08 Ocak 2013

Bir Felsefe,Bir İnanç,Bir Din Var O Dinin Beynini Yıkıyoruz,Şah Damarını Koparıyoruz!


PKK sorunu şöyle hallolur; adama dersin gel sen de komünist devlet kur, böl sen de başına geç dersen tamam o zaman anlaştık diyor adam. O da şöyle; geçici anlaştık diyor. Yani sana belki bir sene dokunmam der. Ama bir sene sonra, var gücümle sana yine saldıracağım diyor. Seni nasıl kabul eder biliyor musun? Sen de komünist olacaksın, sen de onların emrine gireceksin, tamamen teslim olacaksın, o zaman tamam. Bunu dışında kabul etmez. Yani ona bağımsızlık versen de, oraya bir devlet kurdursan da, yine senin yakanı bırakmaz o. Allah esirgesin. O, onunla bitmez. Çünkü senin topraklarını da istiyor, senin milletini, halkını da istiyor. Onların da komünist olmasını, senin de komünist olmanı istiyor. O zaman yakanı bırakır. Onun dışında mümkün değil. Onun için nihai bir hesaplaşmanın dışında bir yol yoktur. Bu nihai hesaplaşma da savaşla hiç olmaz.

 Yani teknik yönden imkansızdır. Çünkü araziye çıktığında düşman yok ortada, öyle biri yok. Tavuklar geziniyor, inekler falan var, köylüler var orada kardeşlerimiz var. Veyahut orada çalışan bir işçi kılığında PKK’lı var. Hiç bir şey diyemezsin ki. Tarlada çapa yapıyor adam, ne diyeceksin, gidip sen PKK’lısın mı diyeceksin adama? Yahut koyun güdüyor çoban ama PKK’nın militanı, silah çalıların altında bir yerde saklı bilemezsin. Hiçbir şey de yapamazsın. Çünkü sen kanunla hareket ediyorsun, o taraf kanunsuz. Çözüm sadece Darwinizmin, materyalizmin yok edilmesi, Marksist, Leninist felsefenin tamamen yok edilmesi, İttihad-ı İslam’ın oluşturulması, Türk-İslam Birliği’nin oluşturulması yani Mehdiyet. Dönüp dolaşıp nokta oraya gelir. İsterseniz bu dediklerimi yazın bir yere, iki sene sonra bir daha değerlendirelim. Hiçbir şekilde netice çıkmaz. Mesela Sayın Kılıçdaroğlu neşe içinde gitmiş Başbakan’la görüşüyordu. Video filmini gördüm televizyonda. Samimi bir insan, Başbakan da samimi. Ama bakın herkes biliyor netice çıkmayacağını. İçgüdüsel olarak da biliyorlar. Hiçbir şekilde netice çıkmaz. Öyle bir şey olsa yani hükümet son derece uyanık, diğer hükümetler de son derece uyanıklar.

Yani bu kadar bir şeyi, Sayın Başbakan’la Kılıçdaroğlu bir araya gelip masaya oturup konuyu halledeceği kadar imkan, güç varsa bu çoktan yapılırdı. Devletin İçişleri Bakanlığı var, Dışişleri Bakanlığı var, bu kadar kadrosu var, bu kadar siyasi var kimsenin aklına gelmedi mi şu ana kadar bu olayın olması? CHP’nin ilk defa mı aklına geliyor? İlk defa mı AK Parti’nin aklına geliyor böyle bir şey? Yıllardan beri düşünemediler mi? Düşünüyor ama çözüm yok. Bu, boş durmamak için yapılan, iyi niyetli çabalar, iyi niyetli gayretler diyelim. Başka bir şey yok. Hiç ama hiçbir netice alınmaz söyleyeyim. Yani istedikleri kadar ne yapıyorsa yapsınlar. Marksizm-Leninizm, dünyadaki şu an dünya tarihinin en büyük felsefesidir, en büyük inancıdır. Hiçbir din şu ana kadar o kadar taraftar kazanmamıştır. Hiçbir inanç bu kadar taraftar kazanmamıştır.

Deccaliyet olduğu için ilk defa Peygamberimiz (s.a.v.) ümmeti uyarmıştır. Ta Hz. Adem (a.s.)’dan itibaren bütün ümmetler uyarılmıştır; bu komünist Allah’sız, kitapsız deccal sistemine karşı. Çünkü Kuran’a karşı da dayanıklı bir sistem. Kuran okusan yıkılmıyor, yıkılmaz Kuran’la. Onun için Cenab-ı Allah Hz. Mehdi (a.s.)’ı gönderiyor. Çünkü Kuran’ı onlara onların anlayacağı şekilde anlatmak için Hz. Mehdi (a.s.)’ı gönderiyor. Ve onların inancını felsefi yönden de yıkmak için Hz. Mehdi (a.s.)’ı gönderiyor. Şimdi PKK’lıya biz gidip Kuran’ı anlatsak yahut İspanyol komünistlerine biz gidip Kuran anlatsak, hiçbir şekilde etkili olmaz. Ama Darwinizmi başına geçirdiğinde, adam havalara hopluyor. Bak; “Tayyip’i alan Adnan Oktar bedava.” Niye? Çünkü ciğerini söktüm de onun için. Ana noktasından vuruyoruz. Niye başka bir hocanın ismini söylemiyor? Niye başka bir alim, niye başka bir siyasetçinin ismini söylemiyor, değil mi? Dünyada o kadar alim var, o kadar hoca var, o kadar siyasetçi var kimsenin ismini söylemiyor. Tayyip Beyi tenzih ederim; “Tayyip’i alana Adnan Oktar bedava.” En büyük tehlike olarak gördükleri için.

Çünkü can damarından vuruyoruz, en akılcı yöntemi yapıyoruz. Bir felsefe, bir inanç, bir din var, o dinin beynini yıkıyoruz, beynini koparıyoruz, şah damarını koparıyoruz, beynini patlatıyoruz. Adam debelenir tabii. Öyle PKK’ya nasihat etmek, gelin annenizle konuşturalım sizi, annenizin çorbasını için, gelin sizi evlendirelim sıcak bir yuvaya kavuşun. Yani komünistleri sadece çok şiddetli kızdırır bu. Kızdırmak için iyi bir yöntem yani o doğru. Yani çok şiddetli kızdırma gücü var ama netice alınmaz. İllet olurlar, başka bir şey olmaz. Çünkü adam ölümüne hayatını koymuş, annesinin çorbasından bahsediyorsun. Adam her an kendinin öldürülmesini istiyor ve binlerce insanı da öldürmeye niyet etmiş. Marksist, Leninist olmuş, o ideolojiyle artık beyni pişmiş. Sen onun ideolojisine hiç dokunmazsan, ortaokulda, lisede Darwinizmi, materyalizmi anlatırsan, adamla zaten mücadele edecek gücün olmuyor ki. Temel felsefede aynı olmuş oluyorsun. O da Darwinist-materyalist, sen de Darwinist-materyalistsin. Adam sorar; “Benimle hangi konuda mücadele ediyorsun?” der.   “Hangi konuda anlaşamıyoruz?” diyecek. “Sen Darwinist-materyalist değil misin? Evet, ben de Darwinist-materyalistim” diyecek. “Diyalektik felsefeye sen inandığına göre” diyecek; “ben de diyalektiğe inanıyorum işte. Tarihin diyalektiğine inanıyorum, feodal dönemi geçtik, kapitalist dönemi geçtik, komünist döneme geçtik. Bunda şaşacak ne var?” diyecek adam. Ağzını kapatmak için diyalektik felsefenin, Marksist felsefenin, Darwinist felsefenin bütün açmazlarının bilimsel açıklanması lazım. Ve Kuran’ın hakikatlerinin de gürül gürül anlatılması lazım. Yani; Türk-İslam Birliği.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın   A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder