30 Haziran 2012

Ne Mübarek bir İnsan!


DİDEM HANIM: Hocam, Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül her akşam Allah’a şu şekilde dua ettiğini açıkladı: “Allah’ım, beni güvenilir kıl. Kibirden, gururdan uzak tut. Kalbimi sevgi, adalet, tevazu ve şefkatle doldur. Milletimi benimle mahcup etme. Beni ve bütün çalışma arkadaşlarımı taşıdığı yükün farkında olan emanetten emin insanlardan eyle.”


ADNAN OKTAR: Ne mübarek insan, ne güzel insan, maşaAlah. Ama hakikaten mübarek, çok mütevazi, çok mazlum. Ben bu kadar mütevazi Cumhurbaşkanı dünyada görmedim. Çok insancıl, gülüşleri çok insan, çok tatlı böyle halim selim. Güvenilir bir insan, mesela çok dürüst olduğu belli. Yüzünden bakar bakmaz insan dürüst olduğunu anlıyor. Hak etmiş ki, Cenab-ı Allah onu böyle bir güzel göreve getirmiş, maşaAllah. Allah ömrünü uzun etsin, sağlık sıhhat, iyilik, güzellik versin. Çok terbiyeli efendi insan, modern de, maşaAllah. Sahabi gibi bir insan. Yobazlığa karşı, o çok önemli. Başbakan da karşı yobazlığa, Cumhurbaşkanı da karşı. O mesela çok büyük bir nimet. Mesela başka türlü olabilirlerdi ama iyi. Başından zaten o kişiliklerini gösterdiler.

 Modern Müslüman ruhu var. Yobazlığa karşı da acımasız değiller yani böyle, yani sert davranan falan değiller, gayet ılımlılar. Yani onlara da yaşama hakkı, onlar da fikirlerini ifade etme hakkı tanıyan bir tavır içindeler. Normalde öyle olması lazım ama yobazlardan da oturup paniğe kapılmak yersiz. Güçsüz, zavallıdır yobazlar. Oturup onları o kadar kaile almaya gerek yok. Ama ben bazen çatıyorum yobazlara ama bir ehemmiyetleri olduklarından değil. Çünkü yobazların itiraz ettikleri konuları hakikaten bazı insanların aklında kuşku meydana gelebilir.

Ben yobazlardan ziyade, onları bir risk olarak gördüğümden değil de, onların konuştuğu insanlarda izdifham, şüphe meydana gelebilir, o yüzden anlatıyorum. Yani hakikaten vurgulanması gerekli ehemmiyetli konuları Allah, yobazlar kanlıyla bizlere hatırlatıyor. Bir sebep gerekiyor, mesela mühim bir konu oluyor, halkı, milletimizi aydınlatmamız gerekiyor. Ama bizim aklımıza gelmez. Allah bir yobazı ortaya çıkarıyor, mesela bir yobaz bir şeye itiraz ediyor, oradan anlıyoruz ki, halk bu konuda aydınlatılması lazım. Milletimiz bu yönde aydınlatılması lazım.

Bu Allah’ın bir nimeti, bu ne şahane! Ama yavaş yavaş Müslümanlığı anlatsanız, kabul edecek gibi görünüyor, değil mi? Yani seviyor Müslümanlığı da bizim yani biraz ısrar etmemizi de bekliyor olabilir. Israr demeyeyim de böyle kararlı anlatımımızı bekliyor da olabilir. Yani böyle sarsmadan. Bir de dinini terk etmeyeceğini de söylemeniz çok önemli. Mesela çünkü Hıristiyanken Müslüman olduğunda zannediyor ki, o Hz. İsa (a.s.)’ı da bırakıyor, Hz. Meryem’i de bırakıyor, her şeyi bırakıyor. Oradaki Tevrat’taki, İncil’deki her şeyi bırakıyor zannediyor. Halbuki İncil’de her güzel olan şeyin hepsini alıyor, tamamını alıyor, ilave olarak bozuk olan şeyleri bırakıyor, güzel olan daha bilmediği ilave güzel şeyleri de alıp, en mükemmele ermiş oluyor. Yani dininden hiçbir şey bırakmış değil.


Dininde güzel olan, hak olan her şeyi, en mükemmel şekliyle almış oluyor. Yani hakiki Hıristiyan olmuş oluyor, Muhammedi Hıristiyan oluyor, hakiki Müslüman. Yani Hıristiyanlıktan çıkmaktan korkması yersiz. Muhammedi Hıristiyan olmuş oluyor, inşaAllah. Bütün mesele Muhammedi olmasında. Muhammedi olduktan sonra tamam. İncil’i terk et demiyoruz ki zaten. İncil’in hak olan her kısmını alsın, sonuna kadar geliştirsin, sonuna kadar yaşasın, en güzel şekilde yaşasın. Biz de yaşıyoruz, değil mi? Evet.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "7 Haziran 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder