23 Mayıs 2012

Mehdiyette Vicdan hakim olacak,Sevgi hakim olacak!


DİDEM HANIM: Hocam, Serdar Turgut; “Dünyanın sonunun geldiğine dair birçok işaret gördüğünü, bunu yüksek sesle pek ifade edemediğini, çünkü bundan dolayı içinde bir korku hissettiğini” yazdı. “Dünyanın her yerinin sallanmaya başladığını, dünyanın bir ucunda8,9’luk deprem olurken, başka bir ucunun da aynı anda sallandığını, hortumların, kasırgaların şiddetlendiğini ve gökten artık hiçbir normal bir şey gelmediğini” belirtmiş.“Aslında 2012 yılının manevi bir son olacağına inanıyorum ama bu fiziksel olaylar beni düşündürtüyor” diye de sözlerine ekledi.

ADNAN OKTAR: Yani benim gördüğüm, beni en iyi takip eden yazar diyebilirim. En titiz takip eden. Yani yüzlerce yazar kişi var ama bu kişi çok titiz takip ediyor ve takibinde hakkını veriyor.Birebir aynı.

Yolda gelirken düşündüm de, din alimlerinin bir kısmı deli gibi. Yani mesela koskoca adam hurafe olduğunu biliyor, hurafeliği savunuyor, utanmadan. Bir başkası yerlere yatıyor, ağlıyor, zırlıyor, bir başkası alenen yalan söylüyor, bir başkası çıkıyor Darwinizmi savunuyor, hiçbir şekilde doğru olmadığını bildiği halde. Bir kısmı “Nur Talebesiyim” diyor. Hz. Mehdi (a.s.)’ın geleceği açıkça Risale-i Nur’da ama alenen ve açıkça belirtildiği halde, Risale-i Nur’dan onun okunmasını yasaklıyor. Bak, kepazeliğe bak. Diyor, “şunu, şunu, şunu okuyamazsın.” Onu kitap haline getirelim; “Narcıların Risale-i Nur’dan Gizledikleri Sırlar” diye kitap yapalım, broşür, kitapçık. O kısımları hazırlayın. Siz yazıları getirin, ben yorum yapayım, kısa yorumunu yapayım. Verin redaktöre düzelttirsinler. Hemen baskıya gönderelim. Binlerce, on binlerce dağıtılsın. “Narcıların Risale-i Nur’dan Gizledikleri Sırlar” broşür olarak. Adamın yüzünde eşek oynamış. Alenen gizliyorlar, utanma da yok. Allah o yüzden yarı deli gibi yaptı bunları böyle garip garip tipler oldular, böyle asosyal. Hayatın kısa olduğunu biliyorlar. Mesela diyor ki, ısrarla ehl-i sünnet birliğinden bahsediyor. Bu İslam alemini kan revan içinde bırakır. Ehl-i sünnet birliği olur mu? İslam Birliği olur. Sen ehl-i sünnet birliği yaparsan, o da Şii birliği yapacak. Dünyanın her tarafında zaten Sünniler Şiiler var, kırıp geçirirler birbirlerini. Olur mu öyle şey? Vahabi birliği, öyle şeyler olmaz. Mesela Vahabiler de, apayrı bir ekol geliştirdiler. “Sahabe dönemini biz yaşıyoruz” diyorlar,“asıl Müslüman biziz” diyorlar. Belli ki Müslümanlar paramparça olmaya mahkum gibi görünüyor. Çözüm; Mehdiyet. Hz. Mehdi (a.s.) sizin malınızı alacak değil. Size mal dağıtacak. Hz. Mehdi (a.s.) sizin canınızı alacak değil. Size can verecek, Allah’ın dilemesiyle. Hz. Mehdi (a.s.) savaş çıkartmayacak, savaşı durduracak. Ne korkarsınız Hz. Mehdi (a.s.)’dan? Holdinglerin korkusuna kapılır, hastanelerin korkusuna kapılırlar, gelir-gelmez gibisinden. Okulların korkusuna kapıldılar, “acaba okullar kapanır mı?” diye. Şirketlerin paniğine düştüler. Bir şey olmaz şirketlerinize korkmayın. Acayip vahşileştiler. Çok yırtıcı hale geldiler. Darwinizmi savunuyorsun, en ağababaları, İngiltere’deki adam Dawkins ne diyor; “aman, öyle bir hayatı hiçbir şekilde istemem, nefret ederim öyle şeyden” diyor.

Mehdiyet belli ki güzel. Çok hoş, herkes istediği gibi yaşayacak. Vicdan hakim olacak, sevgi hakim olacak, dürüstlük hakim olacak, demokrasi hakim olacak, gençler neşe içinde olacaklar,Hıristiyanlara saygı duyulacak, Musevilere saygı duyulacak, Müslümanlara saygı duyulacak, inançlara saygı duyulacak, dinsizliğe de saygı duyulacak. Daha ne istiyorsunuz? Nedir size bunun zararı? Ne korkuyorsunuz? “Enaniyetimiz giderse” gitsin enaniyetin, zaten zararlı enaniyet. Yazılarına bakıyorum, çok samimiyetsiz. Derli toplu, kısaca, samimi, özlü anlatsana konuları. Ne karmakarışık hale getiriyorsun? “Şahs-ı manevi de olabilir, şahıs da olabilir. Gelmiş de olabilir, gelecek de olabilir.” Kardeşim öyle şey olur mu? Bir tane doğru olur. Sade, derli toplu, kısa, samimice açıkla. Mesela geldiler bize, Nur Talebesi Ağabeyler; “Biz Hz. Mehdi (a.s.)’ın geleceğini biliyoruz. Ama biz bunu söylersek Bediüzzaman’a olan sevgi azalır.” Azalsın. Allah öyle takdir ettiyse azalsın. İsterse unutsunlar Bediüzzaman’ı. Biz Allah’ın rızasını esas alırız. Birde ayrıca öyle bir şey olmayacağını da biliyorlar. Öyle bir şeyde Bediüzzaman, baş tacı olur. Şu an dünya tanımıyor Bediüzzaman’ı. O zaman baş tacı olacağını, eşek olsa bilir. Herkes sevecek belli ki Bediüzzaman’ı. O da bir kaçış yolu. Ama farz edelim, Bediüzzaman unutulacak, unutulsun. Allah’ın dininin al-i olması önemli. Mesela deseler ki “Adnan Hoca unutuldu.” Unutulayım. Mühim mi? İslam’ın hakim olması önemli. İttihad-ı İslam olsun. Cennetimiz bize Allah tarafından nasip edilsin, inşaAllah. Allah’ın rızasını kazanalım, tamam. Sanane? Bediüzzaman’ın dediğini sen yap. Bediüzzaman diyor ki; “Hz. Mehdi (a.s.)’ı arayın. Hz. Mehdi (a.s.)’a tabi olun. Ben onun talebesiyim, ortam hazırlıyorum. Siz de talebesi olun, ortam hazırlayın” diyor. ‘Böyle yaparsak Bediüzzaman unutulur.’ Sana ne, Bediüzzaman ne diyorsa sen onu yap. Peygamberimiz (s.a.v.) ne diyorsa onu yap.

Mesela Amerikan Bizonu da öyle, ev hanımı gibi süsleniyor ev mücahidi, bunun dırdırcı internetçi takımı var. Önüne gelene küfrediyor; Başbakana, Atatürk’e aklına gelen herkese. Yaşar Nuri Öztürk Hocam olur, bilmem şu bu, kimi bulursa. Ağzına geleni söylüyor. Çok da çirkef tipler böyle arsız. Orijinal, değişik bir tip böyle diğer cemaatlerde görünen bir şey değil. Akıl almaz arsız, hayasızlar. Yani çok terbiyesiz, karaktersiz, utanma hisleri olmayan, yüzsüz tipler ama acayip haysiyetsizler. Yani tasavvuf ehliyle alakası yok adamların, direkt sokak çakalı. Mafya sistemi kurmuşlar, erkek erkeğe yaşıyorlar zaten. Çok uygunsuz resimleri var bunların. Kendileri koymuşlar, kendi sitelerine koymuşlar, erkek erkeğe. Tam sapık hayatı yaşıyor adamlar. Zaten üsluplarından da görülüyor. Yani konuşmalarında, kullandıkları resimlerde falan bu tip eğilimleri olduğu görülüyor. Birde utanmadan Şeyh Nazım Hocamız’ın ismini kullanıyorlar. O saygın, değerli bir insan. Çakal, kullanırsan kendi ismini kullan, pislik herif. Şeyh Nazım Hocamın ismini niye kullanıyorsun? Niye kirletmeye çalışıyorsun? Devlet düşmanı, millet düşmanı pislik bir tip. Var senin gibi çakallar ama kimsenin ismini kullanmıyorlar. Şeyh Nazım Hocamız’ın ismini niye kullanıyorsun? Hayvan herif. O değerli insanın. Yarın bir gün sana bir operasyon yapılsa, pislik yapılsa eşek herif diyeceksin, “Ben Şeyh Nazım Hoca’ya bağlıyım.” Köpek, ne alakan var? Senin karaktersizliğine, pisliğine bak, Şeyh Nazım Hocamın temizliğine, dürüstlüğüne bak. Pisliğine niye bulaştırmak istiyorsun, tertemiz, Müslüman alimi, değerli insanı?

Mesela Şeyh Nazım Hocam, genç kızlar da oluyor onun sohbetinde, mesela genç kızlar müzik çalıyorlar, hocamız dinliyor. Birbirinden güzel başı açık hanımlar da oluyor, başı kapalı hanımlar da oluyor, herkes oluyor. Beyler de oluyor, sohbet ediyorlar, yemek yiyorlar. Çok medeni bir insan Şeyh Nazım Hocamız. Meclisi çok hoştur. Bu yobaz bambaşka bir kafaya sahip. Şeyh Nazım Hocamızdan, içten içe nefret eden bir tip. Fakat ismini kullanmaktan da kaçınmıyor. Fakat işine gelmeyen yerlerde de Şeyh Nazım Hocamızı atlayıp, Şeyh Nazım Hocamız’ın hocasıyla direkt bağlantıya geçip ondan bahsediyor. Eğer sen Şeyh Nazım Hocamıza bağlıysan, onun stilini, onun üslubunu tamamen kabul edeceksin. Şeyh Nazım Hocamız’ın sevdiklerini seveceksin, önemli gördüklerini önemli göreceksin, değer verdiklerine değer vereceksin, mükemmel dediğine mükemmel diyeceksin. Şeyh Nazım Hocam birisine “iyi” diyor, o çıkıyor “yok, değil” diyor. Şeyh Nazım Hocam diyor ki, “bu doğru yolda”, o diyor, “yok, eğri yolda” diyor. Sen hani Şeyh Nazım Hocama bağlıydın? Sen “daha akıllıyım” diyorsun. Diyor ki, benimle ilgili olarak, “Şeyh Nazım, onun ilk hali için övmüştü” diyor. İlk yıllar yani, 86-87. Şu an Şeyh Nazım Hocam; “devam et, Adnan Oğlum” diyor. “Doğru yoldasın” diyor. Yıl kaç? 2012. O zaman kaç? 1987. “Durma, devam et” diyor. “Çok güzel olacak nitece, doğru yoldasın” diyor. Şeyh Nazım Hocamız’ın bu sözlerini getirin, onları bir okuyayım. Hem münafıkları çatlatalım, hem de müminlere bir sevinç olsun. Tabii bizim burada hoşumuza giden, Şeyh Nazım Hocamız’ın üstünden bu pisliği çektik. Ama yine de bu çakalın nerden çıkacağı belli olmaz diye, orada da tedbirli olunuyor. Şu anda da tedbirli oluyorlar.

Şeyh Nazım Hocamızın çevresi ve ailesi yine tedbirliler. Herkes tedbirli. Çünkü manyak adam, yani kendisinin Hz. Mehdi (a.s.) olduğu kanaatinde. Hollanda’da teşkilatlanmış. Orada da uyuşturucu serbest,, istediği gibi uyuşturucu kullanıyorlar. Şimdi biz bunları anlatıyoruz, bu seferde kel alaka tipler yeniden ortaya çıkıyorlar. İskender Hoca geçenlerde; “Bana mı diyorsun?” diyor. Ne alakası var seninle? O Abdülkerim denen bir zat var, o da ortaya çıkmış; “Bana mı diyorsun?” diyor. Ne alaka seninle? Bahsediyor muyuz biz senden? Hollanda da mısın sen, ne alakası var? O öbür hoca efendi de öyle. “Bana mı diyorsun?” Birde bu çıktı ya. Hoşt diyoruz, “bana mı dedin?” diye, otuz yerden cevap geliyor. Deli misiniz siz? Kimse o. O kendini bilir, inşaAllah.

Diyor ki; “Adnan Hoca’nın son halini o bilmiyor” diyor. “Onun için böyle konuşuyor” diyor, Şeyh Nazım Hocamız için. Hani Kutbu’l Aktab’dı? Hani Kutbu’l Aktab olarak görüyordun. Hani evliyaydı. Bütün kalplere nazar ediyordu. Herkesin halini biliyordu biliyorsun değil mi? “Herkesin, her halini bilir” diyorsun. “Her mecliste bulunur” diyorsun, inşaAllah. Kutbu’l Aktab diyorsun, “Adnan Hoca’dan haberi yok” diyorsun.Bir kere benim sohbetlerimi Şeyh Nazım Hocamız’ın ailesi olduğu gibi hepsi izliyor, her seferinde, her gün, tamamı izliyorlar. O Şeyh Nazım Hocamız’ın hizmetindeki anne olsun, kocası, Şeyh Nazım Hocamın torunları, çocukları hepsi izliyorlar her akşam. Şeyh Nazım Hocamın da gün gün haberi var benden. Nasıl haberi olmaz?

Bakın diyor ki Şeyhimiz, 1 Nisan 2012’de; “Adnan Hocamız” diyor, bak “Adnan Hocamız kalu belada Allah’a verdiği ahdini yerine getiriyor” diyor. “Ustamızdır” diyor, Şeyh Nazım Hocamız. 2012 tarihinde bana bunu söylüyor. Böyle bir iltifatla güzellik yapıyor. Benim için diyor ki Şeyhimiz; “Onu yediler bilir. Onu ziyaret ederler” diyor. “Ona devamlı giderler.” Benim için diyor ki yine Şeyhim; “O hakimse, ne derse yaparız” diyor. “Onu kucaklar, öperiz” diyor Şeyhimiz. “Söylenecek meseleler onun kalbine verilmiştir. Devam etsin” diyor. Bu faaliyetlerine devam etsin. “Beklesin, onunla beraber olanlar da beklesin, vakit yakındır” diyor.

Hıyar sen ne diyorsun, Şeyhimiz ne diyor? Hani sen Şeyh’e tabiiydin? Sen Şeyhimizden nefret ediyorsun. Şeyhimiz sana hilafet vermedi diye, oğluna verdi diye, kininden kuduruyorsun köpek. Bak, “Söylenecek meseleler onun kalbine verilmiştir.” diyor Şeyhimiz. “Devam etsin” diyor. Dursun demiyor. Çizgi değiştirsin de demiyor. Yol değiştirsin değil, “devam etsin, beklesin. Onunla beraber olanlar da beklesin, vakit yakındır” diyor. “Elhamdülillah” diyor Şeyhim, “elinden tutacak kimse vardır. Yalnız değildir oğlum” diyor. “Adnan Bey milletin içerisinde avam-ı nastan görünüyor.”Halktan biri gibi görünüyor. Mesela oynuyor, gülüyor, belki avam insanlar gibi de konuşuyor,“lakin hakikati başka türlüdür, siz bilemezsiniz” diyor. “Adnan Efendi Hocamıza, oğlumuza selamlarımı götürünüz.” Aleykum Selam. “Hepsine devamlı hayır temennisinde bulunuruz.” Bu hakiki Şeyh. Köpek sen, cinayet örgütü kurmuşsun, mafya kurmuşsun, çakalsın cinsi sapık herif. Buradaki ahlakın güzelliğine bak, senin karaktersizliğine bak.

“Şimdi gelen ilhamdır bu” diyor, benim için Şeyhime, bana diyor. “O, onu anlar. Onun sırrını bilen bilir. Arslanımızdır” diyor. Benim biliyorsunuz soyadım da arslan. “Arslanımızdır” diyor. Ta Hz. Ali (r.a.)’dan beri gelen soyadımız. “Ve ustamızdır” diyor. “Allah nurunu güneş gibi yapsın” diyor Şeyhimiz. “Velayet sırı ile zahiri de başka da velayet sırrı ile yapacağı ve yapmakta olduğu hizmet vardır. Şimdi size Peygamber (s.a.v.) huzurunda bir rütbe giydirilmiştir” diyor. “Resulullah (s.a.v.)’in huzurunda sana bir rütbe giydirildi” diyor. “Ben de gördüm” diyor. “Sizin velayetiniz vardır” diyor. “Velisiniz” diyor, inşaAllah. “Yani evliyullah’tan olduğunuz için” diyor. Bir de bu katil, cinsi sapık ordusuna bir sorun bakayım. “Lakin şimdi o öyle bir tomurcuk gül olur, daha ne rengi belli, ne şekli belli, ne kokusu bellidir, o açıldığı vaktinde belli olur” diyor. “Şimdi Adnan Bey’in hali de o, kapalıdır” diyor. “İleride belli olacak, bir gül gibi açacak” diyor.

“Bu Muharrem-ul şerifte hafseten” diyor, “zahir ve batında sizi tevhid edecek hem manevi bir ruh, hem de bir maneviyat giydirilmiş ve bir anlayışla ilham da size açılmıştır” diyor. İlhamla konuşuyorsunuz diyor, inşaAllah. “Ondan sonra size bir varidat vardır” manevi varidat verilecektir size diyor. Yani ilhamla konuşacaksınız diyor inşaAllah. “Kendisi sabırlılardan yazılmıştır” diyor Şeyhim, benim için, Allah razı olsun. “Sabırlıların da bir ötesi, razılardan yazılmıştır” diyor. “Razılık makamı verildi ona” diyor. Bunu kim diyor? Asrın Kutbu söylüyor. “Ümit ederiz ki, ileriye doğru Adnan Bey’in yapacağı mükemmel hizmetler vardır. Onlar alimdir” diyor Şeyhimiz. “Onlar bütün dünyanın küfrüne top atıyor, küfrü bombardıman yapıyor bizim Adnan Hoca” diyor. MaşaAllah. “Azametliydi” diyor, maşaAllah. “Karşısında lakırdı söylenmez. Kalbimizde olanlardandır o” diyor. “Acayip, acayip bir tecelli var üzerinde” diyor. “Kuvvetli tecelli var üstünde” diyor, maşaAllah. “Bu kafasızlara anlatmak için” diyor, işte bu yobaz takımını, bu ahmakları kastediyor, bu Amerikan Bizonu veyahut başka it kopuk takımı, bu katil, sapık yakımı kastediyor. Bakın diyor ki;“Bu kafasızlara anlatmak için-ki, onun söylediğine ve yazdığına cevap verecek adam yoktur.” Kim isterse olsun diyor. Karşımdaki kişiler için ne diyor; “Bu kafasızlara anlatmak için-ki” bana düşman olanlara söylüyor, “bu kafasızlara anlatmak için, ki onun” yani Adnan Oğlumun diyor, “söylediğine ve yazdığına cevap verecek adam yoktur.” Ezer geçer diyor. “Ben de severim. Acayip, acayip tecelli sahibidir o. O Türkiye’de bir tane, ikincisi yok” diyor. Yani Türkiye’de başka yok üstüne diyor, bir tane diyor. MaşaAllah. “Adnan Bey Oğlumuzun girdiği mecralara başkaları giremez. Süveyş’ten bir gemi geçer, ikisi geçemez. Bir tanesi geçer, bir tanesi geçmez. O da, o cinsten olan bir kimsedir. Bir yoldan gider, onun girdiği yere başkası giremez” diyor. MaşaAllah. O da bir kısmı, Şeyhimizin anlattıklarının.

Bakın bu gerçek mürşit işte. Nezaketiyle, kibarlığıyla, efendiliğiyle, harikalarıyla. Allah vermesin birçok insan ümidini kesmişti, Allah ömrüne ömür kattı. MaşaAllah, acayip dinç oldu Şeyhimiz. Yalnız yormamaları önemli Şeyhimizi. Bakın ben bir sır söyleyeyim; Şeyhimizin seveceği insanları karşısına getirsinler. Tamam, müritleri talebelerini sever ama çok seveceklerini karşısına getirsinler. Sevdikleri kalbine ferahlık verir. Onların selamı bile kalbine ferahlık verir. Cahil insanlar kalbe bast hali verir. Sıkıntı verir. Cahillerle muhatap etmesinler hocamızı. Hep onu böyle coşkuyla sevenlerle muhatap etsinler. Bakın sevenler demiyorum, coşkuyla sevenler. Aşıklarıyla, olgun aşıklarıyla, dürüst aşıklarıyla, samimi aşıklarıyla, alim aşıklarıyla Şeyhimizi muhatap etsinler. Gıda olur. Kalbine ferahlık olur. Mesela mecliste bir kişi olsa bile, kalbinde ritim bozukluğu oluyor, sıkılıyor. Bir tane şeytan karışsa cemaatin içerisine, o, onun kalbini yoruyor. Bunaltıyor Şeyhimizi. Ulu orta kalabalık çıkartmasınlar. Mutlaka seçkin bir topluluğa hitap etsin. Öyle yaptıralım, hitap ettirelim.

Ben mesela ne derse, doğrudur diyorum. Dünya tatlısı kardeşim, onu anlamıyorlar. Şeyhimizin bir kere insancıl, sevgi dolu, coşkulu ruhu çok önemlidir. Asıl önemli yönü odur, onun. Allah’a olan aşkı, Peygamber (s.a.v.)’e olan aşkı ve muhabbeti. Cezbe ehlidir, velayet ehlidir. Birçok şeyi birçok hikmetle söyler. Biz ne derse kabul ederiz. Bu konunun edebi budur. Onun sevdiğini severiz, sevmediğini sevmeyiz, inşaAllah.

Serdar Turgut, maşaAllah iman ehli bir insan. Bayağı iyi, çok pozitif bir adam. Bir ara “Ben Allah’a inanıyorum ama dine inanmıyorum” dedi. Bırak bunları Allah aşkına. İnanmaz olur musun? Halis muhlis Müslümansın. Herhalde gazetede durumunu sağlam durmak için mi yapıyor? Ne gerek var öyle laflara? Peygamberimiz (s.a.v.) bizim can, dünya tatlısı. Ne güzel Kuran, nur gibi kitap. Besbelli ki Hak Kitap. Vicdanı olup da Kuran’ı reddedecek adamı ben düşünemiyorum kardeşim. Normal akılda bir insan imkansızdır, imkansız. Kuran; sevgiyi, merhameti, aklı en güzel şekilde anlatan kitap Cenab-ı Allah elhamdülillah, mis gibi, ekmek gibi. Hiç kafa karıştıracak bir şey yok, ne güzel. Şirke net tavır koyuyor Cenab-ı Allah. Cenneti mis gibi anlatıyor. Cehennem çok net anlatıyor. Ölümden sonra nasıl olacak, cennet nasıl olacak, en ince detayına kadar anlatıyor. Hiç anlaşılmayacak bir yönü yok. Peygamberimiz (s.a.v.)’i reddeden bir adamın vicdanı gitmiştir, vicdanı kalmamıştır. Kardeşim nasıl vicdanla reddedilebilir? Bana bir desin. Hangi vicdanla reddedilebilir? Bütün hayatı mucize. Kuran’ın kendisi mucize.

Bütün peygamberleri kabul ediyorsun. Dünya tatlısı Peygamberimiz (s.a.v.)’i kabul etmedin mi ne olursun sen? Allah vermesin. Bütün Peygamberleri kabul ediyor mesela bir Musevi düşün, Hz. İbrahim (a.s.)’ı kabul etmiyor. Mahvolur, bitti Allah esirgesin. Zorun nedir? “Ya Musevilikten çıkarsam?” Kardeşim daha iyi Musevi olursun sen. Daha iyi. Hakiki Musevi olursun. Yarım Musevi olmaktan çıkar, gerçek Musevi olursun Muhammedi olursan. Peygamberi sev. Hz. İbrahim (a.s.)’ı sevince sen Musevi olmaktan çıkıyor musun? Madem Hz. Musa(a.s.)’ı seviyorsun daha çok seversin. Hz. İbrahim (a.s.)’ı sevmiyor musun? Daha çok seversin. Hz. İbrahim (a.s.)’ı sevdiğin gibi Peygamber (s.a.v.)’i de sev ne güzel. İmanından ne kaybediyorsun kardeşim? Mesela İsevi için de. Hz. İsa (a.s.)’ı seviyor. Hz İsa(a.s.)’ı bırak” mı diyoruz sana? “Daha çok sev” diyoruz sana. “Hz. Meryem (a.s.)’ı bırak” mı diyoruz sana? “Hz Meryem (a.s.)’ı daha çok sev” diyoruz. Çünkü Cenab-ı Allah diyor ki, “Dünya kadınlarının en üstünü Hz. Meryem(a.s.)’dır.” diyor. Sen bana İncil’den öyle bir hüküm çıkarabiliyor musun? “ Bütün alemin kadınlarına üstün kıldık” diyor Allah. Ne güzel övüyor Cenab-ı Allah. Daha ne istiyorsun? Hz. İsa Mesih (a.s.)’ı Allah övüyor, övüyor, övüyor, geri gelecek diyor. Senin inancının aynısı işte. Daha ne istiyorsun? Geri gelecek. Müjdeliyor Cenab-ı Allah.

Ben bu yobaz takımının pisliğinin yüzünden birçok kardeşimizin Müslüman olamadığını görüyorum. Birçok insanın. Mesela ne kadar çok Hıristiyan var Müslüman olmak isteyen. Bu meşhur yobaz takımının baskısı yüzünden Müslüman olmakta çekinceli davranıyorlar


.Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "20 Nisan 2012tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder