24 Haziran 2012

Cesur,Kararlı,Akılcı olarak Mehdiyete tabii olacaklar!


 Oradan buradan görüyorsunuz, adamlar çıkıyor. Diyorlar ki, “Yok, İslam hakim olmayacak. Hükümet öyle sizi oyalıyor. İttihad-ı İslam yok. Türk İslam Birliği yok.” “Ne var?” “İşte Avrupalıların yaptığı Hıristiyan birliği olur. Mason birliği de olur. Komünist birliği de olur. Ama Müslüman Birliği olmaz” diyorlar. Yeis hastalığı işte, Bediüzzaman’ın söylediği yeis hastalığı. Eziklik hastalığı.

Bediüzzaman diyor ki, “Yeis” yani ümitsizlik, “ümmetlerin” Müslüman ümmetin, “milletlerin seretan denilen” yani kanser denilen, “en dehşetli bir hastalığıdır. Ve kemalata manidir” diyor. Gelişmeye manidir. “Korkak, aşağı ve acizlerin özelliğidir” diyor bak, “korkak, aşağı ve âcizlerin şe'nidir, bahaneleridir.” diyor. Ben kardeşlerimizi tenzih ediyorum. Bediüzzaman’ın dediğini söylüyorum bak. Kimler yapar böyle diyor. “Korkak, aşağı ve acizlerin” aciz, “şe’nidir, bahaneleridir. Şehamet-i İslâmiyenin şe'ni değildir. Hususan Arab gibi nev'-i beşerde medar-ı iftihar yüksek seciyelerle mümtaz bir kavmin şe'ni olamaz.” Yani Arapların öyle bir ümitsizliği olamaz. “Âlem-i İslâm milletleri Arab'ın metanetinden ders almışlar.İnşâAllah yine Arablar ye'si bırakıp İslâmiyet'in kahraman ordusu olan”bak, “İslamiyet’in kahraman ordusu olan Türklerle hakikî bir tesanüd” Türklerle hakiki bir birleşme, dayanışma“ve ittifak ile el ele verip Kur'an'ın bayrağını dünyanın her tarafında ilân edeceklerdir.” (Sf. 43-45) diyor.

Bak diyor ki, “Yeis, en dehşetli bir hastalıktır ki” diyor, ümitsizlik,“Âlem-i İslâm'ın kalbine girmiş. İşte o yeistir ki bizi öldürmüş gibi, garbda bir-iki milyonluk küçük bir devlet, şarkta yirmi milyon Müslümanları kendine hizmetkâr ve vatanlarını müstemleke hükmüne getirmiş.” Müslüman alemini işgal etmişler diyor. Bir iki milyon kişiyle değil mi, yüz milyonlarca Müslüman esir ve aciz konumuna geldi diyor. Bu yeisten dolayı. “Hem o yeistir ki,” ümitsizliktir ki,“yüksek ahlâkımızı öldürmüş, menfaat-ı umumiyeyi (genelin menfaatini) bırakıp”yani Müslümanlar’ın menfaatini bırakıp, “menfaat-ı şahsiyeye (kişisel menfaate) nazarımızı hasrettirmiş.” Yani şahsi çıkarlarımıza hasrettirmiş diyor. “Hem o yeistir ki, kuvve-i maneviyemizi kırmış.” Yani manevi kuvvetimizi kırmış.“Az bir kuvvetle, imandan gelen kuvve-i maneviye ile şarktan garba kadar istilâ ettiği halde; o kuvve-i maneviye-i hârika, me'yusiyetle (ümitsizlikle) kırıldığı için, zalim ecnebiler dört yüz seneden beri üç yüz milyon Müslümanı kendilerine esir etmiş.” diyor.

Bunu, yine bu esirliği devam ettirmeye çalışıyor insanlar. Biz diyoruz ki, “olur”, onlar diyorlar ki, “olmaz.” Niye olmasın? Müslüman değil misin sen? Müslüman ülkeler, hepimiz kardeşiz, toplandığımızda çay, kahve içiyoruz. Sohbet ediyoruz. Arkadaşlar ne yapıyoruz ilk olarak? Vizeleri kaldırdık, tamam. “Şimdi de pasaportları kaldıralım. Türkiye’yi de lider yapalım. Bir birlik oluşturalım” dendiğinde, bu kime zarar getirecek bir şey? Kimi rahatsız edecek bir şey? Bu kadar açık. Bu kadar kolay. Olmaz diyor. Hıristiyan alemi birleşince oluyor. Masonlar birleşiyor oluyor. Komünistler birleşiyor oluyor. Avrupa Birliği oluyor. NATO oluyor. Hepsi oluyor. Şangay topluluğu oluyor. “Müslümanlar bir araya gelemez” diye Zaman Gazetesi tutturmuş. Olmaz. Bunda bir acayiplik var. Akıllarını başlarına alacaklar. Cesur, kararlı, akılcı olarak Mehdiyet’e tabii olacaklar. Mehdiyet’i kırmaya çalışmayacaklar. Mehdiyet’e karşı dört koldan mücadele vermeyecekler. Hükümetin faaliyetini boş bir faaliyet gibi göstermeye çalışıyorlar. Çok ayıp yapıyorlar. Boş onların çalışması, biraz seyrederlerse görecekler.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "9 Mayıs 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder