30 Haziran 2012

Allah (cc) Ahireti süratle istememizi istiyor!


Bu hücredeki olaylar, ara ara düşünüyorum da; insanların onları kafasında toparlamasına, hepsini toparlayıp aynı anda düşünmesi, eğer imkanı olsa, insanın nutku durur. Ama bu konuları çok iyi öğrenip, tekrar tekrar yapıp, adı gibi ezberlenmesi lazım. Çok acayip bir sanat. Allah dünyayı sevmemizi istemiyor, ben onu görüyorum. Yani dünyayı sevmeyeceğimiz her türlü tedbiri almış Cenab-ı Allah. Ahireti süratle istememizi istiyor.

İnsanlarda ahireti istemeyi çok ileriki zamana bırakma eğilimi var. Yetmiş yaşında, seksen yaşında bile olsa yine de yüz, yüz yirmi yaşına kadar yaşayacağını düşünüp ahireti çok ileriki zamana atma eğilimi var. Halbuki insan her an ölebilir; yani birkaç gün içinde ölmesi çok rahat mümkün, birkaç ay içinde ölmesi mümkün, birkaç saniye içinde ölmesi mümkün, hemen ölmesi mümkün. Birden zaten dünyayı terk etmiş oluyor insan. Bu kadar ölümle iç içe yaşarken, dünya da bu kadar ehemmiyetsizken, ahiretin önemsiz, ikinci derecede görülmesi akıllı bir insanın yapacağı bir şey değil.

Yani samimi ve derin düşünüp, başkaları yapmıyor dahi olsa; dikkatini, iradesini toplayıp bu açık gerçeği görmesi lazım insanın. Başka insanlar fark edemiyor olabilirler. Beynimizin içinde Allah bize insanları öyle gösteriyor, imtihan olarak. Belki birçoğu ölü, Allah bize dese ki;“Ben sana iki bin, üç bin tane ölü gösterdim, sen gittin ölülere uydun. Niye dirilere uymadın, niye Kuran’a uymadın?” derse ne diyeceğiz? “Hepsini gölge varlık olarak yarattım ben” dese, çok acayip bir duruma gelir insan. Dünyaya gençken bağlanma şiddetli oluyor, orta yaşta ve yaşlılıkta da şiddetli oluyor.Yani bir ara dönem ben görmedim. Gençken hiç aklının ucundan geçmiyor zaten.

Mesela kız çocuklarına, delikanlılara bakıyorum, uçsuz bucaksız hayat bizim diye düşünüyorlar. Daha dur bakalım gibi, binlerce seneleri varmış gibi bir üslup. Kırk-elli yaşında, “Dur bakalım daha yaşlanmadık” diyor. Yetmiş-seksen yaşında da nasıl oluyorsa bir şekilde düşünmüyorlar, yine çok uzun vakit var gibi düşünüyor. Çünkü on-yirmi sene var gibi düşünse bile, o ona çok uzun zaman gibi geliyor. O zaman düşünürüz gibi oluyor, erteleme oluyor. Allah Kendine yaklaştırmak için insanı çok aciz yaratmış, harikaları da çok fazla yaratmış. Mesela baktım bugün banyoda; prizler, fişler hep mucizelerin kaynağı. Priz ufacık bir delik, mercimek kadar bir delik. Pozitif elektriğin geldiği kısım önemli zaten. O saç kurutma makinesini cayır cayır çalıştırıyor. Hiç alakası yok. Allah kurutuyor; ıslatan da Allah, kurutan da Allah. Ama o mercimek kadar küçücük deliği vesile ediyor; dibini de görmüyor insan zaten, ne olduğu da belli değil.

 Yani var olduğunu düşünerek biz şey yapıyoruz. Bize öyle gösteriyor Allah. Oradan kablolar geçiyor diye düşünüyoruz. Mesela çeşmeye bakıyorum, demirin içerisinden su çıkarıyor Allah. Duvardan, betondan çıkıyor; cayır cayır, istediğin kadar. Peygamber (s.a.v) zamanında, Hz. Musa (a.s) zamanında kayalardan su çıkması, insanların nutku duruyordu; “Kayadan nasıl su çıkıyor” diyorlardı. Betondan çıkıyor da kayadan niye çıkmasın. Herkesin evinin betonundan cayır cayır su çıkıyor işte. Suyu orada yaratıyor Allah ama aklın ihtiyarını almamak için sebep silsilesi var. Baraj, borular, belediyenin tesisleri falan; karmakarışık bir sistem var gibi gösteriliyor. Elektrik de öyle; santralden bir yerlere geliyor, tribünler var,dönüyorlar. Halbuki hepsi sebep, doğrudan orada yaratılıyor.


 Mesela ayna, birden insan oluşuyor aynada, bildiğin insan yani. Biraz daha boyutu artsa, bir derece daha görüntü kalitesi artsa normal adam olacak yani. Zaten netlik çok şiddetli, hatta şaşırıp aynaya bindirenadamlar oluyor. Bilmiyor, yol zannediyor, olanca gücüyle çarpıyor. Farkına varamıyor. Aynada ev yaratıyor Allah, meyveler yaratıyor. Üç boyutun kalitesini biraz artırmış olsa, hissini vermiş olsa, onlar da hakikat olacak. Sanki aynanın içine girsen başka bir aleme girecekmişsin gibi. Aslında öyle de. Ayna bir alemin kapısı. Allah’ın rahmet, nimet kapısı. Küçücük, arpa kadar delik, Allah oradan nimet yağdırıyor. Soğutma aletini oraya bağlıyoruz, ısıtma aletini oraya bağlıyoruz, saç kurutma oraya bağlanıyor, mikser oraya bağlanıyor; canın ne istiyorsa yapıyorsun. Bütün mesela tığ girecek kadar ufacık boşluk, Allah onu vesile etmiş.

Aslında hepsi cennet harikası tarzı olaylar, cennette de buna benzer oluyor fakat sadece sebep yok. Mesela dolabın kapağını bir açıyorsun, cennetteki sistemin aynısı var; kapağı açtığın zaman bir aleme giriyorsun, orada tabaklar hazır oluyor. Tabağı Allah o anda yaratıyor ama tabak sanki orada sürekli duruyormuş gibi görünüyor. Halbuki; “Allah her an bir yaratmadadır” diyor ayette.“O, her an bir iş üzerindedir” diyor Kuran’da. Mesela şu anki yayın da bütün dünyada, her yerde yayınlanıyor; bir tane insan, milyonlarca insan oluyor. Tek bir insan! Allah biraz daha netleştirse ekrandan dışarı çıkarıyor. Selamun Aleykum deyip, aşağıya inecek gibi; bir parça daha netleşse. Allah gücünü gösteriyor. En az cennet kadar harika aslında dünya; fakat sebeplerden insanlar hipnotize oluyor, farkına varamıyorlar.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "2 Haziran 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder