05 Nisan 2012

İsrail - Kral Mesih - Ahir Zaman

İsrail - Hebrew Üniversitesi Vidal Sasson Uluslararası Çalışma Merkezi’nin başkanı Profesör Robert S. Wistrich ile yapılan canlı bağlantı:

ROBERT WISTRICH: Çok ilginç bir nokta. İkinci sorum ise; bugün Radikal İslami hareketlerde, örneğin Müslüman kardeşlik ya da Hamas gibi ya da Suudi Arabistan’daki Vahabiler gibi, bu insanların Yahudilere karşı onlara bakışı genelde çok düşmanca. Yahudileri egoistlik, ırkçı,acımasız ve hatta şeytani olarak görüyorlar. Sayın Adnan Oktar bu düşünceler hakkında ne düşünüyor? Bunların tamamen yanlış olduğunu katılıyor mu? Bu düşünceler sadece, tamamen antisemitizm olmakla kalmıyor, ayrıca çok da yıkıcı düşünceler. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
ADNAN OKTAR: Eğer İsrail, İsrail halkı, vakti gelen ve zuhur eden Kral Mesih’e uyarsa, 3000 yıldan beri Allah’ın onlara vadettiği 3000 yıldır bekledikleri o mutlu, güzel, huzurlu çağa ulaşmış olacaklar. Ve bütün bölgede huzur, bereket, neşe içinde ve onur içerisinde yaşayacaklar. Ama Kral Mesih’in gelişini önemsiz görürlerse, Darwinist-materyalist bir görüşte olayları değerlendirirlerse, Allah hiç ummadıkları kimseleri musallat edebilir İsrail’e. Kendi içinde de olay çıkarabilir Cenabı Allah, kendi içinde de fitne çıkarabilir, kendi içinde de çökme meydana getirebilir, dışarıdan da insanları musallat edebilir. Yani bunların isimleri şu olur, bu olur değişebilir. Bütün güç Allah’ın elindedir. İsrail’in kurtuluşu, rahatı, huzuru Kral Mesih’e tam uymasındadır. Tevrat’ı incelediğimizde, Tevrat uzmanları, Tevrat alimleri baktığında, Kral Mesih’in devrine girdiğimizi açıkça görüyorlar, herkes biliyor, Tevrat’ı inceleyen herkes bilir. Ve dünyanın sonuna gelinmiştir. Hz. Musa (a.s) bu devri, çok detaylı olarak Tevrat’ta izah etmiştir, vahiyle. Allah’ın hükümlerinde bunu açıkça görüyoruz. Hadislerde açıkça bunu görüyoruz. Bu vakit gelmiştir. Museviler Kral Mesih’i ararlarsa Allah onlara Kral Mesih’i gösterecektir. Uyarlarsa, son derece huzurlu, son derece neşeli, son derece güzel, binlerce yıldan beri bekledikleri bu güzel hayata kavuşmuş olacaklar. Aksi durumda Allah, Tevrat’ta, çok fazla ayette, çok fazla hükümle İsrail’i tehdit ediyor, Tevrat hükmüyle. Ve perişan edeceğini söylüyor Allah, aksi durumda. Yani dinsiz bir İsrail, mahvolur. Dindar bir İsrail, Allah’ı seven bir İsrail, bölgede en mutlu devletlerden biri olacaktır. En mutlu halklardan birisi olacaktır. Bu Allah’ın vaadidir, Tevrat’ta belirtmiştir. Buna ait bilgiyi İsrail’de bütün insanlara, herkese anlatmak çok önemli.
ROBERT WISTRICH: Bu ülkede yaşadığım son otuz yıldır, şunu söyleyebilirim ki; Yahudiler, Museviler giderek daha dindar oldular. Hatta inançlarında bir uyanış olduğunu görüyorum. Tevrat’a daha çok uyuyorlar. Ancak bunu birçok kişi kabul etmek istemiyor. Toplumumuzda daha seküler ve daha dindar olan faktörler var, bence Türkiye’de de aynı şey oluyor. Türkiye ve İsrail bölgede modernliği dini kimlikleriyle birleştirebilen aynı zamanda ekonomik, teknik ve bilimsel olarak gelişme yaşayabilen iki istisnai ülke. Bölgedeki diğer ülkeler bunu başaramadı. Ama yine de ülkemizde ne dereceye kadar dindar olunması, ne dereceye kadar medeni kanuna uyulması gibi bir konu da var. Türkiye’de de böyle bir konu var mı? Sayın Adnan Oktar bu konu hakkında ne düşünüyor?
ADNAN OKTAR: Türkiye’de dindar olduğu müddetçe güçlendi. Dindarlığıyla bölgede bir hâkimiyet ve güç sahibi oldu. Şu an ki itibarının nedeni Türkiye’nin, dindar olmasıdır. Hükümette, gelen hükümette Başbakan da dindardır, hükümet de dindardır, Cumhurbaşkanı da dindardır. Ve bu Türkiye’ye bereket getirdi. Bütün bölgede ekonomik kriz varken, Türkiye ekonomik krize girmedi. Bütün bölgede anarşi, terör, iç kargaşalar, iç ayaklanmalar varken, Türkiye’de böyle bir olay olmadı. Bir tek PKK olayı var, ona karşı da yekvücut bütün milletçe tavır almış durumdayız. Bu imanla oluyor. Eğer imansız olsaydı Türkiye paramparça olurdu şu ana kadar, darmadağın olurdu, ekonomik krizlerde çökertirdi, iç savaşlarla, kargaşayla mahvolup giderdi. İddia edilen Ergenekon terör örgütünün ezilmesinin sebebi; yine dindar millettir. Devlete de hâkim olan, dindar ahlaktır. Devletin ahlakı; dindar, dindar ahlaka sahip. Yapı olarak böyle. Bunu görüyoruz yani her yerde bu üslubu görüyoruz. Devlet adamlarında dindarlığın hâkim olduğunu görüyoruz. İsrail’de de eğer Kral Mesih’e uyarlarsa, 3000 yıldır beklenen o mucize gerçekleşecek. Ve İsrail alabildiğine huzurlu ve rahat olacak. Yoksa aksi durumu zaten Tevrat açıklamış; ızdırap ve acıdır. Başka bir şey yoktur. Özetle bunu diyebilirim, bu konuda.
ROBERT WISTRICH: Eğer doğru anladıysam, şunu mu anladım acaba? İsrail için yapılacak en iyi şey ve barışı sağlamak için yapılacak en iyi şey, İsrail’in daha dindar olmasını söylüyorsunuz. Yani İsrail’in Yahudi kanunlarına, Tevrat’a göre mi yönetilmeli? Musa’nın inancına göre yönetilirse, o zaman bu bizim için, en iyi çözüm mü olacak? Bölgede daha iyi entegre olmamızı mı sağlayacak? Bu şekilde daha mı iyi olacak?
ADNAN OKTAR: Bakın 3000 yıl önce, Hz. Musa (a.s), Musa kavminin, Ben-i İsrail’in nasıl rahat edeceğini, nasıl iyi olacağını, nasıl güzel olacağını, Allah’ın hükümleriyle belirtmiş. Kral Mesih-Moşiyah her gün dua ile beklenen bir insandır. Her gün Museviler Kral Mesih için-Moşiyah için dua ederler. Ama bu bir efsaneye dönüşür de vazgeçerlerse, bu felaket getirir. Ama samimi olarak Tevrat’ın hükümlerine göre, Kral Mesih’in geldiğine kani olurlarsa, delillerini açıkça görüyoruz çünkü çok açık, ki Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerinde de bu çok açıkça belirtilmiştir. Biz Hz. Mehdi (a.s) diyoruz, Museviler Kral Mesih derler. Bu kişiye uyduklarında müthiş bir itibar, müthiş bir zenginlik, müthiş bir huzur, müthiş bir güzelliğe kavuşacaklar. Bütün atalarının yurdunda her yerde, alabildiğine özgür, çok muhteşem bir medeniyet kurarak yaşayacaklar. Aksi durumda, ıstırap duyacaklarını, acı duyacaklarını Tevrat söylüyor. Yani Allah’ın hükmü bu. Tabii buna inanmadığında Museviler, hep acı çekmişlerdir. Buna inandıklarında, hep kurtuluşa ermişlerdir. Yani Allah’ın hükmüne uymaları, Museviler için kurtuluştur.
ROBERT WISTRICH: Sayın Adnan Oktar, İbrahim’in, İshak’ın, Yakup’un Tanrısı olan Allah’ın, Müslümanların aynı Allah’a inandıklarına mı inanıyor? Burada Müslümanlardan, Yahudilerden, tek Allah’a inanan bütün insanlardan aynı şeyi isteyen Allah’tan mı bahsediyor? Şunu söylemek istiyorum; Allah, bütün insanlardan aynı şeyi mi istiyor, yoksa farklı farklı toplumlardan farklı şeyler mi?
ADNAN OKTAR: Bakın en kestirme yolu Allah, Musevi milletine göstermiştir. Çok kolay, çok pratik bir yol. “Kral Mesih’e uyun” diyor, “o ne diyorsa ona göre hareket edin, size bolluk, bereket, kurtuluş vereceğim” diyor. Yani bir Musevi’nin yapacağı, Kral Mesih’i aramaktır, bulup ona uymaktır. Yoksa tartışmalarla, araştırmalarla, görüşmelerle hiçbir yere varamayız. Kral Mesih'in yani Hz. Mehdi (a.s)’ın görüşüne, inancına, samimiyetine itibar edip, ona Musevi milleti kendini teslim edecek, bırakacak, o da, onlar için olabilecek en güzeli yapacaktır. Çözüm budur. Tabii ki aynı Allah’a inanıyoruz. Bir tane Allah vardır. Hıristiyanların Allah’ı da aynıdır, Musevilerin Allah’ı da aynıdır, Müslümanların Allah’ı da aynıdır yani. Tek bir tane Allah var dünyada, başka yok zaten kainatta.
ROBERT WISTRICH: Öncelikle biraz önce bahsettiğiniz son ahir zamanda yaşıyoruz ifadesi, çok dikkatimi çekti. Dediniz ki; “Çok özel zamanlarda yaşıyoruz.Kral Mesih’in zamanında yaşıyoruz” dediniz. Şu anda dünyaya baktığımızda, örneğin Ortadoğu’da, Arap dünyasında olan Tunus’ta, Libya’da, Mısır’da, Yemen’de olan ayaklanmalar ve zalimlerin yıkılması, bunlar sizce bu son zamanların işareti mi?
ADNAN OKTAR: Tabii ki, İsrail devletinin kurulması, İsrail’in bölgede bir devlet olması, zaten Kral Mesih’in geldiğinin en açık en net alametidir, yani en büyük alametlerindendir. Bütün dünyanın savaş içinde olması, rejimlerin sistemlerin, deccallerin yıkılması, tiranların yıkılması, tuğyan ve delaletin yerle bir olması ve İslam aleminde muazzam uyanış, hepsi Kral Mesih’in, Mehdi’nin geldiğinin apaçık alametleridir ki, zaten o alametleri ayrıca inceleyeceğiz, ki Tevrat’ta tamamının çıktığını görüyoruz. Tevrat’taki alametlerin tamamı çıkmıştır, Peygamberimiz (s.a.v.)’in söylediği hadislerin tamamı çıkmıştır. Mesih-Kral Mesih olarak, Hz. Mehdi (a.s) olarak bilinen kişiler aynı kişilerdir. Aynı kişidir.
ROBERT WISTRICH: Anlattığınızı daha iyi anlamaya başladım. Kesinlikle çok muhteşem şeylerden bahsediyorsunuz. Başka bir konuda konuşmak istiyorum, benim kafamı meşgul eden bir konu, kendi çalışmalarımda da; dünyanın birçok yerinde gördüğümüz bu nefret kültüründen nasıl kurtulabiliriz? Ben bir Yahudi olarak bunu yaşadım ama ayrıca Müslümanlara, Hıristiyanlara, etnik gruplara karşı da bir nefret politikası olduğunu görebiliyorum. Medya da bunu giderek arttırıyor. Eğer Moşiyah’ın zamanında yaşıyorsak, Kral Mesih’in zamanında yaşıyorsak, bu nefret kültürüyle tabii ki Kral Moşiyah’ın bu huzurlu zamanları bir arada olamaz. Nasıl bu propagandadan, bu nefret kültüründen kurtulabiliriz?
ADNAN OKTAR: Zaten bu nefret kültürünün oluşması, Mesih’in geldiğinin alametidir. Yani bu nefret kültürünün olması bütün dünyada var. Müslümanlara olan nefrette var, benden de nefret edenler var, Musevilerden Hıristiyanlardan da nefret edenler var, Fethullah Hocamız’dan nefret ediyorlar, İskender Paşa cemaatinden nefret ediyorlar, Başbakan’dan da nefret eden var. Yani nefret ruhu dünyayı sarmış vaziyette. Bu deccaliyetin zuhur ettiğini gösteriyor. Bu da deccalin çıkmış olması demek; Kral Mesih’in de çıkmış olduğu anlamına gelir.
Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "24 Kasım 2011tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını   http://www.a9.com.tr adresinden seyredebilirsiniz. 

...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder