26 Ekim 2011

Müslümanlara İftira

Türkiye’de Müslümanlığı ve Müslümanları dolaylı yoldan ablukaya almaya çalışan kafa var. O sayede PKK’nın ve PKK zihniyetinin, iddia edilen Ergenekon terör örgütünün zemini daha rahat hale gelmiş oluyor.Yani Müslümanlara baskı yaptıkça, onları sindirmeye çalıştıkça PKK zihniyetinin, komünist zihniyetin, iddia edilen Ergenekon terör örgütü zihniyetinin kapısı sonuna kadar açılmış oluyor. Bu onlarca yıldan beri uygulanan bir yöntemdi. Bunu Allah’ın izniyle fikirle etkisiz hale getirdik. Ve getireceğiz de inşaAllah. Mesela farz edelim, ben eskiden bilirim, Mahmut Hocamızın cemaatine katılan bir genç kız vardı; örtünmüş genç kız, gayet de yakışmış. “Mahvoldu çocuk, bitti, çocuğun beynini yıkadılar. İçtiği şerbetin içerisine ilaç koymuşlar. Çocuğun beyni gitmiş. Hipnozda”. Sizin yanınıza gelince olmuyor da Müslümanın yanına gidince mi oluyor? Mesela Nur talebesi olur, “mahvoldu!” diyorlar. “Nurcu başı yakalandı!”; Bediüzzaman’a. İşte “Akli yetersizliği olan ihtiyar!”, hâşâ.“Evine kasayla rakı getirttirdi” diyerek 70 yaşındaki mübarek veliye iftiraya bak sen! Çok alçakça karaktersizce iftiralar atıyorlardı. “Gece yarısı evine uygunsuz kadınlar alıyor” diyor “Bediüzzaman’a”. 76 yaşında insan; olacak iş mi şu? “Hayret! Vay anasını!” diyor, “yaparlar kardeşim” diyor. İnanıyor şakşakçılar da. O devrin şakşakçıları. İnanıyorlar yani, gayet geniş kitleyi inandırdılar. Şimdi de öyle.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "18 Ekim 2011" tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  adresinden seyredebilirsiniz. 

İnanca Saygı


Mesela bir kardeşimiz, Süleymanlı kursuna gidiyor, “Vah! Evladını kaptırdılar!”. Nur talebesi oluyor, “Vah vah vah! Evladım, beynini yıkadılar, kandırdılar.” İskender paşa cemaatine gidiyor yahut Mahmut Efendi’nin cemaatine, kursuna gidiyor, “Vay evladım vay! Genç yaşta çocuk ne hale geldi!” diyorlar. Ne olması gerekiyordu? Sana ne? Müslüman da olur, Katolik de olur, dinsiz de olur. Allah onun kalbine ne ilham ediyorsa o. Hangi cemaat, hangi topluluk, hangi Müslüman grubu içerisinde olmak istiyorsa orada olur. Allah onun kalbini açmış, kaderinde öyle güzel bir yol ona çizmiş. Menzil cemaatine giderler, “Vay vay vay!”. Yok, Menzil’in havadan fotoğrafları çekilir. “Mahvoldu çocuklar” falan. Niye mahvolsun? Bu vatanın bekçileri onlar. Tertemiz insanlar. Vatansever, mukaddesatçı insanlar. Ne olması gerekiyordu? Kaçakçı, üç kağıtçı mı olması gerekiyordu? Sahtekar mı olması gerekiyordu? Deli mi olması lazımdı? Ne olması gerekiyordu yani? Uyuşturucu müptelası mı olması gerekiyordu? Neyse inancı onun gereğini yapar. Allah kaderinde ne yarattıysa onu yapar. Herkesin fikrine saygı duymak lazım. Otuz yaşındaki insana saygı duymuyor adam. Kırk yaşına gelmiş, “yok, benim fikrim doğru, benim kafama geleceksin” diyor. Kırk beş yaşına gelmiş “yok, senin benim gibi düşünmen lazım. Dizimin dibinde olacaksın. Benim emirlerime göre hareket edeceksin. Benim görüşüme göre hareket edeceksin.” “Yapmazsam ne olur?”. “Bin bir türlü iftira atarım” diyor. “Beyinleri yıkanmış” diyorlar. Tamam, doğru beyni yıkanıyor. Nurla yıkanıyor, Kuran’la yıkanıyor, kafasındaki kirler gidiyor. Küfür kirleri gidiyor. Tertemiz oluyor. Ellerinden yüzlerinden nur akıyor, inşaAllah.

Herkesin kendi inancında hür olması lazım.Mesela çocuğu isterse gider mason da olur. İsterse Müslüman da olur. Canı ne istiyorsa o olur. Koskoca adama, 30 yaşındaki, 40 yaşındaki adama inanç veyahut ideoloji dayatılmaz. O faşistliktir. 

Hak bildiği yolda, doğru yolda gider. Arkadaşlarını da kendi seçer, sevdiklerini de kendi seçer. Beni seven benim yanıma gelir. Mahmut Hoca’yı seven oraya gitsin. Masonluğu seven oraya gitsin. Veyahut canı başka bir şey istiyordur, mesela dünyayı gezmek istiyordur. İmkânları vardır. Kendi bileceği iş. Kendi mesleğini de kendi seçmesi lazım. Dayatma olmaz. Hoşuna giden neyse olacaktır. Allah “Müslümanlar kardeştir” diyor. Tabii ki iyi insanlar bir araya geleceklerdir. Yani dürüst olduğuna, samimi olduğuna inandığı kişilerin yanına insan gider. “Niye gittin?” denmez. “Yok, ben en iyiyim” diyor. Ben diyor muyum “falancanın yanına niye gidiyorsun?”. Başkasına söylüyor muyum? Demiyorum. “Niye mason oldun?” da demiyorum. “Niye başka cemaate gittin?” de demiyorum. “Niye Musevi oldun?” da demiyorum. Her inanca saygı duyuyorum. Herkes de herkesin inancına saygı duymak durumundadır, inşaAllah. “Benim gibi ol illa”. Bu çok acayip bir laf. Böyle bir şey olmaz, inşaAllah.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "18 Ekim 2011" tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  adresinden seyredebilirsiniz. 


Allah'ı Çok Şiddetli Sevmek


İyi insan nadir oluyor. Güzel insan nadir oluyor Makul, dengeli, tutarlı,sevgi dolu, sevecen insan çok nadir. Onun için iyi insana rastladığında insan bırakmamalı. Onunla mutlaka dost olmalı, arkadaş olmalı, çok sevmeli, inşaAllah.

Aşktan kasıt çok şiddetli sevmek. Allah’ı çok şiddetli sevmek. Muhabbet, sevgi zaten aynı kelimeler. Tutkuyla sevmek, aşkla sevmek, coşkuyla sevmek, delice sevmek, çok beğenmek, en yüksek muhabbetle coşkuyla sevmek hepsi aynı şeyler. Allah’ı aşkla sevmenin anlamı; Allah’ı en yüksek sevgiyle, en yüksek coşkuyla, en muhabbetle seviyoruz anlamına geliyor. “Allah’a aşk duyulmaz” diyorlar. Niye duyulmasın Allah’a aşk? Derin aşktan kasıt nedir? Derin sevgidir, derin muhabbettir.
 Allah’tan en şiddetli korkuyla korku duymak, Allah’ı en şiddetli sevgiyle sevmek gerekir, en yüksek güçte. Niye ortalı sevelim Allah’ı? En yüksek sevgiyle severiz. En yüksek korkuyla Allah’tan korkarız. Takva olunca en takva olmak isteriz, en güzel insan olmak isteriz, en güzel ahlaklı insan olmak isteriz. Niye ortalı olalım?
Genç kızlar eğer bir ensest vakası varsa, hemen savcılığa başvuru. Ensest vakası örtülür mü? Yeri göğü birbirine katsın genç kızlar. Sonuna kadar yanlarındayım. Gelsinler, direkt bize gelsinler, söylesinler inşaAllah. Yok öyle şey. Mesela tehdit edilenler de yeri göğü birbirine katsınlar. Ölümle tehdit edilen çocukları sonunda öldürüyorlar, yaralıyorlar. Polise de söyle, her yere söyle, bizi de ayaklandır. Gece gündüz nöbet tutarız başında. Ne olacak? Gider, orada bir yerde nöbet tutarız, bekleriz başında.
 Şu an cennet ve cehennem hazır vaziyette Kuran’a göre. Allah detay detay cennetin bütün özelliklerini anlatıyor. Yüzlerce detay var. Şu an bir boyut olarak var. “Yeryüzünde”demesi, mekansızlık olduğu için söylüyor Cenab-ı Allah. Mekan yok ki Allah Katında. Zaman da yok, mekan da yok. Kıyamette dünya darmadağın oluyor. İnsanlar yerden çıkıyorlar. Ama ondan sonra cennete ve cehenneme götürülüyorlar. Ayrı bir boyuttur cennet ve cehennem.Apayrı bir hayattır, yepyeni bir diriliştir. Fizik kanunları kalkmış, bütün kanunlar kalkmış oluyor. Allah’ın bütün kanunları değişmiş oluyor. “Yepyeni bir yaratılış sizi yaratacağım” diyor Allah.

Biz Allah’ı aşkla, coşkuyla, en yüksek sevgiyle severiz. Canımız kurban olsun Allah’ın yolunda, inşaAllah. Biz O’nun için varız. Allah için varız. Sebeb-i hayatımız Cenab-ı Allah. En derin aşkla seviyoruz, en derin muhabbetle Allah’ı seviyoruz. Tecellilerine de, sıfatlarının tecellilerine de derin bir sevgimiz, muhabbetimiz var, inşaAllah.


Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "17 Ekim 2011" tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  adresinden seyredebilirsiniz. 

Atatürk'ün Önemi


Atatürk olmasaydı Hz. Mehdi (as) olmazdı söyleyeyim. Atatürk Mehdiyet’e zemin hazırlayan metafizik bir insandır. Çok çok önemli bir insandır. Çok tarihi bir insandır. Büyük hizmeti olmuştur. 

Eğer Atatürk olmasaydı biz böyle buralarda konuşamazdık. Bu özgürlük ortamı olmazdı, bu sevgi ortamı olmazdı. Yobazlara gün doğardı, münafıklara gün doğardı. Müslümanlara göz açtırmazlardı, cehenneme çevirirlerdi memleketi.

Bak benim canlarım böyle pırıl pırıl karşımızdaysalar bu Atatürk’ün meydana getirdiği imkanla olmuştur.

Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "16 Ekim 2011" tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  adresinden seyredebilirsiniz. 

Sevginin Zemini


Benim sevgim Allah rızası için olduğu için çok sağlam zemine oturur. Nedenlerini kafamda iyi oturttururum.Severken bende şefkat de gelişiyor. Saygı da gelişiyor, değer verme de gelişiyor. Bir de ben sevdim mi ömür boyu severim, yani geçici sevme olmaz bende. Çok istikrarlı, çok güçlenen bir sevgi olur. Sevgimin gerekçelerini ben iyi beslerim.

Mesela “şu nedenden daha çok sevmem gerekir”, “şu nedenden daha çok sevmem gerekir” diye kafamda onu sürekli güçlendiririm. Geriye de adım attırmam. Mesela kötü olan bir şeyi hemen anında, birkaç salise içerisinde yok ederim kafamda, onu düşünmem. Sevgimi hırpalayacak, bozacak şeylere müsaade etmem. Yanlış bir şey varsa ondan dolayı küsüp, kızmam, onu düzeltip yine devam ederim sevgimde. Sevgimi örselemem, yaralatmam, ona bir zarar verdirtmem. Onun için çok istikrarlı, kararlı, güçlü, gelişen bir sevgiye sahibim.

Güzel ahlaklı aile kutsal oluyor, güzel huylu aile. “Her aile kutsaldır” diye bir şey yok.Ahlaksızı var, kızını gayri meşru yola çekmeye kalkan var, kızından çıkar elde etmeye kalkan var, PKK’lı anne babalar var, kızını başka daha da kötü işlerin içine sokmaya kalkanlar var, uyuşturucuya sevk edenler var. Biz bunlara kutsal ana baba demiyoruz. Biz bunlara ahlaksız diyoruz. Her ana baba kutsal olmaz. Dindar, aklı başında, saygılı, fikre saygılı, inanca saygılı insana biz kutsal anne yahut baba deriz, inşaAllah.

Müslüman’da katılık yoktur. Müslüman’da affedicilik vardır. Ama kızına babası tecavüz ediyor ve binlerce, on binlerce vaka var. Amcası tecavüz etmeye kalkıyor, abisi tecavüz etmeye kalkıyor. Yok, “şu oldu” diyor; bıçaklamaya kalkıyor, bilmem ne oluyor; yüzüne kezzap atmaya kalkıyor. “Aile kutsaldır, sakın sakın ses çıkartma” diyorlar. Neresi kutsal bunun? Kutsal aile; dinine, imanına, mukaddesatına, ahlakına titizdir; sevgi doludur, demokrattır, sevecendir, insanların fikirlerine müdahale etmez, insanlara saygıyla bakar, muhabbetle bakar. İnsanı insan olduğu için sever, Allah rızası için sever. Biz buna kutsal aile, kutsal anne, kutsal baba deriz.



Bu yazı, Sayın Adnan Oktar'ın, "16 Ekim 2011" tarihinde A9 TV'de yaptığı sohbet programından alınmış bir bölümdür. Sohbetin tamamını http://www.a9.com.tr  adresinden seyredebilirsiniz.