim Irakta bu tarz olayların olacağını Peygamberimiz (sav) belirtmiş. Hatta “bir ordu çölde kaybolur” diyor “aniden”. Irak Ordusunun çölde kaybolacağını söylüyor. Hakikaten bir gecenin içerisinde Irak ordusu çölde kayboldu. Aynen Peygamberimiz (sav)’in hadisinde söylediği gibi. Ve Irak’ı yabancı ülkelerden gelen askerlerin işgal edeceğini söylüyor Peygamber Efendimiz (sav), aynısıyla olmuştur. Tevrat’ta da geçer; Irak’ın yani Babil’in işgal edileceği.

Dolayısıyla kaderde olan olaylar oluyor. Kader daima hayırlı olur. Allah ne yaparsa hayırla yaratır. Dolayısıyla Allah’ın yarattığı kadere biz sevgiyle, güzellikle, esenlikle ve teslimiyetle yaklaşıyoruz. 



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "3 Ekim 2011" tarihinde A9 TV'de "
İsrailli Ünlü Araştırmacı Yazar Mordechai Kedar ile yapılan Canlı Röportaj
"
 dan alı
nmış bir bölümdür.  Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  adresinden seyredebilirsiniz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder