10 Aralık 2012

Dünyanın En Büyük Felsefesi Onlarda şu an !


 Hocam Sayın Erdoğan bugün şöyle bir açıklama yaptı: “Bugün kardeşlik hukukunu daha da yüceltmek, daha bir muhabbetle, samimiyetle kucaklaşmak durumundayız. Son aylarda Uludere’de meydana gelen acı hadise üzerinden, güvenlik güçlerimiz, kurumlarımız, hükümetimiz topyekün hedef alınıyor, aslında kardeşlerimiz hedef alınmak isteniyor. Maalesef kimi medya kuruluşları, terör gibi son derece önemli, milli ve hayati bir meselede dahi milletin yanında yer almıyor, alamıyor” dedi.

ADNAN OKTAR: Şimdi, bir kısım gazeteciler var, bunlar lise yılların da Marksist çeşitli sol fraksiyonlara mensuplar, Che hayranı, Hoşimi hayranı, Stalin’e hayran, Lenin’e hayran, Marks’ın posterleri duvarlarında, bütün ömrü öyle geçmiş. Dinin de gericilik, feodal bir sistem olduğuna kendi kafasınca inanmış. Marksist, Leninist düzenin güzel olduğuna, iyi olduğuna inanıyor, ama gerici unsurların, cahil kişilerin Marksizm’i, Leninizm’i bilmedikleri için; Darwinizm’i, materyalizmi bilmedikleri için, bu güzel sistemi körü körüne durdurmaya çalıştıklarına inanıyorlar. Dinle kendilerini, haşa, avuttuklarını, dinin de tamamen ilk çağların, feodal devirlerin bir ürünü olduğunu, insanların kendilerini uyuşturmak için ortaya attığı bir sistem olduğunu, halbuki Marksist, Leninist bir sistem gelse, barışın, kardeşliğin, huzurun geleceği, adaletsizliğin gideceği düşüncesi oluyor, hakikaten de bakıyor ama doğru yön de var, ama hakikaten vahşi kapitalizm hakim. Fakirler eziliyor, köylere gidiyor köylüler perişan, fabrikalara gidiyor işçiler perişan, gözüyle görüyor, yani inanmayan biri gelsin. Sokağa çıkıyor müthiş zenginlerle, müthiş fakirlerin zıtlıklarını görüyor. Bir ezenler ezilenler savaşı olduğunu görüyor.

 Çözüm Marksist, Leninist düşünce. Gayet haklı olduğu kanaatinde oluyor, sonuna kadar çünkü gözüyle görüyor fiili durum var. O zaman “PKK ne yapıyor?” diyor. “O da Marksist, Leninist, Stalinist, benimle aynı görüşte” diyor. “Bir halk savaşı var orada, bende halk savaşı veriyorum oda halk savaşı veriyor” diyor. “O zaman ben ne yapayım bir gazeteci olarak, kalemimle yardım edeyim, düşüncelerimle yardım edeyim, her ne pahasına olursa olsun destek olayım” diyor. Askerde olursa adam ne diyor? “Biz iddia edilen Ergenekon terör örgütüne mensup olalım. Marksist, Leninist, Stalinist yapılanmayı darbe yoluyla getirelim. PKK da zaten bizim yoldaşımız, fikirdaşımız, aynı ideallerdeyiz, aynı düşüncedeyiz. Tabii ki de PKK’nın galip gelmesi, hakim olması, Türk devrimcilerin galip gelmesi anlamına gelir” diyor. “Zaten Türk, Kürt diye bir şey yoktur” diyor. Yani Marksist, Leninist düşünceler de haklar var. Yani millet, kavim, din diye bir şey yok, sınıflar var. “Onlar da işçi, köylü sınıfı biz de işçi, köylü sınıfıyız. Orada bir işçi, köylü ayaklanması var. Biz de işçi, köylü ayaklanması yapıyoruz. Ama biz beceremedik, onlar beceriyor, helal olsun adamlara ben onları destekleyeceğim” diyor, dolayısıyla destekliyor.

Başbakanımız da samimi duygularla şaşırıyor bu duruma, ama ben şaşırmıyorum. Marksist, Leninist iman da, Marksist, Leninist din de bu o ümmetin, inancın bir gereğidir, dinin bir ritüelidir bu. Adam, dininin gereğini yapıyor, o dinin mümini, takva adam o anlamda. Takva olduğu için, din kardeşini destekliyor, dinde kardeşi PKK oluyor Marksist, Leninist adamın. Bizde Müslüman olduğumuz için, kendi inancımızı savunuyoruz, konu bu. Marksist, Leninist dinde şiddet ve terör o dinin ibadetidir, hükmüdür. Onu yapmayan o dinden çıkar. Marksist, Leninist olamazsın artık, oportünist yani münafık olursun, o dinin münafığı olursun adam öldürmezsen, terör yapmazsan. Terör yapan da takva olan olur, iyi olan olur. Onun için zaten PKK’lılar şehit diyorlar, kendi adamlarına. Çünkü o dinin şehidi olmuş oluyor kendi inançlarına göre. Yani Marksist, Leninist düşüncenin, komünist düzenin şehidi olmuş oluyor, kendi inancına göre. Onun da kendine göre dini ritüelleri var. Ona göre komünist bayrak örtüyorlar cesedin üstüne, ona göre bir ritüel uygulanıyor, komünist ritüel uygulanıyor.

Fakat şimdi, burada bir dengesizlik var. Hükümet anayasayla korunmuş durumda, anayasanın sınırları içinde kalmak durumunda. PKK’nın anayasası yok, adamın öyle bir konusu yok, özgür adam, hür. PKK, bir kardeşimizi şehit ettiğinde veya bir PKK’lı öldürüldüğünde, PKK’nın savcısı gelip araştırma yapmıyor. Adamın cesedini PKK’lılar ayağından tutup sürükleyerek götürüyorlar, bir yerden aşağı atıyorlar, üstüne toprak, taş falan yığıp kapatıyorlar o kadar, yaptıkları sadece bu. Ama devlet gidiyor, numaralar koyuyor, merminin atıldığı yerlere teker teker, tebeşirle çiziliyor, durum değerlendirmesi yapılıyor, savcı geliyor olay yerinde tutanak tutuyor, mahkemeye veriliyor deliller aranıyor. PKK’nın öyle bir konusu yok. Ne delil arama var, ne şahit arama işi var, ne adalet var, ne hukuk var. Adam tuttuğunu vuruyor, şehit ediyor. Onun için onlar da müthiş bir gerilla yönteminin avantajı var, yani komünist gerilla yöntemlerinin avantajı var. Hükümetin ne böyle bir avantajı var, ne fikri avantajı var,  ideoloji avantajı var. İdeolojisi yok çünkü hükümetin. Dünyanın en büyük felsefesi onlar da şu an.

Dünya tarihinin en büyük felsefesidir Marksist, Leninist felsefe. Beş bin yıllık tarih içerisin de tespit edilen, bu kadar çaplı dünyayı etkileyen, bu kadar kapsamlı ve bu kadar insanları inandıran bilime, fen ve felsefeye dayalı bir din hiç olmamıştır. Hep hurafeye dayalı olmuştur kendi kafalarına göre. Ama bunun samimi olarak bilime dayalı olduğuna inanıyorlar. Hakikaten de bilimle örtüşen çok yönleri var. Mesela vahşi kapitalizm hakikaten zalim. Hakikaten işçi sınıfı var, hakikaten köylü sınıfı var, hakikaten eziliyorlar, hakikaten kapitalistlerin epey bir bölümü köşeyi dönmeci ve bir kısmı da tokatçı, sahtekar. Şimdi bu inkar edilecek gibi de değil, o yönden de avantajları var. Hakikaten Kürt kardeşlerimizin bir kısmı yıllarca aşağılandı, biliniyor bu. Kürt dedin mi adam ya alay ediyordu, ya aşağılamaya kalkıyordu. Hatta utanıyorlardı, yazık Kürt olduklarını söylemeye utanıyorlardı benim canlarım, söyleyemiyordu. “Güneydoğuluyum” diyordu.

Ben Kürdüm diye göğsünü gere ger söyleyemiyor adam. Zaten sıkıysa söylesin Kürdüm diye, tak kapıya. Mesela “kapıcı olmak istiyorum ben” diyor, “Nerelisin aslanım, koçum?” diyor. “Bitlisliyim ağabey “diyor, “Kürt müsün sen?” diyor. “Kürdüm ağabey” diyor, “Geçen hafta bir adam geldi, aslında biz onunla konuştuk. Bir bakalım, eğer o olmazsa seni alırız koçum” diyor. Asla almazlar bazı yerler. İş yerine müracaat edecek, çoğu yer asla almaz. Mesela kiralık ev tutmak istiyor, tipine bakıyor zaten Güneydoğulu kardeşlerimize benzetiyor. “Nerelisin sen yavrucuğum?” diyor, “Mardinliyim ağabey” diyor. “Mardin” diyor zaten şiveden anlaşılıyor. “Anladım. Ev aslında tutuldu, unuttum şimdi aklıma geldi” diyor. Şimdi böyle olunca, bir avantaj daha komünistlerin eline geçmiş oluyor. “En iyi Kürt, ölü Kürt’tür” diyor adam, alçak herif. Ben gördüm internette yazıyor adam, süper aşağılık herifler. Şimdi böyle olunca muazzam bir fikri atak gücü oluyor.

Fransız Komünistliği Partisi’ne bakıyoruz, Marksist. Fransız Sosyal Demokratlara bakıyoruz, Marksist. İtalyan Komünistlere bakıyoruz, Marksist. Sosyalistler Marksist, Sosyal Demokratlar Marksist hepsi Marksizm’in üstüne kurulu. Diyor ki “Marksizm ölüyor.” Nereye ölüyor? Bütün Avrupa Marksist, bütün partiler Marksist. Sağ partileri kimse kale almıyor. Sağ partilerin hiç ideolojisi yok. Ne Hıristiyan demokratız diyor. “İnancını anlat biraz” diyor. “Üç tane Allah var, biz onu anlatmak istiyoruz” diyor. Şimdi adam ona ne desin? “Hz. İsa (a.s) Allah” diyor, haşa. “Bir Allah daha var, Ruhu-l Kudüs” diyor. “Bir de Allah var. Üç tane Allah var” diyor. Bir de diyor ki; “Hz. Meryem Allah.” Şimdi bu parti ne kazanır? Bitmiş zaten. Fikir mikir hiçbir şey kalmamış.




Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın   A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder