06 Aralık 2012

İttihad-ı İslam Samimiyetsiz Olmaz !


 Diyorlar ki; İttihad-ı İslam’ı istiyoruz. İttihad-ı İslam’da, Müslümanların birleşmesi gerekiyor, tamam. Birleşmesi için ne gerekiyor? Desek ki hadi birleşelim yahut dese ki bize gel oturalım diyor adam. Sevgiyi bir insan şiddetle hissetmezse gelmez. Yani sevildiğini hissetmezse gelmez. Mesela Ermenistan’a biz dedik ki birleşim, gel iyi olur, maç var burada dedik Bursa’da. Ne bu ayrılık gayrilik falan? Bir geldi adam, bir dövmedikleri kaldı bazı kişilerin. Adam sevgi göremedi. Gitti, konu bitti. Çok istiyorlardı Türkiye’yle birleşmeyi, çok istiyorlardı. İntikam anıtı var onların, -ateş yanıyor falan- ateşini de kapatmışlardı, ışığını da söndürmüşlerdi, vazgeçeceklerdi, o sevgiyi, muhabbeti göremeyince vazgeçtiler. Vazgeçti adam. Buz gibi soğuk yüzle, buz gibi bürokrat üslubuyla -bazı bürokratların buz gibi üslubu olur- olmaz. Yapmacık sevgiyle de olmaz. Gerçek sevgi olması lazım. Gerçek sevgi olmadığı zaman adam babasıyla bile görüşmüyor. Annesiyle bile görüşmüyor gerçek sevgi olmadığında. Arkadaşıyla hemen darılıyorlar. Mesela en yakın arkadaşıyla bile, bir parça sevgisinin azaldığını görürse samimiyetinde, bir daha görüşmüyor. Bir memleket halkı ciddi sevildiğini anlamazsa görüşmez.

 Çözüm sevgidedir. İstediğin kadar toplantı yap. Enaniyetli olduktan sonra, azametli olduktan sonra olmaz. Mesela bir kısım Nur Talebesi kardeşlerimiz Allah razı olsun toplantı yapıyorlar. Hayırdır, bereket, güzel. Hiçbir faaliyet yapmamasındansa o iyi. O toplantılarda niye Nakşibendî kardeşlerimiz yok? Sevgi göstermiyorsun da onun için. Niye Kadirîler yok? Niye Şeyh Nazım Hocamız’ın talebeleri gelmiyor? Niye Mahmut Hocamız’ın talebeleri gelmiyor? Sevgi göstermiyorsun da onun için gelmiyorlar. Ancak kendinizden adam olursa muhatap oluyorsunuz, kaale alıyorsunuz. O da tam sizin inançlarınıza uygun olursa, tam o kliğe, tam o hizbe uygunsa yani Nurcu olması da kurtarmıyor. O hizbin ilgili bölümünün, ilgili bölümünün özelliklerini gösterecek. İlgili bölüm de kurtarmıyor. İlgili bölümün mesela, c bendine uygun olmuş olacak. O zaman muhatap oluyor.

 Türkiye içerisinde sen İttihad-ı İslam’ın ‘i’ sini yapamıyorsun daha. İttihad-ı İslam, samimiyetsiz olmaz. İttihad-ı İslam toplantısı olması için; o toplantıda Alevi kardeşlerimizin olması lazım, Şiilerin olması lazım, Mahmut Hocam’ın talebelerinin olması lazım, Şeyh Nazım Hocamız’ın talebeleri olması lazım, Süleymanlı kardeşlerimizin gelmesi lazım. Onlara coşkulu bir sevgi, saygı gösterirsin, tarihe geçersin. Büyük bereket, büyük güzellik, büyük hayır olur. Bir gidiyoruz klasik Nurcular. Belli, aynı, her zamanki adamlar ve her zamanki kliğin c bendinin adamları. İttihad-ı İslam istiyoruz. MaşaAllah, Allah razı olsun. Uygulama? Yok. Samimiyseniz uygulayın. Olmaz öyle. Mesela Ermeni patriği getiriyorlar. Baş haham efendiyi getiriyorlar üzerinde resmi tören kıyafeti, üç dört tane belirli kişi var. Her seferinde gelirler, işte bak birliği, kardeşliği gösteriyoruz. Onlardan ibaret mi Hıristiyanlar? Museviler onlardan ibaret mi? Orada nerde Mahmut Hoca’nın talebesi? O araya onu da oturttur. Nerde Şeyh Nazım Hocamız’ın talebesi? Onu da oturttur. Nerede Süleymanlı kardeşimiz, onu da oturttur. Ne kadar samimiyetsiz bir ortam oluyor. Bana Hıristiyanlar geldiler, bizim eve geldiler, yemek, sohbet yapıyoruz. Her gruptan adamlar var. Dedi ki adam, bir rahip; “Hocam çok samimiyetsizler” dedi. “Her seferinde aynı adamları çağırırlar” dedi. “Bartelemous, işte belirli birkaç kişiyi çağırırlar. Resmi görev, zaten gelecek adam” dedi adam. “Mecburen, resmi olarak çağırılıyor” dedi. Resmi görev olduğu için adamlar geliyor, oturuyorlar, yemeklerini yiyorlar gidiyorlar” diyor.

 “Ne gerçek sevgi var, ne gerçek dostluk var, ne kaile alıyorlar” dedi. “Biliyorlar onlar, onlara ne gözle baktıklarını kendilerine” dedi. “Adam yerine koymadıklarını biliyorlar” dedi. “Nefret ettiklerini de biliyorlar, sevmediklerini de biliyorlar” dedi. “Ama usulen geliyorlar” dedi. Çünkü Yahudi dedin mi adamın tüyleri diken diken oluyor. Hıristiyan rahip dedin mi tüyleri diken diken oluyor. Belli ki bir şefkat duymuyor. Hepsini tenzih ederim. Adamın oradaki görüşünü söylüyorum. Doğru söylüyor. Göstermelik, tiyatro gibi oyun oynanıyor. Öyle olur mu? Hıristiyan halktan gerçek Hıristiyan birçok insan var, onlardan çağır, yardımcılarını çağır. Niye sürekli aynı insanlar? Onlar zaten resmî görevli adam. Mecbur, çağırılan yere gidecek. Maaşını alamaz yoksa. Hepsi resmi görevliler adamların. Samimi olması lazım. Çağır Mahmut Hocamız’ın talebelerini bir masaya oturttur. Eğer onlarla görüşmek istemiyorlarsa, ayrı bir masada otursunlar. Hiç olmazsa bir başlangıç olsun.

Şeyh Nazım Hocamız’ın talebelerini ayrı bir masaya oturttur. Süleymanlı kardeşlerimizi ayrı bir masaya oturttur değil mi? İnandırıcı olsun. Daha burada hiçbir şekilde beraber olmak istemediğini vurgularsan sen, nasıl olacak, değil mi? Ülkücü gençleri çağır, MHP’li kardeşlerimizi. Onlara bir masa oluştur. CHP’lileri çağır, onlara bir masa oluştur. Bu vatanın evlatları değil mi onlar? Daha içerde birleşemiyorsun sen. Bu nasıl olacak? Ben bilirim yani ülkücülerden bir insan gelmiş olsa, istemezler bazı kardeşlerimiz. O sana yanaşmıyorsa, sen ona yanaş değil mi? Bir muhabbet göster. Çok yapmacık, usulü toplantılarla Müslümanları oyalıyorlar, vakit kaybettiriyorlar. Müslümanlar da diyorlar ki; “Bak ne güzel faaliyetler var, iyi gidiyor işler.” Hâlbuki göstermelik. Mecbur oldukları için, utandıkları için. Çok üstlerine gidildiği için, bu şekilde oluyor.




Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın   A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder