27 Haziran 2012

Atatürk Hz Mehdi (as)'ın Öncüsüdür!



 Aslında insanlar nasıl dua edeceklerini bilirler. Nasıl namaz kılacaklarını da bilirler. Fıkıhla ilgili bir sorun yok. Herkes biliyor, yani bilinmez diye bir şey yok. Hatta detaylarını d biliyorlar. İman sorunu var. İman olduğunda da, müşriklik sorunu var. Şimdi adam iman ediyor ama müşrik oluyor. Bu çok tehlikeli. Allah; “İnsanların çoğu iman etmez” diyor. “İman edenlerin çoğu da Allah’a şirk koşmadan iman etmez” diyor. Muazzam bir müşrik ordusu var dünyada.

Rahmetli Atatürk, bu müşriklere karşı Allah tarafından gönderilmiş bir insan. Çok etkili faaliyet yapmış. Müşriklerin hakkından gelmiş hakikaten, yani ciddi şekilde durdurmuş. Çünkü müşrikler anti-Mehdi’dir. Hz. Mehdi (a.s)’ı kabul etmez müşrikler. Onlar hepsi kendini ilah görürler-haşa. Ayrı ayrı onlar dukalıklar şeklinde, krallıklar şeklinde ayrı ayrı yaşarlar. Yani üstlerinde bir güç kabul etmezler. Dolayısıyla da, Hz. Mehdi (a.s)’ı asla kabul etmezler, Hz. İsa Mesih (a.s)’ı da kabul etmezler. Ama onlar kendi ifadeleriyle Hz. Mehdi (a.s)’dan kurtulmanın yollarını bulmuşlardı. Kimi “şahs-ı manevi” der, kimi işte yüzlerce sene sonra gelecek der, kimi gelmiş geçmiş der. İlla ki kurtulacakları bir yol buluyorlar. Veyahut “geldi de tamam geldi ama bizi ilgilendirmez” diyor. “Geldi şu an vazifede, doğru” diyor, “bizi ilgilendirmez, bizim görevimiz o değil” diyor. Senin görevin ne? Müşriklik. Birçok yol bulmuşlardır. Rahmetli Atatürk de, bunların sahtekarlığını tespit ettiği için, var gücüyle bunlara mücadele vermiş.

Atatürk, net Hz. Mehdi (a.s) öncüsüdür. Yani Atatürk olmadan, Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkması imkansızdı. Önce Atatürk zuhur eder sonra Hz. Mehdi (a.s). İkisi birlikte İttihad-ı İslam’ı oluşturan güç. Atatürk her türlü eracifi, pisliği ortadan kaldırmıştır, geniş çaplı. Hz. Mehdi (a.s) da, son ilmi vuruşu yapacaktır, müşriklerin pisliğini yeryüzünden tam anlamıyla kazıyacak şekilde son vuruşu yapacak. Yobazlar kendilerinin yüz misli daha azılı bir yobaz bekliyorlar, yani haşa Mehdi olarak. Zaten Hz. Mehdi (a.s), yobazlığı yıkmaya geliyor. Onlar diyor ki; “biz öyle bir yobazız ki ama bizim yüz misli yobaz olacak, biz onun” haşa “yobazlığını kabul etmede zorlanacağız” diyor. “O kadar yobaz olacak ki bizim yobazlığımızı katlayacak, işimize gelmeyecek kabul edemeyeceğiz” diyor. Halbuki tam tersi, senin yobazlığını yıkıyor, insan gibi Müslüman gibi yaşayacağın sistemi getiriyor, vesile oluyor Hz. Mehdi (a.s). Böyle ev hanımı gibi bazı tipler var, oturdukları yerden Atatürk’e, cumhuriyete, mukaddesata.. Ev hanımı derken; münafık ev hanımı tarzında, ağza alınmadık sözler ediyorlar. Bunlar, ev Müslüman’ı. Cesaretin varsa, köpek gibi ne korkup kaçıyorsun yurt dışına. Madem öyle delikanlısın, madem Türkiye’deki Müslümanları kurtarmak azmindesin, Müslümanlara faydalı olmak azmindesin, gel bizzat başlarında bulun kurtar.

Ya onların da senin gibi kaçması gerekiyordu, onlar kaçmıyor köpek sen kaçmışsın. Oradan da ürüyorsun köpek gibi. Gel delikanlıysan, yiğitsen burada konuş görelim. Hem boyunu posunu, kafanı. Böyle sokak köpekleri olur, müstahkem yer bulur kendine ürer sürekli. Bunlar da it gibi ürüyor dışarıda. Öyle yiğitseniz gelin Ankara’ya, gelin Kızılay’ın göbeğinde gelin anlatın bakayım anlatacaksanız. Ulus’a gelin anlatın yahut Taksim’in ortasına gelin bir anlatın. Köpek herifler madem o kadar yiğitsiniz, madem o kadar babayiğitsiniz. Eline odunu alan, sopayı alan ortaya çıkıyor. Yani “ben Mehdi’yim, ben mücahidim, ben mürşidim” diye. Gel de bir boyunun ölçüsünü alsınlar.


Allah diyor ayette; “Uzaktan saklanırlar, Müslümanların haberini uzaktan alırlar” diyor. Kendilerini kurtulmuş görüyorlar kaçıp. Bir kere Müslüman cesur olur, köpek niye korkuyorsun? İt gibi kaçıyorsun. Şehit olmayı da kabul ediyor Müslüman, gazi olmayı da kabul ediyor, hapse girmeyi de kabul ediyor, her şeyi kabul ediyor. Senin canın tatlı kaçmışsın, hiçbir şeyi kabul etmiyorsun, ne şehit olmayı, ne gazi olmayı, ne hapse girmeyi. Mahalle münafık hanımı gibi oradan car car car ötüyorlar. Atatürk’ü koruma kanunu kaldırmayı teklif etmek, çok çok anormal bir hareket olur. Bakın, en başta onu söyleyen insanları bitirir münafıklar. Küfretmenin hürriyeti kanunu olur mu? Çünkü Atatürk vefat etmiş bir insan, kalkıp kendini nasıl savunsun? Normalde mahkemeye verirdi bu çakalları. Vefat etmiş, “istediğim gibi hakaret ederim,” olur mu? Tabii ki koruma kanunu olacak.

Nasıl kendini savunsun? Kardeşim varisi yok, çocuğu yok ki hadi diyelim çocuğu adına mahkeme açalım, çocuğu savunsun. Torunu yok. Nasıl yapacağız? “İstediğim gibi küfrederim” diyor, “beni bırakın küfredeyim” diyor. Dilini kopartırız. Ne ile? Kanunla hukukla. Dangalaklığa müsaade yok. Kardeşim, şimdi “ben yobazım” diyor, ondan daha azılı bir yobaz var, “seni öldüreceğim” diyor öbür yobaz da. “Sen az yobazsın” diyor. Hani sokak köpekleri olur ya, irisi ufağını boğazlar falan. Bunlar da sokak köpeği gibi, daha iri yobaz olan, daha küçük yobazı boğacak güçte oluyor, boğmak istiyor. Birbirlerine düşmanlar, nefret ediyorlar birbirlerinden. Acayip bir rekabet var aralarında. Kimse de bunları kaile aldığı yok. Onun için rahmetli çok çok iyi yapmış. Her gün ne kadar önemli icraatta bulunduğunu, daha açık görüyoruz




Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "22 Mayıs 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder