23 Ağustos 2012

Bediüzzaman 'ı Anlamıyorsunuz !


“Fırtınalı zamanlarda evin her köşesi kapatılır, ta ki fırtına içeriye tahrip vermesin. Öyle de içtihad kapısı açıktır, fakat o kapıdan içeri bu fitne zamanında girmek yani bidat ve hurafe kapılarını aralar buyuruyor.” Bak, ittihad kapısı açık, içtihad kapısı açık diyor. Eğer senin dediğine göre olsa derdi Bediüzzaman, “İçtihad kapısı kapanmıştır” derdi. “Açık” diyor. “Sadece benim zamanımda kapalı” diyor. “Hayatın geniş dairesinde Risale-i Nur’un asıl sahipleri, Mehdi ve şakirtleri Cenab-ı Hakk’ın izniyle gelir, o tohumlar sümbüllenir, biz de kabrimizde seyrederiz” diyor Bediüzzaman.


Bir kere Bediüzzaman’ı anlamıyorsunuz. Bak, “İçtihad kapısı açıktır.” Eğer kıyamete kadar kapalı olsa, kapalıdır derdi. Demek ki açıktır ne demek? Açılacak bir yer var, bir zaman var. Muvakkaten şu an kapalı diyor. Şu an kapalı. Çünkü yobaz takımıyla uğraşmak istememiştir. Yobaz takımını karşısına almak istememiştir Bediüzzaman. Külli bir içtihad değil yapmak istediği. Külli bir içtihad değil. Yani bazı konularda içtihad yapmayı kastediyor burada. Mezhep değiştirmeyi kastetmiyor. Ayrıca bu da çok samimiyetsiz. Yani büyük müceddidler, müçtehidler zamanın şartlarına göre, zamanın gelişmelerine göre içtihadlar yapmışlardır.


Yani mezheplerde yeni ilave gelişmeler meydana getirmişlerdir. Bediüzzaman’ın kastettiği budur. Yani mezhepleri kaldırma anlamında değil, mevcut mezhep içerisinde bazı konulara, bazı sorulara içtihadda bulunma, yeni hüküm meydana getirme. Nitekim diş dolgusu konusu soruyorlar Bediüzzaman’a, diyor ki; “bu zamanda böyle konulara girmek doğru değil” diyor. Yani, “bu fitneye sebep olur” diyor içtihad kapısı açısından. “Fakat sırf bu konu için muvakkaten açayım” diyor. “Diş dolgusu caizdir” diyor, bu kadar. Asrın şartlarına göre ihtiyaç olan konularda içtihad yapmayı kastediyor, mezhebi kaldırmayı kastetmiyor Bediüzzaman. Bu da çok samimiyetsiz, izahınız. Mezheplerin tamamen kalkması, en büyük müceddidin, en büyük müçtehidin yapacağı bir şeydir. Dolayısıyla Bediüzzaman, herhangi bir içtihadın yapılmasını doğru bulmamıştır. Mezhep kalkmasını değil, herhangi bir içtihadın. “Mevcut durumu muhafaza edin” diyor. “Fitne olur” diyor. Kendisi de titizlikle Şafii mezhebine uymuştur.


Ayrıca bak sizin samimiyetsizliğinizin bir tanesi de şurada, Bediüzzaman’ı madem Şafii mezhebinden dediğinizi kabul edelim, öyle diyelim, çok mantıksız ama kabul edelim, niye Hanefi mezhebindesiniz siz? Siz de uyun ona, mezhebine uyun. En büyük müceddid, en büyük müçtehid olduğuna göre, hem de İmam-ı Şafii’nin madem sevap almasını istiyorsunuz, sevap almış olur, değil mi? Çok samimiyetsiz üslubunuz. Nereye gitseniz batmışsınız, Allah esirgesin. Çünkü samimiyetsizliğin içine insan girince, her yerde batar. Sürekli batıyorsunuz. Ve milleti de böyle kandırmaya alışmışsınız. Onlar da tabii kökenini arayamadıkları için, detaylarını arayamadıkları için, bir kısmı da inanmış sizin yalanlarınıza. Yakanıza birinin yapışacağını bir gün hesap etmemişsiniz. Bakın tekrar diyorum, ben sahtekarları kastediyorum. İyi niyetle, samimiyetle anlamayan insanlar olabilir. Samimi olarak bu görüşlere sahip kişiler olabilir, ben onları tenzih ediyorum. Ben üçkağıtçıları kastediyorum.




Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "1 Ağustos 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder