13 Aralık 2012

Allah Bizim Mutlu Olmamızı İstiyor !


“Selamun Aleykum Hocam. Buradayım, sizi takip ediyorum.” Aleykum Selam ve Rahmetullahi ve Berakatuhu. “Hocam cennette maddenin aslını görebilecek miyiz? Sizleri çok seviyoruz. Hayırlı günler, Allah’a emanet olun. Ayşe.” Hayır, bizim Allah’ın Kendini bildiği gibi Allah’ı bilmemiz imkansızdır. Sonsuza kadar imkansızdır. Haşa, biz Allah’ın Kendini bildiği gibi bilmemiz için, Allah olmamız lazım. Bu mümkün değil, imkansızdır. Maddenin aslını da asla bilemeyiz. Hiçbir zaman için de bilemeyeceğiz. Biz, Allah’ın gösterdiği kadar bileceğiz. Dışarıdaki maddenin aslına sadece iman ediyoruz biz. Aslını göremiyoruz, bilmiyoruz. Sadece bilimsel olarak bir tahmin var, ilmi olarak karanlık olması gerekiyor ve renksiz olması gerekiyor ve saydam olması gerekiyor bilimsel olarak.

Ama hiçbir zaman için aslıyla muhatap olamıyoruz. Mesela evde eşyalara baktım, aman Yarabbi Cenab-ı Allah ne kadar titiz, ne kadar güzel güzellikler sunmuş. Her yerde bir ihtiyaca yönelik bir şey yaratmış. Bakıyorum, ne kadar acayip. Mesela burada bakıyoruz, fincan. Ne için? Kahveyi içelim diye. Ama baya süslemiş, hoşumuza gitsin diye. Mesela tespihin taşlarını yaratmış, Allah onları ipe dizmiş, hoşumuza gitsin diye, hoş bir yosun rengi de vermiş. Sesini bile çok güzel yaratıyor. Parıltısını çok güzel yapmış. Dışarıdaki aslını göremiyoruz, bilmiyoruz. Saydam dışarıdaki aslı ve karanlık, ışık olmaz. Renk de yok. Bu düşünme ve düşünmeyle bulunan bilgi, Allah’tan ilhamla gelen bilgidir.

Cenab-ı Allah bize Kuran’da, konunun özetini anlatır. Ne anlatıyor Allah? “Ben varım” diyor, “Birim. Sizi yarattım, seviyorum sizi, sizin de Beni sevmenizi istiyorum. Ben’den korkun ama aşk korkusu olsun bu” diyor, Allah, “size cennet yarattım. Ben Kendim sonsuzum, sizi de sonsuz yapacağım” diyor. “Başlangıcınız olacak, sonunuz olmayacak” diyor Allah. “Size en güzel nimetleri sunacağım ama Bana sevginiz çok coşkulu olacak” diyor. “Bana şüphe gözüyle bakmayın, bana hüsn-ü zanla, güzel gözle bakın. Ben hikmetle yaratıyorum her şeyi, hayırla yaratıyorum. Sizi imtihan ediyorum, imtihanda haklıyım” diyor Cenab-ı Allah. “Çünkü Hz. Adem’i imtihansız aldığımda gördünüz, olmuyor. Sizi imtihanla alacağım” diyor. Ben yaklaşık anlatıyorum tabii, Cenab-ı Allah tam böyle demiyor da, anlaşılan şekli anlatıyorum, “sizin zevk almanız, mutlu olmanız Benim hoşuma gidiyor” diyor Cenab-ı Allah.

“Beni sevin. Sizin mutluluğunuzu Ben de zaten yaşıyorum. Sizin aldığınız hazların hepsini Ben de alıyorum” diyor Allah. Çünkü biz ağzımızda bir lezzet aldığımız da, Allah da aynı anda alır. O yaratıyor aslını zaten. Mesela biz bir şeye dokunduğumuz da, aynı hissi Allah da alır. Biz kopyasını alıyoruz gerçek algının. Algının aslını Allah alır. Acı çektiğimizde Allah da aynısını bilir ama Allah’a etki etmez. Bize niye etki ediyor? Çünkü insanların canı tatlı, canına bir şey olur diye ondan rahatsız oluyorlar. Halbuki Allah aynı acıyı hepsini hisseder Allah ama rahatsız olmaz acıdan. İnsan rahatsız oluyor. Sebebi, canının tatlı olması. Eğer o sırrı hissetse, bir insan acıdan da rahatsız olmaz, inşaAllah.

Mesela kalemi, nasıl süslemiş hoşumuza gitsin diye. Görüyor musunuz süsü? Sırf hoşumuza gitsin diye, maşaAllah. Dondurma için kaşık yaratmış, metal. Rahatça tutmamızı istiyor Cenab-ı Allah. Kuran’ı Kitap olarak hazırca karşımıza getirmiş Cenab-ı Allah, bir de hatta istediğimiz sayfaya rahatça ulaşmamız için de bir ip koymuş Cenab-ı Allah. Yazıları gayet düzgün. Sabah Tevrat okudum, sayfalarca adam kesmeyle ilgili kıssalar anlatıyor. “Şu şunu kesti, bu bunu kesti” ama ucu bucağı yok. Adamları nasıl doğradılar. “Toptan hepsini kesti biçti.” Bitti zannediyorsun, “bu sefer öbürü başladı” diyor. “Hepsini binanın içine doldurdu, tamamını kesti. Kan revan içinde kaldılar. Sonra öbürleri geldi, onlar da onu kestiler” diyor. Ben anlamıyorum yani bu ne? Niye buna gerek duydular? Bunun ne faydası olacak insanlara ben anlamıyorum. Niye Tevrat içine bunu koyarlar?

Mesela Hz. Süleyman (a.s.)’ın meseleleri güzel, faydalı, hoş. Büyük bir bölümü çok güzel. Bu hoş, güzel ahlakı anlatan bölümler güzel. Sevgiden bahseden kısımlar güzel. İncil’de de öyle, meseleler, bölümlerle ilgili kısımlar çok güzel. Allah, Tekliğini çok vurguluyor.  Yani “şirk koşmayın” diyor. Cenab-ı Allah “Allah’ın oğlu” denmesini istemiyor. “Ben Bir’im” diyor Allah. Belli Allah’ın Bir olduğu. Hangi Hıristiyan Hz. İsa (a.s.)’ın Allah olduğuna inanır? Hıristiyan biri gelse. “Selamun Aleykum.” “Aleykum Selam” konuşuyoruz. “Hz. İsa (a.s.) Allah mı?” desek, haşa. Utanır adam “Allah” demeye. Deli olması lazım insanın, değil mi? Yiyor, içiyor, yatıyor, uyuyor, aç kalıyor, midesi ağrıyor. Allah olur mu o? Allah’a dua ediyor. Koskoca insanları böyle ızdırabın içine sokmanın alemi ne? Herhalde sembolik anlamda söylediler o zamanlar.

Tevrat’ta da öyle bir üslup var çünkü. Bütün insanlara “Allah’ın oğulları” deniliyor. Ama sembolik, gerçek oğlu anlamında değil, inşaAllah. Onu almışlar, bu şekle getirmişler, oradaki ifadeleri. Çünkü bütün insanlara yönelik ifadeler var. Tevrat’ın birçok yerinde “Allah’ın oğulları” diye geçiyor. Onun orada sembolik söylendiği belli. Onu niye öyle gerçek anlamıyla varmış gibi anlatırsın. Sonunda da Avrupa’da muazzam bir dinsizlik yayıldı, ızdıraba sebep oldu.




Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder