30 Mart 2013

Mehdiyet Deccaliyetin,Darwinizmin,Materyalizmin Delillerini Çürütecek !


“Bir ev” diyor Cenab-ı Allah Zariyat Suresi, 36;“Müslümanlardan olan bir evden başkasını bulamadık.” Bir kasırga gönderiyor Cenab-ı Allah.“Üzerlerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka çürütüp-kül gibi dağıtıyordu.” Mehdiyet de böyle işte; kasırga gibi esecek, mutlaka çürütecek Deccaliyetin delillerini Darwinizmin, materyalizmin delillerini, yanlış olan delilleri yahut küfrün delillerini. “Mutlaka çürütüp-kül gibi dağıtıyordu” diyor. Mehdiyet de öyle kül gibi dağıtacak. Hz. Musa (a.s) nasıl putu eritti, kül haline getirdi, dağıttıysa Mehdiyet de Darwinizmi öyle kül haline getirip dağıtacak, inşaAllah.

Cenab-ı Allah; “göğü ‘büyük bir kudretle’ bina ettik” diyor.Şeytandan Allah’a sığınırım.Enerjiyle, enerjiden. Çok acayip bir şey. “Göğü ‘büyük bir kudretle’ bina ettik.” “Enerjiden oluşuyor gök, yeryüzü, bütün alem.Enerjiden meydana getirdim” diyor. Modern bilim ne söylüyor?Aynısını söylüyor.Enerji maddeye dönüşüyor, madde enerjiye dönüşüyor. Cenab-ı Allah ne diyor? “‘Büyük bir kudretle’ bina ettik” büyük bir enerjiyle.“Enerjinin maddeye dönüşmesiyle oldu” diyor Allah.

“Ve şüphesiz Biz,(onu) genişleticiyiz.” Evren halen genişliyor.Onu da yeni buldular.Bilim yeni buldu.Bin dört yüz sene önce Cenab-ı Allah Kuran’da bildiriyor. O tespitler daha en fazla elli senelik. Bilinmiyordu göğün genişlediği.Hakikaten bir balon gibi gittikçe genişliyor. “Yeri de Biz” diyor, “döşeyip-yaydık”. Kıtalar yayılıyor gittikçe, genişliyor, birbirinden uzaklaşıyor. “Yeri de yaydık” diyor, “yaydık”.Gittikçe yayılıyor hakikaten. Yayılmaya devam ediyor. Şu anda da kıtalar birbirinden uzaklaşıyor. “Ne güzel düzenleyiciyiz” diyor Cenab-ı Allah.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 


Abdullah Öcalan Ahir Zaman Deccallarından Biridir !


“Allah, Öcalan’ı ana rahminde düşünürken dört bin kişinin katili olarak mı yarattı? Hülagü”. Milyonlarca kişinin katili olarak yaratıyor Allah.Kaderi öyle. “Deccal gelecek” diyor Peygamberimiz (s.a.v),“bütün dünyayı kasıp kavuracak” diyor hadiste,“dünyanın büyük bir bölümünü katledecek” diyor,“deccal” diyor. İşte deccal.Deccal ne?Deccal komitesinden bu insan.Abdullah Öcalan deccal komitesinden. Allah kaderinde onu öyle yaratmış. Allah’tan bağımsız, ayrı bir güç mü bu? Haşa.O zaman sen ilahlaştırmış olursun onu. Tabii ki Allah’ın kontrolünde.Her şey kaderde olur. “Deccal gelecek” diyor Allah,“bütün şehirlerinizi yok edecek, yerle bir edecek, insanlarınızı öldürecek.” Yer belirtiyor zaten;“Fırat bölgesinde” diyor,“Fırat bölgesinde çok büyük bir katliam yapacak” diyor.

Hatta iyi anlaşılsın diye Peygamberimiz (s.a.v);“insanların yüzde doksanını katledecek” diyor, “şehid edecek” diyor. Hadis, bin dört yüz yıl öncesinden söylüyor. O zaman Abdullah Öcalan var mıydı?İşte deccalın yapacaklarını söylüyor. Bin dört yüz sene öncesinden Fırat bölgesi özellikle belirtiliyor.Oranın kan gölüne döneceğini söylüyor. Çok şiddetli çatışmalar olacağını söylüyor bölgede. Kadınların ve çocukların şehid edileceğini söylüyor. Ama bakın, verdiği orana bakın.Diyor ki;“yüzde doksan insanlar orada şehid edilecekler” diyor ve bunu bir ahir zaman deccalının yapacağını söylüyor. Abdullah Öcalan da ahir zamanın deccalıdır,deccallarından biridir, otuz deccaldan birisidir.

Ama nasıl Hz. Musa(a.s) gitti Firavun deccalını imana davet ettiyse bizde Öcalan’ı imana davet ediyoruz.Hz. İbrahim (a.s) nasıl gitti Nemrut’u ki o devrin deccalıydı Nemrut, imana davet etti; bizde aynı şekilde Öcalan’ı imana davet ediyoruz. Çok fazla deccal olacaktır ahir zamanda. Ama bunu yaparken Abdullah Öcalan’a sorduğunda;“sana bunu zorla yaptıran var mı?”desen;“ben kendim yapıyorum” diyor. Allah ona zorla yaptırmıyor. Kendi iradesiyle yapıyor. Ama kaderde onun öyle olacağı belli. Biliyor Allah onu. Kaderi öyle onun. Ama hiç kimseyi Allah hiçbir şekilde zorlamaz. Mesela şuan beni dinleyen adamlar zorla mı dinliyor? Birisi tutup kolunuzdan sizi getirmedi. Kendi isteğinle dinliyorsun. Kendi isteğinle karar veriyorsun. Yemek yemek istediğinde nasıl kendin karar veriyorsun,kötü bir söz söyleyen insan nasıl kendi karar veriyor; deccallık yapanda kendi karar verir.

Ama bu, Allah’ın ilmindedir. Kaderde bilinir bu. Çünkü tek biran vardır. An ne demek? Sonsuz kısa zaman dilimi,sonsuz kısa. Yani saniyenin sonsuz küçüğü. Saniyenin sonsuz küçüğü. O kadarlık bir zamanda bütün kainatı ve bütün kaderi yapıp bitirdi Cenab-ı Allah, sonsuz hayatı yapıp bitirdi. Ama insan aklı tabii bunu alamayabilir. Onun için bunu böyle kahve muhabbetiyle anlamaya çalışan bazı arkadaşlar oluyor. “Olur mu?” Öyle olmaz. Benim anlattıklarım Kuran ve hadise dayalı. Ve modern fiziğinde açıklamasıdır bu. Modern fiziğe göre de zaman yoktur. Zaman izafidir. Zaman algı biçimidir. Bir inançtır yani, îmânen aklında geliştiğinin bir inançtır zaman. Beyninde meydana gelen bir inançtır. Dışarıda zaman yok.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Mehdiyet Galip Gelecek !


“Dediler ki: "Rabbimiz, mutsuzluğumuz bize karşı üstün geldi.” (Mü'minun Suresi, 106) Sakın ha mutsuz olmasın Müslüman. Mutsuz olmak haramdır. “Üzüntüden ben bu hale geldim,” “sıkıntıdan ben bu hale geldim…” Müslüman bunu kabul etmeyecek. İmanıyla direnip, o beladan kurtulacak. Şeytandan Allah’a sığınacak. Yanında olmasından, kışkırtmasından Allah’a sığınacak.

“Siz onları alay konusu edinmiştiniz.” (Mü'minun Suresi, 110) Müslümanları. Mehdiyet ile de alay edilecektir. Hz. İsa Mesih (a.s) ve talebeleriyle de alay edilecektir. Ama son gülen iyi gülecektir. Mehdiyet galip gelecek, Hz. İsa Mesih (a.s) galip gelecektir. “Siz onlara gülüp duruyordunuz” diyor Allah. Deccaliyetin bir oyunu bu. Müslüman buna kanmayacak, bundan etkilenmeyecek, bundan yılmayacak. İstediği kadar göbeğini hoplatarak gülsün. Mehdiyet’e gülen kaybeder, Hz. İsa Mesih (a.s)’a gülen kaybeder. Cehennemin ortasına gider oturur, Allah esirgesin.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Bölünme Yok..İttihad-ı İslam Var !


Bölünme yok. İttihad-ı İslam var. Sevgi var, merhamet var, muhabbet var, dostluk var, kardeşlik var. Bütün Ortadoğu’yu kucaklayan; Çin, Rusya hepsine şefkat duyan, Amerika’ yada şefkat duyan,bütün dünyayı seven bir sistem; İslam budur.Herkesi seven, herkese iyilik eden bir sistemdir. Namusumuz, haysiyetimiz, şerefimiz, vatanımız, milletimiz, bayrağımız, Allah’ımız, Kitab’ımız bizim için hayattır. Allah için gözümüzü kırpmadan canımızı veririz.

Allah için yaşıyoruz biz zaten. Eğer adam elimizden dinimizi, imanımızı, Allah’ımızı, Kitab’ımızı almaya kalkarsa kendince -haşa-,kendi kafasınca inancımızı almaya kalkarsa, “vatanı bölüp yirmi küsura, otuz parçaya ayıracağım” demeye kalkarsa o zaman hayatın anlamı kalmaz bizim için. Yani anlamı kalır da o hayatı Allah için kullanırız. Sunarız Allah’a yani. Dolaysıyla her zaman söylüyorum; yetmiş milyon şehid vermeden vatanı teslim etmeyiz.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Allah'ın Yarattıklarını Sevsinler !


 Bu güzellik Allah’ın muhteşem tecellisi, maşaAllah. MaşaAllah. Cennetin nasıl olacağını anlamamız için Cenab-ı Allah numune meydana getiriyor ki cennete özlemimiz olsun diye. Çünkü cennet kadınlarının özelliği; imanlı olmaları -ama tam imanlı-, çok güzel ahlaklı olmaları ve çok güzel olmaları ve çok temiz olmaları, çok iffetli olmaları.O da sizde var, maşaAllah. Sizin güzelliğinize bak, güzel ahlakınıza bak; birde insanların şüpheciliğine bak. Bir tane internet sitesinde gördüm; “Abdulkadir Aksu’yla” diyor, “Adnan Hoca’nın arkadaşları görüşmüş”. Abdulkadir Aksu siyasetçi değil mi? Halktan on binlerce kişiyle görüşüyor, yüzbinlerce kişiyle görüşüyor. Halkla iç içedir siyasetçi, tabii ki görüşür.Ondan kuşku üretiyor, şüphe üretiyor.

O kadar şüpheciler ki! Bu, çok eskilere dayanan bir mantık işte.Bizim beğenmediğimiz bu; şüphe ve güvenmeme, millete güvenmeme, insanlara güvenmeme, birtek kendine güvenme.Bu sefer kendine de güvenmeyip kendi aralarında birbirlerine güvenmeme.O ondan şüphe ediyor, o ondan şüphe... Bu çılgın kuşkuculuk ve sevgisizlik, sevginin ruhlarından gitmiş olması öfkeyi arkasından getiriyor. Öfke bazı konularda nefreti getiriyor. Bakıyoruz hiçbir insanı sevemiyorlar. Birbirlerini de sevemiyorlar. Ben o haber sitesindeki arkadaşları tenzih ediyorum tabii.Ama onların şüpheciliği de o şüpheciliği biraz andırıyor. Çok sevgisiz, kirli, yakışıksız, soğuk ve karanlık görünüyor. Kalplerine Allah korkusunu koysunlar, Allah sevgisini koysunlar, hüsn-ü zannı esas edinsinler, insanları sevsinler, Allah’ın yarattıklarını sevsinler,milleti sevsinler, milletin fertlerini sevsinler; alevisini, nurcusunu, başı açık, başı kapalı herkese saygı duysunlar. Bu, millete güvenmeme kafasını ortadan kaldırsınlar.Böyle yaşanmaz.Kendileri de sürünüyorlar.Böyle yaşanır mı?

Sevgisizlik ne korkunç, ne kadar toplumu kaplamış! Ben internete giriyorum, Facebook’a bakıyorum; -aman Allah’ım- akılalmaz bir nefret ve kin, herkesten nefret ediyor. Bir tane sevdiğin olsun, bir tane! Hiç kimseyi sevmiyor. Hep alaycılık, hep nefret, hep kin. Sevgi de yapmacık sevgi, gerçek sevgi de yok.Bu çok korkunç bir şey.




Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Kuran'ın İslam Ahlakındaki Güzelliği !


Kuran’ın, İslam ahlakındaki güzelliğe bak. Şeytandan Allah’a sığınırım: “ Onun (yeminin) kefareti, ailenizdekilere yedirdiklerinizin ortalamasından,” yani kendi lüks lokantada yiyorsa yahut kendi evinde hindi eti, tavuk eti, ne yiyorsa ‘aynısından’ diyor Allah. “Ortalaması,” onun benzerinden. Bayat yemekleri falan değil. Fakire fukaraya öyle yapıyorlar ya, kurumuş ekmekleri falan veriyorlar; öyle değil. Kendisinin beğenerek sevdiği yiyecekten, gün içerisinde en beğendiği yemekler neyse onlardan. Onun ortalamasından, “on yoksulu doyurmak,” hep yoksulu doyurmak, Mehdiyet ruhu, “ya da onları giydirmek,” onlara kıyafet almak, “veya bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaktır.” Her şey köleyi çözmek, bağını çözmek, hep özgürlük, özgür olsunlar. Hep zengin olsunlar, güzel yesinler, güzel giysinler. Kuran’ın hedefi hep bu. Cenab-ı Allah’ın hedefi bu. (Maide Suresi, 89)

“Öyleyse Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal (ve) temiz olanlarını yiyin.” (Nahl Suresi, 114) Hem helal olacak hem temiz. Zararlı olmayacak. Zaralı yiyeceklerden kaçınacağız.

Şeytandan Allah’a sığınırım: “Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları,” yani fal bakmak, “ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse bun(lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz.” (Maide Suresi, 90) Net, muhkem ayet, ima yok. İçki net, kumar, ima yok. Dikili taşlar, yine öyle fal bakmaya yönelik ve fal okları, “ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir.” “Şeytan bununla sizi mahveder” diyor Allah. “Sakın bunlara yaklaşmayın” diyor. İmayla hüküm var mı Kuran’da? Yok. Bak, muhkem. Şimdi bu hükmü hiçbir şekilde değiştiremezsin.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 


Bizim Milletimizin İsmi Türk Milletidir !


 Bediüzzaman dünyaya damgasını vurmuş mübarek, muhterem bir insandır. Hizmeti ortada. Her cemaate, her harekete, her düşünceye etki etmiştir. Mübarek, evliya bir insandır. Veli bir insandır. Çileyle geçmiş bütün ömrü. Otuz yılı hapiste geçmiş. Kürt’tür. İftihar ediyoruz. İftihar ediyoruz Kürtlüğüyle. Nur gibi. Selahattin Eyyubi’yle nasıl iftihar ediyorsak, Mevlana Halid-i Bağdadi Hazretleri’yle nasıl iftihar ediyorsak, aynı şekilde diğer alimlerle, büyük ulemayla nasıl iftihar ediyorsak,

Üstadımızla da iftihar ediyoruz. Kürt olmasıyla da ayrıca iftihar ediyoruz. Mübarek tertemiz insanlardır Kürtler. Hepsi Türk Milleti içerisinde bir ferttir. Hepimiz çeşitli kavimlerdeniz ama milletimizin ismi Türk Milleti’dir. Her milletin bir ismi vardır. Bizim milletimizin ismi de Türk milletidir.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

23 Mart 2013

Hz Mehdi (as)'ın ve Talebelerinin Önünden Çekilin !


Mutluluk, Hz. Mehdi (a.s)’ın hediyesi.

“Hem öyle kökleşmiş ki hiçbir kuvvet Anadolu’nun sinesinden Risale-i Nur’u çıkaramaz. Ta ahir zamanda, hayatın geniş dairesinde Risale-i Nur’un asıl sahipleri, yani Mehdi ve Şakirtleri Cenab-ı Hakk’ın izniyle gelir. O daireyi genişlendirir. O tohumlar sümbüllenir. Bizler de kabrimizde seyredip Allah’a şükrederiz.” Hz. Mehdi (a.s) geldiğinde ben kabrimde olacağım diyor Bediüzzaman.

Bediüzzaman diyor; “Ey hortlaklar, Mehdi ve talebelerinin önünden çekilin” diyor. Yolu tıkamayın, kapatmayın diyor. “Ey mezar kaçkınları” diyor. Daha ne desin? Mezar-ı müteharrik hortlaklar, Hz. Mehdi (a.s)’ın yolunu kapamaya çalışıyorlar şu an.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 



İmanın Kamil Olması !


İmanın kamil olması. Bak diyor ki Cenab-ı Allah ayette; “Çok güçlü iman etmek isteyenler, imanının kesin bilgiye dayanmasını isteyenler, kesin bilgiyle iman etmek isteyenler için dış alemde ayetler var” diyor. Kuran’da var demiyor Allah. Kuran’da da var da ama ayrıca “Kuran’ın dışında dış alemde ayetler var” diyor. O ayetlerden ehemmiyetli bir konuya dikkat çekiyor Allah, ayetin devamında diyor ki; “Kendinizde de var görmüyor musunuz” diyor Allah. “Şu an görmüyor musunuz” diyor. Ne diyor; “Şu ekrana bakın” diyor Allah, pırıl pırıl bir ekranın içindesiniz. Tam renkli. Dışarıda ışık var mı? Yok. Renk de yok, pırıl pırıl bir ekran yapışmış sanki sana. “Görmüyor musunuz” diyor Allah. “Bak, anla” diyor. O ekranda neler var? Radyolar, televizyonlar, arabalar, tesbihler, bardaklar, “kim gösteriyor size o görüntüyü” diyor Allah? “Ben gösteriyorum” diyor. “O zaman anlamıyor musunuz?” diyor.

Adam diyor ki “ben anlayamıyorum” diyor. Allah hidayet versin işte. Halbuki bunu gören bir insan ayakta duramaz oturur, oturursa yağa kalkar. Çok büyük olay bu. Ama Allah belirli insanlara bu anlayışı veriyor. Çok az insan anlayabiliyor. Kardeşim nasıl bilmezsin. Görüntüyü birisi görüyor bak görüntüyü, görüntü oluşuyor ama birisi de görüyor. Bu insanın aklını durdurur. Ne kadar büyük bir olay bu. Birisi görüyor ve gözsüz görüyor. Gözü yok, beyin de kullanmıyor, göz de kullanmıyor biri görüyor. Ve tam renkli ışıklı, pırıl pırıl gözünü kamaştırıyor artık. Allah da diyor ki; “Görmüyor musunuz?” diyor. Ama bak; “Kesin bilgiyle iman etmek isteyenler için” diyor. “Dış alemde ayetler var, kendinizde de var” diyor. Kendinizde de var derken Allah arkadan diyor ki bak; “Görmüyor musunuz?” diyor. Önünüzde diyor Allah yapışmış size yani. Hemen anlaşılır. Burada CD’ler, bilgisayarlar, kitaplar, Kuran var. Kuran’ı yazmış Allah gönderiyor görüntü olarak. Nasıl anlamazsın? “Anlamıyorum” diyor. Anlamıyorsan ikinci ben de yaşıyorsun. Birinci ben de mümkün değil. Birinci ben de deli olmak lazım başka bir açıklaması yok. Mutlaka ikinci bendedir anlamayan.




Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 



Hristiyanlar Ahir Zamanda Garip Kaldılar !


 Kilise ziyaretleri, Hıristiyanları ziyareti, onlarla ahbap arkadaş olmak, Yaratılış Atlası götürmek muazzam hizmet çok güzel. Çok bereketli hizmetler. Hıristiyanlar da garip kaldı ahir zamanda, çok garip kaldılar. Onlara yardımcı olmak lazım. İmanlarını güçlendirmek lazım. Allah’ın birliğine, varlığına, cennetle cehenneme imanlarını güçlendirmek lazım. Resulullah (s.a.v)’i sevdirmek lazım. Resulullah (s.a.v)’i tanımıyorlar, bilmiyorlar. Bilseler çok severler. Hem de ne sevgi. Nasıl tanıtıyor adamlar? Diyorlar ki: “Peygamber (s.a.v) işte sakal bırakmayan, sakalını kesen bir adamı gördüğünde onu öldürün dedi” diyor. O zaman adam sevemiyor Peygamber (s.a.v)’i. “Namaz kılmayanı öldürün dedi” diyor. “Oruç tutmayanı öldürün, zekat vermeyeni öldürün.” Kardeşim, her şeyde “öldürün dedi” diyor. Kan akıyor.

Haşa Peygamber (s.a.v)’i kan dökücü insan olarak gösteriyorlar. Onlar da sevemiyor o zaman. Yalan söylüyorlar. Kuran’la Peygamberimiz (s.a.v)’i anlatmak lazım. O zaman coşkuyla, muhabbetle severler. Ayette diyor ki: “Çeneleri üstüne gözyaşları içinde kapanırlar yere” diyor Allah. Doğrusunu anlatırsan, çok sever. Hıristiyanlar şefkatlidir. Kalpleri rikkatlidir, böyle sevgiye açık olur Hıristiyanlar. Daha barışçıldır Hıristiyanlar. Onları anlatı mı kalbi sevgiyle dolar. La İlahe İllaAllah Muhammeden Resulullah diyecektir, Peygamberimiz (s.a.v)’in peygamberliğini kabul edecektir, bütün peygamberlerin peygamber olduğunu kabul edecek. Hz. İsa Mesih (a.s)’ın peygamber olduğunu kabul edecek. Nur gibi Müslüman olacak.




Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

22 Mart 2013

Namaza Sevinçle Kalkın !


Namaza sevinçle kalksın kardeşlerimiz. Ne güzel kalktığımızda pırıl pırıl dünya görüyoruz. Sabah felçli kalkabilirsin, kalkarsın ayağın tutmuyor, ağzın kaymış. Veyahut kalktığında cehenneme gitmiş de kalkabilir. Ne güzel, hoşnutlukla, bereketle Cenab-ı Allah kaldırıyor. Bir tane teşekkürümüz var zaten, fiili yapılan, hareketle yapılan hamdetmenin dışında. Peki orada nasıl olacağız? Aşk, coşku içinde olacağız, sevinç içinde olacağız. Muazzam bir heyecan içinde olacağız. Bayram sevinciyle kalkacağız, hırsla.

 Mesela adama deseler ki, “şimdi kalk, beş milyonu al.” Uykulu ama, çok uykulu. Yahut bir kasenin içinde altın dolu. Kalk, al. Uçarlar değil mi? O altın kaseden çok daha kıymetlidir, cennet. Sonsuz cennet,  Allah’ın rızası. Tabii biz asıl Allah’ın rızası için hareket ediyoruz. Veyahut tomarıyla dolar bulunsa istif edilmiş ama uykusuz. Yarım saat ayakta duracaksın, sonra parayı alacaksın deseler, sabaha kadar uyuyamaz heyecanından. İşte namaz daha kıymetlidir. Sakın, o hallere düşmesin hiç kimse. Kıyası kabil değil.




Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Mehdi Üslubu !



DİDEM ÜRER: “Hiç kimse ile savaşmadan, hiç kimseyi düşman ilan etmeden, hiçbir sınıra saygısızlık yapmadan, tekrar Saraybosna’yı, Şam’a Bingazi’ye, Erzurum’a, Batum’a bağlayacağız, bizim güzümüzün kaynağı bu, şimdi size apayrı ülkeler gibi gelebilir, ama bundan 110 yıl önce Yemen ile Üsküp aynı ülkenin parçalarıydı”  demiş. MaşaAllah.

ADNAN OKTAR: Bir genç kız güzel olunca rahat eder. Genç kızı çirkinleştirmek akıllı bir hareket değil. Onun o zaman morali yerine gelir, neşesi yerine gelir, sevildiği beğenildiğinde. İffetini korumak. Sana ne kardeşim. O korur iffetini. Sen kendini koru. O kendini korur. Diyor ki “kadın iffetini koruyamaz.” Senin ne üstüne vazife?. Kadın sana diyor mu sen iffetini koru diye?Sen kendini korursan, oda kendini korur. Sen derdine düşme. Güzel olsun kadınlar. Mesela bu benim canım, dünyalar tatlısı, ama iffetine de titiz. Aklı başında ne yaptığı ne ettiğini biliyor. Kendini korumayı bilen, sözünü bilen bir insan. Ama güzel, çok hoş, ne güzel, beğeniyoruz.

Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu, evliye üslubu kullanmış. Mehdi üslubunu görüyor musun? Ne diyor; “sevgi ile şefkatle, kimseyi ezmeden, kimseyi korkutmadan, büyüklük hissine kapılmadan, büyüklük iddiası olmadan, tevazuyla, hizmet ruhuyla, hadimlik ruhuyla, toprak olarak, baş olarak değil, toprak olarak, hizmete talibiz” diyor. “Silahımız sevgi, muhabbet, dostluk, akıl, fikir, ilim.” Mehdi üslubu, gayet güzel. Şahane olmuş, hiç çekinmeden söylesin, Başbakan’da, adamlar oradan buradan konuşuyor. Haklı tabii kaile alır ama, kalben kaile almaz. Teknik olarak açıklasın. Ama kalben kaile almasın. Yanındayız, destekliyoruz.

Ben vatandaş olarak destekliyorum. Milletimizde destekliyor. Daha ne desin? Açıklıyor, gürül gürül, tek bayrak, tek devlet, tek millet, tek dil diyor. Af da düşünmüyoruz diyor. Daha ne desin?Israrla şunu yapacaksın. Yok yapmayacağım diyor. Yok yapacaksın. Olmaz öyle şey. Söz verdin mi, inanacaksın. O zaman o şüphecilik seni nereye götürür? Ayrıca demokratik hakkında var. Oyunu vermezsin, bir daha ki seçimde. Ama hükümetin şevkini kırmaya yönelik üsluplar, bunlar olmaz.




Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 



Pkk 'nın Yolu Kapandı,Mehdiyet'in Yolu Açıldı !


Güneydoğu’da gençliğin elinden PKK’ya karşı, Mehdiyet’i almaya çalıştılar. Çünkü dengeyi bozsunlar ki, PKK gelişsin. Çünkü ülküsüz, idealsiz bırakacak adamı, şevksiz bırakacak, imansız bırakacak, PKK tek yanlı gelişecek. Küt tepelerine vurduk. İlimle, irfanla, akılla bilgiyle. Ve bu densizliği durdurduk. PKK’nın yolu kapandı, Mehdiyet’in yolu açıldı. Kasten tıkamışlardı, biz o yolu açtık. Çünkü tıkayacak ki, PKK gelişsin. Biz de müsaade etmedik. Bakın, Abdullah Öcalan bile döndü. Bir süre sonra oda Mehdiyet’i savunur hale gelecektir göreceksiniz. Açık açık söyleyecektir; hem Hz. Mehdi (a.s)’ı, hem de Hz. İsa Mesih (a.s)’ı. Başka kurtuluşları yok. Sadece kurtuluş odur. Bakın alenen İttihad-ı İslam’ı savunur hale geldi. Daha da netleştirecek üslubunu. Başka bir yol yok bir tane var.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın   A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Bütün Dikkati Allah'a Vermek Lazım !


Ne güzel Allah var, ne güzel varlığız. Zaten mutlak yokluk imkansız. Varlık olduğunda, artık sonsuza kadar var olmuş oluyor. Ne güzel sonsuz akla sahip Allah’ımız var. Ne güzel güzelliği beğeniyor, güzelliği seviyor Allah. Kolay bir yol göstermiş. Güzel ahlaklı olun sizi cennete alayım diyor. Hayat çok kısa, insanlar, birçok insan çok şiddetli bağlanıyor ama çok vakit hızlı geçiyor. Hızlı geçmese bile vakit, dünyada o anlamda bir şey yok. Cennet güzeldir. Burası özellikle cennet cehennem arası yaratılmıştır. Sekiz saat uyumak mecburiyetinde kalıyoruz düşünün. Ne demek insanlar sekiz saat uyuyor neredeyse, ömrün yarısı. Yemek yemek mecburiyetinde kalıyor, duş almak mecburiyetinde kalıyor, çalışmak mecburiyetinde kalıyor. Muazzama bir koşuşturma içinde. Göz açıp kapayıncaya kadar da vakit geçiyor. Bütün dikkati Allah’a vermek lazım. O zaman dünya güzel olur, o zaman dünya ahiret güzel.

Akıllı insan beni dinlendiriyor. Çünkü akıllıyı ikna etmek kolay, vicdanına hitap etmek kolay. Densizlik yapmaz mesela akıllı bir insan makul olur. Vicdansızlık yapmaması mesela çok büyük bir nimet. Vicdanını çiğnemiyor akıllı bir insan. Vicdanına uygun hareket eder. Güzel sözler duyarsın vicdanlı olduğu için de. Güzelliği senin için bir anlam ifade eder. Öbür türlü güzelliğin de anlamı kalmıyor. Et kemik kalıyor geriye. Değil onlar da yani o anlamda.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

Sürekli Allah'a Hamd Edeceğiz !


Güzel günler göreceğiz Müslümanlar cennete gidecekler. Çok fazla Müslüman olacak dünyanın büyük bölümü Müslüman olacak sonra dünyanın tamamı Müslüman olacak, Hz. İsa Mesih (a.s) ile, inşaAllah. Şeyhimiz görev alacak, Şeyhimiz görevli dünya tatlısı Şeyhimiz Şeyh Nazım Kıbrıs-i Hazretleri. Allah ömrünü uzun etsin sağlık sıhhat versin. Genç kızlar sevinecek, delikanlılar sevinecek bu mutsuzluk bitecek, gerilim bitecek. Ne kadar sürecek? Çok kısa sürecek. Sonra öyle bir bozulma olacak ki, dünya tarihinde görülmemiş. Yani bütün dünyanın dinsiz olduğu görülmemiş, bütün dünya dinsiz olacak bak daha önce bütün dünya dindar oluyor sonra bütün dünya dinsiz olacak iki zıt durum. İlk defa oluyor. Sonra da kıyameti mezarımızdan seyredeceğiz sevinçle, sürurla, Allah’ı teşbih ederek, gayret ederek.

Kum gibi dağılacak sonra Cenab-ı Allah bütün ümmeti bütün insanlığı tek bir kerede hepsini ayağa kaldırıyor, insanlar şaşırıyorlar, uyuduklarını zannediyorlar, uykudan kalkar gibi kalkıyorlar. Cennetlikler cennete geçecekler, sefa ve güzellik yurdu, ne güzel. Sevgiden hoşlananlar, muhabbetten hoşlananlar, iyilikten hoşlananlar,  güzel sözden hoşlananlar sürekli güzellik görecekler. Nur gibidir cennet, sevinç yurdudur, güzellik yurdudur, evleri güzel insanları güzel, müziği güzel, sohbeti güzel. Sürekli Allah’a hamd edeceğiz ‘elhamdülillah, elhamdülillah, elhamdülillah’ sürekli. Sürekli ‘selam, selam, selam’ hep tanıdık çünkü bütün Müslümanlar birbirlerine selam veriyor bak dünyada şu an var mı selam? Yok. Cennette herkes birbirine selam veriyor. Hep ‘selam, selam, selam, selam’ maşaAllah. Kıyafetler şahane cennet kıyafetleri şahane, Cenab-ı Allah öyle bir güzellik sunuyor müminlere, sonsuza kadar. Bitmiyor zaman, katrilyonlarca sene geçiyor, katiyen bitmiyor.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın  A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz. 

21 Mart 2013

Gökten Hz Mehdi (as) İsmiyle Çağrılacak !


“Ramazan ayında iki kere Ay tutulacak” diyor. Bu oldu, iki kere üst üste. “Her tarafı aydınlatan kuyruklu yıldız doğacak.”“Doğudan üç veya yedi gün ardı ardına büyük bir ateş zuhur edecek.” İstanbul’da çıkan o büyük ateş, geminin patlamasıyla meydana gelen ateş. “Gökte karanlık olacak.” Bütün gök biliyorsunuz dumanla kaplandı; simsiyah, kilometrelerce duman. Kilometrelerce kalınlıkta, kilometrelerce uzunlukta duman bulutuyla İstanbul kapanmıştı. “Gökte alışılmış olan kırmızının aksine bambaşka bir kızıllık yayılacak.” Fotoğraflarda görüyorsunuz, kıpkırmızı İstanbul. İlk defa oldu. “Yeryüzünün duyup anlayacağı bir dille nida edilecek.” Yani acayip gök gürültüsü gibi sesle nida edilecek.

“Şam’da, Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkış zamanında Harista denilen bir köy yerle bir olacak.” Şu an Harista semti Şam’da yerle bir oldu. “Gökten Hz. Mehdi (a.s) ismiyle çağrılacak.” Duyulacak yani, Hz. Mehdi (a.s) olduğu. Radyo, televizyon; ona işaret ediyor. “Doğu va batıda bulunan herkes bu sesi duyacak.” Yani Azerbaycan da duyacak, İstanbul da duyacak, Adana da duyacak, Amerika da duyacak, her yer duyacak. İnternet, televizyon teknolojisini, Peygamberimiz (s.a.v) 1400 sene öncesinden mucizane haber veriyor. Bak, diyor ki; “doğu ve batıda bulunan herkes duyacak.” “Dünyanın her tarafından duyulacak” diyor. Bu ancak internet teknolojisiyle olur ve televizyonla olur. O devirde insanların aklı almamış bunu. Bediüzzaman, “o zaman reddediyorlardı, imanları gidiyordu. Halbuki şimdi çok alelade geliyor onlar için” diyor. Mülhidler, ilhad edenler, yani dinden çıkanlar için Bediüzzaman diyor ki, “şiddetle reddediyorlardı bu hadisleri birkaç yüzyıl önce. Hiç olmayacak bir şey diyorlardı. Şimdi onlar için çok sıradan geliyor.” “Gayet normal geliyor” diyor.

Şevval ayında ayaklanma, Zilkade de harp konuşmaları, Zilhicce’de de harp vaki olacak.” İran-Irak savaşı tam bu aylarda oldu. Bu aylara tam uygun olarak oldu. “Hacılar soyulacak, kanlar Cemretü’l Akabe üzerine akacak.” 1979’da, Hicri 1400 de Kabe işgal edildi. Orada hacıların kanları Cemretü’l Akabe üzerine aktı. Aynısı oldu. “Anlaşmazlıklar ve sık sık depremler vaki olacak.” Her gün deprem oluyor neredeyse, görüyorsunuz.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın   A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını  bu adresten seyredebilir veya deşifresini okuyabilirsiniz.