18 Ocak 2013

Hz Mehdi (as)'ın Açacağı Kutsal Sandık !


Hz. Davud (a.s)’da zamanında çok güzel şarkılar söylüyormuş. Samuel 6. Bölüm Tevrat’ta. Antlaşma sandığının Yeruşalim -yani Kudüs’e getirilişi-. “Bu arada Davud’la bütün İsrail halkı da Rabbin önünde lir, çeng, tef, çıngırak ve zil” ama acayip ortalık yıkılıyormuş yani, maşaAllah, “eşliğinde ezgiler okuyarak var güçleriyle olayı kutluyorlardı.” Ama var güçleriyle yani acayip canlı bir dans var. “Keten efot kuşanmış Hz. Davud (a.s)” dedem hay mübarek, “Rabbin önünde” Allah’ın önünde diyor yani o bulunduğu her yerde Allah insanları gördüğü için Tevrat’ın üslubu o, yani Rabbin önünde Allah’ın görüşü içinde, her yeri görüyor Allah zaten “Rabbin önünde var gücüyle dans ediyordu” diyor. “Hz. Davud (a.s)’la bütün İsrail halkı sevinç sözleri, sevinç haykırışları ve boru sesi eşliğinde,” klarnet gibi bir şey Allahualem “Rabbin sandığını getiriyorlardı.” O zaman da var klarnet işte ona benzer çalgılar yani zurna, klarnet o tarz.

“Rabbin sandığını getiriyorlardı” yani kutsal sandık Hz. Mehdi (a.s)’ın açacağı sandık. “Rabbin sandığı Davud’un kentine varınca Saul’un kızı Mikal pencereden baktı. Rabbin önünde oynayıp dans eden Kral Davud’u” King Davud, maşaAllah, “görünce onu küçümsedi” diyor. “Âlim insan oynar mı? Şarkı söyler mi? Peygamber insan bunu yapar mı diye onu küçümsüyor. “Ardından kadın, erkek herkes tüm İsrail topluluğuna birer somon ekmekle” o zamanın ekmekleri kare ekmek böyle bol kepekli, mineralli yani sırf ekmeği yesen yeter yani et yemene gerek yok, “birer somon ekmekle bir hurma” Hz. Davud (a.s) dağıtıyor herkese bir ekmek oradaki oynayanlara “ve üzüm pestili” bak gece gündüz biz de üzüm pestili yiyoruz maşaAllah. Ama üzüm pestili tabi parçalar halinde şimdiki gibi böyle küçük küçük jelatin paketlerde değil, kocaman. Bir ekmekten, bir üzüm pestilinden, bir ekmekten bir üzüm pestilinden. “Sonra herkes evine döndü. Davud ailesini kutsamak için eve döndüğünde” Hz. Davud (a.s), “Saul’un kızı Mikal onu karşılamaya çıktı. Davud’a şöyle dedi:” İsrail Kralı bugün ne güzel bir ün kazandırdı kendine” alay ediyor kendince “değersiz biri gibi” diyor. Aynı zamanda eşi bu hanım.

 “Davud: Baban ve bütün soyu yerine beni seçen ve halkı İsrail’e önder atayan Rabbin önünde oynadım.” Bak Hz. Davud (a.s) diyor ki cevap olarak: “Baban ve bütün soyu yerine beni seçen” soyunu seçmiyor diyor beni seçti, Allah seçiyor tabii “ve halkı İsrail’e önder atayan Rabbin önünde oynadım. Allah’ın önünde oynadım ben senin önünde oynamadım” diyor, inşaAllah. “Babanı da seçmedi, babanın bütün soyunu da seçmedi ama beni seçti” diyor Hz. Davud (a.s). “Cenab-ı Allah seçti beni” diyor. “Babanı da seçebilirdi, soyundan birini de seçebilirdi” diyor Allah ama “Allah beni seçti.” “..ve halkı İsrail’e önder atayan” Mehdi atayan “Rabbin önünde oynadım” Allah’ın önünde oynadım diyor, “diye karşılık verdi. “Evet” diyor devam ediyor. “Rabbin önünde oynayacağım. Üstelik kendimi bundan daha da küçük düşüreceğim, hiç sayacağım” diyor. “Ben hiç ender hiçim” diyor. “Büyüklük taslamıyorum” diyor. Görüyor musun tevazuu, peygamber tevazusunu? “Yokluğum ben” diyor “Allah var” diyor, “ama sözünü ettiğin o cariyeler beni onurlandıracaklar” diyor karısına.

 “Saul’un kızı Mikal’in ölene dek çocuğu olmadı” diyor Cenab-ı Allah’tan, bir bela olarak geliyor, Tevrat açıklıyor. Saul’un kızı Mikal, Hz. Davud (a.s)’ın eşlerinden, soylu birkadın. Kendince Hz. Davud (a.s)’ı küçük düşürmeye kalkıyor. Dolayısıyla bazı tipler, enaniyetine yediremiyor oynamayı, şarkı söylemeyi, sığmıyorlar kaplarına enaniyetten. Böyle enaniyetten taş kesilmiş adamlar.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın   A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder