26 Aralık 2012

Kehf Suresi Mehdiyet'i Anlatan Bir Sure !


 Kehf Suresi doğrudan doğruya ahir zamanı, Mehdiyet’i anlatan bir sure. Her Müslüman’ın çok iyi bilmesi gereken bir suredir. Deccaliyete karşı Peygamberimiz (s.a.v) hep Kehf Suresi’ne dikkat çekmiştir. “Kehf Suresi’ni okuyun.” demiştir. Çünkü orada bütün sistem çok detaylı anlatılmıştır.

Şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla.

“Hamd, Kitab'ı kulu üzerine indiren ve onda hiçbir çarpıklık kılmayan Allah'a aittir.”Şimdi ilk dikkat çektiği Allah’ın, Kuran ve Kuran’ın yeterliliği. Bak “Hiçbir çarpıklık kılmadı.” diyor Allah. Dünyadaki çözüm, Kuran’ın yeterliliğinin kabul edilmesi üstüne kuruludur. Kuran’ın yeterliliği kabul edilmediği için dünyada bu kadar karmaşa, bu kadar mezhep, bu kadar cemaat, bu kadar acı, bu kadar savaşlar oluyor. Eğer Kuran’ın yeterliliği kabul edilir, Kuran’ın dili samimi anlaşılırsa hiçbir şey kalmaz. Bakın “Dosdoğru (bir Kitap'tır) ki,” yine Kuran’a dikkat çekiyor. “Kendi Katından şiddetli bir azapla uyarıp-korkutmak” çünkü insanlar eğer korkutulmazsa, uyarılmazsa, sırf Allah sevgisiyle normal hareket etmiyorlar. Yani cehennem korkusu olmadıktan sonra mesela namaz da kılmıyor, helale-harama da dikkat etmiyor, “Allah beni korur nasıl olsa.” diyor, “Allah beni affeder.” diyor.

Allah korkusu olmaması sevginin, şefkatin, aklın bütün derinliğini yok etmiş oluyor. Allah’tan korkulmazsa, insanın elinde avucunda akıl kırıntısı kalmaz, Allah’ın dilemesiyle. “ve salih amellerde bulunan” bak en önemli kilit noktayı Allah söylüyor arkasından. Salih amel; samimi davranmak. Adamlar Müslüman ama samimi değiller. Samimi olmayınca görüyorsunuz Narcıların yaptıkları sahtekarlıkları. Eşek kadar, kıllı kılçıklı adamlar kudurmuş gibi yalan söylüyorlar. O kadar yalanı gören adam da bunların samimiyetine inanmıyor, yanlarına da gitmek istemiyor, dinlemek de istemiyor. Bu sefer Risale-i Nur’a karşı da tavır alıyorlar, bu ahlaksızların yüzünden. Çünkü anlatımları kabus gibi; karmakarışık, sahtekarlık ve yalan üstüne kurulu, apaçık bir gerçeği tamamen örtbas etmeye yönelik. “Sandalye” diyorsa Bediüzzaman, “gökyüzü dedi.” diyor. “Araba” dediyse, “toprağın altı demek istedi.” diyor. Türkçe konuşuyor orada Bediüzzaman. Türkçe anlatıyor.  Bak “salih” samimi “amellerde bulunan mü'minlere müjde vermek için” İncil’in anlamı da “müjde”dir biliyorsunuz.

Müslümanlara müjde vermek çok önemlidir. Mehdiyet’le müjde vermek, Hz. İsa Mesih (a.s)’ın inişini müjde vermek, İttihad-ı İslam’la müjde vermek, cennetle müjde vermek, Allah’ın rızasıyla müjde vermek...“şüphesiz onlara güzel bir ecir vardır.”“Güzel bir sevap vardır.” diyor Allah. Bakın Allah müjdeyi veriyor; “Onlar orda ebedi olarak kalıcıdırlar.” Allah ebedidir, kendisi ebedidir. Müminleri de Allah ebedi kılıyor. Başlangıcı var, sonu yok. Zaten Allah’ın ruhunu taşıyor mümin. Allah’ın ruhunu taşıyan bir şeyin sonunun olması mümkün olmaz. Çünkü Allah diyor ya; “Ruhumdan üfürdüm.” diyor. Şimdi ruhundan üfürdü mü bu varlığa sen sonlu dersen, haşa, Allah’a sonlu demiş anlamına gelir. Çünkü Allah’ın ruhunu taşıyor mümin. O zaman müminin sonsuzluğu zaten anlaşılıyor, Allah’ın o ifadesinden anlaşılıyor.

“(Bu Kur'an) "Allah çocuk edindi" diyenleri uyarıp-korkutur.” Demek ki Hıristiyanlarla ittifak, Hıristiyanların düzelmesiyle İslam dünyaya hakim olacak. En önemli kilit konuya, en büyük fitneye Allah dikkat çekiyor bakın.“"Allah çocuk edindi" diyenleri uyarıp-korkutur.”Yani Hıristiyanları Allah uyarıyor ve cehennem azabıyla korkutuyor. Çünkü Hz. İsa (a.s), Allah’ın oğlu değil. Allah, çocuk edinmekten münezzeh. Tek bir Allah vardır, bir tane Allah vardır o kadar. Bir de Allah’ın kulları vardır. Hz. İsa Mesih (a.s), Peygamberimiz (s.a.v), bizler hepimiz Allah’ın kullarıyız. Hiç kimse Allah’ın oğlu değildir, çocuğu değildir. Ama manevi anlamda yani sevgiyi ifade etme açısından, Allah’ın koruması kollaması anlamında Allah’ın çocukları dense bütün insanlığa, ki öyle geçiyor İncil’de, o bir şefkat ifadesi olarak, Allah’ın yarattığı kullara, Allah’ın sevgisini ifade eden bir anlamda kabul edilebilir, sevgisini ifade eden anlamda. Ama Allah’ın bir anneye, babalık yapmaya, çocuk edinmeye ihtiyacı yoktur. Bu çok ilkel bir inanç olur.

“Bu konuda ne kendilerinin, ne atalarının hiçbir bilgisi yoktur.”  diyor Cenab-ı Allah.Yani “kendilerinin de bilgisi yok.” diyor. İncil’de böyle bir bilgi yok. Çünkü İncil’e baktığımızda, Hz. İsa (a.s)’ın Allah’a dua ettiğini görüyoruz, uyuduğunu görüyoruz, Allah’a kul olduğunu söylediğini görüyoruz ve Allah’ın bir olduğunu söylediğini görüyoruz.  Böyle bir bilgi yok. Var hurafe izahlar, diğer İncil’lerde var. Fakat bu ifadeyle, onlar çeliştiği için ve bu ifadeler daha çoğunlukta olduğu için, çelişik ifadeler geçersiz olmuş olur. “Ağızlarından çıkan söz ne (kadar da) büyük.” diyor Allah. Çirkin bir ifade olarak buna dikkat çekiyor Cenab-ı Allah.“Onlar yalandan başkasını söylemiyorlar.” Kendileri de biliyor yalan söylediklerini. Onun için dünya çapında hiç kimse üçlemeye inanmıyor. Samimi konuşulduğunda hiçbir Hıristiyan Hz. İsa (a.s)’ın Allah olduğunu iddia etmez. Çünkü alenen yalan, çocuk yalanı gibi. Bizim Narcılar nasıl sahtekarca yalan söylüyorsa, delice yalan söylüyorlarsa, onların pervasızlığı, yalancılıktaki çirkin cesaretleri nasılsa bir kısım Hıristiyanlar da samimiyetsizce yalan söylüyorlar ve biliyorlar yalan söylediklerini.

“Şimdi onlar bu söze (Kur'an'a) inanmayacak olurlarsa” Kuran’a inanmayacak olurlarsa “Sen, onların peşi sıra esef ederek kendini kahredeceksin (öyle mi)?” “Üzülmen için bir neden yok.” diyor Cenab-ı Allah. Çünkü Allah yaratıyor onları da. Müslüman üzülmez. Üzülmek zaten Kuran’a aykırı olur, yanlış bir şey olur, şirk olmuş olur. Onun için Allah, Peygamberimiz (s.a.v)’i uyarıyor bundan kaçınması için. Hiçbir şekilde üzülmemek ve tedirgin, rahatsız olmamak. Çünkü şu anda da küfür borusunu öttürüyor. Üzülüyor muyuz? Hayır. Çünkü gittikçe borusu kıvrılıyor kıvrılıyor, burnundan içeriye doğru küfrün girmeye başladı boru, küfrün borazanı. Dolayısıyla hiçbir etkisi yok şu an Müslümanlara.

“Şüphesiz Biz, yeryüzü üzerindeki şeyleri ona bir süs kıldık;” ağaçlar, çiçekler, deniz, gökyüzü… Mesela insan gökyüzüne bakıyor, bayılıyor, bulutlara bakıyor bayılıyor. ormanlar öyle güzel, deniz ayrı güzel. “Süs olarak yaptım.” diyor Allah çiçekleri, böcekleri, insanları. “onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye.” “İmtihan kastıyla yaptım.” diyor Cenab-ı Allah. Ama hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu. Bak, güzel davranışta bulunan da var ama daha güzel davranışta bulunan da var, daha daha güzel davranışta bulunan var. “En güzel davranışta bulunanları tespit etmek için, bunu görmek için yaptım.” diyor Allah. Bunu bilmiyor mu Allah? Sonsuz evvelde biliyor. Kimin bilmesini istiyor? Bizim bilmemizi istiyor. Çünkü biz Allah’ın ruhuyuz. Allah’ın ruhundan yaratıldık. Bütün insanlar Allah’ın ruhundan yaratılmıştır. Allah’ın kendi ruhunun ne yapacağını bilmemesi olamaz, inşaAllah.

“Biz gerçekten (yeryüzü) üzerinde olanları kupkuru-çorak bir toprak yapabiliriz.” Kıyamette meydana gelecek dünyanın halini Allah anlatıyor. Çünkü dünya tamamen dağılıyor, depremin etkisiyle iyice dağılıyor. Fakat blok yapısını kaybetmiyor. Yine bir yassılaşmakla beraber dağılma oluyor. Yani hem ateşin dağılması, hem orta kısmı ateş olarak kalmak şeklinde, toprak kısmı da dağılmış oluyor. Çorak bir toprak, arazi meydana gelmiş oluyor. Bu kıyamet, 8. ayette kıyametten bahsediyor Cenab-ı Allah.

“Sen, yoksa Kehf ve Rakim Ehlini Bizim şaşılacak ayetlerimizden mi sandın?” Hz. Mehdi (a.s) talebeleri ile Hz. İsa Mesih (a.s) talebelerine işaret ediyor bu ayette. Kehf, Hz. Mehdi (a.s) talebeleridir, Rakim de Hz. İsa Mesih (a.s) talebeleridir. Mesela “Rakim Ehlini” diyor. Adamlar da diyor ki; “Plaka var” diyor. Burada bir insandan bahsediyor, ehlini. Rakim Ehlini, Kehf Ehlini. Rakim Ehli plakaysa, Kehf Ehli de plaka olmuş olur o zaman. Plaka olur mu? İnsan bunlar. “Bizim şaşılacak ayetlerimizden mi sandın?” şaşırmış demek ki Peygamberimiz (s.a.v). Hayret etmiş ki Allah “şaşırdın mı?” diyor. “Şaşılacak ayetlerimizden mi sandın?” “Hayret mi ettin?” anlamında, şaşılacak derken yanlış anlaşılabilir Allah affetsin. “Hayret mi ettin?” diyor.

“O gençler,” işte Hz. Mehdi (a.s) talebelerinin özelliği; gençlerden oluşuyor. “mağaraya sığındıkları zaman,” Yani bir araya geldikleri zaman. Mağara, bir arada yaşantıyı anlatan bir ifadedir. Gerçekten mağaraya sığınıyorlar ayrı mesele de fakat işaret etmek istediği Kuran’ın budur, inşaAllah.  “demişlerdi ki: "Rabbimiz, Katından bize bir rahmet ver” Allah’ın rahmeti, bir yere hakim oldu mu zaten konu biter. Onun için “Bismillahirrahmanirrahim” diyoruz. Rahman ve Rahim. “rahmet ver ve işimizden bize doğruyu kolaylaştır (bizi başarılı kıl).” Demek ki bir faaliyet yapacaklar. Faaliyetleri var. Nerede? Mağarada. Mağarada faaliyet olur mu? Bir şey anlatılıyor burada. Bir amaçları var çünkü, bir idealleri var. Uyuyorlar zaten, mağaradalar. Ama “işimizden bize doğruyu kolaylaştır (bizi başarılı kıl).”

“Böylelikle mağarada yıllar yılı” uzun yıllar “onların kulaklarına vurduk (derin bir uyku verdik).” bu, aynı zamanda dünyanın bir uyku halinde olduğuna işaret. Çünkü biz bir nevi şu an uyku halindeyiz. Hz. Ali (ra.) de diyor; “Biz uyuyoruz şu an, öldüğümüzde uyanacağız.” diyor. Bu çok kaliteli bir rüyadır dünya. Keskin, şuuru açık bir rüya görüyoruz. Dikkatlice bakarsanız anlarsınız. Beyninizin içindeki bir görüntüyü seyrediyorsunuz. Yani her bilim adamı laboratuara girdiğinde, zannediyor ki dışarıda laboratuar, o da deney tüplerini tutuyor. Beyninin içindeki deney tüplerini Allah onlara dokundurtuyor. Beyninin içindeki elektron mikroskobuna bakar, dışarıdaki elektron mikroskopla bağlantısı olmaz. Beynindeki buluşu yapar. Allah o buluşu ona verir, o da onu bulur. Mesela Darwinistler bir açıklama yaptığında, Allah onlara o açıklamayı yaptırır, kendi yapamaz. Hazır bilgi akıyor, sadece onu söylüyor. Onun dışında bir şey söyleyemez. Ne bir milim fazlasını, ne bir milim eksiğini. Tam doğrusunu söyler.

Mesela Darwin ne kadar söyleyecekse, Marks ne kadar söyleyecekse hepsi hazırdır Allah katında. Mesela Marks’ın Kapital’i, daha doğmadan, babası daha doğmadan kitabı hazırdı ama ona kendi yazmış gibi Allah gösterir. Beyninde öyle görür o. Ama kainatın da sırrını bilmediği için maddeyi dışarıda zannediyor. Mesela Marks’a sorsan yahut Darwin’e sorsan; “Gemi uzakta duruyor.” diyor. “Fosil yataklarına girdik, kazıyoruz.” diyor. Fosil yatağını, Allah ona beyninin içinde gösteriyor. O da zannediyor ki dışarıda var fosil yatağı. Fosili önüne koyuyorlar, Allah beynindeki fosili gösteriyor. Beyninin dışına hiçbir insan çıkamaz. Hiçbir insan da çıkmamıştır, çıkması da mümkün değildir. Ahirette de çıkamaz, hiçbir şekilde çıkamaz. Bir tek Allah bütün varlığı, kainatı bilir. Maddenin esasını, eşyanın esasını Allah bilir, biz bilemeyiz.

“Sonra iki gruptan” bak adamlar diyor ki; “birisi levha.” burada Allah diyor ki; “ikisi de grup” diyor. Nerenin levhası? Biri bir şey dedi mi herkes ona “A öyle mi?” deyip kalıyor. Kafanı çalıştırsana kardeşim. Burada “grup” diyor, “iki tane grup” diyor. “Kehf ve Rakim Ehlini” diyor. İnsanı ifade eden ifadeler bunlar. “Sonra iki grup” diyor.  “Sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap ettiğini belirtmek için” süre hesabı yani ne kadar süre kaldığı, ne kadar kıyamete var, Allah bilir tabii aslını, fakat tabii işaretlerden yakın bir tahmin çıkarılabilir. O tahminler de genellikle doğru oluyor Allah’ın izniyle, inşaAllah. “hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık.” Hayatın bir rüya olduğunu yine Allah burada işaret etmiş oluyor.

“Biz sana onların haberlerini bir gerçek (olay) olarak aktarıyoruz.” “Bu olay gerçekleşti.” diyor Allah. “Var” diyor böyle bir olay. Yani “Bu sembolik bir olay değil.” diyor Allah. “Gerçek bir olay” diyor.“Böyle bir vaka var.” diyor Allah. “Gerçekten onlar Rablerine iman etmiş gençlerdi” amaAllah “iman etmiş” demiyor da fakat “gerçekten iman etmişlerdi” diyor. Çünkü insan bir esleme olabilir teslim olur, bir de samimi, gerçekten iman eder. “Gerçekten iman etmişlerdi.” diyor. O zaman çok önemli bir güç haline gelir. Bir insan, bir grup gerçekten iman ettiyse onu dünyada yenecek bir güç olmaz artık. Yani bu bir mucizedir. On kişi bile olmuş olsa, gerçekten iman ettilerse mesela yedi milyarlık dünya onlarla baş edemez. Mutlaka yener o on kişi. Mucize yani böyle bir mucizesi var Cenab-ı Allah’ın. “ve Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.”Hidayeti veren Allah, bir de hidayeti artırıyor Allah. Hidayetin arttığını da görüyoruz. Yani demek ki insanda iman sabit olmuyor; parlıyor, gelişiyor. Hidayetin artmasından anlıyoruz. Bu ifadeden anlıyoruz.

“Onların kalpleri üzerinde (sabrı ve kararlılığı) rabtetmiştik;” sabır olacak, yıllara karşı sabır. Hz. Mehdi (a.s) talebelerinin ana özelliklerinden sabırlı olmak ve kararlılık, metanet, hiçbir şekilde vazgeçmemek davadan, azmedip sonuna kadar götürmek. Deccale karşı “Kıyam ettiklerinde” yani ona karşı atağa geçtiklerinde, faaliyete başladıklarında.“demişlerdi ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir;” Yani “Allah’ın varlığına biz inanıyoruz. Göklerin ve yerin Rabbine inanıyoruz.”“İlah olarak biz O'ndan başkasına kesinlikle tapmayız,” yani Darwinizm’e, materyalizme, komünizme, faşizme, başka hiçbir inanca tapmayız, inanmayız. “(eğer tersini) söyleyecek olursak, andolsun,” diyor, yemin ediyorlar.“gerçeğin dışına çıkarız.”Yani “bu bilimsel olmaz, akılcı olmaz, doğru olmaz, inandırıcı olmaz, yalan olur.” diyor.

“Şunlar, bizim kavmimizdir;” yani çevremizdeki insanlar, bu toplum. “O'ndan başkasını ilahlar edindiler,” yani Darwinist, materyalist, ateist oldular. Allah’a inanmadılar. “onlara apaçık bir delil getirmeleri gerekmez miydi?” O zaman delillerini getirsinler. Fosil olarak, bilimsel deliller, proteinin yapısıyla ilgili deliller, değil mi? Herhangi bir tane delil, tek bir tane delil. “onlara apaçık bir delil getirmeleri gerekmez miydi?” hiç delil yok çünkü. “Öyleyse Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir?” “Allah’a karşı yalan söylüyorlar.” diyor ve “zalimler” diyor Allah. Zalim mutlaka çöküyor. Kuran’da onu özellikle belirtiyor ki; sonuçlarının çökme olacağı bilinsin diye, inşaAllah.




Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın   A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder