01 Temmuz 2012

Bir kişi için bin kişinin kahrı çekilir!


DİDEM HANIM: Hocam, Mehmet Şevket Eygi Hocamız sizin son günlerde üzerinde durduğunuz tebliğ konusunda şöyle bir yazı yazdı: “Dinsiz, sosyetik bir gence ilmihal vermek bir çözüm değildir; ona onun anlayacağı dilde hitap edilmelidir. Kabaca bağırıp çağırarak, tahkir ederek, azarlayarak tebliğ ve davet olmaz. Salih, medeni, alim Müslümanların İstanbul’da en az yüz adet sohbethane açmaları gerekir; nefis bir dekorasyon, kültür ve sanat fışkıran bir atmosfer, kibarlık, zarafet, mürüvvet… Buralar gelenlerin hepsi hidayet bulmaz, ama bulanlar da olur. Bir kişinin hidayeti için bin kişinin kahrı çekilir” dedi.

ADNAN OKTAR: Bak, görüyor musun mübareği, görüyor musun evliyayı, görüyor musun Mehdi talebesini, görüyor musun hakiki mürşidi? Hay mübarek, elini ayağını öpeyim ben onun. Kardeşim özlü, hikmetli sözüne bak;“bir kişi için bin kişinin kahrı çekilir.” Sarhoşu da gelebilir, başkası da gelebilir, her türlü insan gelebilir; şefkatle, sabırla, saygıyla İslam anlatılır. İçlerinden bir kişi hidayet bulmuş olsa yeter. Büyük nimettir. “İlmihal bilgisiyle olmaz” diyor. Ne diyor hocalar;“Hemen gusül abdestini öğretelim.” Adam Allah’a inanmıyor, deli misin sen? “Arapça Kuran nasıl okunur, onu öğretelim” diyor; manasını bilmiyor Arapçasının, adam öğrense ne olur? Hocamız bu açmazı çok kapsamlı ve güzel anlatmış; onun çıktısını ver, ben tefsir edeyim çok geniş.



Güzel bir anlatım olmuş. Onun için de mübarek yalnızdır, Mehmet Şevket Eygi Hocamız. Seveni çok azdır; çünkü bir tarikata gidip yamanmamış, bir yerin gidip yancısı olmamış, çıkarcısı olmamış. Falanca yere gideyim de beni evlendirirler, iş verirler dememiş; bana yazarlık verirler, imkan verirler dememiş. Allah rızası için, fisebilillah yazıyor. Milli Gazete’deki yazısı da; ben biliyorum, yalvardılar, Allah rızası için, Hocam ondan sonra kabul etti. Hiçbir çıkarı yok, mübarek öyle münzevi yaşar. Çok asil, çok şahane bir insandır; tam bir İstanbul Efendisi’dir, çok titizdir Müslümanlığa. Birçok yancı vardır, birçok yalaka vardır; cemaatlere gidip yapışırlar. Mesela Nur talebelerinden vardır yalaka, ona derler ki;“Bediüzzaman Hz. Mehdi (a.s)” yahut “Risale-i Nur Hz Mehdi (a.s)” ya da “Hz Mehdi (a.s) şahsi manevi” veyahut “Bediüzzaman’ın ruhu Hz. Mehdi (a.s);ölmedi, geziyor halk arasında.”“Sen bunu kabul edeceksin arkadaş” diyor. Karaktersiz herif de kabul ediyor, “Yoksa ne cemaatten seni evlendiririz, ne cemaat evlerinde sana yemek veririz, ne yatak veririz, ne iş veririz, ne de çevren olur, ne de itibarın olur.


Allah aklını alıyor bu sefer de bunların, basireti gidiyor, manyak gibi oluyorlar. Hiç kimseye de etkili olamıyorlar. Bölünüyor, bölünüyor, bölünüyorlar; paramparça oluyorlar. İçlerinde bunlar tabii küçük bir grup ama böyle mikrop bir grup var. Risale-i Nur Hz. Mehdi (a.s); tamam, güzel ama paramparçasın. İslam alemi de paramparça, herkes sürünüyor. Bir karar kılın; şahs-ı manevi mi, Bediüzzaman mı, Bediüzzaman’ın ruhu mu, Risale-i Nur Külliyatı mı; hangisi Hz. Mehdi (a.s) yani? Ahir zamanda acayip bir samimiyetsizlik yaygın, samimi olanları da tecrit ediyor. Mehmet Şevket Eygi Hocamız nefis konuşmuş. Bütün tarikatlara karşı sevgi doludur, hepsine karşı muhabbeti vardır ama hiçbirinden çıkar sağlamaz. Yoksa Şeyh Nazım Hocamızı çok sever, ona kalben derin bir bağlılığı vardır, muhabbeti vardır. Bizzat gördüm, hayrandır. Abdülhakim Arvasi, onu da çok sever. Birçok alimi; Ehli Sünnet, samimi bütün ulemayı sever, maşaAllah. Değerli bir insandır; kıymeti bilinsin, o anlamda söylüyorum.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "13 Haziran 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder