19 Nisan 2013

İslam'ın Samimi Ruhunu Göstermek İçin Sohbetler Yapıyoruz !



 Bizim sohbetlerimiz bilgilendirmeye yönelik ama işin doğrusu samimiyetimizi anlatmak, İslam’ın samimi ruhunu göstermek için de sohbet yapıyoruz. Kardeşlerimizin kuvve-i manevilerini artırmak, nokta-i istinat olmasını sağlamak için sohbet yapıyoruz. Çünkü böyle bir sohbeti, böyle bir topluluğu insanlar gördüğünde kalbinde bast hali varsa çözülür, içinde sıkıntısı varsa gider. Kalbine de imanın ferahlığı, neşesi gelir. Allah çok kuvvetli imtihan ediyor. Çünkü sonsuz yaşatacak. Sonsuz yaşayacak varlıklara sevgiyi öğretiyor, nimetin değerini öğretiyor. Yoksa, Allah vermesin, cennete gider adam cennetten anlamaz. Diyorlar ki; “İmtihana ne gerek var?” Haşa. Cennete gidersin, ömür boyu -ne kadar ömrün? Sonsuz- cennetten zevk alamazsın, Allah vermesin. “Cennete gidersem ben mutlaka…” Alamazsın. Eğitim alırsan alabilirsin. Sevgiyi öğreneceksin. Sevgiyi bilmiyorsun, ne zevk alacaksın? Cennetin ırmağı seni ilgilendirmez ki o zaman. Ağacı da ilgilendirmez, kuşları da ilgilendirmez, insanları da ilgilendirmez, Allah esirgesin.

Allah’a aşık olursa, coşkulu sevgiyi tadarsan, o zaman cennetin toprağını bile öpersin. Her şey senin için çok güzel olur. Ve sonsuza kadar da bıkmazsın, muhabbet duyarsın. İmtihanın gereği olarak, Allah iyi insanı yaratıyor, kötü insanı yaratıyor. Normalde sevgisizlik şaşırtıcı, mesela şu Musevi düşmanlığına da ben şaşıyorum. Şimdi yukarıda bir Musevi ünlü bir dostumuz vardı. Her halükarda Allah’ın kulu bu insanlar. Doğduğunda Musevi doğuyor. Sen onu suçlu görüyorsun. Sen deli misin? Sen de Musevi doğabilirdin. Ne yapacak, ne yapması gerekiyor yani? “Niye Musevi oldun?” diyor. Allah onun Musevi doğmasını sağlamış. Kuran’da da belirtiyor, “Museviler var” diyor Allah. Ki, Ehli Kitap, “Onlarla evlenebilirsiniz” diyor. Sen asıp kesmeden bahsediyorsun. Allah evlenmeden bahsediyor. Evlenme ne demek? Aşktır, muhabbettir, sevgidir. Sen de asıp kesmeden bahsediyorsun, doğramaktan bahsediyorsun. İnsanlara bir cinnet hali geldi; adam vurma, kesme, dövme, saldırma. Bu ne korkunç muhabbetsizlik ve sevgisizliktir. Senin saldırdığın adamın evinde çocukları bekliyor; annesi var, babası var, kardeşleri var. Sen deli misin? Manyaklık ruhu dünyayı sarmış, sevgisizlik dünyayı sarmış. Sevelim, sevilelim. İmtihan oluyoruz ne güzel. Paylaşamadığınız ne var?

Küçücük İsrail’i, ufacık toprak parçasını ne yapacaklarını şaşırdılar. Yıkalım duvarları, çıksınlar dışarıya. Ürdün arazisi; alabildiğine git, kilometrelerce gidiyorsun, hiç kimse yok. İn, cin top oynuyor, bomboş. Mükemmel araziler, muazzam; bomboş arazi, hiç kimse yok. Her yere yayılsınlar, her yerde olsunlar. Filistinli kardeşlerimiz Filistin’de de olsun, Ürdün’de de olsun, Türkiye’ye de gelsin. Her yeri şenlendirin, bir şey yok. Bu kapışma, bu kavga nedir? “Allah olmadan biz mutlu oluruz” diyor. Yok, öyle bir şey olmaz. Allah belanı verir, iflahını keser senin. Olur mu öyle şey? Yaşamanın anlamı yok o zaman. Onu düşünemiyor adam. “Hadi dindar ol” demeyle de dindar olunmaz. Dindar olmanın aşamaları var. Dindar olması için, önce putların kalkması lazım. “Put dursun, biz dini anlatalım.” Yok, put durursa, sen adama anlatırken adam puta döner.

Darwinizmi kaldırmadan, sen nereye dini anlatıyorsun? “İnsanın gözü ne kadar güzel” diyorsun, adam diyor ki sana; “Evrimle oldu.” Sen onun olmadığını bir anlatacaksın, Darwinizmi bir kenara koyacaksın. Putu yok edeceksin ki, gözün güzelliğini anlattığında, adam ona coşkuyla yaklaşsın, imanla yaklaşsın. İman olmadan dünyanın lezzeti yok, tadı yok. Çok korkunç olur dünya, cehennem olur dünya. Allah mahveder dünyayı, belaya çevirir. Arap ülkelerinde de nefret çok yaygın. Film gösterdiler, güya Müslümanlar sokağa dökülmüşler. Yüzünüzde nur yok, nasıl Müslümansın sen? Var gücüyle bağırıyor, çok yırtıcı. Karşılarında da dinsizler var, onların da suratında nur yok, onlar da deliler gibi bağırıyorlar. Dinsizsen dinsizsin. Saygı duyarsın dinsize, acırsın dinsize. Ne saldırıyorsun? Bir de sen dinsizi zorla dine çekemezsin. Dinsize özgürlük vereceksin, sen karışamazsın. Adamı kendi sisteminin, kendi ahlakının içine çekemezsin. Kimseye zarar vermedikten sonra karışamazsın adama sen. Senin şahsına zarar verirse, müdahale edersin. Şahsına, çevrene, topluma zarar veriyorsa, müdahale edersin. Hakkın var.

Ama o da kanun ve hukuk içerisinde olur. Onun dışında ne karışıyorsun? Ne yaparsa yapsın. “Zorlama yoktur” dedikten sonra Cenab-ı Allah, “yok, illa zorlama var” diyor. Allah hükmü bir kere söyledikten sonra konu bitti, kıyamete kadar geçerli Allah’ın hükmü. “Allah böyle diyor” diyoruz, “öyle diyor ama bizde de hadis var” diyor. Ben sana ne diyeyim? Allah hidayet versin. Kuran sana yetmiyorsa, ben sana ne diyeyim? Mesela çocukları gösteriyoruz; ne şekerler, badem şekeri gibi çok tatlılar. Kediler, nasıl hayvanlar sevgiye susamış. Nereye gitsem, kendilerini sevdirmek için olmadık soytarılık yapıyor keratalar. Elhamdülillah, Allah da beslemiş onları, maşaAllah. Rızkını da vermiş mesela, ne güzel. Mesela ben onları besili, sağlıklı görünce çok seviniyorum. Köpeklere de şimdi yuva yapmışlar, geçtiğim yollarda gördüm. Ama daha da güzel olabilir.

Hayvanları hiç kale almamak… Sen tahtanın üstünde yatabiliyor musun? Ne hayvanın altına tahta koyuyorsun? Hiç olmazsa altına herhangi bir pelüş, halı parçası bir şey koy. Yahut keçe koy. Onun huzurunu görelim, rahatını. Bize keyif verir onun rahat yaşadığı. Koy bir keçe parçası, ucuz keçe, ne var yani? On beş günde bir değiştirsen ne olur yani? Al, çöpe at. Hayvanın orada keyif içinde yattığını görelim; rahat, sıcak.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder