03 Ekim 2013

Aleviliğin en güzel yönlerinden biri bağnazlığa karşı olmaktır !

DİDEM ÜRER: “Cemevi Başkanı Dede Muharrem Ercan ile görüşüp kendisine sizin kitaplarınızdan hediye ettik. Kitaplarınızı öpüp başına koyarak içtenlikle kabul etti. Kendisi de seyitmiş, maşaAllah. Muharrem bey size çok selam ve sevgilerini iletti. Canımız yakışıklı, heybetli, Haydar-ı Kerar’ın hak neslinden olan Hocamızın nurlu ellerinden öpüyoruz. Hayır dualarını istiyoruz” diyor kardeşlerimiz.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah, hazretin ellerinden öpüyorum, selam ediyorum. Allah razı olsun, maşaAllah, elhamdülillah. Onlar çok değerli insanlar. Onların sohbeti, sözü kalbe ferahlıktır. On dakika sohbetine katılanlarda, manevi hal meydana gelir. Sevginin, merhametin, barışın, kardeşliğin mürşitleridir onlar. Kavgaya şiddetle karşıdırlar. Muhabbete, coşkuyla katılırlar. Sohbetlerine gidenler bilirler, kalplerinde bir ferahlık, bir esenlik olur. Ünlü birkaç profesör vardı; gitmişlerdi, ben gördüm, Alevi dizileri, Alevi şiirleri, Alevi türküleri dinliyorlar. Ben gözyaşı içinde dinlediklerini gördüm, coşkuyla. Hakikatten kalplere ferah ve sürur verir, bu değerli dedelerin sohbetleri. Kıymetini bilen bilir, anlayan anlar. Hep barış, hep kardeşlik, hep nezaket, hep bağnazlığa karşı olmak, yobazlığa karşı olmak. Aleviliğin güzel bir yönü, Aleviliğin en güzel yönlerinden biri de, bağnazlığa şiddetle karşı olmalarıdır.

 Hz. Ali (r.a)’ı coşkuyla severler. Dedelerinin büyük bir bölümü de seyyiddir, Peygamberimiz (s.a.v)’in neslindendir. Değerlerini bilmek lazım. Çok isabet etmişler, güzel olmuş, maşaAllah, elhamdülillah. Dünya tatlısı bak, ne güzel insan. Bir yobaza sen kitap götürsen bizim kitaplarımızı, ısırmaya kalkar vahşi herif. Ama bak bir Alevi’ye götürdüğünde, öpüp başına koyuyor. İşte bu Alevi farkı, güzelliği. Sünnilerde de tabii efendi insanlar var, güzel insanlar var ama işte diğer anlattığımızı anlıyorsunuz, ben de fazla bir detay vermek istemiyorum. Baktım, Erbakan Hocamız’ın oğlu Erbakan Hocamıza benziyor, maşaAllah, delikanlı. Bizimle ilgili sorular sormuşlar, bazıları böyle çok alçakça ve çok korkak, kalleşçe cevaplar veriyorlar. Erbakan Hocam mesela öyle değildi, çok delikanlıydı. Açık açık söylüyordu; “Harun Yahya kitaplarını tavsiye diyorum” diyordu. “Çok doğru yolda bu gençler” diyordu. ‘Ama Hocam şöyle, ama Hocam böyle. Adnan Hoca çapkın.’ Hiç takmazdı Erbakan Hocam. “Ne diyorsanız deyin, o doğru yolda” derdi. Yiğitti, çekinmezdi. Baktım, Erbakan Hocamızın oğlu, o da öyle-ki, ona da Necmettin diyeceğim ben bundan sonra. Çünkü çok benziyor babasına. İsmini değiştireceğim, ismi Necmettin bundan sonra. Fatih Erbakan demeyeceğim. Delikanlılığı şahane, şakır şakır cevaplarını vermiş. Ciğerlerine oturmuş, başlık yapmışlar bu sefer. Çünkü ana konu bu. Halbuki o da babası gibi, o da bir tek Allah’tan korkar, çok efendidir. Gururuna yedirmez adiliği, namertliği gururuna yedirmez, kalleşliği gururuna yedirmez. Şakır şakır dürüstçe cevaplarını vermiş, aferin. Aferin Necmettin Hocamız’a. Tabii yeni Necmi o, Erbakan Hocamız’dan sonra o.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder